Burak Küçükaydın
Köşe Yazarı
Burak Küçükaydın
 

Hiçlikle var olmak

Erasmus şöyle diyordu; "İsmini hatırlayan son kişi öldüğünde hiç doğmamış olacaksın" O halde ölümlülerin bütün yaşamı bir çeşit masaldan başka nedir, birilerinin, başka birilerinin maskelerini takarak sahneye çıktığı, yönetmenin sahneyi terk etmelerini emrettiği ana kadar herkesin kendine düşen rolü oynadığı bir çeşit masaldan başka nedir ? İnsan bu cümleleri okuyunca sanki tüm sevdiklerini bir anda kaybetmiş gibi hissediyor, tarifi olmayan bir acıyla yüzleşiyor ve sormadan edemiyor; benim ismimi en son kim hatırlayacak acaba? Hayatın merak getiren tarafı her zaman genç kalacak elbette bunun yanında hayatın acı tarafı her zaman ölüm gibi canlı ve dinamik olarak karşımıza çıkacak. Dünya acımasız bir yer bunu anlamak için uzun falanda yaşamamıza gerek yok, hayat size bunu ilk fırsatta göstermek için can atıyor. Bu durumu Umberto Eco insanın dünya ile mücadelesini ‘Ortaçağ’ı Düşlemek’ kitabında nasılda tarif ediyor; “Ne yani böylesi korkunç bir dünyanın bir de cehennemi mi var?” Bu acı bir kabulleniş olmasına rağmen hayat kadarda gerçek bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Birde isminizin unutulacak olması fikri, insanın canını yakarken, yaşantımızın, bizi biz yapan değerlerin, kendimize has özelliklerimizin, uğruna savaştığımız onca insanın, hayallerimizin, yapmak için emek verdiğimiz bunca şeyin yani her şeyin yok olacağını bilmek, insanı ‘Bu dünyaya labirentlerde kaybolmak için geldik herhalde ve acı çekiyoruz bir de buranın cehennemi mi var’ karamsarlığına terk ediyor. Hikâyenin sonunda ölmek ve unutulmak kavramları yan yana geliyor. Ölüm olgusu ile unutulmak olgusu birbirine o kadar yakın ki. Ölünce unutuluyorsunuz ya da unutulunca ölüyorsunuz cümlelerinden çıkan anlamlar birbirlerine çokta uzak değiller… Mezarlıklar, kendini vazgeçilmez zanneden insanların kemikleri ile dolu,Tanrı’nın vazgeçme biçimi muazzam ve net bunu hiçbir zaman unutmamak lazım. Tabi ki bizimde derin acılarımız var kalbimizde taşıdığımız mezarlıklar var… Her insanın göğüs kafesi, vazgeçilmiş, acı izler bırakmış, acıtmış insanlarda doludur. Aslında her insan göğüs kafesinde bir mezarlık taşır, o mezarlıkta bütün insanlığa inanmamışlık ve kırgınlık hâkimdir. İnsanlar vazgeçtiklerini göğüs kafesine gömerler, onlarla bir daha karşılaşmak istemezler ya diğerleri… Bazı insanlar vardır ne yaparsanız yapın o mezarlıkta hiç ölmezler hep bir yaşam belirtisi gösterirler, gökteki yıldız gibi mezarlığınıza aydınlık saçarlar. Bu insanların sayıları hiçbir zaman bir elin parmaklarını geçmez çünkü onlar özeldirler. Ezcümle hala yaşayan isimler var çağımızda, isimleri unutulmayan… Bilmiyorum onların unutmamak gibi bir kaygıları var mıydı? Hangi amaçla bu dünyaya iz bıraktılar… Bu sorulara cevap bulma imkânımız olmayabilir fakat onların fikirlerinin yaşadığımı ve aramızda oldukları aşikâr… Yaptıklarımızla, yaşadıklarımızla, yaşattıklarımızla her zaman akıllarda güzel hatırlanan, ismi unutulmayan ve dünyaya değer katan insanlar olarak bu diyardan gitme ümidiyle…    
Ekleme Tarihi: 07 Mart 2021 - Pazar

Hiçlikle var olmak

Erasmus şöyle diyordu; "İsmini hatırlayan son kişi öldüğünde hiç doğmamış olacaksın" O halde ölümlülerin bütün yaşamı bir çeşit masaldan başka nedir, birilerinin, başka birilerinin maskelerini takarak sahneye çıktığı, yönetmenin sahneyi terk etmelerini emrettiği ana kadar herkesin kendine düşen rolü oynadığı bir çeşit masaldan başka nedir ? İnsan bu cümleleri okuyunca sanki tüm sevdiklerini bir anda kaybetmiş gibi hissediyor, tarifi olmayan bir acıyla yüzleşiyor ve sormadan edemiyor; benim ismimi en son kim hatırlayacak acaba? Hayatın merak getiren tarafı her zaman genç kalacak elbette bunun yanında hayatın acı tarafı her zaman ölüm gibi canlı ve dinamik olarak karşımıza çıkacak. Dünya acımasız bir yer bunu anlamak için uzun falanda yaşamamıza gerek yok, hayat size bunu ilk fırsatta göstermek için can atıyor.

Bu durumu Umberto Eco insanın dünya ile mücadelesini ‘Ortaçağ’ı Düşlemek’ kitabında nasılda tarif ediyor; “Ne yani böylesi korkunç bir dünyanın bir de cehennemi mi var?” Bu acı bir kabulleniş olmasına rağmen hayat kadarda gerçek bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Birde isminizin unutulacak olması fikri, insanın canını yakarken, yaşantımızın, bizi biz yapan değerlerin, kendimize has özelliklerimizin, uğruna savaştığımız onca insanın, hayallerimizin, yapmak için emek verdiğimiz bunca şeyin yani her şeyin yok olacağını bilmek, insanı ‘Bu dünyaya labirentlerde kaybolmak için geldik herhalde ve acı çekiyoruz bir de buranın cehennemi mi var’ karamsarlığına terk ediyor. Hikâyenin sonunda ölmek ve unutulmak kavramları yan yana geliyor. Ölüm olgusu ile unutulmak olgusu birbirine o kadar yakın ki. Ölünce unutuluyorsunuz ya da unutulunca ölüyorsunuz cümlelerinden çıkan anlamlar birbirlerine çokta uzak değiller… Mezarlıklar, kendini vazgeçilmez zanneden insanların kemikleri ile dolu,Tanrı’nın vazgeçme biçimi muazzam ve net bunu hiçbir zaman unutmamak lazım. Tabi ki bizimde derin acılarımız var kalbimizde taşıdığımız mezarlıklar var…
Her insanın göğüs kafesi, vazgeçilmiş, acı izler bırakmış, acıtmış insanlarda doludur. Aslında her insan göğüs kafesinde bir mezarlık taşır, o mezarlıkta bütün insanlığa inanmamışlık ve kırgınlık hâkimdir. İnsanlar vazgeçtiklerini göğüs kafesine gömerler, onlarla bir daha karşılaşmak istemezler ya diğerleri… Bazı insanlar vardır ne yaparsanız yapın o mezarlıkta hiç ölmezler hep bir yaşam belirtisi gösterirler, gökteki yıldız gibi mezarlığınıza aydınlık saçarlar. Bu insanların sayıları hiçbir zaman bir elin parmaklarını geçmez çünkü onlar özeldirler.
Ezcümle hala yaşayan isimler var çağımızda, isimleri unutulmayan… Bilmiyorum onların unutmamak gibi bir kaygıları var mıydı? Hangi amaçla bu dünyaya iz bıraktılar… Bu sorulara cevap bulma imkânımız olmayabilir fakat onların fikirlerinin yaşadığımı ve aramızda oldukları aşikâr…
Yaptıklarımızla, yaşadıklarımızla, yaşattıklarımızla her zaman akıllarda güzel hatırlanan, ismi unutulmayan ve dünyaya değer katan insanlar olarak bu diyardan gitme ümidiyle…  

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.