HDP 4. Olağan Kongresi üzerine...

Öncelikle son iki kongrenin şubat ayında yapılmış olması ve sert kış şartlarının hüküm sürdüğü zamana denk gelmesi nedeniyle artık kongreleri baharda yapmak  gerektiğini söylemek gerekir. Tamam; zemheri soğukta Ankara'da sımsıcak bir gün yaşanıyor, kitle havaya aldırmıyor ki nelere nelere göğüs germiş bir kitle, şubat soğuğundan mı şikayet edecek! Yine de Nisan ayında Kongre çok daha iyi olur deyip, kongre izlenimlerine geçelim. Sanırım ülkede bulunan otobüslerinin yarısı 23 Şubat sabahı Ankara Arena Spor salonun bahçesi ve çevresindeki yollara park ediyordu. On binlerce insan otobüslerle ülkenin her yerinden gelmişti. Salonda da her ilden gelen partililer tek tek anons ediliyor, kaç otobüs geldikleri açıklanıyor ve alkış tufanı kopuyordu, özellikle kongreye gelmesi, kongrede bulunması zenginliği arttıran iller, ilçeler ayrı bir vurguyla anons ediliyordu. Kitle her yönüyle nitelikli ve bilinçli bir kitle olduğunu gösteriyor, ne arbede, ne kavga, ne karışıklık, ne taşkınlık vardı. Her şey,  herkes son derece olgun hareket ediyordu ama bu olgunluk içinde heyecan ve coşku hiç eksik olmuyordu. Lağım medyası kullanılacak malzeme bulsaydı, kongreyi haber yapardı. Dolayısıyla gerek kongrenin baştan sona işleyişi, gerekse yapılan konuşmalar o kadar iyiydi ki lağım medyası haber yapıp, bu güzelliği yansıtması da beklenmediği gibi lağım medyasında haber olmadı. Onlar için, HDP'yi kötü gösterecek şeyler haberdi ve öyle bir şey de olmayınca elleri boş kaldı. Sanırım 38 ülkeden parlamenter katıldı. Türkiye'nin muhalefet partileri de kongrede üst düzeyde temsil edildi. Ancak yabancı delegasyonun katılımı, sunumu, söz alanların konuşma içerikleri, salondaki coşkulu kitleyi daha da coşkulandırdı. Avrupalı parlamenterlerden birinin söylediği  "Sizin bu zor koşullarda, bunca baskı ve zulme rağmen verdiğiniz mücadele, bizim için ilham kaynağıdır" sözü,  beni de iliklerime kadar sarstı. Bir diğer de "Sizin aktif bir politik partiniz var, siz de dayanışma var ve sizde güçlü politik argümanlar var, o yüzden kimsenin gücü sizi susturmaya yetmez" deyince, salonda alkış tufanı koptu. Yabancı delegasyonun katılım oranı ve yapılan konuşmalar, partinin dış ilişkilerdeki doğru ve verimli diplomatik başarısının sonucuydu elbette. Katılım 2018'deki olağan kongreye göre bariz bir şekilde artmıştı, örneğin 2018'de 10 otobüsle gelen bazı iller, bu defa 15-20 otobüsle gelmişlerdi. Kongrenin başlaması, divanın oluşturulması, gündem maddelerinin tek tek konuşulup tartışılması, kürsüye çıkan hatiplerin konuşma içerikleri, misafirlerin anons edilmesi, siyasi partilerin mesajlarının okunması ve tüm aşamalar, müthiş bir organizasyon başarısının göstergesiydi. Planlama ve akış eksiksiz bir şekilde yürütüldü. En şiddetli ve uzun alkışı, siyasi rehine olarak tutulan Sayın Figen Yüksekdağ ve Sayın Selahattin Demirtaş'ın ortak imzalı mesajı aldı.   Yeniden eşbaşkanlığa seçilen Sayın Pervin Buldan, hem önceki dönemin değerlendirmesini hem de yeni dönem yol haritası konusunda oldukça nitelikli içerikte bir perspektif sundu. Eşbaşkanlığa seçilen Anayasa Profesörü Sayın Mithat Sancar ise entelektüel birikime yakışır, kapsayıcı tespitler içeren ve üstlendiği sorumluluğun anlam ve değerini ifade eden çok etkili bir konuşma yaptı. Söz alan hemen herkesin konuşma içerikleri; sorumlu, yapıcı, barışcıl ve demokratik siyasetin birikiminin en nitelikli halinin HDP'de toplandığının birer ispatıydı. Konuşmacıların veya anonsların içeriğine göre halkın reaksiyonu da, hemen her HDP'linin ne kadar seçici ve hemen her şeyin farkında olduğunu gösteriyordu. Örneğin siyasi partiler tarafından gönderilen mesajlara verilen alkış oranı, partililerin kimin hakkında ne düşündüğünü ve bunun nasıl genel bir kanaat olduğunu gösteriyordu. Son yıllarda HDP'ye yönelik baskıların vardığı korkunç boyuttan bahsetmeye gerek yok, herkesin malumudur, sadece ülkede değil, dünyada bile yankı uyandırmış düzeyde adeta siyasi kırım ve çökertme için hemen her şey yapıldı ama 4. olağan kongresinde HDP'nin gerek organları ve temsilcileri, gerekse kitlesinin direnci gerçekten destansı nitelikteydi ve salona bu hava hakimdi. HDP'nin Türkiye partisi olarak başta Kürt sorunu olmak üzere tüm sorunların çözümünü, demokratik siyasette aramaktaki ısrarı, tüm ülke sorunlarına duyarlılığı ve hakların tümünü ayrımsız kucaklaması, dönemin kötülüğünden etkilenmeden, politikasını değiştirmeden doğru bildiği yolda yürümesi olarak görülmelidir. Haber ve değerlendirmelerde, (tabi ki iyi ve kötü niyetli ayrımını yapmak kaydıyla) yer yer eleştiriler olsa da ana tema, ana gövdeyi karşıladığı tartışmasızdır. Özellikle iflah olmaz ölçüde her şeye bir kulp takmaya hazır olan, hiç bir şeyi hiç bir koşulda beğenmeyenleri dikkate almak gerekmiyor. Belki de vurgulanması ve öne çıkarılması gereken en önemli şey, kongrenin güncel mesajıydı. Ülkenin giderek içine çekildiği bataklığın en önemli sebebi, muhalefetin dağınıklığı ise, işte HDP bu dağınıklığı aşmak için bir öneri yapıyordu kongresinde! Demokrasi ittifakı veya demokrasi bloğu... Bu sadece "adı" olsa da kısa sürede yapılması gereken işlere ilişkin asgari müştereklerde sağlanacak bir ittifakla acil işlerin yapılmasını içermektedir.  Örneğin parlamenter sisteme dönüş, komşularla ilişkiler ve barışçıl dış politika, seçim yöntemi ve barajın kaldırılması, adalet, sağlık, eğitim ve temel hizmetlerin yürütülmesine ilişkin temel stratejilerin belirlenmesi gibi konularda muhalefetin bir ittifak kurması önerisi, en önemli mesajdı. Kongrede yaşanan tek tatsızlık, delege salonunda sandalyeye bıraktığım kabanımın üstüne birinin oturup dereceli güneş gözlüğü kırmasıydı. Parti içi dava da olmaz yoksa o partili arkadaşa temiz bir tazminat davası açardım. Ayrıca o partili de kamuoyunda bilinen bir partili olduğu için de burada söyleyip ifşa etmek istemiyorum ama o kendini biliyorsa versin gözlüğümün parasını!..