Eski bakan Hüseyin Çelik: Milli Eğitim bürokratları yatıyor

haberimizvar.net-  Eğitimin Türkiye’nin kanayan yarası olduğunu söyleyen Eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, “Milli Eğitim Bakanlığı’nda (MEB) müsteşar yardımcılığı, genel müdürlük, genel müdür yardımcılığı, daire başkanlığı, il ve ilçe müdürlüğü, talip terbiye kuruluğu üyeliği yapmış binlerce insan özlük hakları garantiye alındığı için uslu uslu oturup maaşlarını aldılar” dedi. TV5’te “Mustafa Aydın’la Eğitim Dünyamız” adlı programa konuk olan Çelik, iktidarın eğitim politikasını eleştirirken, AKP’ye de isim vermeden yüklendi.

 EN BÜYÜK İSRAF İNSAN İSRAFIDIR

 Hüseyin Çelik şunları söyledi: “MEB’e bana kalırsa en büyük darbeyi vuran şey Milli Eğitim Teşkilat Kanunu’dur. Ben o zaman başbakan olan cumhurbaşkanımız ve etkili, yetkili olabilecek partiler nezdinde çok çaba harcadım, ama gücümüz yetmedi. MEB’in kurumsal hafızası olan arkadaşlarımızın hepsi havuza atıldı. En büyük israf insan israfıdır. Havuz dediğim şey şudur: MEB’de müsteşar yardımcılığı, genel müdürlük, genel müdür yardımcılığı, daire başkanlığı, il ve ilçe müdürlüğü, talip terbiye kuruluğu üyeliği yapmış binlerce insan özlük hakları garantiye alındığı için uslu uslu oturup maaşlarını aldılar”.

 AKP HÜKÜMETİ DE SONUCA GİDEMEDİ

 “Bana göre 60 darbesi büyük bir cinayetti. Bunu meşrulaştıran öğretmeni talim terbiye kurulunda neden tutayım? Bunu bir örnek olsun diye söylüyorum. Bakan değiştikçe, kadro tepeden tırnağa değişince bu sefer yeninde sil baştan yapmak zorunda. Birisi geliyor bir yere oturuyor bir şeye başlıyor, ondan sonra o değişince yeni baştan bir başkası geliyor, orada yeniden bir şeye başlıyor. Sonuca gidemiyorsunuz bu sefer. Bu maalesef MEB’in, AKP hükümetine mahsus da değil, konulduğu günden beri kanayan yaralarından birisidir”.

 DERSHANE KAPATILMASINA KARŞIYIM

 “Bugünkü sınav yapısı devam ettiği sürece dershanelerin kapatılmasına karşıyım. Bu gündeme geldiği zaman da karşı oldum. Sayın başbakana da o yönde konuştum. Diyelim ki tamamen kursları da yasakladınız; bu sefer iki kafadar, üç kafadar öğretmen bir araya geliyor, okuldaki öğrenciye diyorlar ki ‘annene babana söyle sana bir takviye vermemiz lazım’. Çocuklar onların evine ya da belli yerleri var oraya gidiyorlar. Bu sefer merdiven altına iniyor. Gereksinim duyulan bir şeyi yasal zeminde yapmaya müsaade etmezseniz o ihtiyaç ortadan kalkmadığı sürece bunlar yapılır. Bu sefer illegal şekilde yapılır, kaçak yapılır, merdiven altına iner. Hiç olmazsa diğerinde devlet vergisini alıyor ve asgari düzeyde de olsa kontrolü var”.