SULTAN NAVRUZ VE KOCA DEDEM

Asya bozkırlarının bütün izlerini yüzünde taşıyan ve asyalı bir lisanla konuşan benim dağlı dedem mart dokuzunda “Sultan Navruz” u karşılamak için büyük törenler düzenlerdi içinde. Bunu yüzüne sinmiş bayram havasından anlardım onun. Ve anlardım ki , her” Sultan Navruz” dedeme bir sonraki baharı görme ve yeni bir sultan navruzu karşılama umudu aşılardı. Sanırım , bu sayede , onca yoksulluğun ortasında uzun bir yaşam sürdü dedem.

  Kışlar uzun ve sert olur çoğu zaman ama olsun, her kışın sonu bahardır ve her kıştan sonra Sultan Navruz vardır. Yaşama yeniden sarılmak için en güzel bahanedir bu. Sultan navruzu beklemek ve onun peşinden yeni sultan navruzlar için yollarda olmak ne güzel.   Sultan Navruz’da sokaklarda ateşler yakalım. Geç gelen bahara rağmen , Akdenizli çiçekler toplayalım ve ellerimizde çiçeklerle atlayalım ateşlerden. Sultan Navruz’u bahane edip kardeşimizi ateşe atmak yerine onunla birlikte geçelim ateşlerden. Sultan Navruz’da bize kardeşimizi ateşlerden kurtarmak , ele ele bütün ateşlerden atlamak ve yanmamızı bekleyenleri şaşırtmak yakışır.   Adriyatik’ten çin seddi’ne kadar bütün bir doğunun bayramı olan nevruzu , bütün bir doğunun en güzel yeri olan Anadolu coğrafyasında gerçek bir bayrama dönüştürmeliyiz. Sultan Navruzlarda kıpır kıpır olan tabiat ananın kucağında, onun sıcaklığını ve yaşama heyecanını paylaşarak geçirmeliyiz nevruzları.   Her şeyi kavgaya dönüştürmek ve her kavgadan galip çıkmak sevdasından vazgeçelim. Her kavga acılar bırakır arkasında. Ne kavgayı çıkaran kardadır ne de kavgada kazanan. Kavgalardan payımıza düşen her daim zarardır.   Benim kocaman elli koca dedem “ SULTAN NAVRUZ GELİYOR ÇOCUKLAR “ derken yüzünde sevinçler ve dilinde türkülerle söylerdi bunu ya da ben hep öyle hissederdim. Gelin şu koca yurtta sevinçler ve türkülerle karşılayalım bu nevruzu. Ve koca dedem öte dünyada , nurlar içinde , huzurla, “Sultan Navruz” tadında yatsın.  

Zeyyat Şahin