Onlar bizi döverken, İslam Mücahit Bahar’ı öpüyor

SİYASET 27.01.2021 - 00:30, Güncelleme: 27.01.2021 - 00:42
 

Onlar bizi döverken, İslam Mücahit Bahar’ı öpüyor

İslam Mücahit isimli bir oğlan var. Bahar isimli bir kızı hamile bırakmış. Kız bunun nişanlısı. Hamile bıraktıktan sonra da terk etmiş. Yandaş bir kanalda 15 gündür bu ikiliyi çıkartıp milletin kafasını ütülüyorlar. Vay efendim, Bahar ile İslam Mücahit akşam yemeğinde bir araya gelmiş, oğlan barışmak için dün haber yollamış, İslam Mücahit’in hayatında başka biri mi varmış, Bahar ‘benimle evlenip başkasıyla yaşayacak’ demiş, Bahar’ı seviyorum, yok bugün sevmiyorum, yarın seveceğim, o beni sevmiyorsa ben onu hiç sevmiyorum falan filan… Bahar’ı ultrasona gönderip karnındaki 1.5 aylık bebeğin görüntülerini bile yayınladılar. Her akşam da program bitiminde anket yapıyorlar: İslam Mücahit Bahar’la evlensin mi? Bahar mı, İslam mı haklı? Bahar İslam’ı affetsin mi? İslam Bahar’dan özür dilesin mi? Annesinin karnındaki 1.5 aylık bebeğin kaderi referandumla belirlenecek. Bir Allah’ın kulu da çıkıp, ‘Siz ne yapıyorsunuz?’ diye sormuyor. Devletin kurumları var, mesela Aile Bakanlığı var, mesela RTÜK var, onlar da bizlerle, muhaliflerle, kendilerini eleştirenlerle uğraşmaktan, asli işlerine vakit ayıramıyorlar belli ki. Bu ülkedeki bütün kurumların, bütün devlet organlarının, bütün bakanlıkların tek işi muhalefet dövmek olmuş. Bu arada da İslam Mücahit Bahar’ı öpmüş.

Hokus pokus medyası Bu medya kirliliği dün de vardı, fakat çeşitli televizyon kanalları gemi iyice azıya aldıkları için RTÜK kuruldu. Şimdi ise muhalefeti susturma sopası haline geldi. 1990 yılında kurulan Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı, 2011’de kaldırıldı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı adı altında kadın sorunları ailenin içine hapsedildi. Şimdi bir de buna Çalışma Bakanlığı yapıştırıldı. Kadın örgütleri yıllardır ‘Kadın Bakanlığı’ çağrıları yapıyor, ama dinleyen yok. Parçalanmış aileler, çocuk istismarı, kadına şiddet aldı başını gidiyor. Televizyon ekranları ise İslam Mücahit isimli bir soytarı üzerinden hokus pokus peşinde. Dejenerasyon, kirlilik yaşamın her alanına bilinçli olarak bulaştırılıp halk derin bir uykunun içine hapsedilmeye çalışılıyor. Birbirlerini öpsünler, birbirlerini yesinler, ama sakın siyaset yapmasınlar, iktidara bulaşmasınlar. Hazır ekrana kilitleyip hipnotize etmişken de araya parça yerleştirip muhalefete sallayalım. CHP’ye ‘tacizci’, Akşener’e ‘FETÖ’cü’, Demirtaş’a ‘terörist’, Davutoğlu’na ‘hain’, Babacan’a ‘beceriksiz’ diyelim. Bu arada da İslam Mücahit Bahar’ı öpsün. Batan geminin malları Onca yılın basın birikimi, usta kalemlerden, meslek büyüklerinden bizlere geçen bilinç, sağduyu, terazi tepetaklak oldu. Deve dişi gibi kurumların içi boşalırken, dördüncü kuvvet medyanın ayakta bırakılması safdillik olurdu zaten. Yılların görgüsüyle, vicdanıyla, tecrübesiyle yetişmiş isimler kıyıya köşeye atılırken, yazamaz, yazsa bile sesini duyuramaz hale getirilirken; ortalık kirli kalemlere, cahil cühelaya, tetikçilere, insanlıktan nasibini almamış tiplere kaldı. Bu beslemeler siyasetçilerin de yemlemesiyle giderek yayılırken, 40 yılın gazetecisiymiş gibi ona buna ayar verirken, bizler de birbirimizle uğraşıyoruz. Binlerce yılın içinden süzülüp gelen değerler, insanlık birikimi, demokrasi kültürü, hukuk bilinci, kültür, vicdan unutulmuş; hatta sanki hiç olmamışçasına içine yerleştirildiğimiz bir karanlıktayız. Gazeteci, televizyoncu kisvesi altında haydutluk, zorbalık, vandalizm, zır cehalet alıp başını gidiyorken, iyice incelmiş, cılızlaşmış bir hattı savunmaya çalışıyoruz. Bu süreçte kendilerine gelsinler diye biraz silkelediğim, enselerine vurduğum, fakat iyi-kötü bir gazeteci kafasına sahip olduklarını teslim edebileceğim arkadaşlara da muhtemelen bir ‘pardon’ borcum vardır. Çünkü biz birbirimize sırtımızı dönerken İslam Mücahit Bahar’ı öpüyor. Kabahatin büyüğü bende Bütün bunları karanlık bir ormanın derinliklerinde kendimi yapayalnız hissettiğim için değil, tam aksine ağaç gibi görünen bu hayaletlerden rahatsız olan bir dolu meslektaşımın varlığını bildiğim için yazdım. Bu kirliliğin mağduru değil, aslında failiyiz. “Kabahatin çoğu senin canım kardeşim” diyor ya Nazım, işte ben de öyle sağıma, soluma bakıp suçlu aramadan, aynayı kendi yüzüme tutuyorum. İnsan bunca yamyamlığın içinde, hayatı boyunca mücadele ettiği bu zulmün, bu cehaletin, bu karanlığın içinde şöyle bir durup etrafına bakınıyor. Etrafına da bakınmalıdır zaten. Çünkü biz ustalarımızdan bunu öğrendik. Bizden sonraki kuşaklara aktarmamız gereken öncelikli ilke de budur. Toplumu bu kirin, pasın, yozlaşmanın koynuna terk edemeyiz. Kocaman, büyük, çetrefilli sözlere değil; açılan bu kulvarda, gelinen bu noktada, önümüze konulan bu yozlukta önce o yapay gerçeği tanıyıp, onunla kavga etmek yerine elinden tutup bir yerlere taşıyacak düşüncelere ihtiyacı var bu halkın. Medyaya üşüşen İslam Mücahit’ler Bahar’ı öperken, ben Ali’yle, Veli’yle kayıkçı kavgası yapmak istemiyorum artık.
İslam Mücahit isimli bir oğlan var. Bahar isimli bir kızı hamile bırakmış. Kız bunun nişanlısı. Hamile bıraktıktan sonra da terk etmiş. Yandaş bir kanalda 15 gündür bu ikiliyi çıkartıp milletin kafasını ütülüyorlar. Vay efendim, Bahar ile İslam Mücahit akşam yemeğinde bir araya gelmiş, oğlan barışmak için dün haber yollamış, İslam Mücahit’in hayatında başka biri mi varmış, Bahar ‘benimle evlenip başkasıyla yaşayacak’ demiş, Bahar’ı seviyorum, yok bugün sevmiyorum, yarın seveceğim, o beni sevmiyorsa ben onu hiç sevmiyorum falan filan… Bahar’ı ultrasona gönderip karnındaki 1.5 aylık bebeğin görüntülerini bile yayınladılar. Her akşam da program bitiminde anket yapıyorlar: İslam Mücahit Bahar’la evlensin mi? Bahar mı, İslam mı haklı? Bahar İslam’ı affetsin mi? İslam Bahar’dan özür dilesin mi? Annesinin karnındaki 1.5 aylık bebeğin kaderi referandumla belirlenecek. Bir Allah’ın kulu da çıkıp, ‘Siz ne yapıyorsunuz?’ diye sormuyor. Devletin kurumları var, mesela Aile Bakanlığı var, mesela RTÜK var, onlar da bizlerle, muhaliflerle, kendilerini eleştirenlerle uğraşmaktan, asli işlerine vakit ayıramıyorlar belli ki. Bu ülkedeki bütün kurumların, bütün devlet organlarının, bütün bakanlıkların tek işi muhalefet dövmek olmuş. Bu arada da İslam Mücahit Bahar’ı öpmüş.

Hokus pokus medyası

Bu medya kirliliği dün de vardı, fakat çeşitli televizyon kanalları gemi iyice azıya aldıkları için RTÜK kuruldu. Şimdi ise muhalefeti susturma sopası haline geldi. 1990 yılında kurulan Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı, 2011’de kaldırıldı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı adı altında kadın sorunları ailenin içine hapsedildi. Şimdi bir de buna Çalışma Bakanlığı yapıştırıldı. Kadın örgütleri yıllardır ‘Kadın Bakanlığı’ çağrıları yapıyor, ama dinleyen yok. Parçalanmış aileler, çocuk istismarı, kadına şiddet aldı başını gidiyor. Televizyon ekranları ise İslam Mücahit isimli bir soytarı üzerinden hokus pokus peşinde. Dejenerasyon, kirlilik yaşamın her alanına bilinçli olarak bulaştırılıp halk derin bir uykunun içine hapsedilmeye çalışılıyor. Birbirlerini öpsünler, birbirlerini yesinler, ama sakın siyaset yapmasınlar, iktidara bulaşmasınlar. Hazır ekrana kilitleyip hipnotize etmişken de araya parça yerleştirip muhalefete sallayalım. CHP’ye ‘tacizci’, Akşener’e ‘FETÖ’cü’, Demirtaş’a ‘terörist’, Davutoğlu’na ‘hain’, Babacan’a ‘beceriksiz’ diyelim. Bu arada da İslam Mücahit Bahar’ı öpsün.

Batan geminin malları

Onca yılın basın birikimi, usta kalemlerden, meslek büyüklerinden bizlere geçen bilinç, sağduyu, terazi tepetaklak oldu. Deve dişi gibi kurumların içi boşalırken, dördüncü kuvvet medyanın ayakta bırakılması safdillik olurdu zaten. Yılların görgüsüyle, vicdanıyla, tecrübesiyle yetişmiş isimler kıyıya köşeye atılırken, yazamaz, yazsa bile sesini duyuramaz hale getirilirken; ortalık kirli kalemlere, cahil cühelaya, tetikçilere, insanlıktan nasibini almamış tiplere kaldı. Bu beslemeler siyasetçilerin de yemlemesiyle giderek yayılırken, 40 yılın gazetecisiymiş gibi ona buna ayar verirken, bizler de birbirimizle uğraşıyoruz. Binlerce yılın içinden süzülüp gelen değerler, insanlık birikimi, demokrasi kültürü, hukuk bilinci, kültür, vicdan unutulmuş; hatta sanki hiç olmamışçasına içine yerleştirildiğimiz bir karanlıktayız. Gazeteci, televizyoncu kisvesi altında haydutluk, zorbalık, vandalizm, zır cehalet alıp başını gidiyorken, iyice incelmiş, cılızlaşmış bir hattı savunmaya çalışıyoruz. Bu süreçte kendilerine gelsinler diye biraz silkelediğim, enselerine vurduğum, fakat iyi-kötü bir gazeteci kafasına sahip olduklarını teslim edebileceğim arkadaşlara da muhtemelen bir ‘pardon’ borcum vardır. Çünkü biz birbirimize sırtımızı dönerken İslam Mücahit Bahar’ı öpüyor.

Kabahatin büyüğü bende

Bütün bunları karanlık bir ormanın derinliklerinde kendimi yapayalnız hissettiğim için değil, tam aksine ağaç gibi görünen bu hayaletlerden rahatsız olan bir dolu meslektaşımın varlığını bildiğim için yazdım. Bu kirliliğin mağduru değil, aslında failiyiz. “Kabahatin çoğu senin canım kardeşim” diyor ya Nazım, işte ben de öyle sağıma, soluma bakıp suçlu aramadan, aynayı kendi yüzüme tutuyorum. İnsan bunca yamyamlığın içinde, hayatı boyunca mücadele ettiği bu zulmün, bu cehaletin, bu karanlığın içinde şöyle bir durup etrafına bakınıyor. Etrafına da bakınmalıdır zaten. Çünkü biz ustalarımızdan bunu öğrendik. Bizden sonraki kuşaklara aktarmamız gereken öncelikli ilke de budur. Toplumu bu kirin, pasın, yozlaşmanın koynuna terk edemeyiz. Kocaman, büyük, çetrefilli sözlere değil; açılan bu kulvarda, gelinen bu noktada, önümüze konulan bu yozlukta önce o yapay gerçeği tanıyıp, onunla kavga etmek yerine elinden tutup bir yerlere taşıyacak düşüncelere ihtiyacı var bu halkın. Medyaya üşüşen İslam Mücahit’ler Bahar’ı öperken, ben Ali’yle, Veli’yle kayıkçı kavgası yapmak istemiyorum artık.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.