SAVUNMA HAFTASI

SPOR 04.01.2021 - 13:18, Güncelleme: 04.01.2021 - 13:18
 

SAVUNMA HAFTASI

Galatasaray ataklarını daha çok kanatlardan olgunlaştırma niyetiyle Antalyaspor’un üzerine gelmeye çalıştı ve Antalyaspor da esas o bölgede gösterdiği dirençle maça ortak oldu.

 Aran Mehmet Yanar- Hafta içi evinde ağır bir yenilgi alan Antalyaspor, İstanbul’da oynanan maçta Galatasaray karşısına kaybetmeme üzerine kurulu bir planla çıktı. Bu tercihin tek nedeni Hatayspor yenilgisi değildi elbette. Eldeki kadro da deplasmanda Galatasaray’a oyun olarak kafa tutmak ve dün akşam olduğundan daha fazla topa sahip olmak için yetersizdi. Dolayısıyla risk alarak, rahat bir kafayla takımın gelişimi yönünde bir oyun planı kurmak bu maç için gereksiz bir lükstü. O sebeple bir takım kalenin önüne ister tır çeker ister şilep, bu kimseyi ilgilendirmez. Kaldı ki Antalyaspor’un ve hocasının genel oyun karakteri bu değil. Antalyaspor’un maç içinde yaptığı bir takım savunma hamlelerine dikkat çekmek istiyorum. Sanılanın aksine sürekli ceza sahası savunması halinde geçmedi maç. Galatasaray ataklarını daha çok kanatlardan olgunlaştırma niyetiyle Antalyaspor’un üzerine gelmeye çalıştı ve Antalyaspor da esas o bölgede gösterdiği dirençle maça ortak oldu. Orta alan oyuncularının da alan paylaşımındaki başarısı çoğu Galatasaray atağını başlamadan bitirdi ya da bireysel denemelere mecbur bıraktı. Maç boyu ceza sahası etkinliğine fazla şahit olamadık.  Burada Antalyaspor adına ciddi bir takım savunması becerisinden bahsedebiliriz. Bir önceki maçta 6 gol birden yiyen bir takımın bu savunma başarısını hemen hemen aynı oyuncularla elde edebilmesini iyi yorumlamak gerek. En basitinden o hezimetin tek nedeninin takımın zayıflığı olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Şu son iki maç Ersun Yanal için büyük veri deposu. Bir takımın top rakipteyken yerleşik ve kalabalık savunma yapabilmesi tek başına yetmiyor. Kaptırılan toplar verdiği hızlı reaksiyon da çok önemli. Bunun yanı sıra sorumluluktan kaçan kim olursa olsun gözünün yaşına bakmamalı hoca. Antalyaspor’un karşı kaleye gitmesine ise en başta hücumdaki oyuncuların yetersizliği neden oldu. Alınan bir puan için bu yetersizlik belki de avantaja dönüştü zira Antalyaspor’u biraz daha üzerine çekmek rakibin işine gelirdi, hoş Galatasaray da bunu akıl edemedi ya da beceremedi. Genellikle rakibe yaslanarak oynayan Orgill ve Gökdeniz’e atılan toplarda aceleci davranıldı. Bu ikisinin yerine ilerleyen dakikalarda Omar Imeri ve/veya Mert Yılmaz tercihleri ile santraforsuz, daha hızlı ve ayağa çıkışlar denenebilirdi. Onlar da genç ve tecrübesiz belki ama diğer ikisinden kötü olmazdı kanımca. Orgill’in Antalyaspor adına son yılların en büyük fiyaskosu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Ne top tutabildi yine ne de alan yaratabildi. 75. dakikada sol çaprazda bomboş bulunan arkadaşının önüne yuvarlaması yetenek bile gerektirmiyordu ve yaptığı kötü şut tercihiyle yüzde yüz gollük bir pozisyonu engellemiş oldu. Bir diğer hücumcu Gökdeniz ise iyi fiziğine rağmen henüz çok genç ve daha çok güçlenmesi gerekiyor.  Bir diğer hücumcu Podolski’ye gelirsek, o da kenarda, o duygusal, o kıpır kıpır, Galatasaray aşkıyla pıt pıt atan kalbi, ilk 11’de olmadığı için kırılmış, incinmiş halde beklemek zorunda kaldı. Maç öncesi sosyal medya hesaplarından eski takımı Galatasaray ve Antalyaspor’u aynı görselde birleştirerek yaptığı ‘duygusal’ paylaşımdan böyle bir sonuç çıkıyor. Bir diğer olasılıksa milyonlarca Galatasaray taraftarının milyonlarca takipçi ve müşteri anlamına gelmesi. Hangisi geçerli olursa olsun, böyle bir paylaşımın ya da tavrın dünyada tek bir kabul görmüş örneğini gösteremez kimse. Galatasaray’dan başka profesyonel takımın formasını giymemiş, tabiri yerindeyse efsane kaptanlığını yapmış ve en çok kupasını kaldırmış Bülent Korkmaz da çalıştı bu kulüpte. Sahip olduğu profesyonellik, ahlak ve futbol kültürü gereği bir gün de ağzından Galatasaray kelimesi çıkmadı buradayken, kaldı ki belli sınırlar dahilinde insanlar mazilerine selam da durabilirler ama böylesi bir cıvıtmanın yeri yok taraftarlık kültüründe. Podolski bir ara formasını giydiği eski takımı ile ilgili, farklı bir zamanda ve mekanda istediği türden ‘duygusallığı’ yaşayabilir ama Antalyaspor sahnesinde bunu yapması kabul edilemez.     
Galatasaray ataklarını daha çok kanatlardan olgunlaştırma niyetiyle Antalyaspor’un üzerine gelmeye çalıştı ve Antalyaspor da esas o bölgede gösterdiği dirençle maça ortak oldu.

 Aran Mehmet Yanar- Hafta içi evinde ağır bir yenilgi alan Antalyaspor, İstanbul’da oynanan maçta Galatasaray karşısına kaybetmeme üzerine kurulu bir planla çıktı. Bu tercihin tek nedeni Hatayspor yenilgisi değildi elbette. Eldeki kadro da deplasmanda Galatasaray’a oyun olarak kafa tutmak ve dün akşam olduğundan daha fazla topa sahip olmak için yetersizdi. Dolayısıyla risk alarak, rahat bir kafayla takımın gelişimi yönünde bir oyun planı kurmak bu maç için gereksiz bir lükstü. O sebeple bir takım kalenin önüne ister tır çeker ister şilep, bu kimseyi ilgilendirmez. Kaldı ki Antalyaspor’un ve hocasının genel oyun karakteri bu değil.

Antalyaspor’un maç içinde yaptığı bir takım savunma hamlelerine dikkat çekmek istiyorum. Sanılanın aksine sürekli ceza sahası savunması halinde geçmedi maç. Galatasaray ataklarını daha çok kanatlardan olgunlaştırma niyetiyle Antalyaspor’un üzerine gelmeye çalıştı ve Antalyaspor da esas o bölgede gösterdiği dirençle maça ortak oldu. Orta alan oyuncularının da alan paylaşımındaki başarısı çoğu Galatasaray atağını başlamadan bitirdi ya da bireysel denemelere mecbur bıraktı. Maç boyu ceza sahası etkinliğine fazla şahit olamadık. 

Burada Antalyaspor adına ciddi bir takım savunması becerisinden bahsedebiliriz. Bir önceki maçta 6 gol birden yiyen bir takımın bu savunma başarısını hemen hemen aynı oyuncularla elde edebilmesini iyi yorumlamak gerek. En basitinden o hezimetin tek nedeninin takımın zayıflığı olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Şu son iki maç Ersun Yanal için büyük veri deposu. Bir takımın top rakipteyken yerleşik ve kalabalık savunma yapabilmesi tek başına yetmiyor. Kaptırılan toplar verdiği hızlı reaksiyon da çok önemli. Bunun yanı sıra sorumluluktan kaçan kim olursa olsun gözünün yaşına bakmamalı hoca.

Antalyaspor’un karşı kaleye gitmesine ise en başta hücumdaki oyuncuların yetersizliği neden oldu. Alınan bir puan için bu yetersizlik belki de avantaja dönüştü zira Antalyaspor’u biraz daha üzerine çekmek rakibin işine gelirdi, hoş Galatasaray da bunu akıl edemedi ya da beceremedi. Genellikle rakibe yaslanarak oynayan Orgill ve Gökdeniz’e atılan toplarda aceleci davranıldı. Bu ikisinin yerine ilerleyen dakikalarda Omar Imeri ve/veya Mert Yılmaz tercihleri ile santraforsuz, daha hızlı ve ayağa çıkışlar denenebilirdi. Onlar da genç ve tecrübesiz belki ama diğer ikisinden kötü olmazdı kanımca. Orgill’in Antalyaspor adına son yılların en büyük fiyaskosu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Ne top tutabildi yine ne de alan yaratabildi. 75. dakikada sol çaprazda bomboş bulunan arkadaşının önüne yuvarlaması yetenek bile gerektirmiyordu ve yaptığı kötü şut tercihiyle yüzde yüz gollük bir pozisyonu engellemiş oldu. Bir diğer hücumcu Gökdeniz ise iyi fiziğine rağmen henüz çok genç ve daha çok güçlenmesi gerekiyor. 

Bir diğer hücumcu Podolski’ye gelirsek, o da kenarda, o duygusal, o kıpır kıpır, Galatasaray aşkıyla pıt pıt atan kalbi, ilk 11’de olmadığı için kırılmış, incinmiş halde beklemek zorunda kaldı. Maç öncesi sosyal medya hesaplarından eski takımı Galatasaray ve Antalyaspor’u aynı görselde birleştirerek yaptığı ‘duygusal’ paylaşımdan böyle bir sonuç çıkıyor. Bir diğer olasılıksa milyonlarca Galatasaray taraftarının milyonlarca takipçi ve müşteri anlamına gelmesi. Hangisi geçerli olursa olsun, böyle bir paylaşımın ya da tavrın dünyada tek bir kabul görmüş örneğini gösteremez kimse. Galatasaray’dan başka profesyonel takımın formasını giymemiş, tabiri yerindeyse efsane kaptanlığını yapmış ve en çok kupasını kaldırmış Bülent Korkmaz da çalıştı bu kulüpte. Sahip olduğu profesyonellik, ahlak ve futbol kültürü gereği bir gün de ağzından Galatasaray kelimesi çıkmadı buradayken, kaldı ki belli sınırlar dahilinde insanlar mazilerine selam da durabilirler ama böylesi bir cıvıtmanın yeri yok taraftarlık kültüründe. Podolski bir ara formasını giydiği eski takımı ile ilgili, farklı bir zamanda ve mekanda istediği türden ‘duygusallığı’ yaşayabilir ama Antalyaspor sahnesinde bunu yapması kabul edilemez. 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.