Mülakat, adalet, sadakat

Açlık sınırında çalışıp ülkenin geleceğini inşa etmeye çalışan öğretmenlerin asıl sorunları önlük ve mülâkat gibi konularla sürekli perdeleniyor. Bu kez oluşturulan gündem çok ciddi, ülkenin kanayan yarası ve gençleri umutsuzluğa sürükleyen MÜLAKAT.

Seçimden önce mevcut iktidar dahil bütün siyasi partiler ve adaylar mülâkatın kaldırılacağını ve liyakate dayalı bir kamu istihdam programı uygulanacağını vaad ettiler. Seçim bitti ve vaatler uçup gitti.

MEB mülâkat şartlarını anlatan bir duyuru yayınladı. Ve, bundan sonra mülâkat mülâkat gibi yapılacak, diyerek bundan önceki mülâkatların objektif olmadığını da kabul etmiş oldu.

Bu beyan, hukuk sistemi oturmuş bir ülkede olsaydı bütün  mülâkata dayalı geçmiş atamaların iptali sonucunu doğurabilirdi.

Aslında mülâkat iyi bir sınav yöntemi olabilir ve gelişmiş dünyada bunun örnekleri de var ama kendimizi kandırmayalım bizde adam kayırmanın, adaletsizliğin aracı olmaktan başka bir anlam ifade etmedi ve etmesi de mümkün değil.

Bizde MÜLÂKAT en değersizi işe almayı meşrulaştırmak için en değerlileri çağırıp onlara kendilerini değersiz hissettirme sürecidir.

Bizde MÜLAKAT liyakati değil sadakati ölçer.

Çocuklarımızı bir değirmen gibi öğüten ve ülkesinden soğutan bu mülâkat  sistemi sona ermeden onları eğitmek için harcadığınız para ve emeğin karşılığını almanız mümkün değil.

Bence Türkiye'nin en önemli problemi bu. Bu problem, bu toprakların yetiştirdiği beyinlerin bu topraklara hizmet etmesine engel.

Mülâkat mahareti yok ediyor.

Ülke, mülâkatla sadece çocuklarının emeğini ve birikimini değil ulusun geleceğini de çöpe atıyor.

Bu inattan vazgeçin.

Bu ülkenin çocuklarını ülkelerine küstürmeyin. Onlar devletten mülakat değil adalet istiyor.