' Antalya'da portakal bahçeleri katledilmiş'

GÜNDEM 28.10.2020 - 13:37, Güncelleme: 07.12.2020 - 14:06
 

' Antalya'da portakal bahçeleri katledilmiş'

HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, "Antalya'ya gidin, ne kadar portakal bahçesi varsa katledilip konut yapılmış. İnsanlar kredi almak, çeşitli tarım ve hayvancılıkla uğraşmak istiyor ama yok. Ayıptır, günahtır, yazıktır" dedi.

haberimizvar.net-  HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, TBMM'de ' İklimi, toprağı, suyu ve coğrafi koşulları ile bir tarım ülkesi olan Türkiye'de tarım nasıl katledildi?' başlıklı konuşma yaptı.   Bülbül,  konuşmasını şöyle sürdürdü; "Tabii kapsamı oldukça geniş ve sadece çiftçiyi değil, Türkiye'nin hemen her bireyini çok yakından ilgilendiren yaşamsal bir konu. Fakat tarımla ilgili Türkiye'de ne yazık ki edinilmiş bir çaresizlik var, o da tarımın son derece sıradan bir şey olduğunu, tarımla ilgili, çiftçilikle ilgili yapılan küçümsemeler, giderek neredeyse ötekileştirmeler, tarım sahalarına yapılan baraj, maden sahası, yasak bölge, çarpık kentleşme ve benzeri nedenlerle tarım alanlarının yok edilmesi. Mesela, ben size antik zamanlardan örnekler vereyim: Urartu Uygarlığı'nı biliyorsunuz mutlaka, Urartu Uygarlığı'nın olduğu yere gidin. Urartular, kentini tepeye, hinterlandına hâkim bir yere kurmuşlar ve tarım arazisine asla dokunmamışlar. Bu Malatya Arslantepe'de böyle, bu sistematik bir şekilde yok edilen, katledilen Hasankeyf'de böyle, bu baraj altında bırakılan Nevali Çori Bölgesi olan Samsat'da böyleydi, bu Çorum'da Hitit Uygarlığı'na gidin, gezin, görün, göreceksiniz tarım alanına hâkimiyetini ve tarım alanını nasıl koruduğunu. Burdur-Antalya yolu üzerinde Sagalassos Antik Kenti'ne gidin, kent nasıl kurulur, tarım alanı nasıl korunur, tarım alanından nasıl faydalanılır, dünyaya örnek olabilecek bir şey. Modern akılla, bilimle biz bunu yapamıyoruz. Hemen burada yanı başımızdaki Gordion'a gidin, Frigya Uygarlığı'na, orada da aynı şey, Bergama Uygarlığı'na gidin orada da aynı şey. Bu kadar uygarlık içinde, bu kadar berbatlığı nasıl yapıyoruz? Ben de anlamış değilim doğrusu.  Evliya Çelebi'nin Seyahatnâme'sini okuyun, Ahilerin bıraktığı mirası, orada nice veriler var. Bu Ankara'nın vaktiyle bir adı da neydi biliyor musunuz? Hüseyinoba'ydı. Neden Hüseyinoba? Hüseyingazi Tepesi'nde erenlerin, evliyaların serverlerinden Hüseyin Gazi vardı, oraya kurulmuştu kent, Hüseyinoba deniyordu ve Hüseyinoba'da tarım yapılıyordu. Şimdi, Hüseyinoba katledilmiş. Antalya'ya gidin, ne kadar portakal bahçesi varsa katledilip konut yapılmış. Adıyaman'a gidin dümdüz araziye şehir kurulmuş ve tarım arazisi yok edilmiş. Şimdi, böyle bir yerde nasıl tarım yapılacak? Hani, Heredot, Ege için diyordu: "Dağların yağ, ovalarından bal akan ülke." Nerede o yağ ve bal? Şimdi, bakınız, verimli hilal Mezopotamya, en batıdaki Ergene ve Gediz Ovası'ndan; en doğudaki Iğdır Ovası ve Muş Ovası'na kadar inceleyin. En kuzeydeki Çarşamba ve Bafra Ovası'ndan; en güneydeki Amik Ovası'na kadar inceleyin, göreceksiniz, bir toprak katliamı, bir su katliamı, bir tarım alanı katliamı ve giderek tarımın, çiftçinin yok edildiği bir şey. Cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarında nüfusun yüzde 80'i köylerde, yüzde 20'si kentlerde değil miydi? Şimdi köylerde insan kalmamış. Biraz önceki sayın vekilin anlattığı gibi, gidip insanlar kredi almak, çeşitli tarım ve hayvancılıkla uğraşmak istiyor ama yok. Tarım-hayvancılık ilişkisi, tarım-su ilişkisi, tarım-iklim ilişkisi, tarım-insan ilişkisi, tarım-doğa ilişkisi, tarım-doğadaki canlı ilişkisi kesinlikle kurulamıyor; ayıptır, günahtır, yazıktır. Ve bütün bunları anlatmışken tabii ki: "Dost dost diye nice nicesine sarıldım, Benim sadık yârim kara topraktır. Beyhude dolandım boşa yoruldum, Benim sadık yârim kara topraktır.  Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi,  Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi, Kazma ile döğmeyince kıt verdi.  Benim sadık yârim kara topraktır. Her kim ki olursa bu sırra mazhar, Dünyaya bırakır ölmez bir eser. Gün gelir Veysel'i bağrına basar, Benim sadık yârim kara topraktır." Gelin bu sadık yârimize ihanet etmeyelim, bizi bağrına basacak olan, bize bu kadar değeri bahşeden toprağın ve toprağın bağlaşıklarının, toprağın paydaşlarının kıymetini bilelim. "  
HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, "Antalya'ya gidin, ne kadar portakal bahçesi varsa katledilip konut yapılmış. İnsanlar kredi almak, çeşitli tarım ve hayvancılıkla uğraşmak istiyor ama yok. Ayıptır, günahtır, yazıktır" dedi.

haberimizvar.net-  HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, TBMM'de ' İklimi, toprağı, suyu ve coğrafi koşulları ile bir tarım ülkesi olan Türkiye'de tarım nasıl katledildi?' başlıklı konuşma yaptı. 

 Bülbül,  konuşmasını şöyle sürdürdü;

"Tabii kapsamı oldukça geniş ve sadece çiftçiyi değil, Türkiye'nin hemen her bireyini çok yakından ilgilendiren yaşamsal bir konu. Fakat tarımla ilgili Türkiye'de ne yazık ki edinilmiş bir çaresizlik var, o da tarımın son derece sıradan bir şey olduğunu, tarımla ilgili, çiftçilikle ilgili yapılan küçümsemeler, giderek neredeyse ötekileştirmeler, tarım sahalarına yapılan baraj, maden sahası, yasak bölge, çarpık kentleşme ve benzeri nedenlerle tarım alanlarının yok edilmesi. Mesela, ben size antik zamanlardan örnekler vereyim: Urartu Uygarlığı'nı biliyorsunuz mutlaka, Urartu Uygarlığı'nın olduğu yere gidin. Urartular, kentini tepeye, hinterlandına hâkim bir yere kurmuşlar ve tarım arazisine asla dokunmamışlar. Bu Malatya Arslantepe'de böyle, bu sistematik bir şekilde yok edilen, katledilen Hasankeyf'de böyle, bu baraj altında bırakılan Nevali Çori Bölgesi olan Samsat'da böyleydi, bu Çorum'da Hitit Uygarlığı'na gidin, gezin, görün, göreceksiniz tarım alanına hâkimiyetini ve tarım alanını nasıl koruduğunu. Burdur-Antalya yolu üzerinde Sagalassos Antik Kenti'ne gidin, kent nasıl kurulur, tarım alanı nasıl korunur, tarım alanından nasıl faydalanılır, dünyaya örnek olabilecek bir şey. Modern akılla, bilimle biz bunu yapamıyoruz. Hemen burada yanı başımızdaki Gordion'a gidin, Frigya Uygarlığı'na, orada da aynı şey, Bergama Uygarlığı'na gidin orada da aynı şey. Bu kadar uygarlık içinde, bu kadar berbatlığı nasıl yapıyoruz? Ben de anlamış değilim doğrusu. 
Evliya Çelebi'nin Seyahatnâme'sini okuyun, Ahilerin bıraktığı mirası, orada nice veriler var. Bu Ankara'nın vaktiyle bir adı da neydi biliyor musunuz? Hüseyinoba'ydı. Neden Hüseyinoba? Hüseyingazi Tepesi'nde erenlerin, evliyaların serverlerinden Hüseyin Gazi vardı, oraya kurulmuştu kent, Hüseyinoba deniyordu ve Hüseyinoba'da tarım yapılıyordu. Şimdi, Hüseyinoba katledilmiş. Antalya'ya gidin, ne kadar portakal bahçesi varsa katledilip konut yapılmış. Adıyaman'a gidin dümdüz araziye şehir kurulmuş ve tarım arazisi yok edilmiş. Şimdi, böyle bir yerde nasıl tarım yapılacak? Hani, Heredot, Ege için diyordu: "Dağların yağ, ovalarından bal akan ülke." Nerede o yağ ve bal?
Şimdi, bakınız, verimli hilal Mezopotamya, en batıdaki Ergene ve Gediz Ovası'ndan; en doğudaki Iğdır Ovası ve Muş Ovası'na kadar inceleyin. En kuzeydeki Çarşamba ve Bafra Ovası'ndan; en güneydeki Amik Ovası'na kadar inceleyin, göreceksiniz, bir toprak katliamı, bir su katliamı, bir tarım alanı katliamı ve giderek tarımın, çiftçinin yok edildiği bir şey. Cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarında nüfusun yüzde 80'i köylerde, yüzde 20'si kentlerde değil miydi? Şimdi köylerde insan kalmamış. Biraz önceki sayın vekilin anlattığı gibi, gidip insanlar kredi almak, çeşitli tarım ve hayvancılıkla uğraşmak istiyor ama yok. Tarım-hayvancılık ilişkisi, tarım-su ilişkisi, tarım-iklim ilişkisi, tarım-insan ilişkisi, tarım-doğa ilişkisi, tarım-doğadaki canlı ilişkisi kesinlikle kurulamıyor; ayıptır, günahtır, yazıktır. Ve bütün bunları anlatmışken tabii ki:
"Dost dost diye nice nicesine sarıldım,
Benim sadık yârim kara topraktır.
Beyhude dolandım boşa yoruldum,
Benim sadık yârim kara topraktır. 
Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi, 
Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi,
Kazma ile döğmeyince kıt verdi. 
Benim sadık yârim kara topraktır.
Her kim ki olursa bu sırra mazhar,
Dünyaya bırakır ölmez bir eser.
Gün gelir Veysel'i bağrına basar,
Benim sadık yârim kara topraktır."

Gelin bu sadık yârimize ihanet etmeyelim, bizi bağrına basacak olan, bize bu kadar değeri bahşeden toprağın ve toprağın bağlaşıklarının, toprağın paydaşlarının kıymetini bilelim. "
 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.