Anlatılan bizim hikayemizdir!

GÜNDEM 28.05.2021 - 17:44, Güncelleme: 28.05.2021 - 17:44
 

Anlatılan bizim hikayemizdir!

Türkiye 1 aydır Sedat Peker videolarını konuşuyor. Süleyman Soylu, Mehmet Ağar, Korkut Eken gibi figürler üzerinden karanlık senaryolar, memleketin kirli geçmişi ‘teaser’ şeklinde ortaya sürülüyor.

haberimizvar.net-Türkiye 1 aydır Sedat Peker videolarını konuşuyor. Süleyman Soylu, Mehmet Ağar, Korkut Eken gibi figürler üzerinden karanlık senaryolar, memleketin kirli geçmişi ‘teaser’ şeklinde ortaya sürülüyor. Bugünün kokain rotası 40 yıllık kanlı bir öyküye, içinde cinayetlerin, faili meçhullerin, kayıpların, devletin en yetkili ağızlarının bile ‘çökme’ diye tarif ettiği kanunsuzlukların olduğu trajik, ama her daim taze anılara bağlanıyor. Mesela Uğur Mumcu suikastı var o iddiaların içinde. Adres olarak Mehmet Ağar gösteriliyor. Arada kaynadı gitti. Binali’nin minik oğlu Erkam, dönüş bileti Süleyman, Defne hanım, kekleyici kardeşler Hadi ve Süleyman Özışık derken, Uğur Mumcu bir kez daha örtüldü, kenara kondu.  Gazeteciye uzanan kanlı eller 25 yıllık bir başka gazeteci cinayeti, Kıbrıslı Kutlu Adalı’nın katledilmesi de öyle… Devlet destekli bir çetenin Barnabas’ın mezarına gerçekleştirdikleri 4 saatlik karanlık, meçhul, soru işaretleriyle dolu bir operasyonun üstüne gittiği için 6 Haziran 1996’da öldürüldü Kutlu Adalı.... İstanbul’da yaşayan kızının doğum gününe maddi imkansızlıklar yüzünden gidememiş, eşi İlkay Adalı’yı göndermişti. Lefkoşa’daki evinde yalnızdı. Eşini aradı ve tehdit edildiğini söyledi, kızıyla konuştu. 22.30 civarında sokak lambaları aniden söndü. Etraf karanlığa gömüldü ve silah sesleri duyuldu. Sol şakak ve sol omzundan iki kurşunla vurulan 60 yaşındaki Kutlu Adalı,  olay yerinde öldü. Faili ‘meçhul’ değil, ‘meşhur’dur aslında. Fakat şimdiye kadar bir gıdım mesafe alınmadığı gibi, açılan soruşturmalar da peş peşe kapatıldı. Peker’in iddialarıyla birlikte adı gündeme gelenlerin hepsi o günlerde Kıbrıs’ta olduklarını doğruluyor. Fakat hiç birinin cinayetten haberi yok (!)…  Kanlı yılların bizzat tanığıyım Kendini ve kardeşini de ihbar eden Sedat Peker’in anlattıklarına göre devlet mafyayı bu tür operasyonlarda tetikçi olarak kullanmış, Bu ciddi bir iddia. Gazetelerin basılması, gazetecilerin ve siyasetçilerin dövülmesi çerezlik gibi anlatılıyor videolarda. Çünkü başta 90’lı yıllar olmak üzere 40 yılın katliamları duruyor arka planda. Gözaltında kayıplar, basılan evler, faili meçhuller, Kürt işadamlarının öldürülmesi, gazeteci ve aydınlara suikastlar, devrimcilerin kurşuna dizilmesi, doğuda köy yakmalar, katliamlar, Eşref Bitlis, Bahtiyar Aydın gibi kadroların yok edilmesi, ünlü beyaz Toroslar… Bunlar küçük bir bölümü. Suç dosyası oldukça kabarık… Hepsinin üstünde de bir parmak kalınlığında toz duruyor hala. O günlerin korku ve dehşet iklimi halen hafızamda. Benim de yaşadığım öğrenci evi basılmış, kapıyı açan arkadaşın sakinliği sayesinde ölümün ucundan dönmüştük. Ağır silahlı polislerin evi altüst etmesi gözlerimin önünde duruyor hala. Biz şanslıydık belki, ama yüzlerce arkadaşımız şu an toprağın altında.  AKP döneminin faili meçhulleri Süleyman Soylu canlı yayında AKP iktidarında faili meçhul olmadığını söyledi. Kuyruklu yalan. Necip Hablemitoğlu, Tahir Elçi cinayetleri bu iktidar dönemindedir. Roboski, Suruç, Ankara Gar katliamları bu toprakların gördüğü en büyük, en kanlı kıyımlar olarak halen ortada. 12 yaşındaki Ceylan Önkol’un katilleri üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen bulunamadı. Sadece 2002-2015 yılları arasında 227 faili meçhul var. Bugüne kadar onlarcası daha eklendi. Mafya lideri Sedat Peker, bizim kanlı tarihimizdeki rolleri itiraf ediyor. “Bunları bana değil de, cami imamına mı soracaksınız?” sorusu kilit bir sorudur. Çünkü ‘devlet bir suçlunun, mafyanın sözüne itibar etmez’ tezini çürüten bir sorudur bu. Öyle ya, bir cinayeti kimlerin azmettirdiğini, kimlerin yardımcı olduğunu katil bilir. Hukuk, katilin itiraflarına “Bu zaten katil, sözüne itibar edilmez” diye mi yaklaşır, yoksa her iddiayı soruşturup, ayıklayıp, gerçeği ortaya çıkartmaya mı çalışır? Cinayeti katil bilir. Doğal olarak da katil itiraf eder. “Bir tuğlayı çeksek duvar yıkılır” diye devleti, onun içine çöreklenmiş çeteleri, illegal yapıları, tetikçileri korumaya çalışıyorlar ya, bizim katledilmemizi yine bize bağlama derdindeler o yüzden. Kızının kanlı vücuduna sarılmış babayı, oğlunun kemiklerini arayan anneyi suçluyorlar aslında. Katledenler, gözaltında yok edenler, kurşuna dizenler ‘devletin kutsal elemanları’, o anneler, babalar, evlatlar ‘terörist’. Sedat Peker’i de biz konuşturuyoruz zaten. Hadi oradan… Bu anlatılan bizim hikayemizdir!
Türkiye 1 aydır Sedat Peker videolarını konuşuyor. Süleyman Soylu, Mehmet Ağar, Korkut Eken gibi figürler üzerinden karanlık senaryolar, memleketin kirli geçmişi ‘teaser’ şeklinde ortaya sürülüyor.

haberimizvar.net-Türkiye 1 aydır Sedat Peker videolarını konuşuyor. Süleyman Soylu, Mehmet Ağar, Korkut Eken gibi figürler üzerinden karanlık senaryolar, memleketin kirli geçmişi ‘teaser’ şeklinde ortaya sürülüyor. Bugünün kokain rotası 40 yıllık kanlı bir öyküye, içinde cinayetlerin, faili meçhullerin, kayıpların, devletin en yetkili ağızlarının bile ‘çökme’ diye tarif ettiği kanunsuzlukların olduğu trajik, ama her daim taze anılara bağlanıyor. Mesela Uğur Mumcu suikastı var o iddiaların içinde. Adres olarak Mehmet Ağar gösteriliyor. Arada kaynadı gitti. Binali’nin minik oğlu Erkam, dönüş bileti Süleyman, Defne hanım, kekleyici kardeşler Hadi ve Süleyman Özışık derken, Uğur Mumcu bir kez daha örtüldü, kenara kondu. 

Gazeteciye uzanan kanlı eller

25 yıllık bir başka gazeteci cinayeti, Kıbrıslı Kutlu Adalı’nın katledilmesi de öyle… Devlet destekli bir çetenin Barnabas’ın mezarına gerçekleştirdikleri 4 saatlik karanlık, meçhul, soru işaretleriyle dolu bir operasyonun üstüne gittiği için 6 Haziran 1996’da öldürüldü Kutlu Adalı.... İstanbul’da yaşayan kızının doğum gününe maddi imkansızlıklar yüzünden gidememiş, eşi İlkay Adalı’yı göndermişti. Lefkoşa’daki evinde yalnızdı. Eşini aradı ve tehdit edildiğini söyledi, kızıyla konuştu. 22.30 civarında sokak lambaları aniden söndü. Etraf karanlığa gömüldü ve silah sesleri duyuldu. Sol şakak ve sol omzundan iki kurşunla vurulan 60 yaşındaki Kutlu Adalı,  olay yerinde öldü. Faili ‘meçhul’ değil, ‘meşhur’dur aslında. Fakat şimdiye kadar bir gıdım mesafe alınmadığı gibi, açılan soruşturmalar da peş peşe kapatıldı. Peker’in iddialarıyla birlikte adı gündeme gelenlerin hepsi o günlerde Kıbrıs’ta olduklarını doğruluyor. Fakat hiç birinin cinayetten haberi yok (!)… 

Kanlı yılların bizzat tanığıyım

Kendini ve kardeşini de ihbar eden Sedat Peker’in anlattıklarına göre devlet mafyayı bu tür operasyonlarda tetikçi olarak kullanmış, Bu ciddi bir iddia. Gazetelerin basılması, gazetecilerin ve siyasetçilerin dövülmesi çerezlik gibi anlatılıyor videolarda. Çünkü başta 90’lı yıllar olmak üzere 40 yılın katliamları duruyor arka planda. Gözaltında kayıplar, basılan evler, faili meçhuller, Kürt işadamlarının öldürülmesi, gazeteci ve aydınlara suikastlar, devrimcilerin kurşuna dizilmesi, doğuda köy yakmalar, katliamlar, Eşref Bitlis, Bahtiyar Aydın gibi kadroların yok edilmesi, ünlü beyaz Toroslar… Bunlar küçük bir bölümü. Suç dosyası oldukça kabarık… Hepsinin üstünde de bir parmak kalınlığında toz duruyor hala. O günlerin korku ve dehşet iklimi halen hafızamda. Benim de yaşadığım öğrenci evi basılmış, kapıyı açan arkadaşın sakinliği sayesinde ölümün ucundan dönmüştük. Ağır silahlı polislerin evi altüst etmesi gözlerimin önünde duruyor hala. Biz şanslıydık belki, ama yüzlerce arkadaşımız şu an toprağın altında. 

AKP döneminin faili meçhulleri

Süleyman Soylu canlı yayında AKP iktidarında faili meçhul olmadığını söyledi. Kuyruklu yalan. Necip Hablemitoğlu, Tahir Elçi cinayetleri bu iktidar dönemindedir. Roboski, Suruç, Ankara Gar katliamları bu toprakların gördüğü en büyük, en kanlı kıyımlar olarak halen ortada. 12 yaşındaki Ceylan Önkol’un katilleri üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen bulunamadı. Sadece 2002-2015 yılları arasında 227 faili meçhul var. Bugüne kadar onlarcası daha eklendi. Mafya lideri Sedat Peker, bizim kanlı tarihimizdeki rolleri itiraf ediyor. “Bunları bana değil de, cami imamına mı soracaksınız?” sorusu kilit bir sorudur. Çünkü ‘devlet bir suçlunun, mafyanın sözüne itibar etmez’ tezini çürüten bir sorudur bu. Öyle ya, bir cinayeti kimlerin azmettirdiğini, kimlerin yardımcı olduğunu katil bilir. Hukuk, katilin itiraflarına “Bu zaten katil, sözüne itibar edilmez” diye mi yaklaşır, yoksa her iddiayı soruşturup, ayıklayıp, gerçeği ortaya çıkartmaya mı çalışır? Cinayeti katil bilir. Doğal olarak da katil itiraf eder. “Bir tuğlayı çeksek duvar yıkılır” diye devleti, onun içine çöreklenmiş çeteleri, illegal yapıları, tetikçileri korumaya çalışıyorlar ya, bizim katledilmemizi yine bize bağlama derdindeler o yüzden. Kızının kanlı vücuduna sarılmış babayı, oğlunun kemiklerini arayan anneyi suçluyorlar aslında. Katledenler, gözaltında yok edenler, kurşuna dizenler ‘devletin kutsal elemanları’, o anneler, babalar, evlatlar ‘terörist’. Sedat Peker’i de biz konuşturuyoruz zaten. Hadi oradan… Bu anlatılan bizim hikayemizdir!

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.