Bu yasalarla, bu bilinçle ne şiddet biter ne cinayet

GÜNDEM 21.07.2020 - 13:57, Güncelleme: 07.12.2020 - 14:05
 

Bu yasalarla, bu bilinçle ne şiddet biter ne cinayet

Yeşilçam filmlerinin olmazsa olmaz diyaloglarından biriydi;  “Ya benimsin, ya toprağın”… Toplumsal bilincimize en derinlerde nüfus etmiş işte bu hastalıklı yaklaşım yüzündendir ki, ülkemizde her gün ortalama 1 kadın öldürülüyor, onlarca kadın şiddet görüyor…   Türkiye'yi ayağa kaldıran Özgecan Aslan cinayetini hepimiz hatırlarız.  11 Şubat 2015 tarihinde 19 yaşındaki Özgecan, bindiği minibüsün şoförünün tecavüz girişimine direndiği için hunharca katledilmişti. Üzerinden 5 yılı aşkın bir zaman geçti ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre bu vahşi cinayetten bu yana bu yana 2 binin üzerinde kadın öldürüldü. Sadece geçen yıl, 474 kadın, erkek şiddeti sonucu hayatını kaybetti.  Platformun 2019 raporuna göre; bu kadınların 152'sini kimin öldürüldüğü tespit edilemedi. 134'ü eşleri, 25'i eski eşleri, 51'i sevgilileri tarafından katledildi. 474 kadının 185'i ateşli silahlarla, 101'i kesici aletle, 29'u boğularak, 6'sı kimyasal ilaç, 27'si darp edilerek, 6'sı yakılarak öldürüldü…   Durmuyor, durdurulamıyor şiddet… Adam, kılık kıyafetini, makyajını beğenmediği için gelinini hastanelik edinceye kadar dövüyor. Komşular elinden alıyor, mahkeme uzaklaştırma kararı veriyor. Daha kararın mürekkebi kurumadan adam gidip gelininin oturduğu evi yakıyor. Yakalanıyor, yargı önüne çıkarılıyor, heyhat yine serbest. Tutuklanması için öldürmesi bekleniyor sanırım… Nasıl bir adalet anlayışı, nasıl bir hukuk sistemi anlamak mümkün değil…   Türkiye’yi sarsan Emine Bulut cinayetini daha unutmadık. Hani şu kızının gözleri önünde eski eşi tarafından hunharca katledilen, kızının ‘anneciğim ne olur ölme’ haykırışları arasında, ‘ölmek istemiyorum’ diye bağıra bağıra can veren Emine Bulut...  Hatırlayın  mahkeme, öz evladının gözü önünde eski eşini canice öldüren Fedai Baran’a müebbet hapis vermişti. Herkes, tüm Türkiye ağırlaştırılmış müebbet beklerken mahkeme ‘canice’ değil de kasten adam öldürmeden hüküm verdi. Hatta avukatları ‘kravat indirimi’ filan bile istedi de neyse ki onu vermediler. Hangi birini anlatalım. Son örnek Muğla Ula’daki üniversite öğrencisi Pınar Gültekin.  5 gündür kayıptı, bugün ormanlık alanda cansız bedeni bulundu. Boğularak öldürülmüş, yakılmış ve üzerine beton dökülmüş… Katilin kimliği bizi yine şaşırtmadı; eski erkek arkadaş…   Bu yasalarla, bu hukuk sistemiyle, bu cezalarla şiddet, cinayet, vahşet biter mi ? Bitmez… Denetimli serbestlik, elektronik kelepçe, uzaklaştırma kararı filan bunlar fasa fiso. Daha radikal, daha sert cezai önlemler alınması şart. Kadına elini kaldıran bunun karşılığını en ağır şekilde almalı ki, bir daha yeltenmesin. Ayrıca toplum da en seri şekilde bilinçaltındaki o hastalıklı anlayıştan arındırılmalı.  Görüyoruz işte, adam sokak ortasında karısını/sevgilisini yumrukluyor ama çevredeki insanlar ‘aile meselesi’ diyerek kılını kıpırdatmıyor. Oysa bu bir aile meselesi filan değil, bu bir can meselesi, insanlık meselesi. Böyle bir hadise karşısında kimse sessiz kalmamalı. Hemen hergün şahit olduğumuz vahşeti artık içim kaldırmıyor. Erkekliğimden, onu bırakın insanlığımdan utanıyorum. Kadına şiddeti kendinde hak gören hastalıklı yaratıklarla (insan demeye dilim varmıyor) aynı havayı teneffüs etmek dahi artık bana ağır geliyor…    Bu yasalarla, bu bilinçle

Yeşilçam filmlerinin olmazsa olmaz diyaloglarından biriydi;  “Ya benimsin, ya toprağın”…

Toplumsal bilincimize en derinlerde nüfus etmiş işte bu hastalıklı yaklaşım yüzündendir ki, ülkemizde her gün ortalama 1 kadın öldürülüyor, onlarca kadın şiddet görüyor…

 

Türkiye'yi ayağa kaldıran Özgecan Aslan cinayetini hepimiz hatırlarız.  11 Şubat 2015 tarihinde 19 yaşındaki Özgecan, bindiği minibüsün şoförünün tecavüz girişimine direndiği için hunharca katledilmişti. Üzerinden 5 yılı aşkın bir zaman geçti ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre bu vahşi cinayetten bu yana bu yana 2 binin üzerinde kadın öldürüldü. Sadece geçen yıl, 474 kadın, erkek şiddeti sonucu hayatını kaybetti.  Platformun 2019 raporuna göre; bu kadınların 152'sini kimin öldürüldüğü tespit edilemedi. 134'ü eşleri, 25'i eski eşleri, 51'i sevgilileri tarafından katledildi. 474 kadının 185'i ateşli silahlarla, 101'i kesici aletle, 29'u boğularak, 6'sı kimyasal ilaç, 27'si darp edilerek, 6'sı yakılarak öldürüldü…

 

Durmuyor, durdurulamıyor şiddet…

Adam, kılık kıyafetini, makyajını beğenmediği için gelinini hastanelik edinceye kadar dövüyor. Komşular elinden alıyor, mahkeme uzaklaştırma kararı veriyor. Daha kararın mürekkebi kurumadan adam gidip gelininin oturduğu evi yakıyor. Yakalanıyor, yargı önüne çıkarılıyor, heyhat yine serbest. Tutuklanması için öldürmesi bekleniyor sanırım…

Nasıl bir adalet anlayışı, nasıl bir hukuk sistemi anlamak mümkün değil…

 

Türkiye’yi sarsan Emine Bulut cinayetini daha unutmadık. Hani şu kızının gözleri önünde eski eşi tarafından hunharca katledilen, kızının ‘anneciğim ne olur ölme’ haykırışları arasında, ‘ölmek istemiyorum’ diye bağıra bağıra can veren Emine Bulut...  Hatırlayın  mahkeme, öz evladının gözü önünde eski eşini canice öldüren Fedai Baran’a müebbet hapis vermişti. Herkes, tüm Türkiye ağırlaştırılmış müebbet beklerken mahkeme ‘canice’ değil de kasten adam öldürmeden hüküm verdi. Hatta avukatları ‘kravat indirimi’ filan bile istedi de neyse ki onu vermediler.

Hangi birini anlatalım. Son örnek Muğla Ula’daki üniversite öğrencisi Pınar Gültekin.  5 gündür kayıptı, bugün ormanlık alanda cansız bedeni bulundu. Boğularak öldürülmüş, yakılmış ve üzerine beton dökülmüş…

Katilin kimliği bizi yine şaşırtmadı; eski erkek arkadaş…

 

Bu yasalarla, bu hukuk sistemiyle, bu cezalarla şiddet, cinayet, vahşet biter mi ? Bitmez…

Denetimli serbestlik, elektronik kelepçe, uzaklaştırma kararı filan bunlar fasa fiso. Daha radikal, daha sert cezai önlemler alınması şart. Kadına elini kaldıran bunun karşılığını en ağır şekilde almalı ki, bir daha yeltenmesin. Ayrıca toplum da en seri şekilde bilinçaltındaki o hastalıklı anlayıştan arındırılmalı.  Görüyoruz işte, adam sokak ortasında karısını/sevgilisini yumrukluyor ama çevredeki insanlar ‘aile meselesi’ diyerek kılını kıpırdatmıyor. Oysa bu bir aile meselesi filan değil, bu bir can meselesi, insanlık meselesi. Böyle bir hadise karşısında kimse sessiz kalmamalı. Hemen hergün şahit olduğumuz vahşeti artık içim kaldırmıyor. Erkekliğimden, onu bırakın insanlığımdan utanıyorum. Kadına şiddeti kendinde hak gören hastalıklı yaratıklarla (insan demeye dilim varmıyor) aynı havayı teneffüs etmek dahi artık bana ağır geliyor…

 

 Bu yasalarla, bu bilinçle

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.