YİNE Mİ ALDATILDIK?

SPOR 20.01.2021 - 13:08, Güncelleme: 20.01.2021 - 13:08
 

YİNE Mİ ALDATILDIK?

Dün haberimizvar.net genel yayın yönetmeni İdris Özyol ağabeyle telefonda biraz konuştuk. Telefonu kapatırken bana neden yazmadığımı sordu, ben de maçların benzer şekilde geçtiği ve takımda son yazımdan sonra yazmaya değer yeni bir şey olmadığı; aklıma dişe dokunur bir fikir ya da yorum gelmediği benzeri bir cevap verdim.

Aran Mehmet Yanar- Son yazımda takım halinde savunma yapan, rakibin gücünün izin verdiği oranda ve doğru paslarla çıkmaya çalışan bir takımdan bahsetmiştim ve takım aynı çizgide devam ediyordu. Maç özelinde şu girseydi, bu çıksaydı tarzı birkaç cümleye yaslanıp yazı yazmak istememiştim. Biraz daha, Ersun Yanal’ın savunma organizasyonunu iyice rayına oturtup, gerekli çalışmalar ve belki takviyelerden sonra hücuma ağırlık vermesi yönünde beklentim vardı ve ileriki maçlardan gelecek daha somut veriler ile yine yazmaya devam edecektim. Takım henüz oyunun iki yönünü aynı anda ve oranda oynamaya hazır değildi ama son maçlarda ara ara da olsa geriden paslı çıkışlarla iyi işaretler veriyordu, Ersun Hoca takıma dokunmuş ve hamur maya tutmaya başlamış, iyicekabardıktan sonra diğer malzemelerin de ilavesiyle fırına gireceği zamanı bekliyordu. Kısacası işler bir süredir iyiye gidiyordu. Heyecanımız inceden kabarıyordu ve güzel şeyler yazacaktık. Geçenlerde, ‘ulan dedim kesin olmadık bir pürüz çıkacak, biz yine umutlandığımızla kalacağız’ ve aklıma gelen başımıza geldi. Güzel şeyler yazmaya yine sıra gelmedi. Bu duyguya Leonardo’lu dönemden aşinaydım. 5 sene kadar önce takımın başında Jose Morais gibi kaliteli bir futbol adamı ve elde de oldukça efektif bir kadro varken durumu yönetemeyip işleri berbat etmesiyle tanımaya başladığımız ama gençtir, öğrenir diyerek bağrımıza bastığımız Ali Şafak Öztürk Antalyaspor AŞ başkanlığını yine bıraktı. Öztürk ailesinin bırakması, babası Fikret Bey’in derneği ve vakfı bırakması detaydır bana göre. Başka konudur. Antalyaspor başkanı olan yetişkin bir birey apansız görevini bırakmış, koskoca bir camiaya ve koskoca bir şehre, onları temsil eden dev bir organizasyon aniden ortada bırakılarak saygısızlık yapılmıştır. Bu durumu kendi içlerinde nasıl paylaşırlar, rol dağılımı nasıl olur orası beni ilgilendirmez. Ben Antalyaspor’a yapılanları ve onun en yetkili icra ve temsil makamı olan başkanlığı üstlenen Ali Şafak Öztürk’ü bilirim.Aynı teknik direktör Leonardo Araujo zamanında olduğu gibi, kimlik değiştirmeye başlayan ve iyi futbolu seven, aklı basan her Antalyaspor’luyu heyecanlandıran o takımın yüz üstü bırakılıp gidildiği gibi Antalyaspor yine başsız bırakıldı. Yine tam da iyi bir şeyler başlamışken ve sezonun tam ortasında. Bir kere de başlattığın doğru düzgün bir sürecin arkasında dur be adam! Biraz da resmi açıklama üzerinden durumu anlamaya çalışalım ve sorular soralım. İşin maddi tarafı bundan sonrasının en önemli tarafı çünkü ve açıklamada da buna ilişkin cümleler var ve biraz kafa karıştırıcı.Sponsorluk ve dolaylı katkılarla nakit 130 milyon TL. net katkı yapmışlar. Öztürk, kulübü 2016yılında 41 milyon Euro borçlu devraldığını, yaklaşık 6 milyon Euro borçla bıraktığını söylüyor ki bu borcun transfere engel olduğu konuşuluyor ve buna dair bir açıklama yapılmamış. Ocak 2021 itibariyle bankalara 70 milyon Euro civarı taksitlendirilmiş bir borç mevcut ve krediye kendileri kefil oldukları için bu parayı ödemekle zaten mükellefler. Bunun yanında bu ödemeleri üstlendiklerini ve gelirlere temlik koymadıklarını dolayısıyla kulübün borç yükü olmadığını da belirtmişler. Bu açıklamaları okuyunca insanın aklına bazı olasılıklar geliyor çünkü kelimeler oldukça dikkatli seçilmiş. O borç bundan sonratamamenbize aittir denmiyor mesela, ödemeye devam edeceğiz diyor ama nereye kadar ve hangi koşullarda? Sonradan temlik konma durumu olabilir mi? Devir teslim hangi şartlarda olacak? Borçsuz bırakıyoruz demek tam olarak ne anlama geliyor? Sonradan ‘dışarıya borçsuz demek istedik’ gibi bir cümleye evrilebilir mi? Ayrıca yaklaşık 6 milyon Euro (itilaflı dosyadaki meblağdan federasyondan gelecek para düşülünce kalan) borçtan sayılmıyor açıklamada.  Bir de geride kalan 4,5 yıla bakalım: Kimin ödeyeceğinden bağımsız olarak neredeyse ikiye katlanan bir borç var ama buradan fırsatçılık yapmayalım, ya da finansal analiz noktasında haddimizi aşmayalım. Ödemelerin vadesi, yapılandırmalar, organizasyonun devamlılığı, bütçenin ve hedeflerin büyümeye dönük olması (en azından hedefi) gibi başlıklar işin rengini ve ‘borç’ kavramının anlamını değiştirebilir.Ancak realiteye bakarsak harcanan paraların, 4,5 yıllık ticari hacmin karşılığının sportif olarak yerini bulmadığı da ortada.  Kadro ve sistem uyumsuzlukları, kel başa şimşir tarak hoca ve futbolcu tercihleri, hedeflerdeki çelişkiler gibi bir yığın hatalar yapıldı. Her şeye rağmen başarılı olmaya gebe durumlar ve yakalanan ivmeler de bir çırpıda mahvedildi. Dış ilişkilerde, basına verilen demeçlerde yapılan kimi şımarıklıklar, ölçüsüz kurulan cümleleri de az görmedik ama fanatizm bunları hep örttü.  Evet, bir emek vardı, yönetim kaynaklı bir onursuzluk da yaşamadık haklarını yemeyelim ama gemi bir türlü o limana doğru ilerlemedi, sallandı durdu. Bu kadar emek, verilen destek ve harcanan paranın karşılığı olarak resmi açıklamadaki rekorların, puanların övünülecek pek bir yanı yok maalesef. Futbol yönetmek çetrefilli bir iş, türlü riskler var, perde arkasında ahbap çavuş düzenine dayanan bir futbolcu, menajer, teknik direktör, medya ilişkiler ağı var. Tüm bunları hesaba katarak yersiz yıpratmalardan uzak durarak arada girilen olumlu rotalara tutunmaya çalışarak takip ettik Antalyaspor’u ve yönetimini. Ona göre değerlendirdik icraatlarını ve hep iyiyi umut ettik ama ikinci defa aldatıldık. Bu saatten sonra üstlendik dediği ödemelerin akıbetini göreceğiz, yerine kimler, hangi şartlarda gelecek ve finansal olarak durum nereye varacak, belediye ziyaretlerinde neler konuşuldu, bunları da göreceğiz, öğreneceğiz ve esas yorumu ondan sonra yapacağız. Ayrıca 4,5 yıllık bu dönemi sadece sayısal verilerle açıklayamazsınız. Şimdilik bu hikayenin adını hayal kırıklığı koyalım ve yazık size diyelim. Hiç mi işiniz gücünüz yoktu gerçekten? Ortaya konulan bu tutarsız davranışın ve saygısızlığın bir diğer muhatabı olan Ersun Yanal’a da bir çağrıda bulunmak istiyorum. Geçen sefer Leonardo vardı, eloğluydu ve bırakması normaldi, ama sen Akdeniz çocuğusun hocam, bizdensin ve Antalyaspor’un hocasısın. Daha işin bitmedi burada, Antalya büyüktür hocam, merak etme.
Dün haberimizvar.net genel yayın yönetmeni İdris Özyol ağabeyle telefonda biraz konuştuk. Telefonu kapatırken bana neden yazmadığımı sordu, ben de maçların benzer şekilde geçtiği ve takımda son yazımdan sonra yazmaya değer yeni bir şey olmadığı; aklıma dişe dokunur bir fikir ya da yorum gelmediği benzeri bir cevap verdim.

Aran Mehmet Yanar- Son yazımda takım halinde savunma yapan, rakibin gücünün izin verdiği oranda ve doğru paslarla çıkmaya çalışan bir takımdan bahsetmiştim ve takım aynı çizgide devam ediyordu. Maç özelinde şu girseydi, bu çıksaydı tarzı birkaç cümleye yaslanıp yazı yazmak istememiştim. Biraz daha, Ersun Yanal’ın savunma organizasyonunu iyice rayına oturtup, gerekli çalışmalar ve belki takviyelerden sonra hücuma ağırlık vermesi yönünde beklentim vardı ve ileriki maçlardan gelecek daha somut veriler ile yine yazmaya devam edecektim. Takım henüz oyunun iki yönünü aynı anda ve oranda oynamaya hazır değildi ama son maçlarda ara ara da olsa geriden paslı çıkışlarla iyi işaretler veriyordu, Ersun Hoca takıma dokunmuş ve hamur maya tutmaya başlamış, iyicekabardıktan sonra diğer malzemelerin de ilavesiyle fırına gireceği zamanı bekliyordu. Kısacası işler bir süredir iyiye gidiyordu. Heyecanımız inceden kabarıyordu ve güzel şeyler yazacaktık.

Geçenlerde, ‘ulan dedim kesin olmadık bir pürüz çıkacak, biz yine umutlandığımızla kalacağız’ ve aklıma gelen başımıza geldi. Güzel şeyler yazmaya yine sıra gelmedi. Bu duyguya Leonardo’lu dönemden aşinaydım. 5 sene kadar önce takımın başında Jose Morais gibi kaliteli bir futbol adamı ve elde de oldukça efektif bir kadro varken durumu yönetemeyip işleri berbat etmesiyle tanımaya başladığımız ama gençtir, öğrenir diyerek bağrımıza bastığımız Ali Şafak Öztürk spor " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank">Antalya spor AŞ başkanlığını yine bıraktı. Öztürk ailesinin bırakması, babası Fikret Bey’in derneği ve vakfı bırakması detaydır bana göre. Başka konudur.

spor " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank">Antalya spor başkanı olan yetişkin bir birey apansız görevini bırakmış, koskoca bir camiaya ve koskoca bir şehre, onları temsil eden dev bir organizasyon aniden ortada bırakılarak saygısızlık yapılmıştır. Bu durumu kendi içlerinde nasıl paylaşırlar, rol dağılımı nasıl olur orası beni ilgilendirmez. Ben Antalyaspor’a yapılanları ve onun en yetkili icra ve temsil makamı olan başkanlığı üstlenen Ali Şafak Öztürk’ü bilirim.Aynı teknik direktör Leonardo Araujo zamanında olduğu gibi, kimlik değiştirmeye başlayan ve iyi futbolu seven, aklı basan her Antalyaspor’luyu heyecanlandıran o takımın yüz üstü bırakılıp gidildiği gibi spor " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank">Antalya spor yine başsız bırakıldı. Yine tam da iyi bir şeyler başlamışken ve sezonun tam ortasında. Bir kere de başlattığın doğru düzgün bir sürecin arkasında dur be adam!

Biraz da resmi açıklama üzerinden durumu anlamaya çalışalım ve sorular soralım. İşin maddi tarafı bundan sonrasının en önemli tarafı çünkü ve açıklamada da buna ilişkin cümleler var ve biraz kafa karıştırıcı.Sponsorluk ve dolaylı katkılarla nakit 130 milyon TL. net katkı yapmışlar. Öztürk, kulübü 2016yılında 41 milyon Euro borçlu devraldığını, yaklaşık 6 milyon Euro borçla bıraktığını söylüyor ki bu borcun transfere engel olduğu konuşuluyor ve buna dair bir açıklama yapılmamış. Ocak 2021 itibariyle bankalara 70 milyon Euro civarı taksitlendirilmiş bir borç mevcut ve krediye kendileri kefil oldukları için bu parayı ödemekle zaten mükellefler. Bunun yanında bu ödemeleri üstlendiklerini ve gelirlere temlik koymadıklarını dolayısıyla kulübün borç yükü olmadığını da belirtmişler. Bu açıklamaları okuyunca insanın aklına bazı olasılıklar geliyor çünkü kelimeler oldukça dikkatli seçilmiş. O borç bundan sonratamamenbize aittir denmiyor mesela, ödemeye devam edeceğiz diyor ama nereye kadar ve hangi koşullarda? Sonradan temlik konma durumu olabilir mi? Devir teslim hangi şartlarda olacak? Borçsuz bırakıyoruz demek tam olarak ne anlama geliyor? Sonradan ‘dışarıya borçsuz demek istedik’ gibi bir cümleye evrilebilir mi? Ayrıca yaklaşık 6 milyon Euro (itilaflı dosyadaki meblağdan federasyondan gelecek para düşülünce kalan) borçtan sayılmıyor açıklamada. 

Bir de geride kalan 4,5 yıla bakalım: Kimin ödeyeceğinden bağımsız olarak neredeyse ikiye katlanan bir borç var ama buradan fırsatçılık yapmayalım, ya da finansal analiz noktasında haddimizi aşmayalım. Ödemelerin vadesi, yapılandırmalar, organizasyonun devamlılığı, bütçenin ve hedeflerin büyümeye dönük olması (en azından hedefi) gibi başlıklar işin rengini ve ‘borç’ kavramının anlamını değiştirebilir.Ancak realiteye bakarsak harcanan paraların, 4,5 yıllık ticari hacmin karşılığının sportif olarak yerini bulmadığı da ortada.  Kadro ve sistem uyumsuzlukları, kel başa şimşir tarak hoca ve futbolcu tercihleri, hedeflerdeki çelişkiler gibi bir yığın hatalar yapıldı. Her şeye rağmen başarılı olmaya gebe durumlar ve yakalanan ivmeler de bir çırpıda mahvedildi. Dış ilişkilerde, basına verilen demeçlerde yapılan kimi şımarıklıklar, ölçüsüz kurulan cümleleri de az görmedik ama fanatizm bunları hep örttü. 

Evet, bir emek vardı, yönetim kaynaklı bir onursuzluk da yaşamadık haklarını yemeyelim ama gemi bir türlü o limana doğru ilerlemedi, sallandı durdu. Bu kadar emek, verilen destek ve harcanan paranın karşılığı olarak resmi açıklamadaki rekorların, puanların övünülecek pek bir yanı yok maalesef. Futbol yönetmek çetrefilli bir iş, türlü riskler var, perde arkasında ahbap çavuş düzenine dayanan bir futbolcu, menajer, teknik direktör, medya ilişkiler ağı var. Tüm bunları hesaba katarak yersiz yıpratmalardan uzak durarak arada girilen olumlu rotalara tutunmaya çalışarak takip ettik Antalyaspor’u ve yönetimini. Ona göre değerlendirdik icraatlarını ve hep iyiyi umut ettik ama ikinci defa aldatıldık.

Bu saatten sonra üstlendik dediği ödemelerin akıbetini göreceğiz, yerine kimler, hangi şartlarda gelecek ve finansal olarak durum nereye varacak, belediye ziyaretlerinde neler konuşuldu, bunları da göreceğiz, öğreneceğiz ve esas yorumu ondan sonra yapacağız. Ayrıca 4,5 yıllık bu dönemi sadece sayısal verilerle açıklayamazsınız. Şimdilik bu hikayenin adını hayal kırıklığı koyalım ve yazık size diyelim. Hiç mi işiniz gücünüz yoktu gerçekten?

Ortaya konulan bu tutarsız davranışın ve saygısızlığın bir diğer muhatabı olan Ersun Yanal’a da bir çağrıda bulunmak istiyorum. Geçen sefer Leonardo vardı, eloğluydu ve bırakması normaldi, ama sen Akdeniz çocuğusun hocam, bizdensin ve Antalyaspor’un hocasısın. Daha işin bitmedi burada, Antalya büyüktür hocam, merak etme.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.