Kömür karası

EKONOMİ 19.10.2022 - 14:50, Güncelleme: 19.10.2022 - 14:50
 

Kömür karası

Aylardan Mayıs'tı, Mayıs ortaları.. İlkbaharla umutların, hayatın yeniden canlandığı, sokaktaki insanların sebepsiz mutlulukla gülümsediği bir ay ve güzel bir mevsimdi aslında. İşçi ve emekçi için mevsimlerin farkı, işyerine ulaşana kadar aldığı yol ve işyerinin sağladığı mevsimsel olanaklardır.

Mevsimler gelir geçer, işçi ve emekçinin işi aynen devam eder. Yine bildiğiniz saçma bir banka raporlaması önümde. Listeler uzayıp gidiyor, bakıyorum öylece donuk, görmeyen gözlerle. Soruyor telefondaki bir bölge yöneticim bana;” liste sayısı kaç? “ Bendeki cevap ”301” İnanmıyor haliyle, yineletiyor bir kaç kere. Uyuşmuşum, görmüyor gözlerim. Bende başka bir cevap yok artık, her şey 301.. Sağım, solum, içim dışım kömür karası, sanki madendeki bendim, yeraltında kalan bendim, her yiten can bendim. Ağırlaşmış düşüncelerim, yüreğimde bir acı, düşünemiyorum bile kayıp giden o canların ailelerinin acısını. İşte böyle, 2014 ün Mayıs’ında yeraltındaki kömürün karası sarmıştı insanların yüreğini ve o gün;  baharın sevincinin yerini matem havası almıştı. Tam 301 can, 301 işçi/ emekçi bir daha güneşi görmemek üzere toprağın altında kaldı. Evet, iş/emek/çalışmak önemli. Ekmek davası bu, sonuçta çocuk oyuncağı değil. Her işin riski vardır muhakkak, ama can güvenliği? Can güvenliği yaşamak için çalıştığımız işlerde kabul edilecek risklerden midir? İş güvenliği, işyeri güvenliği, işçi güvenliği nerededir? Güvenlik, ister ülke içinde, ister ülke dışında, ister işte, ister özel alanda, ister kamusal alanda olsun, bireyin aldığı tedbirlerle birlikte, her şeyden önce ve  öncelikle devletin görevi değil midir? Devlet; gerekli denetimi, özeni, tedbiri almak ve aldırmak durumunda değil midir? Şimdi bugünlerde ne sorarsanız sorun, cevap 41. Bunlar artık sayı değil, sayı olmaktan çoktan çıktı, acı oldu, matem oldu, bizden kopan canlar oldu. Her bir sayı canlandı, yiten can oldu. Sayılar kayboldu sonra isimler oldu, yürekleri yakan isimler... Ali, Aziz, Berkay, Emrah, Yasin ve daha nicesi oldu. Liste uzun, liste ağır. Sadece yaşamak için, ekmek için yok olan hayatlar. Kara elmas çıkarmak uğruna kararan hayatlar.. Bu can kayıplarımızın sorumluları kim ya da kimler? Sorumlular, denetleyenler uzmanlık sahibi mi, ne olmuş ki yitip gitti bu canlar? Denetim? Hata nerede, ne oluyor? Evet emek ucuz ülkemizde, yana yakıla yaşıyoruz öylece. Ama insan hayatı? İnsan hayatı bu kadar ucuz mu? Fıtrat/ kader ikilisi sadece dar gelirliye, işçiye/ emekçiye mi mahsus? Sorulacak çok soru, düzeltilecek çok eğri var maalesef.. Görüşüm; eleştirilerden kaçmak için açık kapatmak yanlıştır, bunlara dikkat edilmelidir. Böyle bir şey kabul edilemez, varsa bile cezalandırılmalıdır. Dilerim gerektiğince ve gerekli şekilde inceleme ve araştırmalar sonuçlanır, davalar hakça sonuçlanır. Yiten canlar yitip gitti maalesef, şimdi acılı ailelerine destek gerek, en azından bu sağlanmalı. Yiten canlar da yitip gittiğiyle kalmamalı, mutlaka ders alınmalı. Bir daha da böylesine acıların yaşanmaması için ne gerekiyorsa yapılmalı.  Ölüm, ekmek için çalışılan bir işin fıtratı olamaz, olmamalı, kabullenilmemelidir. Yaşamını kaybeden işçilerimize rahmet, acılı ailelerine ise başsağlığı diliyorum. Biliyorum ateş en çok düştüğü yeri yakar, hepsine sabırlar diliyorum. Bir daha hiç bir canımızın böyle yitip gitmemesi, sorumluların gereken cezaları alması geleceğe dair tek umudum.    
Aylardan Mayıs'tı, Mayıs ortaları.. İlkbaharla umutların, hayatın yeniden canlandığı, sokaktaki insanların sebepsiz mutlulukla gülümsediği bir ay ve güzel bir mevsimdi aslında. İşçi ve emekçi için mevsimlerin farkı, işyerine ulaşana kadar aldığı yol ve işyerinin sağladığı mevsimsel olanaklardır.

Mevsimler gelir geçer, işçi ve emekçinin işi aynen devam eder.

Yine bildiğiniz saçma bir banka raporlaması önümde. Listeler uzayıp gidiyor, bakıyorum öylece donuk, görmeyen gözlerle. Soruyor telefondaki bir bölge yöneticim bana;” liste sayısı kaç? “

Bendeki cevap ”301”

İnanmıyor haliyle, yineletiyor bir kaç kere. Uyuşmuşum, görmüyor gözlerim. Bende başka bir cevap yok artık, her şey 301..

Sağım, solum, içim dışım kömür karası, sanki madendeki bendim, yeraltında kalan bendim, her yiten can bendim. Ağırlaşmış düşüncelerim, yüreğimde bir acı, düşünemiyorum bile kayıp giden o canların ailelerinin acısını.

İşte böyle, 2014 ün Mayıs’ında yeraltındaki kömürün karası sarmıştı insanların yüreğini ve o gün;  baharın sevincinin yerini matem havası almıştı.

Tam 301 can, 301 işçi/ emekçi bir daha güneşi görmemek üzere toprağın altında kaldı.

Evet, iş/emek/çalışmak önemli. Ekmek davası bu, sonuçta çocuk oyuncağı değil. Her işin riski vardır muhakkak, ama can güvenliği? Can güvenliği yaşamak için çalıştığımız işlerde kabul edilecek risklerden midir? İş güvenliği, işyeri güvenliği, işçi güvenliği nerededir?

Güvenlik, ister ülke içinde, ister ülke dışında, ister işte, ister özel alanda, ister kamusal alanda olsun, bireyin aldığı tedbirlerle birlikte, her şeyden önce ve  öncelikle devletin görevi değil midir? Devlet; gerekli denetimi, özeni, tedbiri almak ve aldırmak durumunda değil midir?

Şimdi bugünlerde ne sorarsanız sorun, cevap 41.

Bunlar artık sayı değil, sayı olmaktan çoktan çıktı, acı oldu, matem oldu, bizden kopan canlar oldu. Her bir sayı canlandı, yiten can oldu. Sayılar kayboldu sonra isimler oldu, yürekleri yakan isimler...

Ali, Aziz, Berkay, Emrah, Yasin ve daha nicesi oldu.

Liste uzun, liste ağır.

Sadece yaşamak için, ekmek için yok olan hayatlar. Kara elmas çıkarmak uğruna kararan hayatlar..

Bu can kayıplarımızın sorumluları kim ya da kimler? Sorumlular, denetleyenler uzmanlık sahibi mi, ne olmuş ki yitip gitti bu canlar?

Denetim?

Hata nerede, ne oluyor?

Evet emek ucuz ülkemizde, yana yakıla yaşıyoruz öylece.

Ama insan hayatı? İnsan hayatı bu kadar ucuz mu?

Fıtrat/ kader ikilisi sadece dar gelirliye, işçiye/ emekçiye mi mahsus?

Sorulacak çok soru, düzeltilecek çok eğri var maalesef..

Görüşüm; eleştirilerden kaçmak için açık kapatmak yanlıştır, bunlara dikkat edilmelidir. Böyle bir şey kabul edilemez, varsa bile cezalandırılmalıdır.

Dilerim gerektiğince ve gerekli şekilde inceleme ve araştırmalar sonuçlanır, davalar hakça sonuçlanır. Yiten canlar yitip gitti maalesef, şimdi acılı ailelerine destek gerek, en azından bu sağlanmalı. Yiten canlar da yitip gittiğiyle kalmamalı, mutlaka ders alınmalı. Bir daha da böylesine acıların yaşanmaması için ne gerekiyorsa yapılmalı.

 Ölüm, ekmek için çalışılan bir işin fıtratı olamaz, olmamalı, kabullenilmemelidir.

Yaşamını kaybeden işçilerimize rahmet, acılı ailelerine ise başsağlığı diliyorum. Biliyorum ateş en çok düştüğü yeri yakar, hepsine sabırlar diliyorum.

Bir daha hiç bir canımızın böyle yitip gitmemesi, sorumluların gereken cezaları alması geleceğe dair tek umudum.

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.