‘Deli Muhbir’ kim?

İdris Özyol- Başlıktaki soruya hemen yanıt vereyim: Bilmiyorum. ‘Madem bilmiyorsun, niye öyle başlık atıyorsun’ diye şarlamayın hemen. Anlatacağım şeyler en az ‘Deli Muhbir’ lakırdıları kadar enteresan,  ondan kat be kat daha organize, daha derin… Hedefi ise daha belirgin, hesabı kitabı daha kuvvetli, planı projesi sağlam… Lafı fazla uzatmadan, geçtiğimiz günlerde yapılan, fakat medyanın çok dikkatini çekmeyen bir atama silsilesine gelelim. Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) yaz kararnamesi, geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Bu kararnameyle Antalya’ya 184 hakim ve savcı atandı. ‘Rutin atamalar zaten, her yaz yapılır’ diyeceksiniz; evet yapılır, fakat bu sefer başka bir ayar var bu atamalarda. İstanbul Adliyesi’nden iki başsavcı vekilinin biri başsavcı, diğeri de onun vekili olarak Antalya’ya gönderildi. Zafer Koç ve Yakup Ali Kahveci… Antalya’ya başsavcı olarak atanan Zafer Koç’u tanımıyorum, fakat başsavcı vekili Yakup Ali Kahveci’yi bütün Türkiye tanıyor. Hatırlamayanlar için anımsatalım…

Gezi davasının savcısı Antalya’da

Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Murat Ağırel gibi gazetecilerin evleri basılarak tutuklandığı ‘MİT Davası’nın savcısıydı. Aynı zamanda kamuoyuna Osman Kavala davası olarak da mal olan ünlü Gezi Davası’nın iddianamesini de bu savcı yazdı. Yargılanan isimlere verilen müebbet hapis cezalarını, ağır hapisleri tekrarlamaya gerek yok. Yani AKP iktidarının Gezi’yle hesaplaşması Yakup Ali Kahveci’nin iddiaları üzerinden oldu. Sonuç hukuk skandalı, hatta katliamı… Abdülhamit Gül’ün bakanlığı döneminde ‘İstanbul Grubu’ denilen ekiple Adalet Bakanlığı merkez kadrosu arasında ciddi bir itişme vardı. Bu itişmede Gül’ün kellesi gitti. ‘İstanbul Ekibi’ diyerek bir gizem yükleniyor, ama aslında bildiğiniz Pelikancı tayfası… Yani Damat efendinin adamları… Terkoğlu, Pehlivan, Ağırel davası da bu ekibin düğmeye basmasıyla başlatılmıştı zaten. Bir taraftan Hilal Kaplan salladı, öbür taraftan Cem Küçük zırvaladı ve İstanbul ekibinin savcıları da anında gereğini yaptı. Pelikan ne diyorsa, iddianameye de onlar yansıdı. Yani iddianame aslında Pelikan yuvasında yazıldı, İstanbul Adliyesi’nde daktilo edildi. 

Pelikan burada yuva yapacak

Daha önce Antalya’da başsavcı vekili olarak görev yaparken kızağa gönderilen Gürkan Kütük ve Adnan Tabar’ın geri dönmesi de ayrı bir detay. Gürkan Kütük, Antalya L Tipi Cezaevi’nde 3 Ekim 2018’de yaşanan kayıtdışı bir ziyaret nedeniyle kızağa çekilmişti. Cezaevinde yatan Yüksel Uğurlu isimli mahkum Erdoğan’ın avukatı diye isim yapan Kürşat Köhle tarafından ziyaret edilmiş, bu özel görüşme için göz retinası okuma sistemi kapatılmış, cezaevi müdürünün odasında yapılan 37 dakikalık görüşmede Gürkan Kütük de yer almıştı. Ziyaret medyaya yansıyınca Bölge Adliye Mahkemesi’ne kızağa gönderilen Kütük şimdi geri döndü. Yani Antalya, içinde Pelikancıların, Fettah Tamince’nin avukatlığını yapan isimlerle anılan savcıların, medyaya yönelik dizayn operasyonlarında ve Gezi’den intikam davalarında görev verilen kadroların yer aldığı derin bir paçalla karşı karşıya. Muhtemelen Pelikan Antalya’da da yuva yapacak. Dosyanın üst sıralarında kimlerin yer aldığını ise önümüzdeki süreçte Hilal Kaplan, Cem Küçük gibi kalemlerin sosyal medya mesajları, köşe yazıları üzerinden görürüz.

Bavulunuzu hazırlamayı unutmayın

Bu atamalarla Antalya medyasını hedef alan ‘Deli Muhbir’ paylaşımlarının zamanlaması ‘manidar’. Aynı planın parçası olduklarını söyleyemem tabii, fakat Antalya medyasına ayar vermek için yaratılan ‘Deli Muhbir’ tiplemesi, Pelikan tayfasının oldukça işine yarayacaktır. Hatta bu paylaşımları yapan kişi ya da kişilerin Antalya medyasını altın tepside sunduklarını bile tahmin edebiliriz. Belli bir odağın siyasi kaygılarla başlattığını düşündüğüm ‘Deli Muhbir’ kurgusu ortalığı iyice karıştırmışken, puslu havayı seven yapılar her an düğmeye basabilir. Pelikan medyası İstanbul’dan yürür, Antalya Adliyesi de burada gereğini yapar. Mevlüt Yeni yönetiminin parça pinçik ettiği Antalya medyası ve meslek örgütleri de rakiplerinin başlarına geleni ellerini ovuşturarak seyreder. Fakat sonra sıra kendilerine geldiğinde ayakta kimseyi bulamayabilirler. Ben bu konularda şerbetliyim, bavulum hazır duruyor. Siz bavulunuzu hazırlayın, yeterli fanila alın yanınıza. Bu kış uzun sürebilir.