Hepimizde suç var

 İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Antalya Şubesi koordinasyonunda 50 inşaat mühendisinin Adıyaman ve Hatay'daki deprem hasar tespit çalışması devam ediyor. İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi'nden 8 inşaat mühendisi de bilirkişi olarak Hatay'daki çalışmalarını sürdürüyor. Hatay ve Adıyaman'da hasar tespit çalışması ile bilirkişi faaliyetine Antalya'dan katılan inşaat mühendisleri, yapılarda yumuşak kat, kısa kolon, narin kolon, yarım bodrum, kısmi perde gibi hatalı uygulamalar ile kalitesiz beton kullanımının yıkımları artırdığını ifade etti. 

RAHAT BIRAKMIYORLAR
Toplantının açılışında konuşan İMO Başkanı Mehmet Soner Akdoğan, yaşanan depremden sonra tüm sorumluluğu müteahhitlere yükleyerek sorumluluktan kaçamayacaklarını belirterek, “Sosyal medyada inşaat mühendislerinin de işini doğru yapmadıkları için eleştirildiğini görüyoruz. Rahat bırakmıyorlar ki işimizi doğru yapalım. Teknik insanların işlerini doğru yapmaları için rahat bırakmıyorlar. Bir inşaatta usta, inşaat mühendislerinden daha değerli hale geldi. İş yaptığımız müteahhit, aldığımız eğitimi ve verdiğimiz emeği küçümsüyor. Bunun sonucunu da bu depremde gördük” ifadelerini kullandı.
MİRAS YOK OLDU 
Yönetim adına basın açıklamasını okuyan İMO Antalya Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ayşenur Kalaycı, oy ve kar kaygısı ile hareket edildiğini, bilimin paraya alet edildiğini, liyakatın unutulduğunu ve planlama ve şehircilik ilkelerinin katledildiğini belirterek, “Sorun sadece kullanılan malzemenin yetersizliği veya müteahhidin hatalarına indirgenemez. Deprem felaketi ve can kayıpları, geçmişten bugüne miras kalmış bir yönetim sorununun sonucudur. Bilinç, eğitim ve denetim eksikliğinin sonucunu yaşıyoruz” şeklinde konuştu.
HEYELAN TEHLİKESİ 
Yaşanan süreçte nelerin yanlış yapıldığını maddeler halinde sıralayan Kalaycı, şunları söyledi: “Yanlış yerde ranta dayalı imar planları yaptık. Fay zonlarını, dere yataklarını, heyelan tehlikesi olan bölgeleri dikkate almadık. Daha çok kat, daha az yeşil alan talep ettik. İmar affıyla kaçak yapılaşmayı teşvik ettik. Proje ve denetimde meslek odalarını devre dışı bırakıp, odaların mesleki denetim yapmalarını engelledik. Fiziki ortamları, uygun olmayan laboratuarları ve yeterli akademik kadrosu bulunmayan mühendislik fakültelerini açtık. Mühendislik eğitiminin içini boşaltıp alandaki mühendis sayısını çoğalttık ve uzmanlaşmayan yeni mezun mühendislere sınırsız yetki verdik.Şantiye şefliğinin kağıt üzerinde kalmasına seyirci kaldık. Hurdadan inşaat demiri, deniz kumundan beton döktük.Vergi kolaylığı sağlayarak herkesi müteahhit olmaya teşvik ettik. Deprem master planını bir türlü yapamadık. Beyaz eşya ve mobilyaları defalarca değiştirdik ancak binanın deprem durumunu hiç düşünmedik. Kentsel dönüşüm yerine, rantsal dönüşüme göz yumduk. Toplanma alanlarını imara açtık”.