Büyükşehir’in faturası CHP’ye kesilmez

GÜNDEM 07.03.2021 - 17:49, Güncelleme: 07.03.2021 - 17:49
 

Büyükşehir’in faturası CHP’ye kesilmez

Yakın süreçte epeyce insanla görüştüm, sohbet ettim. Bunlar içinde ağırlığı CHP seçmeni oluşturuyor. Normalde CHP seçmeni olmayan, fakat son yerel seçimlerde Muhittin Böcek’e oy verenlerle de iki lafın belini kırdık.

İdris Özyol- Yakın süreçte epeyce insanla görüştüm, sohbet ettim. Bunlar içinde ağırlığı CHP seçmeni oluşturuyor. Normalde CHP seçmeni olmayan, fakat son yerel seçimlerde Muhittin Böcek’e oy verenlerle de iki lafın belini kırdık. Yani ‘Millet İttifakı’nın seçmen kitlesi bu. AKP ve Türel’e tepkilerinden dolayı CHP’den aday gösterilen Böcek’e oy vermiş insanlardan bahsediyorum. Büyükşehir Belediyesi’ni kazandıran oyların sahibi olan bu insanlardan edindiğim izlenimler hem Antalya siyasetinin bundan sonrasına, hem de CHP’nin yaşadığı kafa karışıklığına, sıkıştığı açmaza ışık tutacak nitelikte. Hava hiç de bazı CHP yöneticilerinin endişe ettiği gibi değil. ‘Öğrenilmiş çaresizlik’ sendromunun alemi yok yani. Çünkü tabandaki çıkrık böyle işlemiyor. Seçmenin gördüğü fotoğraf Büyükşehir’de Böcek’e oy vermiş olan kitle, Böcek’le CHP’yi birbirinden ayırmış durumda. Böcek’in eksik ya da yanlışları CHP’nin hanesine yazılmıyor. Yani “bu ismi önümüze CHP koydu, faturayı da CHP ödesin” kafası yok. Normalde aslında böyle olur. Hangi parti seçimi kazanmışsa başarı da, başarısızlık da onun hanesine yazılır. Antalya’da ise emsaline pek rastlanmayan bir durum yaşanıyor. Muhittin Böcek’in kendini ‘parti üstü’ ilan edip CHP’li yöneticileri suçlaması, il başkanını “ya ben, ya o” diye görevden aldırmaya çalışması Antalya siyasetinde farklı bir algıyı harekete geçirdi. Muhittin Böcek geniş bir kitle tarafından artık CHP’li olarak görülmüyor. CHP tabanı tarafından uzun zamandır zaten böyle görülmüyordu; ama ben bu tabanın daha ötesinde bir kitleden, Millet İttifakı çatısı altında toplanan yığınlardan bahsediyorum. İşte bu geniş seçmen kitlesi nezdinde de Böcek, artık bir CHP’li başkan değil. Kimse Antalya’yı hapsedemez Başta CHP olmak üzere, Millet İttifakı’nın genel merkezlerinde bir kaygı var. Muhittin Böcek de bu kaygıların üzerinde sörf yapıyor. Bildiğimiz, 20 yıldır aşinası olduğumuz taktikler bunlar. İdeolojiye değil, kurnazlığa dayanan siyasetin klasik yöntemleri. Toplasan 5 tane cümleyle politika yapan, eline mikrofonu aldığında “640 kilometrelik Antalya sahili”, “Şüphesiz ki Antalya dünyanın en güzel şehridir”, “Biz birlikte yaparız” söz öbeklerini peş peşe sıralamaktan öte bir söylemi olmayan birinin siyaseti rehin almaya, kendine mahkum etmeye çalışması Antalya’nın kaldırabileceği bir yük değil. Gelişmiş ülkelerin hukukunda olan ‘geri çağırma hakkı’ bizde yok. Eğer olsaydı Antalya seçmeni bu hakkını kullanır ve Büyükşehir koltuğuna başka bir ismi çoktan oturturdu. Bu isim de yine Millet İttifakı’nın üzerinde anlaştığı ve büyük ihtimalle CHP tarafından aday gösterilecek biri olurdu. Çünkü Millet İttifakı seçmeninden zannedildiği gibi büyük bir aşınma yok. Muhittin Böcek faktörü böyle güçlü bir etki yaratmadı. Hatta tam tersine, ittifak oylarını daha da kenetledi, birbirine yaklaştırdı. Ankara radikal bir karar alır mı? ‘Büyük bir aşınma yok’ cümlesi, hiçbir aşınma yok anlamı taşımıyor. Elbette eriyen bir oy yüzdesi vardır. Fakat CHP’nin ve Millet İttifakı’nın diğer birleşenlerinin şimdiden alacağı radikal bir kararla birkaç yıl içinde kapatılabilir bir aşınma bu. Kapatıldığı gibi üstüne fazlası bile eklenir. Şu an Antalya’da görülen fotoğraf, Millet İttifakı tarafından kazanılmış Büyükşehir’in Menderes Türel’den devralınan projeleri devam ettirmesinden ibarettir. Hem de Türel’den kalan bürokratların üstüne eklenmiş Konyaaltı kadrosu tarafından yürütülen bir belediye. Millet İttifakı ya bu tabloya teslim olacak, şantajlara boyun eğecek, ya da ‘biz bu değiliz’ diye rest çekecek. Kendi çıkarlarını, çevresinin hukukunu parti programının önüne koyan bir karakterin siyaseti rehin alması, istemediği yöneticiyi görevden aldırıp mazbatayı kendi şürekasına verdirmesi, parti örgütlerini dizayn etmesi kabul edilebilir bir şey değil. Başta CHP ve İyi Parti olmak üzere ittifakın bütün unsurlarının bu meydan okumalara pabuç bırakıp parti örgütlerini yedirmesi en büyük hata olacaktır. Siyaset Büyükşehir’in faturasını değil, ama işte bu faturayı ağır öder. Verdiği oyun hesabını sormaya hazırlanan seçmen partilerin de geri çekildiğini, o oylara sahip çıkmadığını görürse işte bunun hesabını sorar. Mesele o zaman Muhittin Böcek’e özel bir durum olmaktan çıkıp, en başta CHP’nin vebali haline gelir. Genel merkezin ‘il başkanını görevden alalım mı, almayalım mı?’ arzusunu tartışmak yerine, büyük fotoğrafa bakıp, Antalya’yı birkaç yıl içinde toparlayacak bir strateji kurgulaması lazım. Umut kırılırsa, siyaset biter.
Yakın süreçte epeyce insanla görüştüm, sohbet ettim. Bunlar içinde ağırlığı CHP seçmeni oluşturuyor. Normalde CHP seçmeni olmayan, fakat son yerel seçimlerde Muhittin Böcek’e oy verenlerle de iki lafın belini kırdık.

İdris Özyol- Yakın süreçte epeyce insanla görüştüm, sohbet ettim. Bunlar içinde ağırlığı CHP seçmeni oluşturuyor. Normalde CHP seçmeni olmayan, fakat son yerel seçimlerde Muhittin Böcek’e oy verenlerle de iki lafın belini kırdık. Yani ‘Millet İttifakı’nın seçmen kitlesi bu. AKP ve Türel’e tepkilerinden dolayı CHP’den aday gösterilen Böcek’e oy vermiş insanlardan bahsediyorum. Büyükşehir Belediyesi’ni kazandıran oyların sahibi olan bu insanlardan edindiğim izlenimler hem Antalya siyasetinin bundan sonrasına, hem de CHP’nin yaşadığı kafa karışıklığına, sıkıştığı açmaza ışık tutacak nitelikte. Hava hiç de bazı CHP yöneticilerinin endişe ettiği gibi değil. ‘Öğrenilmiş çaresizlik’ sendromunun alemi yok yani. Çünkü tabandaki çıkrık böyle işlemiyor.

Seçmenin gördüğü fotoğraf

Büyükşehir’de Böcek’e oy vermiş olan kitle, Böcek’le CHP’yi birbirinden ayırmış durumda. Böcek’in eksik ya da yanlışları CHP’nin hanesine yazılmıyor. Yani “bu ismi önümüze CHP koydu, faturayı da CHP ödesin” kafası yok. Normalde aslında böyle olur. Hangi parti seçimi kazanmışsa başarı da, başarısızlık da onun hanesine yazılır. Antalya’da ise emsaline pek rastlanmayan bir durum yaşanıyor. Muhittin Böcek’in kendini ‘parti üstü’ ilan edip CHP’li yöneticileri suçlaması, il başkanını “ya ben, ya o” diye görevden aldırmaya çalışması Antalya siyasetinde farklı bir algıyı harekete geçirdi. Muhittin Böcek geniş bir kitle tarafından artık CHP’li olarak görülmüyor. CHP tabanı tarafından uzun zamandır zaten böyle görülmüyordu; ama ben bu tabanın daha ötesinde bir kitleden, Millet İttifakı çatısı altında toplanan yığınlardan bahsediyorum. İşte bu geniş seçmen kitlesi nezdinde de Böcek, artık bir CHP’li başkan değil.

Kimse Antalya’yı hapsedemez

Başta CHP olmak üzere, Millet İttifakı’nın genel merkezlerinde bir kaygı var. Muhittin Böcek de bu kaygıların üzerinde sörf yapıyor. Bildiğimiz, 20 yıldır aşinası olduğumuz taktikler bunlar. İdeolojiye değil, kurnazlığa dayanan siyasetin klasik yöntemleri. Toplasan 5 tane cümleyle politika yapan, eline mikrofonu aldığında “640 kilometrelik Antalya sahili”, “Şüphesiz ki Antalya dünyanın en güzel şehridir”, “Biz birlikte yaparız” söz öbeklerini peş peşe sıralamaktan öte bir söylemi olmayan birinin siyaseti rehin almaya, kendine mahkum etmeye çalışması Antalya’nın kaldırabileceği bir yük değil. Gelişmiş ülkelerin hukukunda olan ‘geri çağırma hakkı’ bizde yok. Eğer olsaydı Antalya seçmeni bu hakkını kullanır ve Büyükşehir koltuğuna başka bir ismi çoktan oturturdu. Bu isim de yine Millet İttifakı’nın üzerinde anlaştığı ve büyük ihtimalle CHP tarafından aday gösterilecek biri olurdu. Çünkü Millet İttifakı seçmeninden zannedildiği gibi büyük bir aşınma yok. Muhittin Böcek faktörü böyle güçlü bir etki yaratmadı. Hatta tam tersine, ittifak oylarını daha da kenetledi, birbirine yaklaştırdı.

Ankara radikal bir karar alır mı?

‘Büyük bir aşınma yok’ cümlesi, hiçbir aşınma yok anlamı taşımıyor. Elbette eriyen bir oy yüzdesi vardır. Fakat CHP’nin ve Millet İttifakı’nın diğer birleşenlerinin şimdiden alacağı radikal bir kararla birkaç yıl içinde kapatılabilir bir aşınma bu. Kapatıldığı gibi üstüne fazlası bile eklenir. Şu an Antalya’da görülen fotoğraf, Millet İttifakı tarafından kazanılmış Büyükşehir’in Menderes Türel’den devralınan projeleri devam ettirmesinden ibarettir. Hem de Türel’den kalan bürokratların üstüne eklenmiş Konyaaltı kadrosu tarafından yürütülen bir belediye. Millet İttifakı ya bu tabloya teslim olacak, şantajlara boyun eğecek, ya da ‘biz bu değiliz’ diye rest çekecek. Kendi çıkarlarını, çevresinin hukukunu parti programının önüne koyan bir karakterin siyaseti rehin alması, istemediği yöneticiyi görevden aldırıp mazbatayı kendi şürekasına verdirmesi, parti örgütlerini dizayn etmesi kabul edilebilir bir şey değil. Başta CHP ve İyi Parti olmak üzere ittifakın bütün unsurlarının bu meydan okumalara pabuç bırakıp parti örgütlerini yedirmesi en büyük hata olacaktır. Siyaset Büyükşehir’in faturasını değil, ama işte bu faturayı ağır öder. Verdiği oyun hesabını sormaya hazırlanan seçmen partilerin de geri çekildiğini, o oylara sahip çıkmadığını görürse işte bunun hesabını sorar. Mesele o zaman Muhittin Böcek’e özel bir durum olmaktan çıkıp, en başta CHP’nin vebali haline gelir. Genel merkezin ‘il başkanını görevden alalım mı, almayalım mı?’ arzusunu tartışmak yerine, büyük fotoğrafa bakıp, Antalya’yı birkaç yıl içinde toparlayacak bir strateji kurgulaması lazım. Umut kırılırsa, siyaset biter.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.