Ümit Özdağ'a tahliye
haberimizvar.net- "Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" suçlamasıyla yaklaşık beş aydır Silivri’de tutuklu bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, altı günde ikinci kez hakim karşısına çıktı.
Marmara Cezaevi Yerkeşkesi’n 18. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlayan duruşmada Zafer Partisi yöneticilerinin yanı sıra, başta Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, CHP Mersin Milletvekili Hasan Ufuk Çakır, İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Afyonkarahisar Milletvekili Hakan Şeref Olgun, İyi Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, Eski İyi Parti Milletvekili Feridun Bahşi, Eski AKP Milletvekili Emin Şirin ve Eski MHP Milletvekili Nazif Okumuş olmak üzere siyasi parti temsilcileri ve avukatlar, Özdağ’a destek vermek için hazır bulundu.
"SİYASETÇİNİN CEZAEVİNDE NE İŞİ VAR"
Özdağ'ın Silivri Marmara Cezaevi Yerleşkesi'nde görülecek duruşma öncesi Cumhuriyet'e konuşan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, sürece "Siyasetçinin cezaevinde ne işi var" sözleriyle tepki gösterdi. Anayasal ifade özgürlüğünün, siyaset yapma özgürlüğünün askıya alındığını belirten Yavaş, "Masumiyet karinesi, tutukluluğun istisnai önlem olması başta olmak üzere evrensel kurallar ihlal ediliyor. Duruşmadan beraat ve tahliye kararı bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
10.30’da başlaması beklenen duruşma, saat 11.00’de başladı. Ümit Özdağ saat 10.55’te duruşma salonuna geldi. Özdağ’a avukatlar ve destekçiler alkışlarla karşıladı ve salonda İstiklal Marşı okundu.
ÖZDAĞ'DAN SAVCIYA TEPKİ
Duruşmada savcının değişmesi dikkat çekerken mevcut savcı önceki savcının mütalaasını yineleyerek Özdağ’ın cezalandırılması ve tutukluluk halinin devam etmesi yönünde görüş belirtti.
Savcılık mütalaasına “Savcılık mütalaası bir hukuk cinayetidir” sözleriyle tepki gösteren Özdağ, “Mütalaaya bir de suçun zincirlenme işlendiği ifadesi eklenmiş. Oysa ben başka bir değişiklik bekliyordum” ifadelerini kullandı.
Özdağ sözlerine şöyle devam etti:
“RAPORDA ADIM BİLE YOK”
“Savcı mütalaasında Kayseri Emniyet Müdürlüğüne ait olduğu belirtilen imzasız, mühürsüz bir belgeyi kanıt olarak göstermiş. Belgede Ümit Özdağ’ın adı bir kere bile geçmiyor. Belgedeki paylaşımların hiçbirisi de Ümit Özdağ’a ait değil. Üstelik o paylaşımlarla ilgili de takipsizlik kararı verilmiş. Bu takipsizlik kararı da iddianameye eklenmemiş. Kayseri’de yaşananlarda benim paylaşımlarının etkili olduğu söyleniyor ama bunun nasıl olduğu gösterilmiyor. Hukuk adına çok öfkeliyim. Savcıdan rica ediyorum, bu belgenin neresinde geçiyor göstersin ya da mütalaasını değiştirsin. Aksi halde savcılık hem mahkemeye hem de Türk milletine yalan söylemiş olacak.”
Savunmasına 11.05’te başlayan Özdağ, iddianameye konu olan iletileri tek tek okudu. “Savcılık üflediğimizde ne kadar kinli olduğumuzu ortaya çıkaran kinometre icat ettiyse diyecek bir şey yok. Aksi halde savcılık TCK 216’yı yanlış yorumluyor” diyen Özdağ, paylaşımların hiçbirisinde suç unsuru olmadığını söyledi. “Beni bu iletiler yüzünden tutuklayacaksanız tutuklayın. 4,5 aydan fazladır tutukluyum. 4,5 yıl ceza alsam da bu kadar yatarım zaten. Bütün Türkiye’yi mi tutuklayacaksınız” ifadelerini kullandı.
Özdağ yaklaşık 40 dakika süren savunmasını şu sözlerle tamamladı:
“HİÇ ALLAH’TAN KORKMAZ MI?”
Lehimde delilleri koymayarak, lehimde delilleri karartarak iddianameyi hazırlayan savcılık; şimdi de suç olmayan X paylaşımlarımdan dolayı suçlu olduğumu iddia etmekte ve cezalandırılmamı istemektedir. Elbette bu utanç kaynağı olacak iddianame ve mütalaa üzerine eğer mahkemeniz ceza verirse istinafa ve Yargıtay’a gidecektir. Ancak benim merak ettiğim husus bir hukuk insanının, bir savcının, sanığın suçsuz olduğunu bilmesine rağmen, suçlu ilan ettikleri durumda nasıl bir psikolojiye sahip olduklarıdır. Bir insan, bir hukukçu nasıl suçsuz olduğunu bildikleri kişiye suçlu der? Sonra eve gidip nasıl başını yastığa koyar ve uyur? Hiç Allah’tan korkmaz mı? Sayın savcı bilmelidir ki, yaptığı adaletsizlikten Allah da haberdar, kul da haberdar. Savcının Allah’ın ilahi adaletini er geç yaşayacağına eminim.
“AJANLARIN YÜZDE 60’I AFGAN”
İran-İsrail çatışmasına ilişkin dün ekranlarda konuşan gazeteci Çetiner Çetin, İran’daki MOSSAD ajanlarının yüzde 60’ının Afgan mülteci olduğunu söyledi. Ben ülkemin güvenliğinden endişeliyim. Ülkemizde MOSSAD’a, CIA’ya ajanlık yapan ve Türkiye ile gönül bağı bulunmayan çok kişi var. Sayın Hakim; sizin için çok zor bir dava, çok zor bir karar olduğunu biliyorum. Ben burada siyasi bir soruşturma çerçevesinde bulunuyorum. İktidar yanlısı bir politikacı olsaydım, hiç önünüze gelmezdim. Gelseydim bile, beraat kararı vermeniz çok kolay olurdu. Ancak, ben iktidar yanlısı değilim ve bunun suç olduğu bir dönemden geçiyoruz. Bundan dolayı işiniz hiç kolay değil. Üzerinizde büyük bir baskı olduğuna eminim. Sizin iyi bir hukukçu olduğunuzu, sizi tanıyan herkes söylüyor.
Bugün vereceğiniz tek adil karar olan beraat kararı ile 86 milyon insana, merakla bu davanın sonucunu bekleyen Türk milletine, ülkemizde bağımsız yargı olmasa da bağımsız yargıçlar olduğu mesajını verecek ve insanların adalet için tekrar umutlanmasını sağlayacaksınız.
“BAĞIMSIZ BİR ÜLKEDE YAŞASAYDIK…”
Dosyadaki deliller ve iddianame ile savcının mütalaasının ne kadar boş olduğunu siz de gördünüz. Yargıtay kararlarında, failin subjektif olarak kin ve düşmanlığı hedeflemesi gerekir diyor. Oysa ben, size; kin ve düşmanlığı engellemek için yaptığım açıklamaları, hatta yaptığım suç duyurularının kanıtlarını gösterdim. Savunmamda ortaya koyduğum deliller ise her türlü tartışmayı engelleyecek şekilde; benim, Türkiye’nin güvenliğini tehdit altında bırakmayacak bir insan olduğumu size göstermiştir. Yargının gerçekten bağımsız olduğu bir ülkede yaşasaydık, ben 149 gündür hapishanede yatıyor olmazdım. Sizinle bu konuşmayı yapıyor olmazdık.
“SİZE KORKMAYIN DİYORUM”
Sayın Hakim; Sizden istediğim şeyin zor olduğunu biliyorum. Avukatım, hakimlerin sahip olması gereken özellikler arasında cesaretin olmadığını ifade etti. Hukuk devleti olsaydık haklı olurdu. Size korkmayın diyorum, size “Allah’tan başka kimseden korkmayın” diyorum. Bir korku ikliminin olduğu, yargıçlar üzerinde nasıl baskı kurulduğunu bildiğim için size korkmayın derken bunun ne kadar zor olduğunu da biliyorum. Size “korkmayın” derken beraat kararı vermeniz durumunda, size yönelik baskıları bugün için durdurabilecek durumda olduğumu da söyleyemem. Ancak vereceğiniz beraat kararı; hukukun en temel ilkeleri ile Anayasa ve yasaların gereği olacaktır. Allah yardımcınız olsun.”
"TİYATRONUN PARÇASI OLMAK İSTEMİYORUZ"
Özdağ’ın savunmasının ardından duruşmaya Özdağ’ın avukatlarından Savaş Özdağ’ın savunmasıyla devam edildi. Mahkemede kararların önceden alındığına değinen Av. Özdağ, “Biz bir tiyatronun parçası olmak istemiyoruz. Biz gerçekten yargılanmak istiyoruz” dedi.
Çocuk istismarı gibi olayların toplumda her zaman infial yarattığının altını çizen Av. Özdağ, Zafer Partisi kurulmadan önce yaşanan bu tarz olayların görsellerini mahkemeye sundu. Kayseri’de yaşanan olaylar sonrası dönemin MHP Kayseri İl Başkanı’nın konuya ilişkin açıklamalarında Ümit Özdağ’a ilişkin en ufak bir ima bile bulunmadığının altını çizdi. Yine dönemin AKP Kayseri Gençlik Kolları İl Başkanı’nın da manidar bir biçimde görevden alındığını söyledi.
“HÜKÜMLER HAKİMLERİN MİRASIDIR"
Savunmasının sonunda “Bu görüntüler, Ümit Özdağ ve Zafer Partisi’nin Kayseri’deki olaylarla alakasının olmadığını, aksine Ümit Özdağ’ın Kayseri’deki olayları önleme çalıştığı ve etkili olduğunu ortaya koyuyor” diyen Av. Savaş Özdağ, savcıya yönelik şu ifadeleri kullandı: “Bu eklerden sonra mütalaanızı gözden geçirmenizi ve düzeltmenizi bekliyoruz. Ben mesleğimin son dönemindeyim, siz ise başındasınız. Bu hata sizi mesleğinizin sonuna kadar takip eder. Hükümler hakimlerin manevi mirasıdır. Mirasçılar murisleriyle(miras bırakan) övünmek isterler. Siz Ümit Özdağ hakkında hüküm kuracaksınız. Tarih de sizin hakkınızda hüküm kuracak.”
LEHİNE BELGELER DOSYADA YOK
Av. Savaş’tan sonra söz alan Özdağ’ın avukatlarından Kahraman Berk, ikinci mütalaada, ilk savcı mütalaasında olmayan “suçun zincirleme biçimde işlenmesi” suçlamasıyla Özdağ’ın 4,5 değil 7,5 yıla kadar hapis cezası almasının talep edildiğine dikkat çekildi. Başkasına ait takipsizlik kararı verilen bir paylaşımın paylaşılması üzerinden Ümit Özdağ’ın suçlanamayacağını belirten Av. Berk, öte yandan Özdağ’ın lehine olan hiçbir delilin dava dosyasına eklenmediğini söyledi.
"YEMEK ARASI DEĞİL ADALET İSTİYORUM"
Özdağ'ın savunmasının ardından iki avukatı da savunmayı tamamladı. Savunmalar sonrası hakim, Ümit Özdağ'a "Yemek arası verilmesini ister misiniz" sorusunu yöneltti. Özdağ ise hakime "Teşekkür ederim. Yemek arası değil adalet istiyorum" yanıtını verdi. Özdağ'ın yanıtı salonda büyük alkış aldı.
Duruşmaya, Özdağ'ın avukatlarından Murat Yıldız'ın savunması ile devam ediliyor.
Ümit Özdağ’ın avukatları Savaş Özdağ ve Kahraman Berk’in ardından Av. Murat Yıldız savunma yaptı. Savcılığın dayanak yaptığı raporun resmi belge olmadığını ve kağıt parçasından farksız olduğunu belirten Av. Yıldız, Özdağ’ın beraat ve tahliyesini istedi. Avukat savunmalarının tamamlanması sonrası hakim Özdağ’dan son sözlerini istedi.
Özdağ şunları söyledi:
"Zafer Partisi, Anıtkabir ziyareti sonrası Türkistan’da Hoca Ahmet Yasevi türbesini ziyaret edip, oradan aldığı toprağı Hacı Bektaşi Veli türbesinin önündeki karadut ağacının dibine dökerek yola çıktı. Washington’un da, Brüksel’in de, Tel Aviv’in, Moskova’nın da, Pekin’in de şefaati aramadık. Yaşamım boyunca yalnızca Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü savundum. Yaşadığım sürece de buna devam edeceğim. Mahkemeden talebim, yaşadığım haksızlığa son verecek bir karar verilmesi."
DURUŞMAYA ARA VERİLDİ
Özdağ’ın sözleri sonrası mahkeme, karar açıklamak için duruşmaya 1 saat ara verdi.