5 antik kentin 5 antik bitkisi, koruma altına alınacak

KÜLTÜR 16.09.2019 - 11:56, Güncelleme: 07.12.2020 - 14:04
 

5 antik kentin 5 antik bitkisi, koruma altına alınacak

Antalya’da bulunan ve her yıl milyonlarca turist ağırlayan 5 antik kent, 5 endemik bitkiye de yaşam alanı oluşturuyor. AB fonuyla desteklenen bir proje kapsamında 5 antik kentteki endemik bitkiler ve yine antik kentlerde bulunan arkeolojik kalıntılardaki kabartmalar koruma altına alınacak. Proje kapsamında Phaselis Antik Kenti’nde yetişen ‘burçak’, Perge’nin ‘hava civası’, Side’nin ‘canavar otu’, Aspendos’un ‘orkidesi’ ve Termessos’un ‘çiğdemi’, dünyada yayılış gösterdiği tek alanlar olan bu antik kentlerde koruma altına alınacak

haberimizvar.net 10 bin bitki türü bulunan Türkiye’de bunların yaklaşık üçte biri endemik bitki türü konumunda. Bu bitkilerin 800’ü Antalya’da varlığını sürdürürken, 250 bitki türünün ise dünyadaki ‘tek’ yayılış alanı burası. Antalya’nın endemik bitkilerinden 70-80 tür ise kritik olarak yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Sivil Toplum Diyaloğu V Programı kapsamında Avrupa Birliği (AB) fonuyla desteklenen Antalya Orkidelerini ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Derneği’nin (ANTOK) yürüttüğü, Akdeniz Üniversitesi (AÜ) ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Antalya İl Müdürlüğü’nün iştirakçi olduğu ‘Apollo’dan Athena’ya Antik Kentler Endemik Çiçekler’ adlı proje, dünyada sadece Antalya’nın 5 antik kentinde yayılış gösteren 5 endemik bitkinin korunmasını amaçlıyor. Koordinatörlüğünü AÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi, ANTOK Başkanı Doç. Dr. Gökhan Deniz’in yürüttüğü proje, 15 ay devam edecek. ARKEOLOGLARLA İŞBİRLİĞİ Proje kapsamında antik kentlerdeki seçilen 5 bitkiyle birlikte diğer bitki türleri belirlenip kayıt altına alınıyor. Turistik ziyaretler ve bilinçsiz turizm faaliyetleri nedeniyle tehdit altındaki endemik türlerin korunmasına yönelik hazırlanan broşürler eko turizm rehberlerine iletilip, konuyla ilgili seminerler düzenleniyor. Proje kapsamında türlerin yayılışları sayısal harita üzerinde modellenirken, tehdit faktörlerine bağlı olarak antik kentler içerisinde en uygun yayılma ortamlarına tohum aktarımları yapılıyor. Antik kentlerde arkeolojik çalışmalar yapan arkeologlarla işbirliği içinde olunan proje kapsamında üniversite öğrencilerine yönelik eğitimler de yine bu antik kentlerde veriliyor. Sivil Toplum Diyaloğu V Programı kapsamında proje ortağı olan Yunanistan ise Atina’daki 4 antik kentte aynı çalışmayı yapıyor. Her iki ülkenin araştırmacıları, projeleriyle ilgili birbirleriyle diyaloglarını sürdürüyor. EN AZ 2 BİN YILLIK Projenin konusu olan Antalya’nın 5 antik kentindeki 5 endemik bitkinin yayılış gösterdiği bu kentlerin tarihinin en az 2 bin yıllık olduğunu belirten Doç. Dr. Gökhan Deniz, buradan yola çıkarak bu bitki türlerinin de en az 2 bin yıldır bu alanlarda boy gösterdiğini söyledi. Doç. Dr. Deniz, arkeolojik kalıntılarda bazılarının kabartmalar şeklinde yer aldığı bu bitkilerin, Phaselis Antik Kenti’nde Lathyrus phaselitanus (Faselis burçağı), Perge Antik Kenti’nde Alkanna macrophylla (Perge hava civası), Side Antik Kenti’nde Orobanche sideana (Side canavar otu), Aspendos Antik Kenti’nde Himantoglossum montis-tauri (Toros orkidesi) ve Termessos Antik Kenti’nde de Colchicum baytopiorum (Baytop çiğdemi) olduğunu söyledi. SADECE ANTALYA’DA YAYILIŞ GÖSTEREN TÜRLER   Doç. Dr. Deniz, "Bu antik kentlerin yaklaşık 2 bin yıllık tarihi söz konusu olduğundan, buradaki bir endemik bitki antik kentlerden çok daha önce bu alanda yayılış göstermeye başlamıştır" dedi. Projenin 15 ay devam edeceğini ifade eden Doç. Dr. Deniz, geçen nisan ayında başladıkları çalışmalarda 5 antik kentin bulunduğu bölgelerde yayılış gösteren flora elemanları ve endemik türleri tespit aşamasında olduklarını belirtti. “Bir taraftan arkeolojik eserler üzerinde görselleştirme çalışmaları bir taraftan da onların diğer bitkilerle örtüşme çalışmalarımız sürüyor" diyen Doç. Dr. Deniz, Türkiye’de 10 bin bitki türü yetiştiğini söyledi. Bu türlerden yaklaşık 3 bin 500’ünün dünyada sadece Türkiye’de varlığını sürdürdüğünü aktaran Doç. Dr. Deniz, “Bu türlerden 800'ü de Antalya’da. Bu 800 türün 250’si ise dünyada sadece Antalya’da yetişiyor. İşte bunların içinde bizim projemize konu olan 5 bitki türü gibi 70- 80 tür ise kritik olarak yok olma tehlikesi altında" diye konuştu. TEHDİT UNSURU FAKTÖRLERİ Antalya’nın antik kentlerinin endemik bitkilerinin korunmasına yönelik tedbirlerin başında öncelikle toplumun bilgilendirilmesinin geldiğini kaydeden Doç. Dr. Deniz, bazı bölgelerde tehdit faktörleri arasında ziyaretçi unsurunun ilk sırada yer aldığını söyledi. Side Antik Kenti'ni örnek veren Doç. Dr. Deniz, Side kumulları üzerinde dünyadaki tek yaşam alanı burası olan 'Canavar Otu’nun, yoğun ziyaretçi ve kontrol dışı turizm aktivitelerinden etkilendiğini ifade etti. Side’nin turistik bir bölge olması nedeniyle çok sayıda ziyaretçinin gelmesinin doğal olduğunu sözlerine ekleyen Doç. Dr. Deniz, Side kumullarında yetişen Canavar Otu’nun korunması için bazı alanlarda turistik aktivitelerin yapılmaması gerektiğini kaydetti. Arkeolojik alanlar gibi hassas koruma gerektiren alanlara yoğun ziyaretler, hızlı kentleşme ve bilinçsiz turizm faaliyetleri nedeniyle endemik bitki türlerinin tehdit altında olduğunu söyleyen Doç. Dr. Deniz, bu bitkilerin doğal ortamlarının bozulmaması gerektiğine dikkat çekti.
Antalya’da bulunan ve her yıl milyonlarca turist ağırlayan 5 antik kent, 5 endemik bitkiye de yaşam alanı oluşturuyor. AB fonuyla desteklenen bir proje kapsamında 5 antik kentteki endemik bitkiler ve yine antik kentlerde bulunan arkeolojik kalıntılardaki kabartmalar koruma altına alınacak. Proje kapsamında Phaselis Antik Kenti’nde yetişen ‘burçak’, Perge’nin ‘hava civası’, Side’nin ‘canavar otu’, Aspendos’un ‘orkidesi’ ve Termessos’un ‘çiğdemi’, dünyada yayılış gösterdiği tek alanlar olan bu antik kentlerde koruma altına alınacak

haberimizvar.net 10 bin bitki türü bulunan Türkiye’de bunların yaklaşık üçte biri endemik bitki türü konumunda. Bu bitkilerin 800’ü Antalya’da varlığını sürdürürken, 250 bitki türünün ise dünyadaki ‘tek’ yayılış alanı burası. Antalya’nın endemik bitkilerinden 70-80 tür ise kritik olarak yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Sivil Toplum Diyaloğu V Programı kapsamında Avrupa Birliği (AB) fonuyla desteklenen Antalya Orkidelerini ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Derneği’nin (ANTOK) yürüttüğü, Akdeniz Üniversitesi (AÜ) ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Antalya İl Müdürlüğü’nün iştirakçi olduğu ‘Apollo’dan Athena’ya Antik Kentler Endemik Çiçekler’ adlı proje, dünyada sadece Antalya’nın 5 antik kentinde yayılış gösteren 5 endemik bitkinin korunmasını amaçlıyor. Koordinatörlüğünü AÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi, ANTOK Başkanı Doç. Dr. Gökhan Deniz’in yürüttüğü proje, 15 ay devam edecek.

ARKEOLOGLARLA İŞBİRLİĞİ

Proje kapsamında antik kentlerdeki seçilen 5 bitkiyle birlikte diğer bitki türleri belirlenip kayıt altına alınıyor. Turistik ziyaretler ve bilinçsiz turizm faaliyetleri nedeniyle tehdit altındaki endemik türlerin korunmasına yönelik hazırlanan broşürler eko turizm rehberlerine iletilip, konuyla ilgili seminerler düzenleniyor. Proje kapsamında türlerin yayılışları sayısal harita üzerinde modellenirken, tehdit faktörlerine bağlı olarak antik kentler içerisinde en uygun yayılma ortamlarına tohum aktarımları yapılıyor. Antik kentlerde arkeolojik çalışmalar yapan arkeologlarla işbirliği içinde olunan proje kapsamında üniversite öğrencilerine yönelik eğitimler de yine bu antik kentlerde veriliyor. Sivil Toplum Diyaloğu V Programı kapsamında proje ortağı olan Yunanistan ise Atina’daki 4 antik kentte aynı çalışmayı yapıyor. Her iki ülkenin araştırmacıları, projeleriyle ilgili birbirleriyle diyaloglarını sürdürüyor.

EN AZ 2 BİN YILLIK

Projenin konusu olan Antalya’nın 5 antik kentindeki 5 endemik bitkinin yayılış gösterdiği bu kentlerin tarihinin en az 2 bin yıllık olduğunu belirten Doç. Dr. Gökhan Deniz, buradan yola çıkarak bu bitki türlerinin de en az 2 bin yıldır bu alanlarda boy gösterdiğini söyledi. Doç. Dr. Deniz, arkeolojik kalıntılarda bazılarının kabartmalar şeklinde yer aldığı bu bitkilerin, Phaselis Antik Kenti’nde Lathyrus phaselitanus (Faselis burçağı), Perge Antik Kenti’nde Alkanna macrophylla (Perge hava civası), Side Antik Kenti’nde Orobanche sideana (Side canavar otu), Aspendos Antik Kenti’nde Himantoglossum montis-tauri (Toros orkidesi) ve Termessos Antik Kenti’nde de Colchicum baytopiorum (Baytop çiğdemi) olduğunu söyledi.

SADECE ANTALYA’DA YAYILIŞ GÖSTEREN TÜRLER

 

Doç. Dr. Deniz, "Bu antik kentlerin yaklaşık 2 bin yıllık tarihi söz konusu olduğundan, buradaki bir endemik bitki antik kentlerden çok daha önce bu alanda yayılış göstermeye başlamıştır" dedi. Projenin 15 ay devam edeceğini ifade eden Doç. Dr. Deniz, geçen nisan ayında başladıkları çalışmalarda 5 antik kentin bulunduğu bölgelerde yayılış gösteren flora elemanları ve endemik türleri tespit aşamasında olduklarını belirtti. “Bir taraftan arkeolojik eserler üzerinde görselleştirme çalışmaları bir taraftan da onların diğer bitkilerle örtüşme çalışmalarımız sürüyor" diyen Doç. Dr. Deniz, Türkiye’de 10 bin bitki türü yetiştiğini söyledi. Bu türlerden yaklaşık 3 bin 500’ünün dünyada sadece Türkiye’de varlığını sürdürdüğünü aktaran Doç. Dr. Deniz, “Bu türlerden 800'ü de Antalya’da. Bu 800 türün 250’si ise dünyada sadece Antalya’da yetişiyor. İşte bunların içinde bizim projemize konu olan 5 bitki türü gibi 70- 80 tür ise kritik olarak yok olma tehlikesi altında" diye konuştu.

TEHDİT UNSURU FAKTÖRLERİ

Antalya’nın antik kentlerinin endemik bitkilerinin korunmasına yönelik tedbirlerin başında öncelikle toplumun bilgilendirilmesinin geldiğini kaydeden Doç. Dr. Deniz, bazı bölgelerde tehdit faktörleri arasında ziyaretçi unsurunun ilk sırada yer aldığını söyledi. Side Antik Kenti'ni örnek veren Doç. Dr. Deniz, Side kumulları üzerinde dünyadaki tek yaşam alanı burası olan 'Canavar Otu’nun, yoğun ziyaretçi ve kontrol dışı turizm aktivitelerinden etkilendiğini ifade etti. Side’nin turistik bir bölge olması nedeniyle çok sayıda ziyaretçinin gelmesinin doğal olduğunu sözlerine ekleyen Doç. Dr. Deniz, Side kumullarında yetişen Canavar Otu’nun korunması için bazı alanlarda turistik aktivitelerin yapılmaması gerektiğini kaydetti. Arkeolojik alanlar gibi hassas koruma gerektiren alanlara yoğun ziyaretler, hızlı kentleşme ve bilinçsiz turizm faaliyetleri nedeniyle endemik bitki türlerinin tehdit altında olduğunu söyleyen Doç. Dr. Deniz, bu bitkilerin doğal ortamlarının bozulmaması gerektiğine dikkat çekti.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.