GEZİ İTİRAZI

GÜNDEM 22.01.2020 - 16:22, Güncelleme: 07.12.2020 - 14:04
 

GEZİ İTİRAZI

TBB Başkanı Feyzioğlu’na karşı bayrak açan 12 baro alternatif bir hukuk platformu haline geldi. Gezi davasına ilişkin de ortak açıklama yapan 12 baro, “Savunma hakkı kriminalize ediliyor. Keyfiyete dayalı bir yargılama düzeni asla adil olmayacaktır” uyarısında bulundu.

haberimizvar.netGezi Parkı eylemlerine ilişkin açılan ve 16 kişinin yargılandığı davaya 28 Ocak’ta İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edilecek. Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu’na karşı bayrak açan ve olağanüstü genel kurul isteyen Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Bursa, Diyarbakır, İstanbul, İzmir, Mersin, Tunceli, Urfa ve Van baroları, Gezi yargılamasına ilişkin de ortak açıklama yaptı. ‘Savunma yoksa adil yargılama da yoktur’ başlıklı ortak açıklamada, “Ancak bağımsız mahkemeler tarafından, etkin bir savunma hakkının kullanılması sonucunda adil yargılanma gerçekleşebilir” denildi. FETÖCÜLERİN HAZIRLADIĞI İDDİANAME 12 baronun imzası bulunan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Bizlerin de çok yakından takip ettiğimiz, yakın tarihimizin en önemli siyasal toplumsal demokratik itiraz hareketlerinden bir tanesi olan Gezi’nin yargılanması devam ediyor. FETÖ’cü emniyet güçleri, hakim ve savcılarına ‘kıymet vererek’ hazırlanmış bir iddianameye dayalı süren yargılamada, ‘adil bir yargılama’ yapılacağına dair ümitlerimiz giderek azalıyor. Daha önce mahkeme heyetinin apar topar değiştirilmesiyle doğal yargıçlık ilkesi terkedilmiş ve değişen heyetin uygulamalarıyla da adil yargılanma hakkı defaatle ihlal edilmişti. Bu kez de, mahkeme heyeti eşi benzeri görülmemiş bir uygulamayla (bizzat kendisi tarafından kamuoyuna açıklandığı üzere) akıl sağlığı tartışmalı bir tanığı, kanun hükümlerinin maksadını aşarak, sanık müdafilerinden kaçırarak, (savunma avukatları olmadan) dinlemiştir”. SAVUNMA HAKKI KRİMİNALİZE EDİLİYOR Ortak açıklama şu sözlerle devam etti: “Heyetin, Silivri gibi yüksek güvenlikli bir tesiste iki tanığı dinlerken, Murat Papuç adlı tanığı ‘can güvenliği olmadığı’ yönündeki beyanını kabul ederek dinlemesi, savunma avukatlarının da ‘can güvenliğini tehdit edebilecekler’ arasında görüldüğünün en açık delilidir. Heyetin bu anlaşılmaz davranışı, savunmanın kriminalize edilmek istenmesi, yargılamadan dışlanması ve avukatların yargılama faaliyetindeki rolünün ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir. Bu açıkça savunmaya yönelik bir saldırıdır”. AVUKATLARI İTİBARSIZLAŞTIRMA HAMLESİ Avukatların güçsüzleştirilmesinin kararın meşruluğunu etkileyeceği vurgulanan açıklamada, “Avukatların yargı içerisinde güçsüzleştirilmeleri, görevlerini yerine getiremez hale getirilmeleri, hele hele suç ile birlikte anılmaları, kamusal adaleti zedeler ve adil yargılanma hakkının ihlal edilmesi sonucunu doğurur. Bu sonuç da yurttaşların adalete olan güvenini ortadan kaldırır ve giderek mahkemeler tarafından verilen kararların meşruluğunu tartışmalı hale getirir. Uzun süredir savunma görevi yapan avukatlara yönelik olarak devam eden bu çok yönlü itibarsızlaştırma, değersizleştirme ve etkisiz kılma hamlelerinin Gezi davasında sınır tanımaz biçimde tekrarlanması, yeniden değerlendirmeyi zorunlu kılmaktadır. Muhalefet etmenin neredeyse her biçiminin suçla ilişkilendirilerek mahkum edilmek istenmesine karşı sanıkların adil yargılanma haklarının en büyük güvencesi olan avukatların kriminalize edilerek, mahkeme salonlarında görevlerini yapamaz duruma getirilmeleri ‘silahların eşitliği’ ilkesine de tamamen aykırıdır” ifadelerine yer verildi. ADİL YARGILANMA HERKESİ İÇİN HAKTIR Adil yargılanmanın herkes için hak olduğunun altı çizilen ortak açıklamada, “Bugün olduğu gibi, yarın da herkes için hak olmaya devam edecektir. Gezi davasında yaşanmakta olan bu gerçeklikler karşısında, aşağıda imzası bulunan barolar olarak vurgulamaktayız ki, ancak bağımsız mahkemeler tarafından etkin bir savunma hakkının kullanılması sonucunda adil yargılanma gerçekleşebilir. Aksi takdirde sonucu önceden belli, kanıtları savunmadan saklanarak dinlenecek tanıklarla sağlanan, keyfiyete dayalı bir yargılama düzeni asla adil olmayacaktır. Savunma suç ile ilişkilendirilemez, özdeşleştirilemez. Çünkü savunma yoksa adalet de yoktur. Barolar olarak 28 Ocak 2020 tarihinde yapılacak celseden itibaren, yargılamanın özellikle de savunma hakkı bakımından ifade edeceği sonuçları dikkatle izleyeceğiz. Ulusal ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan haklarımızın ihlalinin her platformda dile getirilmesi, yaşamsal önemdedir” denildi.  
TBB Başkanı Feyzioğlu’na karşı bayrak açan 12 baro alternatif bir hukuk platformu haline geldi. Gezi davasına ilişkin de ortak açıklama yapan 12 baro, “Savunma hakkı kriminalize ediliyor. Keyfiyete dayalı bir yargılama düzeni asla adil olmayacaktır” uyarısında bulundu.

haberimizvar.netGezi Parkı eylemlerine ilişkin açılan ve 16 kişinin yargılandığı davaya 28 Ocak’ta İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edilecek. Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu’na karşı bayrak açan ve olağanüstü genel kurul isteyen Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Bursa, Diyarbakır, İstanbul, İzmir, Mersin, Tunceli, Urfa ve Van baroları, Gezi yargılamasına ilişkin de ortak açıklama yaptı. ‘Savunma yoksa adil yargılama da yoktur’ başlıklı ortak açıklamada, “Ancak bağımsız mahkemeler tarafından, etkin bir savunma hakkının kullanılması sonucunda adil yargılanma gerçekleşebilir” denildi.

FETÖCÜLERİN HAZIRLADIĞI İDDİANAME

12 baronun imzası bulunan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Bizlerin de çok yakından takip ettiğimiz, yakın tarihimizin en önemli siyasal toplumsal demokratik itiraz hareketlerinden bir tanesi olan Gezi’nin yargılanması devam ediyor. FETÖ’cü emniyet güçleri, hakim ve savcılarına ‘kıymet vererek’ hazırlanmış bir iddianameye dayalı süren yargılamada, ‘adil bir yargılama’ yapılacağına dair ümitlerimiz giderek azalıyor. Daha önce mahkeme heyetinin apar topar değiştirilmesiyle doğal yargıçlık ilkesi terkedilmiş ve değişen heyetin uygulamalarıyla da adil yargılanma hakkı defaatle ihlal edilmişti. Bu kez de, mahkeme heyeti eşi benzeri görülmemiş bir uygulamayla (bizzat kendisi tarafından kamuoyuna açıklandığı üzere) akıl sağlığı tartışmalı bir tanığı, kanun hükümlerinin maksadını aşarak, sanık müdafilerinden kaçırarak, (savunma avukatları olmadan) dinlemiştir”.

SAVUNMA HAKKI KRİMİNALİZE EDİLİYOR

Ortak açıklama şu sözlerle devam etti: “Heyetin, Silivri gibi yüksek güvenlikli bir tesiste iki tanığı dinlerken, Murat Papuç adlı tanığı ‘can güvenliği olmadığı’ yönündeki beyanını kabul ederek dinlemesi, savunma avukatlarının da ‘can güvenliğini tehdit edebilecekler’ arasında görüldüğünün en açık delilidir. Heyetin bu anlaşılmaz davranışı, savunmanın kriminalize edilmek istenmesi, yargılamadan dışlanması ve avukatların yargılama faaliyetindeki rolünün ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir. Bu açıkça savunmaya yönelik bir saldırıdır”.

AVUKATLARI İTİBARSIZLAŞTIRMA HAMLESİ

Avukatların güçsüzleştirilmesinin kararın meşruluğunu etkileyeceği vurgulanan açıklamada, “Avukatların yargı içerisinde güçsüzleştirilmeleri, görevlerini yerine getiremez hale getirilmeleri, hele hele suç ile birlikte anılmaları, kamusal adaleti zedeler ve adil yargılanma hakkının ihlal edilmesi sonucunu doğurur. Bu sonuç da yurttaşların adalete olan güvenini ortadan kaldırır ve giderek mahkemeler tarafından verilen kararların meşruluğunu tartışmalı hale getirir. Uzun süredir savunma görevi yapan avukatlara yönelik olarak devam eden bu çok yönlü itibarsızlaştırma, değersizleştirme ve etkisiz kılma hamlelerinin Gezi davasında sınır tanımaz biçimde tekrarlanması, yeniden değerlendirmeyi zorunlu kılmaktadır. Muhalefet etmenin neredeyse her biçiminin suçla ilişkilendirilerek mahkum edilmek istenmesine karşı sanıkların adil yargılanma haklarının en büyük güvencesi olan avukatların kriminalize edilerek, mahkeme salonlarında görevlerini yapamaz duruma getirilmeleri ‘silahların eşitliği’ ilkesine de tamamen aykırıdır” ifadelerine yer verildi.

ADİL YARGILANMA HERKESİ İÇİN HAKTIR

Adil yargılanmanın herkes için hak olduğunun altı çizilen ortak açıklamada, “Bugün olduğu gibi, yarın da herkes için hak olmaya devam edecektir. Gezi davasında yaşanmakta olan bu gerçeklikler karşısında, aşağıda imzası bulunan barolar olarak vurgulamaktayız ki, ancak bağımsız mahkemeler tarafından etkin bir savunma hakkının kullanılması sonucunda adil yargılanma gerçekleşebilir. Aksi takdirde sonucu önceden belli, kanıtları savunmadan saklanarak dinlenecek tanıklarla sağlanan, keyfiyete dayalı bir yargılama düzeni asla adil olmayacaktır. Savunma suç ile ilişkilendirilemez, özdeşleştirilemez. Çünkü savunma yoksa adalet de yoktur. Barolar olarak 28 Ocak 2020 tarihinde yapılacak celseden itibaren, yargılamanın özellikle de savunma hakkı bakımından ifade edeceği sonuçları dikkatle izleyeceğiz. Ulusal ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan haklarımızın ihlalinin her platformda dile getirilmesi, yaşamsal önemdedir” denildi.  

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.