CHP’nin yasaklarla sınavı

 

Soylu’nun sözlü talimatıyla yasak

 

27 Nisan’da bütün il hıfzıssıhha kurullarının aldığı bir ‘tam kapanma’ kararı var. Bütün illerde metin aynı… Bu metinde alkol satış yasağıyla ilgili herhangi bir hüküm yok. İçişleri Bakanlığı’nın genelgesinde de böyle bir hüküm bulunmuyor. Alkol satışına ilişkin tartışmalar ‘yasaktı, serbestti, yasaktı’ seyrinde devam etti malumunuz. Türkiye Tekel Bayileri Platformu Başkanı Özgür Aybaş’ın “Tamam yasak kalktı” diye nokta koyması üzerine herkes evine çekildi, ortalık sakinleşti. İşte tam bu noktada bir genelgeyle yasağı resmileştiremeyen İçişleri Bakanlığı sözlü talimatla topu valilere attı. Bazı valiler de il hıfzıssıhha kurullarını toplayarak işin vebalini paylaştı. Yani ortada güya hükümetin koyduğu bir yasak yok, tamamen yerel dinamiklerin, kent yöneticilerinin vatandaşı düşünerek aldıkları bir karar var. Üstelik bütün kentlerde de yok böyle bir karar. Mesela İstanbul, Ankara, Adana, Mersin gibi illerde valilikler tarafından yayınlanmış karar metinleri bulunmuyor. Varsa bile valiliğin resmi sitesinden yayınlanmamış.

 

Meselenin püf noktası ‘şerh düşmek’

 

Peki bu kararlar nasıl alınmış? Whatsapp üzerinden… Valiler il hıfzıssıhha kurulu üyelerine whatsapp üzerinden metni gönderip onaylamalarını istemiş. Antalya’da Tabipler Odası ve Eczacılar Odası’nın şerhi var. Bu yüzden kararın ‘oybirliğiyle’ değil, ‘oy çokluğuyla’ alındığı duyuruldu. Diğer kentlerdeki kararlarda ise ‘oybirliğiyle’ alındığı yazıyor. Mesele ortaya çıkınca da belediye başkanları ‘imzamız yok’ diye bir mazeretin arkasına sığınıyor. Zaten hiçbir kararda ıslak imza yok. Bu tür toplantılar pandemi yüzünden ya online şekilde yapılıyor, ya da bu son olaydaki gibi Whatsapp’tan mesaj çekilerek ‘atın bakalım imzalarınızı’ deniyor. Burada dikkat edilmesi gereken ince nokta ‘şerh’. Bu metne imza atan CHP’li belediye başkanlarının “ben o yazışmada şöyle bir şerh düştüm ve yasağa karşı çıktım” diye açıklama yapması lazım. Herhangi bir şerh açıklaması yok. Herkes metinde ıslak imzalarının olmadığı detayının arkasına sığınıyor.

 

Seyit Torun için yasak ‘rutin işlem’

 

İşte zurnanın zırt dediği yer de burası. Eğer bu belediye başkanları gerçekten itiraz etmişler, şerh düşmüşler ve imza atmamışlarsa ortada bir skandal var. Bu skandalı açığa çıkartmak, sergilenen yalanı sahiplerinin yüzüne vurmak CHP’li belediyelere düşer. Çıksınlar o zaman bangır bangır konuşsunlar. Ben olsam konuşurum, kimse tutamaz. Eğer gerçekten onay vermemişlerse bu en hafifinden ‘resmi evrakta sahteciliğe’ girer. Devletin valisi, kentin belediye başkanının itirazına rağmen onun yasağa onay verdiği yönünde bir evrak düzenlemiş demektir ki, bu tuz bile çürüdü demektir. Fakat durum Çanakkale Belediye Başkanı’nın söylediği gibiyse, yani “yasağa karşıyım, ama onaylamak zorunda kaldım” kafasındaysalar, o zaman da halkın oylarıyla seçilen CHP’li belediyelerin samimiyeti, sahiciliği, özgürlükçülüğü, kafa yapıları tartışılır. Hatta yerden yere vurulur. Bir belediye başkanı valinin emrindeki kurum müdürü mü? Ne demek ‘imzalamak zorunda kaldım’? Hele ki Seyit Torun’un ‘yasağın rutin işlem sanılarak onaylanması’ açıklaması evlere şenlik… Hangi yasak ‘rutin işlem’ olabilir ki? Haktan, hukuktan, adaletten dem vuran bir CHP’li bunu nasıl söyleyebilir? Üstelik o yasak, kelimenin tam anlamıyla yaşam tarzına yönelmişse, bu tür sözler ‘şecaat arz ederken sirkatin söylemekten’ başka anlama gelmiyor.