Bu yılın teması: EKOSİSTEM RESTORASYONU

YAŞAM 04.06.2021 - 12:02, Güncelleme: 04.06.2021 - 12:02
 

Bu yılın teması: EKOSİSTEM RESTORASYONU

Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Derya Ünver 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle açıklama yaptı

haberimizvar.net- Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Derya Ünver 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle açıklama yaptı. “Bu yıl Pakistan’ın ev sahipliğinde kutlanacak olan 5 Haziran 2021 Dünya Çevre Günü Teması BM tarafından “Ekosistem Restorasyonu“ olarak belirlenmiştir. Ekosistem restorasyonu, tahribata uğrayarak bozulmuş ekosistemlerin yeniden geliştirilerek tüm ekosistemin eski haline getirilmesi anlamına gelmektedir. BM tarafından bu Dünya Çevre Günü’nde “Ekosistem Restorasyonu On Yıl” girişimi başlatılmıştır. Bizler TMMOB Çevre Mühendisleri Odası olarak, doğal yaşamı ve insan refahını etkileyen biyoçeşitliliğin sürdürülebilirliğinin günümüzde ne kadar önem arz ettiğinin farkındayız ve bu misyonu taşıdığımızın bilincindeyiz” diyen Ünver, şunları söyledi: “Üretirken, içerisinde yaşadığımız çevrenin korunması için gerekli hassasiyeti gözetmeyen, temiz enerji kaynaklarına yönelmeyen, faaliyetleri ile kirlilik artışına sebep olmaktan çekinmeyen dünya uluslarının iklim krizinde payı büyüktür. Geçtiğimiz yıl, yurdun bazı bölgelerinde hava sıcaklıkları ortalamaların üzerinde seyrederken, bazı bölgelerde ise ani yağışlar doğal afetlere neden olmuştur. Yağışlar heyelan ve taşkınlara yol açarken can ve mal kayıpları yaşanmıştır. Küresel çapta iklim değişikliğinin bir sonucu olarak ortaya çıkan yoğun ve ani yağışların ardından ise kuraklık dönemleri yaşanmış ve halen yaşanmaktadır. Öyle ki, birçok ilde barajlarda ve göllerde su seviyeleri alarm verecek düzeylere kadar düşmüştür. 2021 yılı yaz döneminde ani gelişen ısı dalgaları, bu yılda yaz aylarında hava olayları kaynaklı doğal afetlerin yaşanabileceğini göstermektedir. Can ve mal kayıplarına neden olması beklenen bu afetler ve kuraklık sebebiylezarar gören tarlalar,gıdaya ulaşımı da zorlaştıracaktır.Küresel bazda yapılan çalışmalara ortak olmak tüm insanlığın görevidir. EKOLOJİK YIKIM HER GEÇEN YIL ARTARAK DEVAM ETMEKTEDİR Yeryüzünde kara üzerinde yaşayan yaklaşık 8.7 milyon tür, deniz ve okyanuslarda ise 2 milyon tür olduğu varsayılmaktadır. Ülkemizin de üye olduğu "Hükümetlerarası Bilim-Ekosistem Hizmetleri Bilimsel Politika Platformu (IPBES)" 1.000.000 türün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ifade etmektedir.  Yüz binlerce yılda evrimini tamamlayan türler, insanların doğada yaptıkları tahribatlar sonucu 20-30 yıllık süreçte yok olma tehlikesi yaşamaktadır. Bilinçli ya da bilinçsiz yapılan doğa katliamları, çevre dostu olmayan politikalar tüm canlıların yaşam alanlarını yok etmektedir. Bu sebeple TMMOB Çevre Mühendisleri Odası olarak bu yıkımın karşısındayız. GÖLLERİMİZ KURUYOR, SULAK ALANLARIMIZ CAN ÇEKİŞİYOR Vahşi sulama yöntemleri, kuraklık ve değişen yağış rejimi sebebiyle göllerimiz sularını hızla kaybediyor. Su seviyesi düşüp derinlik azaldıkça, buharlaşma kaybı da artıyor.Gölleri besleyen akarsular üzerine yapılan bentler, barajlar nedeniyle göllerdeki su miktarı azalırken, atıksu deşarjlarıyla birlikte kirlilik de artıyor. Kimyasal gübreler ve zirai ilaçlar nedeniylegöllerin sularına zehir karışıyor. Yanlış tarım uygulamaları daha fazla su kullanımına sebep oluyor. Bu konuda hazırlanan raporlar, Türkiye’nin göllerinden yarıdan fazlasının kaybedildiğini gösteriyor.Türkiye’de bulunan 300’e yakın irili ufaklı doğal gölün yüzde 60’ı kurudu. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası olarak geleceğin suyunu kaybetmemek için mücadele etmekteyiz. MADENCİLİK SEKTÖRÜ KONTROL ALTINA ALINMALI Ormansızlaşmaya ve ekosistem tahribatına sebep olacak yatırımların ve faaliyetlerin acilen gözden geçirilmesi ve yeniden değerlendirilmesi elzemdir. Başta madencilik sektörü ve sebep olduğu ekosistem tahribatı, yıllardır dikkat çekmeye çalıştığımız önemli bir çevre konusudur.Faaliyet sahipleri tahrip ettikleri yerlerdeki izlerini, yapacakları restorasyon çalışmaları ile silmelidirler. Bunu yasal bir zorunluluk olarak ifa etmekten çok bir vatandaşlık görevi olarak sahiplenmelidirler. Sektörün maddi kazançları, yok olan geleceğimizi geri getirmeye yetmeyecektir.Ormansızlaşma ve iklim değişikliği ile birlikte yükselen sıcaklıklar, sel ve taşkınlar, yangınlar, hortumlar gibi afetler daha çok can ve mal kaybına sebep olacaktır. DENİZ SALYASI, İNSANLIĞIN DOĞAYA VERDİĞİ ZARARIN KARNESİDİR Son günlerde gündemde olan Marmara Denizi’nde yılın bu mevsimlerinde kendisini gösteren ve yaklaşık 3 ay etkili olan deniz salyası (müsilaj), denizdeki besin maddelerinin ve kirliliğin artması sonucunda özellikle deniz suyu sıcaklığının yüksek olduğu dönemlerde oluşan bir sorundur. Deniz canlılarının hayatını sürdürebilmeleri içine gereken oksijen alımını kestiği için balık yumurtalarının, larvalarının ölmesine sebep olmakta ve bu sorun giderek Marmara’daki balıkçılığı olumsuz etkilemektedir.  Özellikle İstanbul, Trakya gibi nüfusun ve endüstrinin yüksek olduğu bölgelerde, dereler ya da kanalizasyonlar aracılığıyla kirliliğin deniz kıyılarına gelmesiyle bu durum artış göstermektedir. Bu sorundan öncelikle atıksuların artırılması, mümkün mertebe tekrar kullanılması sağlanarak doğrudan ya da dolaylı denize deşarjının azaltılması, her alıcı ortamın  (dere göl, deniz) kendi özgün koşulları değerlendirilerek alıcı ortam deşarj standartları uygulanması ve havza bazlı su yönetimi ile kurtulabiliriz.  Deniziyle, ormanıyla, merasıyla, yaylasıyla doğal yaşam alanlarının ve doğal kaynakların korunmasına, amaç dışı kullanımlarının engellenmesine, tahribatların önüne geçilmesine, oluşan tahribatların giderilmesi yönünde rehabilitasyon çalışmalarına acilen başlanılmasına ihtiyaç bulunmaktadır.  Gelecek nesillerin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının, devlet politikalarıyla güvence altına alınması yaklaşımı benimsenmeli ve egemen olmalıdır.
Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Derya Ünver 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle açıklama yaptı

haberimizvar.net-  Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Derya Ünver 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle açıklama yaptı. “Bu yıl Pakistan’ın ev sahipliğinde kutlanacak olan 5 Haziran 2021 Dünya Çevre Günü Teması BM tarafından “Ekosistem Restorasyonu“ olarak belirlenmiştir. Ekosistem restorasyonu, tahribata uğrayarak bozulmuş ekosistemlerin yeniden geliştirilerek tüm ekosistemin eski haline getirilmesi anlamına gelmektedir. BM tarafından bu Dünya Çevre Günü’nde “Ekosistem Restorasyonu On Yıl” girişimi başlatılmıştır. Bizler TMMOB Çevre Mühendisleri Odası olarak, doğal yaşamı ve insan refahını etkileyen biyoçeşitliliğin sürdürülebilirliğinin günümüzde ne kadar önem arz ettiğinin farkındayız ve bu misyonu taşıdığımızın bilincindeyiz” diyen Ünver, şunları söyledi:


“Üretirken, içerisinde yaşadığımız çevrenin korunması için gerekli hassasiyeti gözetmeyen, temiz enerji kaynaklarına yönelmeyen, faaliyetleri ile kirlilik artışına sebep olmaktan çekinmeyen dünya uluslarının iklim krizinde payı büyüktür.

Geçtiğimiz yıl, yurdun bazı bölgelerinde hava sıcaklıkları ortalamaların üzerinde seyrederken, bazı bölgelerde ise ani yağışlar doğal afetlere neden olmuştur. Yağışlar heyelan ve taşkınlara yol açarken can ve mal kayıpları yaşanmıştır. Küresel çapta iklim değişikliğinin bir sonucu olarak ortaya çıkan yoğun ve ani yağışların ardından ise kuraklık dönemleri yaşanmış ve halen yaşanmaktadır. Öyle ki, birçok ilde barajlarda ve göllerde su seviyeleri alarm verecek düzeylere kadar düşmüştür. 2021 yılı yaz döneminde ani gelişen ısı dalgaları, bu yılda yaz aylarında hava olayları kaynaklı doğal afetlerin yaşanabileceğini göstermektedir. Can ve mal kayıplarına neden olması beklenen bu afetler ve kuraklık sebebiylezarar gören tarlalar,gıdaya ulaşımı da zorlaştıracaktır.Küresel bazda yapılan çalışmalara ortak olmak tüm insanlığın görevidir.

EKOLOJİK YIKIM HER GEÇEN YIL ARTARAK DEVAM ETMEKTEDİR

Yeryüzünde kara üzerinde yaşayan yaklaşık 8.7 milyon tür, deniz ve okyanuslarda ise 2 milyon tür olduğu varsayılmaktadır. Ülkemizin de üye olduğu "Hükümetlerarası Bilim-Ekosistem Hizmetleri Bilimsel Politika Platformu (IPBES)" 1.000.000 türün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ifade etmektedir. 

Yüz binlerce yılda evrimini tamamlayan türler, insanların doğada yaptıkları tahribatlar sonucu 20-30 yıllık süreçte yok olma tehlikesi yaşamaktadır. Bilinçli ya da bilinçsiz yapılan doğa katliamları, çevre dostu olmayan politikalar tüm canlıların yaşam alanlarını yok etmektedir. Bu sebeple TMMOB Çevre Mühendisleri Odası olarak bu yıkımın karşısındayız.

GÖLLERİMİZ KURUYOR, SULAK ALANLARIMIZ CAN ÇEKİŞİYOR

Vahşi sulama yöntemleri, kuraklık ve değişen yağış rejimi sebebiyle göllerimiz sularını hızla kaybediyor. Su seviyesi düşüp derinlik azaldıkça, buharlaşma kaybı da artıyor.Gölleri besleyen akarsular üzerine yapılan bentler, barajlar nedeniyle göllerdeki su miktarı azalırken, atıksu deşarjlarıyla birlikte kirlilik de artıyor. Kimyasal gübreler ve zirai ilaçlar nedeniylegöllerin sularına zehir karışıyor. Yanlış tarım uygulamaları daha fazla su kullanımına sebep oluyor. Bu konuda hazırlanan raporlar, Türkiye’nin göllerinden yarıdan fazlasının kaybedildiğini gösteriyor.Türkiye’de bulunan 300’e yakın irili ufaklı doğal gölün yüzde 60’ı kurudu. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası olarak geleceğin suyunu kaybetmemek için mücadele etmekteyiz.

MADENCİLİK SEKTÖRÜ KONTROL ALTINA ALINMALI

Ormansızlaşmaya ve ekosistem tahribatına sebep olacak yatırımların ve faaliyetlerin acilen gözden geçirilmesi ve yeniden değerlendirilmesi elzemdir. Başta madencilik sektörü ve sebep olduğu ekosistem tahribatı, yıllardır dikkat çekmeye çalıştığımız önemli bir çevre konusudur.Faaliyet sahipleri tahrip ettikleri yerlerdeki izlerini, yapacakları restorasyon çalışmaları ile silmelidirler. Bunu yasal bir zorunluluk olarak ifa etmekten çok bir vatandaşlık görevi olarak sahiplenmelidirler. Sektörün maddi kazançları, yok olan geleceğimizi geri getirmeye yetmeyecektir.Ormansızlaşma ve iklim değişikliği ile birlikte yükselen sıcaklıklar, sel ve taşkınlar, yangınlar, hortumlar gibi afetler daha çok can ve mal kaybına sebep olacaktır.

DENİZ SALYASI, İNSANLIĞIN DOĞAYA VERDİĞİ ZARARIN KARNESİDİR

Son günlerde gündemde olan Marmara Denizi’nde yılın bu mevsimlerinde kendisini gösteren ve yaklaşık 3 ay etkili olan deniz salyası (müsilaj), denizdeki besin maddelerinin ve kirliliğin artması sonucunda özellikle deniz suyu sıcaklığının yüksek olduğu dönemlerde oluşan bir sorundur. Deniz canlılarının hayatını sürdürebilmeleri içine gereken oksijen alımını kestiği için balık yumurtalarının, larvalarının ölmesine sebep olmakta ve bu sorun giderek Marmara’daki balıkçılığı olumsuz etkilemektedir. 

Özellikle İstanbul, Trakya gibi nüfusun ve endüstrinin yüksek olduğu bölgelerde, dereler ya da kanalizasyonlar aracılığıyla kirliliğin deniz kıyılarına gelmesiyle bu durum artış göstermektedir. Bu sorundan öncelikle atıksuların artırılması, mümkün mertebe tekrar kullanılması sağlanarak doğrudan ya da dolaylı denize deşarjının azaltılması, her alıcı ortamın  (dere göl, deniz) kendi özgün koşulları değerlendirilerek alıcı ortam deşarj standartları uygulanması ve havza bazlı su yönetimi ile kurtulabiliriz. 

Deniziyle, ormanıyla, merasıyla, yaylasıyla doğal yaşam alanlarının ve doğal kaynakların korunmasına, amaç dışı kullanımlarının engellenmesine, tahribatların önüne geçilmesine, oluşan tahribatların giderilmesi yönünde rehabilitasyon çalışmalarına acilen başlanılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. 

Gelecek nesillerin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının, devlet politikalarıyla güvence altına alınması yaklaşımı benimsenmeli ve egemen olmalıdır.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.