‘Başkaldırıyorum ve AKP’den istifa ediyorum’

SİYASET 20.09.2019 - 11:46, Güncelleme: 07.12.2020 - 14:04
 

‘Başkaldırıyorum ve AKP’den istifa ediyorum’

Bir dönem Erdoğan’a en yakın isimlerden olan 24’üncü dönem Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, ağır eleştiriler içeren bir başkaldırı yazısı kaleme alarak AKP’den istifa etti

haberimizvar.net AKP’den istifalar hız kesmeden devam ediyor. Bir dönem Recep Tayyip Erdoğan’a en yakın isimlerden olan 24’üncü dönem Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, zehir zemberek bir yazıyla AKP’den istifa ettiğini duyurdu. Eski milletvekili İçten, “Başkaldırıyorum ve AKP’den istifa ediyorum” başlıklı yazısında ‘başkaldırı sürecine girildiğini’ söyledi. İçten başkaldırı sürecini de, “Bu süreç; başını kuma saklayanlardan, kapalı kapılarda gizli pazarlıklar yapanlardan, korkulardan, yasaklardan, baskılardan, gözü dönmüşlerden, adaletsizliklerden, yolsuzluklardan, yokluklardan, yetimleri ağlatanlardan, annelerin gözyaşlarından beslenerek ahkâm kesenlere karşı, halkımıza omuz vererek, adaleti üstün kılarak, güzelliklere kapı aralayacağımız bir süreç olacaktır” diye tarif etti. ‘GEÇMİŞTE DE HAİN İLAN EDİLDİK’ 1993’te başlayan siyasi yolculuğunun sırasıyla Milli Gençlik Vakfı, Refah Partisi ve AKP’de sürdüğünü söyleyen İçten, “Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Fazilet Partisi bünyesindeki yanlışlıklara itirazlarda bulunarak, yenilikçi hareketin içerisinde yer aldık. ‘Adalet’ ve ‘kalkınma’ gibi kıymetli kavramlar temelinde o dönem liderimiz olan merhum Necmettin Erbakan hocamızın yanından ayrılarak, AK Parti’nin kurucu kadrolarında yer aldık. Kişisel bir çıkardan ziyade aziz milletimizin hak ettiği refaha ulaşması amacıyla çıktığımız bu yolda bizleri, bazı kendini bilmezler (ki sonradan AK Parti’ye geçenler!) hain ilan etmişlerdi. Geçmişte merhum Necmettin Erbakan Hoca’ya itirazlar ile başkaldırıp öncülük yapanlar, bugün aynı gerekçeler ile karşılarında kendilerine başkaldıran bir kitle bulmaktadır. Öyle ki, bugün adalet ve vicdan ekseninde başkaldıranlara söylenecek her lafın muhatabı, geçmişte benzer hasletlerle yola çıkan tüm bireyler olacaktır” ifadelerini kullandı. ADALET YAZBOZ TAHTASINA DÖNDÜ AKP’nin sağlık, savunma, sosyal devlet gibi alanlarda yenilikler ve iyileştirmeler yapmış olsa bile adalet, ekonomi, kültürel değerler, eğitim, belediyecilik, terörle mücadele ve liyakat gibi başlıklarda ciddi tahribatlara neden olduğunu, bu tahribatları kronik hale getirdiğini belirten Cuma İçten, “Ak Parti’nin kuruluş aşamasından itibaren sisteme yönelik ilk itirazımız adalet hususundaydı. Ancak ne acıdır ki bugün de sisteme yönelik itirazlarımızın başında adalet kavramı yer almaktadır. Adalet tahsis edecek kurumlarda bir ilerleme olmadığı gibi sistem yazboz tahtasına dönüştürülmüş, hukuk askıya alınmış, insan hak ve özgürlüklerinde ciddi anlamda gerilemeler yaşanmıştır. Adeta eski Türkiye’den öteye gidilememiştir” eleştirisinde bulundu. SİYASİLERE FETÖ MÜCADELESİ YOK Demokratik taleplerin, insan hak ve özgürlüklerinin, etnik ve dini hürriyetlerin, anayasa ile güvence altına alınamamış sorunların görmezden gelindiğinin altını çizen eski milletvekili İçten, “Suçu sabit olmuş ve cezaevinde yatmakta olan FETÖ’cü terörist savcı ve hakimlerin karar verdikleri davalardan, mağdur olan on binlerce insanın mağduriyeti giderilememiştir. Terörist oldukları hukuki karar ile tescilli olan hâkim ve savcıların baktıkları davalar yeniden ele alınmamış ve ‘yeniden yargılanma’ yolu açılmamıştır. Aynı adalet ve güvenlik kurumları, FETÖ terör örgütü ile yapılan mücadelenin benzerini diğer terör örgütleri ile yapamamıştır. Örneğin FETÖ’cü iş adamlarının mal varlıklarına el konulmuş, FETÖ’cü memurlar memuriyetten atılmış ve lisansları iptal edilmiş, FETÖ’cü sivil toplum kuruluşlarında yer alanlar tutuklanmış ama diğer terör örgütleri ile aynı tarzda bir yaklaşım sergilenmemiştir. FETÖ ile ilgili mücadelede, üst düzey siyasilerin eşleri, birinci derece yakınları ve akrabalarına dokunulmamıştır” dedi. ‘İŞTE BUNLARA İTİRAZ EDİYORUM’ Adalet sisteminin çöktüğünün altını çizen İçten, “10-15 yıl süren davaların yanında en hızlı dava 5 yılda çözülebilmiş. 200 yıl ile yargılananlar 5 yıl tutuklu kaldıktan sonra salıverilmiş suçsuz görülmüş. Hayal örgütler, hayal örgüt mensupları yıllarca hapis yatmıştır.  Hukuk yazboz tahtasına çevrilmiş savcılar, hakimler iktidarın emrinde adalet dağıtmaya çalışmıştır. 10 yıl önce hukuk karşısında terörist olanlar şimdi kahraman ilan edilmiş, yine 10 yıl öncesine kadar hukuk karşısında kahraman olan bireyler ise terörist ilan edilmiştir. İŞTE BU DURMA İTİRAZ EDİYORUM” diye seslendi. ‘TÜRKE AYRI, KÜRTE AYRI HUKUK’ İçten istifa metnine şöyle devam etti: “Teröristlerin ayağına savcı ve hakimler gönderen iktidar, Türkiye Cumhuriyeti devletine çadırda terörist yargılayarak arka kapıdan tören ile serbest bırakan iktidar, YPG’li teröristleri çözüm sürecinde devlet hastanelerinde tedavi ettiren iktidar, YPG lideri ile Ankara’da lüks otellerde diplomatik kurallar ile ağırlayan iktidar,  çözüm süreci adı altında teröristlerin terör faaliyetlerinin artmasına seyirci olan iktidar, ilerleyen süreçlerde terörist Osman Öcalan’ı TRT’ye çıkartıp yerel seçimlerde seçimi kazanma uğruna Kürtlere mesaj veren iktidar, bölücü terörist başının mektuplarını meydanlarda okutan iktidar, sonrasında teröristlere yardım ve yataklık bahanesi ile ellerinde hiçbir hukuki karar olmadan yargılama olmadan belediye başkanlıklarına kayyum atayan iktidar. Türk’e ayrı, Kürt’e ayrı hukuk konulmuş, batı belediyelerinde görevden alınan belediye başkanlarına kendi meclisleri atama yaparken, doğu belediyelerinde kayyum atamaları yolu seçilmiş ve belediye meclisleri fes edilmiştir. Hakkında yargılama ve mahkûmiyet kararı olmadan dört ay önce yapılan seçimlerde seçime girmeye hak kazanan belediye başkanları görevlerinde alınmıştır. Terörist başına verdiği kırmızı güller ile gündeme gelen ve bir zamanlar beka vadisini kendine ev olarak tayin edenler Ergenekon’dan yargılanırken mahkeme koridorlarında tüm ak partilileri yargılayacağız deyip ağza alınmayacak küfür ve tehditler savuranlar, bugün kahve falına bakacak şekilde yakın olacak memlekette atamalarda onlardan tavsiyeler alacaksın. İŞTE BU DURUMA İTİRAZ EDİYORUM”. BÜTÜN KAYNAKLAR BİR ZÜMREYE Yasama, yürütme ve yargı bağımsızlığının ayaklar altına alındığını dile getiren Cuma İçten, “Cumhurbaşkanı ve meclis HSYK, Yargıtay ve Anayasa mahkemelerinin üyelerini atayarak kendilerini denetlemesini benzeri eskiden olduğu gibi engellemiştir. Cumhurbaşkanlığının KHK’ler ile kanunlar çıkarmış ve TBMM baypas edilerek işlevselliği ortadan kaldırılmıştır. Atanan bakanların halkın sorunlarına duyarlılığı zayıflamış cumhurbaşkanlığı ofisleri veya cumhurbaşkanlığı danışmanları bu bakanlardan daha etkin hale gelmiştir. En üst kademede görev alan danışmanlar, vekiller bakanlar, kendi şahsi konularını ilgilendiren ve geçmişte yaptıkları usulsüz işler ile ilgili konulara ilişkin (devlet ve toplum güvenliğini ilgilendirmediği halde) YAYIN YASAĞI almışlar ve böylelikle kamu vicdanından gizlenerek, kendilerini tartışmaya açmayı hukuka müdahale ederek aklanma yolu seçilmişlerdir. Hukukun kendilerine yontan bir anlayış hâkim olmuştur. 31 Mart İstanbul seçimleri iptal edilmiş ve millet iradesi yok sayılmış, YSK maddeleri ve hukuk ayaklar altına alınmıştır. Belli bir zümre oluşturularak onlar üzerinden devletin tüm kaynaklarının kullanılmasına, geçmişte ve şimdi uzun süre vekil ya da bakanlık yapmışların birinci derece akrabaları devletin tüm imkanlarından faydalanmış ve faydalanmaya devam etmektedirler. Cumhurbaşkanın siyasi kimliğinin olması farklı görüşe sahip vatandaşların aidiyet sorununa yol açmış, belediye seçimlerinde cumhurbaşkanı makamı seçim kampanyası yürüterek makamın değerini düşmesine yol açmıştır. İŞTE BUNA İTİRAZ EDİYORUM” dedi. TOPLUMA KORKU EMPOZE EDİLDİ Cuma İçten eleştirilerini şu sözlerle sürdürdü: “Sözde istişareler yaparak algı yöneten, ortak akla önem vermeyen, bir grup insana tarafından etten duvar örülen, görkemli, şatafatlı bir yaşama sahip bir avuç insan, milyonların iradesine ipotek koymaktadır. Yazmak, çizmek, düşünmek, düşüncelerini ifade etmek, sosyal medya aracılığı ile eleştirilerde bulunmak, şiddete dönüşmeyen birçok düşüncenin suç olması sağlanmış ve böylelikle topluma korku empoze edilmiştir. Milli eğitim kitaplarında olan ve okuduğu şiir ile hapis yatan bir liderden, bir başkalarının yazdıkları ile hapse atılmalarını talep eden bir lidere bürünmekle kalmamış, herkese fırça atan, herkesi muhatap alan, bir lidere dönüşmüştür. İŞTE BUNA İTİRAZ EDİYORUM”. TÜRK VATANDAŞLIĞI 250 BİN DOLAR AKP’ye ağır eleştiriler yönelten İçten, şunları söyledi: “780 bin kilometre kare vatan toprağı; batısından doğusuna, Türk’ünden Kürt’üne kadar herkesin şehit kanları ile satın aldıkları vatan topraklarıdır. Bu topraklara aidiyet vatandaşlık bağı ile mümkündür. Her alanda Türklüğü övecek, başka milletlere hakaretvari konuşulacak, sonra dönüp beğenilmeyen başka milletleri TÜRK vatandaşı yapacaksın. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının tarifesini de 250 bin dolar yaparak, ne olduğunu bilmediğimiz herkesi vatandaş yaparken kendi vatandaşlarımız da ikinci sınıf yerine koyacaksın. Türkiye’nin büyük projelerinin tamamında ABD, AB, ARAP sermayesi var olmasına rağmen her seferinde bunlar düşman gösterilmiş, düşman gösterilenler ile dostluklar ve ittifaklar yapılmış ve ülkemizin kalkınmasında katkılarının olduğu bazen saklanmış, bazen de siyaset malzemesi olarak kullanılmıştır. İŞTE BUNA İTİRAZ EDİYORUM”. MİLLETİN PARASI YANDAŞ FİRMALARA İşsizlik oranının yüzde 11’den yüzde 15’lere çıktığını hatırlatan İçten, “Tek haneye düşen faiz oranları yüzde 30’lara çıkmış, tek haneye düşen enflasyon tekrar yüzde 25’lere çıkmıştır. İşsizlik rakamlarındaki genç nüfus oranı ise yüzde 30’lara çıkmıştır. Son iki yıldır ekonomide ciddi bir daralma olmuş binlerce iş yeri, fabrika kapanmıştır. İflaslar ve konkordatolar artmıştır. İktidar millette topladığı vergiler ile ücretsiz yollar, hastaneler, köprüler yapması gerekirken, yapılan bu hizmetler iktidara yakın yandaş firmalara verilerek devletin kasası boşaltılmıştır. Vatandaş vergi dışında bu hizmetlere fahiş ödemeler yapmaktadır. Özel sektör devletin 5 liraya mal edeceği hizmetleri, 50 liraya mal etmiş gibi göstererek 25 yıl milletin parasını alacak şekilde sistem kurmuş, millet buna mahkûm edilmiştir. İktidar eli ve desteği ile yeni firmalar oluşturulmuş ve bu firmalara devlet kaynakları tahsis edilerek zenginleşmeleri sağlanmıştır. Sanayi ve üretim desteklenmemiş aksine üretimin önü tıkatılmış, iş adamları vergi ve SGK borçlarının altında ezilmiştir. Tarım alanları konutlara tahsis edilmiş tarım alanlarında dışarıya bağımlı bir ülke haline gelmiştir. El konulan ve kayyum atanan firmalar işaret edilen şirketlere ve isimlere verilmiştir. İŞTE BUNA İTİRAZ EDİYORUM” diye eleştirilerine devam etti. YAKINLARINA MAKAM DAĞITTILAR İktidarın bakanları, milletvekilleri, belediye başkanları ve il başkanlarının birçoğunun kendi yakın akrabalarını, eşlerini, çocuklarını, kardeşlerini, yeğenlerini, ortaklarını birer birer devlet kurumlarına yerleştirdiğinin altını çizen İçten, “Ayrıca aktif, güçlü siyasiler bu akrabalarını en üst düzeyde devlet kademelerinde ve belediyelerde hak etmedikleri üst görevlere yerleştirmiştir. Bunları yaparken gizli saklı değil, aleni ve meşru, pişkin pişkin yapmışlardır. Ak Parti ise kendi içerisinde, il başkanı, ilçe başkanları ve resmi görevliler, belediye meclis üyeleri belirlenirken, demografik yapıya dikkat etmemiş, akraba, eş, dost, yakınlarına birer birer makam dağıtmıştır” eleştirisini dillendirdi. PARTİDE BATILI KÜRTLER YOK SAYILDI Son beş yıllık seçim süreçlerinde ise batıda yaşayan parti içerisindeki Kürtlerin yok sayıldığını, belli bir bölgeye pozitif ayrımcılık yapıldığını gündeme getiren Cuma İçten, “İktidar kendisine yakın olan özel şirketlerin milyarlarca tutar olan vergi borçlarını silmiş, affetmiş ve yetmemiş bu özel şirketlere şirketlerin sahipleri birinci ve ikinci derece akrabalıkları olduğu halde milyarlarca lira proje adı altında karşılıksız hibelerde bulunmuştur. Aynı şekilde devlet bankaları aracılığı ile yakın akraba ve dost gördükleri firmalara milyar dolarlık krediler açılmış ve büyük işlerde bankalar yolu ile finans edilmişlerdir. İktidara yakın belediyeler aracılığı ile milyar, dolarlık işler seçtikleri firmalara gönderilerek firmaların rant elde edilmesi sağlanmıştır. Belediyelerde bir partilinin birinci derecede akrabaları işlere yerleştirilmiş ve işe gitmeden maaş almaları sağlanmıştır. Yine gerek belediyeler gerek ise kurumlardan iş alan firmalar aracılığı ile birçok siyasiler başkan ve başkan yardımcıları müdürlerin eşleri ve çocuklarına araçlar tahsis edilmiş ve limitsiz benzin yakılması sağlanmıştır. Pişkin pişkin belediye başkanları eşlerine, kardeşlerine, damatlarına, birinci derece akrabalarına makam ve oda tahsis etmişlerdir. İktidar belediyeler, bakanlıklar aracılığı ile şehirlerde ve sahillerde tarla ve orman vasfı olan birçok arazinin imar değişikliklerini yapmış, cami, yeşil alan okul sosyal tesisler gibi alanların vasfını değiştirerek yandaşlarına verip ciddi rant elde edilmesini sağlamıştır. İŞTE BUNA İTİRAZ EDİYORUM” diye çıkış yaptı. ŞEHİRLERE AHTAPOT GİBİ ÇÖKTÜLER KPSS ile devlet memuru alımlarına ek mülakat sistemi geldiğini ve bu mülakatlar ile dayısı olmayanların, yetimlerin, kimsesizlerin haklarının yenildiğini söyleyen eski milletvekili Cuma İçten, “Eski Türkiye’de olduğu gibi adam kayırma yapılarak memur alımları yapılmaktadır. Adamı olan işe girerken işine bilgisine liyakatine becerisine güvenenler ise boşta kalmaktadır. KPSS’den ya da ilgili sınavlardan ilk onda derece yapanlar memur olamazken en son sırada en az puan alanlar siyasi dayıları aracılığı ile mülakatlar ile birer birer memur olmaktadırlar. Ak Parti il ve ilçe başkanlıkları ve buna ilişkin sözde kongreler ile Ankara’dan atamalar yapmış; çeşme başını işgal edenler kendi eş dostlarını, akrabaları ortaklarını, milletvekili, il-ilçe başkanı, il-ilçe müdürü, belediye başkanı, meclis üyesi başkan yardımcısı ve milletvekili yapmışlardır. Hangi taşı kaldırsanız altından bir siyasi kimlik çıkmaktadır. Devlet kurumlarda liyakat siyasi atamasını yapana bağlılık ile ölçülmektedir. Milletin istedikleri değil Ankara’da makam işgal edenlerin istedikleri adamlar her seçimde aday olmaktadırlar. Her il FETÖ cemaatinde olduğu gibi sözde siyasi bir abiye teslim edilmiş ve o abinin izni olmadan hiçbir alanda kimsenin adım atmasına müsaade edilmemiştir. Bu abiler ahtapot gibi şehirlerin üzerine çökmüş ve o şehrin tüm değerlerini yok etmeye kendi hegemonyasını kurmaya, akrabalarını zenginleştirmeye çalışmaktadır. İŞTE BUNA İTİRAZ EDİYORUM” dedi. PARALI FETÖCÜLERE YURTDIŞI İMKANI FETÖ terör örgütü ile mücadele adı altında, hiçbir hukuki dayanağı olmadan on binlerce devlet memurunun KHK ile ihraç edildiğini, lisansları ve meslekleri ile ilgili ruhsatlar iptal edilerek aç kalmaya mahkûm hale getirildiğini dillendiren İçten, “FETÖ borsası kurulmuş ve birçok iş adamı mağdur edilmiştir. Birçok iş adamının da ülkeyi terk etmesi sağlanmıştır. FETÖ terör örgütü ile geçmişte ve yakın zamanlarda iletişim halinde olmuş siyasilere, siyasilerin eşlerine, çocuklarına, akrabalarına, partililere dokunulmamış, iktidar siyasetçilerine ayrı, muhalif siyasilere ayrı hukuk uygulanmıştır. İktidar kendi içinde olan siyasilerin eşlerine, ablalarına, çocuklarına, kardeşlerine ve babalarına hangi ilişki yumağı içinde olursa olsun dokunmamıştır. FETÖ’nün şirketlerine, devlet kitlerine, devletin hissedar olduğu büyük şirketlerin yönetimlerine, akraba eş dost eski siyasiler yerleştirilmiş, onlarca şirkete bir kayyum ve yönetim kurulu üyelikleri atanmış her bir yöneticiye özel sektörde dahi alamayacağı uçuk maaş ve sosyal haklar tanınmıştır. İŞTE BUNA İTİRAZ EDİYORUM” eleştirisi yaptı. FETÖ’NÜN KAYNAĞI YANDAŞ STK’LARA İçten sözlerini şöyle sürdürdü: “Aile değerleri yerle bir edilmiş, uluslararası anlaşmalar bahane edilerek sözde kadınlara pozitif ayrımcılık adı altında kadın başta olmak üzere çocuklara haksızlıklar yapılarak hem psikolojik hem de fiziksel şiddetin ve tacizin artması sağlanmış değerlerimize ve insanlığa uygun bir nesil yetiştirmesi zorlaştırılmıştır. Anaokulundan başlayan ve üniversiteye kadar devam eden süreçte eğitim ve öğretim müfredatı çökmüş ve kendisi ve tarihini bilmeyen bir nesil yetiştirilmiş. Okuyan ama cahil kalan bir müfredat ile hala yönetilmeye mahkûm bırakılmış durumdayız. Televizyon programları, basın-yayın alanlarında ahlaksızlığı ve şiddeti aşılayan bir yapı oluşmuştur. 18 yıldır iktidarda olmasına rağmen, FETÖ sonrası tüm kaynaklar yakın STK’lara aktarılmasına rağmen DEĞERLERE TABİ bir nesil yetiştirilememiştir”. ÜLKE DIŞA BAĞIMLI HALE GETİRİLDİ AKP’nin imar düzenlemelerini de hedefe koyan İçten, “Çevre ve şehircilik alanlarında yapılanlar ve imar düzenlemeleri ile gelecek nesillere miras olarak bırakabileceğimiz mimari düzenlemeler ve yeşil alan yapılmamış. Büyükşehirler plansız, alt yapısız, ruhsuz, sanatsız bir şekilde düzenlenmiş, denizler doldurulmuş, üzerine milyon dolarlık konutlar yapılmış, boğazdaki tarihi eser olmayan yalılar yıkılmamış, sahiller belli bir zümreye teslim edilerek yaşanamaz hale getirilmiştir. Ülkede tarım dışa bağımlı hale getirilmiş, kaynaklar yok edilmiş, mevcut tarım arazileri imara açılarak betonlaşma sağlanmıştır” diye yüklendi. ‘KÜBA PUROSUYLA ÜMMETİN SESİ’ Eski milletvekili Cuma İçten şunları kaydetti: “İktidar kendi partisine mensup olmayan herkesi HAİN ilan etmiş kendisi gibi düşünmeyen herkesi ötekileştirmiştir. AK Parti kuruluşunda itiraz ettiği her şeyi kendisi fazlası ile yapar duruma gelmiştir. AK Parti içerisinde Ömer olanlara tahammül edemeyenler, eleştirilere açık olmayanlar, eksiklikler söylediğimizde bizleri ötekileştirenler, 2019 yıllarındaki AKP’liler partiyi ele geçirerek 2001 kurucu AK Partili’leri ihraç etmek istemektedirler. Dün kurdukları siyasi partilerde bize olmadık hakaretlerde bulunanlar, yani yolda bulduklarımız, AK Parti’ye gelmiş ve asıl kurucu iradeyi tasfiye etmişlerdir. Sayın Başbakanımız Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu bizim gibilerin sesi olmuş bedeli parti disiplini olmuştur. 30 yıldır birlikte yürüdükleri herkesi hain ilan ettiler. Düne kadar iskanı olmayan 100 bin liralık gecekondularda yaşayarak itmek zorunda kaldıkları arabalar ile milletin sesi olanlar, bugünlerde 50 milyon dolarlık boğaz manzaralı yalılarda kalarak, havanın durumuna göre bindikleri milyon dolarlık arabalar ve yatlar ile ağızlarında düşürmedikleri Küba menşeili purolar ile milletin ve ümmetin sesi olmaya çalışıyorlar. İŞTE BUNA İTİRAZ EDİYORUM”. SİYASET CAMİLERİ MESKEN TUTTU AKP iktidarına sert eleştirilerde bulunan İçten, “İslam’ı ve mezhepleri, ümmeti kendi tekellerine alarak yeni İslami söylemler ile diyanetin yerine siyasi kimlikler ile fetvalar dağıtıldığı, yeni bir din anlayışı ortaya koyulduğu, kendilerini hak, kendi dışında kalanların kafir, münafık görüldüğü, Allah’ı, kitabı ağzından düşürmeyenlerin siyaset ve politika yaparak farklı yüzler ile camileri mesken tuttukları, din adamlarının, öğretim görevlilerinin siyasetçiler karşısında el pençe oldukları, siyaset meydanlarda konuşulanların üniversite ve camilerde konuşulduğu, bir ülke haline geldik. Kavganın, ötekileştirmenin, savaşın barış… Yazmanın, düşünmenin, fikir söylemenin, özgürlüğün kölelik… Susmanın, bilgisizliğin, cahilliğin ise güç olduğu bir ülkede yaşar olduk” saptamasında bulundu. ‘ZULÜMLERE KARŞI SESSİZ KALAMAM’ “Baş kaldırıyorum” diyen İçten, “Tüm bu itiraz ettiklerimin ve yaşananların kurucusu olduğum siyasi partinin yönettiği bir ülkede böyle bir iktidarın mensubu olamam. Dün bize dua edenlerin beddualarını alamam. Memur olmak isteyen, ama Allah’tan başka kimsesi olmayanların, annelerin bize geldiğinde maruz kaldıkları gözyaşlarına, zulümlere, haksızlıklara sessiz kalamam. Yapamadıklarımla kimseyi üzemem. Ahlaksızlıklara göz yumamam. Maske ile dolaşamam. Yetim hakkı yiyemem. Devlet malına elimi süremem. Devletin imkanları ile milletimi sömürülmesine göz yumamam. Yatlarda, yalılarda, katlarda oturup, yediği önünde, yemediği arkasında olan aile fertlerinin her birinin altında lüks arabalar olan her biri devletin en üst kademesinde akrabaları ile yer alan bir siyasetçi olamam. KHK ile memuriyetten atılarak meslekleri elinden alınanların, akşam eve ekmek götüremeyen ve bu yüzden intihar eden ailelerin, Ak Partililerin yüzlerine bakarak yaptıkları ahı alamam” ifadelerini kullandı. ‘HUKUK TEK KİŞİNİN AĞZINA BAKMAZ’ Hukukun, siyaset ile gelen ve makamda oturan bir tek kişinin ağzından çıkan cümle ile oluşamayacağını vurgulayan Cuma İçten, “Şiddet içermedikçe eylemleri bir başkasının özgürlüğüne zarar vermedikçe hangi konu hakkında olursa olsun konuşmak, Yazmak, çizmek asla suç olamamalı. Türkiye Cumhuriyeti devleti şahısların hükümetlerin muhalefetlerin çok üstünde bir değerdir, her şey gelir geçer, devlet kalır. Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun 2019 Mart seçimlerinden sonra yayınladığı manifestonun altına imza atıyor ve her bir kelimesine katılıyorum. Yine sayın başbakanın istifa etmesine ilişkin, yapmış olduğu basın toplantısında tüm düşüncelerine katılıyorum. İnsan hak ve özgürlüklerin; Adalet ve hukukun ayaklar altına alındığı, doğanın ve çevrenin korunmadığı, bazı insanların daha fazla eşit olunduğuna inanıldığı, metindeki tüm itirazlarım ile kurucusu olduğum ve Adaletten kalkınmadan uzaklaşmış 18 yıldır acı bedeller ile uğruna defalarca ölüme göz kırptığım emek ve zaman verdiğim AKP’den AK bir şekilde istifa ediyorum” dedi. ‘YENİ BİR HAL İLE DEVAM EDECEĞİZ’ İçten, istifa ettiğini duyurduktan sonra şöyle devam etti: “Biz korkulardan arınmış milletin sesi olmaya ne pahasına olursa olsun yeni bir hal ile devam edeceğimize, tüm baskılara göğüs gererek herkesin özgürce yaşayacağı bir ülke için başa dönüp tekrar kaldığımız yerden mücadele edeceğimize, dünyanın her yerinden kalbi; vatan, millet, devlet, bayrak için atan, farklı renkler inançlar yaşamlar ile birlikte insanlık onuru mücadelesi veren samimi güzel insanlarımız ile hareket edeceğimize, kula kulluk edenlerle yol yürümeyeceğimize, davayı kişiye bağlı olarak değil hakka adalete bağlı olanlar ile yürüteceğimize, Allah karşısında bir hiç, kul karşısında gerektiğinde ise bir elif olacağımıza, bir birey olarak bir kişi ile var olmayacağımıza, kimsenin şahsı ile meşgul olmayacağımıza, kimse ile kavga içerisinde olmayıp kapımıza geleni kovmayacağımıza,  Mutlak itaati Allah’a yapacağımıza, onun bunun sayesinde makamlarda oturmayıp rızkın Allah’tan olduğuna inanıp kimsenin rızkı ile de oynamayıp rızk ile de kimseyi terbiye etmeyeceğimize, her farklı fikri önemseyip, bizim gibi düşünmeyenleri öteki yapmayacağımıza, halkın vücut bulmuş şekli olup, yalılarda, boğaz manzaralı evlerde, yatlarda, saraylarda yaşamayacağımıza, ülkem ve insanlarım daha iyi refah içerisinde yaşatacağıma, halkın ve hakkın yanında yer alacağımıza söz veriyorum”. DAVUTOĞLU’NUN PARTİSİNE DAVET Açıklamasının sonunda insanları Ahmet Davutoğlu’nun siyasi hareketine davet eden İçten, “Biz bu ülkede yaşayan milyonlarca insan gibi; ülkemizi devletimizi, milletimizi seviyoruz. Hak adalet doğru neyse onun yanındayız. Haksızlık yapan kim olursa olsun karşısında olacağız. Hakkı savunmanın, zulme başkaldırmanın, mazlumun sesi olmanın, meşakkatli olduğunu biliyoruz ve biz varız diyoruz. Bu anlamda bu gönül sayfasında yer almak isteyen herkesi yeni bir hal ile çıkacağımız yola davet ediyor saygılarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı.
Bir dönem Erdoğan’a en yakın isimlerden olan 24’üncü dönem Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, ağır eleştiriler içeren bir başkaldırı yazısı kaleme alarak AKP’den istifa etti

haberimizvar.net AKP’den istifalar hız kesmeden devam ediyor. Bir dönem Recep Tayyip Erdoğan’a en yakın isimlerden olan 24’üncü dönem Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, zehir zemberek bir yazıyla AKP’den istifa ettiğini duyurdu. Eski milletvekili İçten, “Başkaldırıyorum ve AKP’den istifa ediyorum” başlıklı yazısında ‘başkaldırı sürecine girildiğini’ söyledi. İçten başkaldırı sürecini de, “Bu süreç; başını kuma saklayanlardan, kapalı kapılarda gizli pazarlıklar yapanlardan, korkulardan, yasaklardan, baskılardan, gözü dönmüşlerden, adaletsizliklerden, yolsuzluklardan, yokluklardan, yetimleri ağlatanlardan, annelerin gözyaşlarından beslenerek ahkâm kesenlere karşı, halkımıza omuz vererek, adaleti üstün kılarak, güzelliklere kapı aralayacağımız bir süreç olacaktır” diye tarif etti.

‘GEÇMİŞTE DE HAİN İLAN EDİLDİK’

1993’te başlayan siyasi yolculuğunun sırasıyla Milli Gençlik Vakfı, Refah Partisi ve AKP’de sürdüğünü söyleyen İçten, “Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Fazilet Partisi bünyesindeki yanlışlıklara itirazlarda bulunarak, yenilikçi hareketin içerisinde yer aldık. ‘Adalet’ ve ‘kalkınma’ gibi kıymetli kavramlar temelinde o dönem liderimiz olan merhum Necmettin Erbakan hocamızın yanından ayrılarak, AK Parti’nin kurucu kadrolarında yer aldık. Kişisel bir çıkardan ziyade aziz milletimizin hak ettiği refaha ulaşması amacıyla çıktığımız bu yolda bizleri, bazı kendini bilmezler (ki sonradan AK Parti’ye geçenler!) hain ilan etmişlerdi. Geçmişte merhum Necmettin Erbakan Hoca’ya itirazlar ile başkaldırıp öncülük yapanlar, bugün aynı gerekçeler ile karşılarında kendilerine başkaldıran bir kitle bulmaktadır. Öyle ki, bugün adalet ve vicdan ekseninde başkaldıranlara söylenecek her lafın muhatabı, geçmişte benzer hasletlerle yola çıkan tüm bireyler olacaktır” ifadelerini kullandı.

ADALET YAZBOZ TAHTASINA DÖNDÜ

AKP’nin sağlık, savunma, sosyal devlet gibi alanlarda yenilikler ve iyileştirmeler yapmış olsa bile adalet, ekonomi, kültürel değerler, eğitim, belediyecilik, terörle mücadele ve liyakat gibi başlıklarda ciddi tahribatlara neden olduğunu, bu tahribatları kronik hale getirdiğini belirten Cuma İçten, “Ak Parti’nin kuruluş aşamasından itibaren sisteme yönelik ilk itirazımız adalet hususundaydı. Ancak ne acıdır ki bugün de sisteme yönelik itirazlarımızın başında adalet kavramı yer almaktadır. Adalet tahsis edecek kurumlarda bir ilerleme olmadığı gibi sistem yazboz tahtasına dönüştürülmüş, hukuk askıya alınmış, insan hak ve özgürlüklerinde ciddi anlamda gerilemeler yaşanmıştır. Adeta eski Türkiye’den öteye gidilememiştir” eleştirisinde bulundu.

SİYASİLERE FETÖ MÜCADELESİ YOK

Demokratik taleplerin, insan hak ve özgürlüklerinin, etnik ve dini hürriyetlerin, anayasa ile güvence altına alınamamış sorunların görmezden gelindiğinin altını çizen eski milletvekili İçten, “Suçu sabit olmuş ve cezaevinde yatmakta olan FETÖ’cü terörist savcı ve hakimlerin karar verdikleri davalardan, mağdur olan on binlerce insanın mağduriyeti giderilememiştir. Terörist oldukları hukuki karar ile tescilli olan hâkim ve savcıların baktıkları davalar yeniden ele alınmamış ve ‘yeniden yargılanma’ yolu açılmamıştır. Aynı adalet ve güvenlik kurumları, FETÖ terör örgütü ile yapılan mücadelenin benzerini diğer terör örgütleri ile yapamamıştır. Örneğin FETÖ’cü iş adamlarının mal varlıklarına el konulmuş, FETÖ’cü memurlar memuriyetten atılmış ve lisansları iptal edilmiş, FETÖ’cü sivil toplum kuruluşlarında yer alanlar tutuklanmış ama diğer terör örgütleri ile aynı tarzda bir yaklaşım sergilenmemiştir. FETÖ ile ilgili mücadelede, üst düzey siyasilerin eşleri, birinci derece yakınları ve akrabalarına dokunulmamıştır” dedi.

‘İŞTE BUNLARA İTİRAZ EDİYORUM’

Adalet sisteminin çöktüğünün altını çizen İçten, “10-15 yıl süren davaların yanında en hızlı dava 5 yılda çözülebilmiş. 200 yıl ile yargılananlar 5 yıl tutuklu kaldıktan sonra salıverilmiş suçsuz görülmüş. Hayal örgütler, hayal örgüt mensupları yıllarca hapis yatmıştır.  Hukuk yazboz tahtasına çevrilmiş savcılar, hakimler iktidarın emrinde adalet dağıtmaya çalışmıştır. 10 yıl önce hukuk karşısında terörist olanlar şimdi kahraman ilan edilmiş, yine 10 yıl öncesine kadar hukuk karşısında kahraman olan bireyler ise terörist ilan edilmiştir. İŞTE BU DURMA İTİRAZ EDİYORUM” diye seslendi.

‘TÜRKE AYRI, KÜRTE AYRI HUKUK’

İçten istifa metnine şöyle devam etti: “Teröristlerin ayağına savcı ve hakimler gönderen iktidar, Türkiye Cumhuriyeti devletine çadırda terörist yargılayarak arka kapıdan tören ile serbest bırakan iktidar, YPG’li teröristleri çözüm sürecinde devlet hastanelerinde tedavi ettiren iktidar, YPG lideri ile Ankara’da lüks otellerde diplomatik kurallar ile ağırlayan iktidar,  çözüm süreci adı altında teröristlerin terör faaliyetlerinin artmasına seyirci olan iktidar, ilerleyen süreçlerde terörist Osman Öcalan’ı TRT’ye çıkartıp yerel seçimlerde seçimi kazanma uğruna Kürtlere mesaj veren iktidar, bölücü terörist başının mektuplarını meydanlarda okutan iktidar, sonrasında teröristlere yardım ve yataklık bahanesi ile ellerinde hiçbir hukuki karar olmadan yargılama olmadan belediye başkanlıklarına kayyum atayan iktidar. Türk’e ayrı, Kürt’e ayrı hukuk konulmuş, batı belediyelerinde görevden alınan belediye başkanlarına kendi meclisleri atama yaparken, doğu belediyelerinde kayyum atamaları yolu seçilmiş ve belediye meclisleri fes edilmiştir. Hakkında yargılama ve mahkûmiyet kararı olmadan dört ay önce yapılan seçimlerde seçime girmeye hak kazanan belediye başkanları görevlerinde alınmıştır. Terörist başına verdiği kırmızı güller ile gündeme gelen ve bir zamanlar beka vadisini kendine ev olarak tayin edenler Ergenekon’dan yargılanırken mahkeme koridorlarında tüm ak partilileri yargılayacağız deyip ağza alınmayacak küfür ve tehditler savuranlar, bugün kahve falına bakacak şekilde yakın olacak memlekette atamalarda onlardan tavsiyeler alacaksın. İŞTE BU DURUMA İTİRAZ EDİYORUM”.

BÜTÜN KAYNAKLAR BİR ZÜMREYE

Yasama, yürütme ve yargı bağımsızlığının ayaklar altına alındığını dile getiren Cuma İçten, “Cumhurbaşkanı ve meclis HSYK, Yargıtay ve Anayasa mahkemelerinin üyelerini atayarak kendilerini denetlemesini benzeri eskiden olduğu gibi engellemiştir. Cumhurbaşkanlığının KHK’ler ile kanunlar çıkarmış ve TBMM baypas edilerek işlevselliği ortadan kaldırılmıştır. Atanan bakanların halkın sorunlarına duyarlılığı zayıflamış cumhurbaşkanlığı ofisleri veya cumhurbaşkanlığı danışmanları bu bakanlardan daha etkin hale gelmiştir. En üst kademede görev alan danışmanlar, vekiller bakanlar, kendi şahsi konularını ilgilendiren ve geçmişte yaptıkları usulsüz işler ile ilgili konulara ilişkin (devlet ve toplum güvenliğini ilgilendirmediği halde) YAYIN YASAĞI almışlar ve böylelikle kamu vicdanından gizlenerek, kendilerini tartışmaya açmayı hukuka müdahale ederek aklanma yolu seçilmişlerdir. Hukukun kendilerine yontan bir anlayış hâkim olmuştur. 31 Mart İstanbul seçimleri iptal edilmiş ve millet iradesi yok sayılmış, YSK maddeleri ve hukuk ayaklar altına alınmıştır. Belli bir zümre oluşturularak onlar üzerinden devletin tüm kaynaklarının kullanılmasına, geçmişte ve şimdi uzun süre vekil ya da bakanlık yapmışların birinci derece akrabaları devletin tüm imkanlarından faydalanmış ve faydalanmaya devam etmektedirler. Cumhurbaşkanın siyasi kimliğinin olması farklı görüşe sahip vatandaşların aidiyet sorununa yol açmış, belediye seçimlerinde cumhurbaşkanı makamı seçim kampanyası yürüterek makamın değerini düşmesine yol açmıştır. İŞTE BUNA İTİRAZ EDİYORUM” dedi.

TOPLUMA KORKU EMPOZE EDİLDİ

Cuma İçten eleştirilerini şu sözlerle sürdürdü: “Sözde istişareler yaparak algı yöneten, ortak akla önem vermeyen, bir grup insana tarafından etten duvar örülen, görkemli, şatafatlı bir yaşama sahip bir avuç insan, milyonların iradesine ipotek koymaktadır. Yazmak, çizmek, düşünmek, düşüncelerini ifade etmek, sosyal medya aracılığı ile eleştirilerde bulunmak, şiddete dönüşmeyen birçok düşüncenin suç olması sağlanmış ve böylelikle topluma korku empoze edilmiştir. Milli eğitim kitaplarında olan ve okuduğu şiir ile hapis yatan bir liderden, bir başkalarının yazdıkları ile hapse atılmalarını talep eden bir lidere bürünmekle kalmamış, herkese fırça atan, herkesi muhatap alan, bir lidere dönüşmüştür. İŞTE BUNA İTİRAZ EDİYORUM”.

TÜRK VATANDAŞLIĞI 250 BİN DOLAR

AKP’ye ağır eleştiriler yönelten İçten, şunları söyledi: “780 bin kilometre kare vatan toprağı; batısından doğusuna, Türk’ünden Kürt’üne kadar herkesin şehit kanları ile satın aldıkları vatan topraklarıdır. Bu topraklara aidiyet vatandaşlık bağı ile mümkündür. Her alanda Türklüğü övecek, başka milletlere hakaretvari konuşulacak, sonra dönüp beğenilmeyen başka milletleri TÜRK vatandaşı yapacaksın. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının tarifesini de 250 bin dolar yaparak, ne olduğunu bilmediğimiz herkesi vatandaş yaparken kendi vatandaşlarımız da ikinci sınıf yerine koyacaksın. Türkiye’nin büyük projelerinin tamamında ABD, AB, ARAP sermayesi var olmasına rağmen her seferinde bunlar düşman gösterilmiş, düşman gösterilenler ile dostluklar ve ittifaklar yapılmış ve ülkemizin kalkınmasında katkılarının olduğu bazen saklanmış, bazen de siyaset malzemesi olarak kullanılmıştır. İŞTE BUNA İTİRAZ EDİYORUM”.

MİLLETİN PARASI YANDAŞ FİRMALARA

İşsizlik oranının yüzde 11’den yüzde 15’lere çıktığını hatırlatan İçten, “Tek haneye düşen faiz oranları yüzde 30’lara çıkmış, tek haneye düşen enflasyon tekrar yüzde 25’lere çıkmıştır. İşsizlik rakamlarındaki genç nüfus oranı ise yüzde 30’lara çıkmıştır. Son iki yıldır ekonomide ciddi bir daralma olmuş binlerce iş yeri, fabrika kapanmıştır. İflaslar ve konkordatolar artmıştır. İktidar millette topladığı vergiler ile ücretsiz yollar, hastaneler, köprüler yapması gerekirken, yapılan bu hizmetler iktidara yakın yandaş firmalara verilerek devletin kasası boşaltılmıştır. Vatandaş vergi dışında bu hizmetlere fahiş ödemeler yapmaktadır. Özel sektör devletin 5 liraya mal edeceği hizmetleri, 50 liraya mal etmiş gibi göstererek 25 yıl milletin parasını alacak şekilde sistem kurmuş, millet buna mahkûm edilmiştir. İktidar eli ve desteği ile yeni firmalar oluşturulmuş ve bu firmalara devlet kaynakları tahsis edilerek zenginleşmeleri sağlanmıştır. Sanayi ve üretim desteklenmemiş aksine üretimin önü tıkatılmış, iş adamları vergi ve SGK borçlarının altında ezilmiştir. Tarım alanları konutlara tahsis edilmiş tarım alanlarında dışarıya bağımlı bir ülke haline gelmiştir. El konulan ve kayyum atanan firmalar işaret edilen şirketlere ve isimlere verilmiştir. İŞTE BUNA İTİRAZ EDİYORUM” diye eleştirilerine devam etti.

YAKINLARINA MAKAM DAĞITTILAR

İktidarın bakanları, milletvekilleri, belediye başkanları ve il başkanlarının birçoğunun kendi yakın akrabalarını, eşlerini, çocuklarını, kardeşlerini, yeğenlerini, ortaklarını birer birer devlet kurumlarına yerleştirdiğinin altını çizen İçten, “Ayrıca aktif, güçlü siyasiler bu akrabalarını en üst düzeyde devlet kademelerinde ve belediyelerde hak etmedikleri üst görevlere yerleştirmiştir. Bunları yaparken gizli saklı değil, aleni ve meşru, pişkin pişkin yapmışlardır. Ak Parti ise kendi içerisinde, il başkanı, ilçe başkanları ve resmi görevliler, belediye meclis üyeleri belirlenirken, demografik yapıya dikkat etmemiş, akraba, eş, dost, yakınlarına birer birer makam dağıtmıştır” eleştirisini dillendirdi.

PARTİDE BATILI KÜRTLER YOK SAYILDI

Son beş yıllık seçim süreçlerinde ise batıda yaşayan parti içerisindeki Kürtlerin yok sayıldığını, belli bir bölgeye pozitif ayrımcılık yapıldığını gündeme getiren Cuma İçten, “İktidar kendisine yakın olan özel şirketlerin milyarlarca tutar olan vergi borçlarını silmiş, affetmiş ve yetmemiş bu özel şirketlere şirketlerin sahipleri birinci ve ikinci derece akrabalıkları olduğu halde milyarlarca lira proje adı altında karşılıksız hibelerde bulunmuştur. Aynı şekilde devlet bankaları aracılığı ile yakın akraba ve dost gördükleri firmalara milyar dolarlık krediler açılmış ve büyük işlerde bankalar yolu ile finans edilmişlerdir. İktidara yakın belediyeler aracılığı ile milyar, dolarlık işler seçtikleri firmalara gönderilerek firmaların rant elde edilmesi sağlanmıştır. Belediyelerde bir partilinin birinci derecede akrabaları işlere yerleştirilmiş ve işe gitmeden maaş almaları sağlanmıştır. Yine gerek belediyeler gerek ise kurumlardan iş alan firmalar aracılığı ile birçok siyasiler başkan ve başkan yardımcıları müdürlerin eşleri ve çocuklarına araçlar tahsis edilmiş ve limitsiz benzin yakılması sağlanmıştır. Pişkin pişkin belediye başkanları eşlerine, kardeşlerine, damatlarına, birinci derece akrabalarına makam ve oda tahsis etmişlerdir. İktidar belediyeler, bakanlıklar aracılığı ile şehirlerde ve sahillerde tarla ve orman vasfı olan birçok arazinin imar değişikliklerini yapmış, cami, yeşil alan okul sosyal tesisler gibi alanların vasfını değiştirerek yandaşlarına verip ciddi rant elde edilmesini sağlamıştır. İŞTE BUNA İTİRAZ EDİYORUM” diye çıkış yaptı.

ŞEHİRLERE AHTAPOT GİBİ ÇÖKTÜLER

KPSS ile devlet memuru alımlarına ek mülakat sistemi geldiğini ve bu mülakatlar ile dayısı olmayanların, yetimlerin, kimsesizlerin haklarının yenildiğini söyleyen eski milletvekili Cuma İçten, “Eski Türkiye’de olduğu gibi adam kayırma yapılarak memur alımları yapılmaktadır. Adamı olan işe girerken işine bilgisine liyakatine becerisine güvenenler ise boşta kalmaktadır. KPSS’den ya da ilgili sınavlardan ilk onda derece yapanlar memur olamazken en son sırada en az puan alanlar siyasi dayıları aracılığı ile mülakatlar ile birer birer memur olmaktadırlar. Ak Parti il ve ilçe başkanlıkları ve buna ilişkin sözde kongreler ile Ankara’dan atamalar yapmış; çeşme başını işgal edenler kendi eş dostlarını, akrabaları ortaklarını, milletvekili, il-ilçe başkanı, il-ilçe müdürü, belediye başkanı, meclis üyesi başkan yardımcısı ve milletvekili yapmışlardır. Hangi taşı kaldırsanız altından bir siyasi kimlik çıkmaktadır. Devlet kurumlarda liyakat siyasi atamasını yapana bağlılık ile ölçülmektedir. Milletin istedikleri değil Ankara’da makam işgal edenlerin istedikleri adamlar her seçimde aday olmaktadırlar. Her il FETÖ cemaatinde olduğu gibi sözde siyasi bir abiye teslim edilmiş ve o abinin izni olmadan hiçbir alanda kimsenin adım atmasına müsaade edilmemiştir. Bu abiler ahtapot gibi şehirlerin üzerine çökmüş ve o şehrin tüm değerlerini yok etmeye kendi hegemonyasını kurmaya, akrabalarını zenginleştirmeye çalışmaktadır. İŞTE BUNA İTİRAZ EDİYORUM” dedi.

PARALI FETÖCÜLERE YURTDIŞI İMKANI

FETÖ terör örgütü ile mücadele adı altında, hiçbir hukuki dayanağı olmadan on binlerce devlet memurunun KHK ile ihraç edildiğini, lisansları ve meslekleri ile ilgili ruhsatlar iptal edilerek aç kalmaya mahkûm hale getirildiğini dillendiren İçten, “FETÖ borsası kurulmuş ve birçok iş adamı mağdur edilmiştir. Birçok iş adamının da ülkeyi terk etmesi sağlanmıştır. FETÖ terör örgütü ile geçmişte ve yakın zamanlarda iletişim halinde olmuş siyasilere, siyasilerin eşlerine, çocuklarına, akrabalarına, partililere dokunulmamış, iktidar siyasetçilerine ayrı, muhalif siyasilere ayrı hukuk uygulanmıştır. İktidar kendi içinde olan siyasilerin eşlerine, ablalarına, çocuklarına, kardeşlerine ve babalarına hangi ilişki yumağı içinde olursa olsun dokunmamıştır. FETÖ’nün şirketlerine, devlet kitlerine, devletin hissedar olduğu büyük şirketlerin yönetimlerine, akraba eş dost eski siyasiler yerleştirilmiş, onlarca şirkete bir kayyum ve yönetim kurulu üyelikleri atanmış her bir yöneticiye özel sektörde dahi alamayacağı uçuk maaş ve sosyal haklar tanınmıştır. İŞTE BUNA İTİRAZ EDİYORUM” eleştirisi yaptı.

FETÖ’NÜN KAYNAĞI YANDAŞ STK’LARA

İçten sözlerini şöyle sürdürdü: “Aile değerleri yerle bir edilmiş, uluslararası anlaşmalar bahane edilerek sözde kadınlara pozitif ayrımcılık adı altında kadın başta olmak üzere çocuklara haksızlıklar yapılarak hem psikolojik hem de fiziksel şiddetin ve tacizin artması sağlanmış değerlerimize ve insanlığa uygun bir nesil yetiştirmesi zorlaştırılmıştır. Anaokulundan başlayan ve üniversiteye kadar devam eden süreçte eğitim ve öğretim müfredatı çökmüş ve kendisi ve tarihini bilmeyen bir nesil yetiştirilmiş. Okuyan ama cahil kalan bir müfredat ile hala yönetilmeye mahkûm bırakılmış durumdayız. Televizyon programları, basın-yayın alanlarında ahlaksızlığı ve şiddeti aşılayan bir yapı oluşmuştur. 18 yıldır iktidarda olmasına rağmen, FETÖ sonrası tüm kaynaklar yakın STK’lara aktarılmasına rağmen DEĞERLERE TABİ bir nesil yetiştirilememiştir”.

ÜLKE DIŞA BAĞIMLI HALE GETİRİLDİ

AKP’nin imar düzenlemelerini de hedefe koyan İçten, “Çevre ve şehircilik alanlarında yapılanlar ve imar düzenlemeleri ile gelecek nesillere miras olarak bırakabileceğimiz mimari düzenlemeler ve yeşil alan yapılmamış. Büyükşehirler plansız, alt yapısız, ruhsuz, sanatsız bir şekilde düzenlenmiş, denizler doldurulmuş, üzerine milyon dolarlık konutlar yapılmış, boğazdaki tarihi eser olmayan yalılar yıkılmamış, sahiller belli bir zümreye teslim edilerek yaşanamaz hale getirilmiştir. Ülkede tarım dışa bağımlı hale getirilmiş, kaynaklar yok edilmiş, mevcut tarım arazileri imara açılarak betonlaşma sağlanmıştır” diye yüklendi.

‘KÜBA PUROSUYLA ÜMMETİN SESİ’

Eski milletvekili Cuma İçten şunları kaydetti: “İktidar kendi partisine mensup olmayan herkesi HAİN ilan etmiş kendisi gibi düşünmeyen herkesi ötekileştirmiştir. AK Parti kuruluşunda itiraz ettiği her şeyi kendisi fazlası ile yapar duruma gelmiştir. AK Parti içerisinde Ömer olanlara tahammül edemeyenler, eleştirilere açık olmayanlar, eksiklikler söylediğimizde bizleri ötekileştirenler, 2019 yıllarındaki AKP’liler partiyi ele geçirerek 2001 kurucu AK Partili’leri ihraç etmek istemektedirler. Dün kurdukları siyasi partilerde bize olmadık hakaretlerde bulunanlar, yani yolda bulduklarımız, AK Parti’ye gelmiş ve asıl kurucu iradeyi tasfiye etmişlerdir. Sayın Başbakanımız Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu bizim gibilerin sesi olmuş bedeli parti disiplini olmuştur. 30 yıldır birlikte yürüdükleri herkesi hain ilan ettiler. Düne kadar iskanı olmayan 100 bin liralık gecekondularda yaşayarak itmek zorunda kaldıkları arabalar ile milletin sesi olanlar, bugünlerde 50 milyon dolarlık boğaz manzaralı yalılarda kalarak, havanın durumuna göre bindikleri milyon dolarlık arabalar ve yatlar ile ağızlarında düşürmedikleri Küba menşeili purolar ile milletin ve ümmetin sesi olmaya çalışıyorlar. İŞTE BUNA İTİRAZ EDİYORUM”.

SİYASET CAMİLERİ MESKEN TUTTU

AKP iktidarına sert eleştirilerde bulunan İçten, “İslam’ı ve mezhepleri, ümmeti kendi tekellerine alarak yeni İslami söylemler ile diyanetin yerine siyasi kimlikler ile fetvalar dağıtıldığı, yeni bir din anlayışı ortaya koyulduğu, kendilerini hak, kendi dışında kalanların kafir, münafık görüldüğü, Allah’ı, kitabı ağzından düşürmeyenlerin siyaset ve politika yaparak farklı yüzler ile camileri mesken tuttukları, din adamlarının, öğretim görevlilerinin siyasetçiler karşısında el pençe oldukları, siyaset meydanlarda konuşulanların üniversite ve camilerde konuşulduğu, bir ülke haline geldik. Kavganın, ötekileştirmenin, savaşın barış… Yazmanın, düşünmenin, fikir söylemenin, özgürlüğün kölelik… Susmanın, bilgisizliğin, cahilliğin ise güç olduğu bir ülkede yaşar olduk” saptamasında bulundu.

‘ZULÜMLERE KARŞI SESSİZ KALAMAM’

“Baş kaldırıyorum” diyen İçten, “Tüm bu itiraz ettiklerimin ve yaşananların kurucusu olduğum siyasi partinin yönettiği bir ülkede böyle bir iktidarın mensubu olamam. Dün bize dua edenlerin beddualarını alamam. Memur olmak isteyen, ama Allah’tan başka kimsesi olmayanların, annelerin bize geldiğinde maruz kaldıkları gözyaşlarına, zulümlere, haksızlıklara sessiz kalamam. Yapamadıklarımla kimseyi üzemem. Ahlaksızlıklara göz yumamam. Maske ile dolaşamam. Yetim hakkı yiyemem. Devlet malına elimi süremem. Devletin imkanları ile milletimi sömürülmesine göz yumamam. Yatlarda, yalılarda, katlarda oturup, yediği önünde, yemediği arkasında olan aile fertlerinin her birinin altında lüks arabalar olan her biri devletin en üst kademesinde akrabaları ile yer alan bir siyasetçi olamam. KHK ile memuriyetten atılarak meslekleri elinden alınanların, akşam eve ekmek götüremeyen ve bu yüzden intihar eden ailelerin, Ak Partililerin yüzlerine bakarak yaptıkları ahı alamam” ifadelerini kullandı.

‘HUKUK TEK KİŞİNİN AĞZINA BAKMAZ’

Hukukun, siyaset ile gelen ve makamda oturan bir tek kişinin ağzından çıkan cümle ile oluşamayacağını vurgulayan Cuma İçten, “Şiddet içermedikçe eylemleri bir başkasının özgürlüğüne zarar vermedikçe hangi konu hakkında olursa olsun konuşmak, Yazmak, çizmek asla suç olamamalı. Türkiye Cumhuriyeti devleti şahısların hükümetlerin muhalefetlerin çok üstünde bir değerdir, her şey gelir geçer, devlet kalır. Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun 2019 Mart seçimlerinden sonra yayınladığı manifestonun altına imza atıyor ve her bir kelimesine katılıyorum. Yine sayın başbakanın istifa etmesine ilişkin, yapmış olduğu basın toplantısında tüm düşüncelerine katılıyorum. İnsan hak ve özgürlüklerin; Adalet ve hukukun ayaklar altına alındığı, doğanın ve çevrenin korunmadığı, bazı insanların daha fazla eşit olunduğuna inanıldığı, metindeki tüm itirazlarım ile kurucusu olduğum ve Adaletten kalkınmadan uzaklaşmış 18 yıldır acı bedeller ile uğruna defalarca ölüme göz kırptığım emek ve zaman verdiğim AKP’den AK bir şekilde istifa ediyorum” dedi.

‘YENİ BİR HAL İLE DEVAM EDECEĞİZ’

İçten, istifa ettiğini duyurduktan sonra şöyle devam etti: “Biz korkulardan arınmış milletin sesi olmaya ne pahasına olursa olsun yeni bir hal ile devam edeceğimize, tüm baskılara göğüs gererek herkesin özgürce yaşayacağı bir ülke için başa dönüp tekrar kaldığımız yerden mücadele edeceğimize, dünyanın her yerinden kalbi; vatan, millet, devlet, bayrak için atan, farklı renkler inançlar yaşamlar ile birlikte insanlık onuru mücadelesi veren samimi güzel insanlarımız ile hareket edeceğimize, kula kulluk edenlerle yol yürümeyeceğimize, davayı kişiye bağlı olarak değil hakka adalete bağlı olanlar ile yürüteceğimize, Allah karşısında bir hiç, kul karşısında gerektiğinde ise bir elif olacağımıza, bir birey olarak bir kişi ile var olmayacağımıza, kimsenin şahsı ile meşgul olmayacağımıza, kimse ile kavga içerisinde olmayıp kapımıza geleni kovmayacağımıza,  Mutlak itaati Allah’a yapacağımıza, onun bunun sayesinde makamlarda oturmayıp rızkın Allah’tan olduğuna inanıp kimsenin rızkı ile de oynamayıp rızk ile de kimseyi terbiye etmeyeceğimize, her farklı fikri önemseyip, bizim gibi düşünmeyenleri öteki yapmayacağımıza, halkın vücut bulmuş şekli olup, yalılarda, boğaz manzaralı evlerde, yatlarda, saraylarda yaşamayacağımıza, ülkem ve insanlarım daha iyi refah içerisinde yaşatacağıma, halkın ve hakkın yanında yer alacağımıza söz veriyorum”.

DAVUTOĞLU’NUN PARTİSİNE DAVET

Açıklamasının sonunda insanları Ahmet Davutoğlu’nun siyasi hareketine davet eden İçten, “Biz bu ülkede yaşayan milyonlarca insan gibi; ülkemizi devletimizi, milletimizi seviyoruz. Hak adalet doğru neyse onun yanındayız. Haksızlık yapan kim olursa olsun karşısında olacağız. Hakkı savunmanın, zulme başkaldırmanın, mazlumun sesi olmanın, meşakkatli olduğunu biliyoruz ve biz varız diyoruz. Bu anlamda bu gönül sayfasında yer almak isteyen herkesi yeni bir hal ile çıkacağımız yola davet ediyor saygılarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.