Lösemi hastası Yiğit’in en büyük hayali: Okula gitmek
haberimizvar.net- Denizli'de oturan Gülsüm ve Ahmet Akıncı çifti, oğulları Yiğit'i halsizlik ve uyku hali nedeniyle özel bir hastaneye götürdü. Tetkiklerin ardından lösemi tanısı konulan 2,5 yaşındaki Yiğit'in tedavisinin daha profesyonel ilerleyebilmesi için aile Antalya'ya taşındı. Erken tanı sayesinde tedavisine hızla başlanan Yiğit Akıncı’nın hastaneye yatışı yapıldı ve kemoterapi süreci başladı. Yaklaşık 10 aydır ilaç tedavisine devam edilen Yiğit, yeniden okula başlamak ve arkadaşlarıyla oyun oynamak istiyor.
'PSİKOLOJİK OLARAK ÇOK ETKİLENDİ'
Erken tanı sayesinde tedaviye başlandığını belirten anne Gülsüm Akıncı, “Hastalığının belirtileri ortaya ilk çıktığında kendimizi suçladık. 'Biz mi bir şey yaptık bu çocuğa?' diye düşündük. D vitamini eksikliğiyle ortaya çıkıyormuş. Tanı erken konuldu. Sürekli halsizlik ve uyku hali devam ettiği için kan tahlili verdik ve hastalık direkt tahlilde çıktı. Süreç, Yiğit için çok zor oldu. Hastalanmadan önce kreşe gidiyordu ve seviyordu. Sonra kreşten aldık ve hastaneye kapatmışız gibi oldu. Psikolojik olarak çok etkilendi. Çektiği acılar küçücük bir çocuk için dayanılmazdı" diye konuştu.
'O AÇKEN AĞLIYORDU, BİZ YEMEK ZORUNDAYDIK'
Tedavi süreci devam ederken psikolojik olarak çok etkilendiğini ifade eden anne Akıncı, “İlk başlarda sürekli belden tedavi ve kemoterapi veriliyordu. Anesteziden önce 4 saat aç kalması gerekiyordu. O açken ağlıyordu, biz ise yemek zorundaydık. Bu gerçekten çok zordu. Bir noktadan sonra 'Bizden başka bakacak kimse yok, bizim güçlü olmanız gerekiyor' diye düşünüp dirençleniyorduk. Hastalık 5 yıl tekrarlamazsa iyileşmiş kabul ediliyor ama bunun garantisi yok. Tekrar etme ihtimali yüksek bir hastalık. Yenilmemesi gereken çok gıda var, özellikle paketli gıdalar. Yiğit bu konuda çok yardımcı oldu. Hatta kendisi hatırlatıyor. İçtiği suyu bile defalarca soruyor 'Bu hazır su mu' diye. Damar yolu açılırken ben ağlıyorum, o bana 'Sen ağlama' diyor" ifadelerini kullandı.
MİNİK YİĞİT'İN HAYALİ OKULA GİTMEK
Yiğit'in hayallerini anlatan Gülsüm Akıncı, “Ben en çok Yiğit'in okula başlamasını istiyorum. Çünkü okula gitmeyi ve arkadaşları olsun istiyor. Şu an parkta bir gördüğü çocuğu bir daha göremiyoruz. Yakın çevremizde kuzeni ya da akraba çocuğu yok. O yüzden arkadaş çok istiyor. Ben de okula gitsin, hastalık gölgesinden kurtulsun, normal bir çocuk gibi hissetsin istiyorum" dedi.
'BİZ DE ONUNLA ACI ÇEKTİK'
Aile olarak zor günler geçirdiklerini ifade eden Akıncı, “Asıl acıyı Yiğit çekti. Kemoterapi çok ağır bir süreç. Damar yolları bulunamayınca defalarca denemeler yapıldı. Kateter takılmadan önce çok zorlandık. Çocuğun saçları dökülüyor, vücudunda yaralar çıkıyor. Biz de onunla birlikte acı çektik. Hastanede vefat eden, çok ağır hastalıklar geçiren çocukları gördük. İlk başta 'Neden biz' diye düşünüyorsunuz ama süreçte daha zor durumda aileler olduğunu fark ediyorsunuz. Bu gerçekten yıkıcı bir deneyim" diye konuştu.
'SAĞLIK HER ŞEYDEN ÖNEMLİYMİŞ, BUNU ANLADIK'
Yiğit'in yavaş yavaş toparlandığını söyleyen baba Ahmet Akıncı, “Şimdi denizi ve oyun oynamayı çok seviyor. Hastalık süresince oyunlardan mahrum kaldı, biz de telafi etmeye çalışıyoruz. LÖSEV bize çok destek oldu, maddi manevi yanımızda oldular. Sağlık her şeyden önemliymiş, bunu anladık. Yiğit karavanla seyahat etmeyi ve mangal yapmayı özledi. Hastalık tamamen bitince Yiğit'le yeniden karavan tatillerine çıkmak ve piknik yapmak istiyoruz" ifadelerini kullandı.