Sosyal medya ve güzellik algısı

Peki nedir güzellik algısı?
Kaydırak gibi bir burun, dolgun ve renkli dudaklar, çekik gözler, ipince bir bel veya kaslı yapılı vücutlar, bembeyaz ve lekesiz bir cilt ve çok daha fazlası... 
İnsanı güzel yapan bunlar mı gerçekten bilmiyorum ama insanı güzel yapanın bunlar olmaması gerektiğine çok fazla inanıyorum. 
Mesela birkaç arkadaşım burun şekillerinden sürekli şikâyet edip duruyor, estetik olmak için gün sayıyorlar, onlara burunlarının güzel olduğunu söylediğimde ise ‘saçmalama, dalga geçme, hayır beni üzmemek için böyle söylüyorsun…’ gibi bir sürü cümle kuruyorlar, o kadar eminler ki burunlarının sırf ‘güzellik algısına’ uymadığı için kötü olduğuna, insanların dikkatsizce onların fiziksel görünüşleri üzerinde söyledikleri şeyler her gün biraz daha onları aynaya küstürüyor her gün biraz daha özgüvenlerini yerle bir ediyor, sadece kendi arkadaşlarım adına söylemiyorum yanlış anlamayın, bunu her gün yaşayan birbirinden  farklı bir uzvu yüzünden yaşayan binler belki de milyonlarca insan var.

Bunları söyleyen insanları susturamayız! Kalbi kıskançlıkla dolu bir insanı hiç susturamayız, bizde en çok kusur bulan insanlar aslında aynada kendileriyle en çok küs olan, kusurlarından kaçan insanlardır, en çok ‘herkes gibi güzellik algılarına’ uymak ve bunun için çabalayan insanlardır. 

Oysa insanı güzelleştiren herkes olmak değil kendin olmaktır, 

Hayatı yaşamak hayattan zevk ve mutluluk almak için gereken güzel bir dudak, dolgun elmacık kemikleri değildir. Çünkü sizi gerçekten seven insan dudaklarınızın dolgunluğuna değil de gözlerinizdeki mutluluğa bakar, ya da sokakta kucağınıza aldığınız kedi sizin fazladan kilolarınıza değil sizin onu nasıl sevdiğinizle ilgilenir, yemek yaptığınız insan parmaklarınızın tombul olmasına değil yemeğinizin lezzetine bakar. Yani demem o ki kusurlarımızı kendi gözümüzde ne kadar çok büyütürsek hayatımızı o kadar kaplar. 

O yüzden sabah uyanıp aynaya baktığımızda acaba bugün beni güzel, yakışıklı bulurlar mı demektense ne halde olursak olalım ‘bugün ne kadar güzelim!’ deyip kendimizi her halde sevmeliyiz, çünkü ne kadar kabul etmesek de biz her halimizle o kadar güzeliz ki o yüzden aynadaki yansımamıza küsmemize hiç gerek yok.
Eğer ki hepimiz aynadaki bize küsmeye devam edersek gün geçtikçe çoğalan ‘umut tüccarları’ diye adlandırılan güzellik merkezleri, daha da çoğalacak, kampanya denilen saçmalıkla cebinizi daha çok soymaya devam edecek, burnunuza dolgu, alnınızı çekme… ve çok daha fazlası derken yüzümüzü, bedenimizi bizim paramızla zehirlemeye devam edecek, onlar durmuyor biz onları durduralım. Bu durdurma pankartlarla, hashtag’lerle değil, aynadaki yansımamızı severek gerçekleşebilir anca…