Antalya 7 büyüklüğünde deprem riski altında

GÜNDEM 22.01.2020 - 16:00, Güncelleme: 07.12.2020 - 14:04
 

Antalya 7 büyüklüğünde deprem riski altında

Salı Grubu toplantısında konuşan Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ramazan Özçelik, Antalya’da 1999 yılından önce inşa edilen 40 bin binanın riskli olduğunu açıkladı. Özçelik, “Bizim deprem beklentimiz Muğla sınırıyla Akdeniz’in içinde meydana gelebilecek faylanma ile olabileceği yönünde. Sadece bu değil, Aksu ile Kırıkkavak Fayı da var. Eğer bu faylar diriyse Antalya merkezi etkileyecek 6.5 ile 7 büyüklüğünde büyük bir depreme yol açabilir. Fakat bu fayların diri olup olmadığını bilmiyoruz” dedi.

haberimizvar.net-Salı Sanayici,  İşadamları ve Kanaat önderleri Grubu’nun (Salı Grubu)  bu haftaki toplantısında Antalya’nın deprem riski masaya yatırıldı. Antalya Tenis ve İhtisas Kulübü’nde (ATİK)  Muharrem Koç’un başkanlığında yapılan toplantıya bu hafta Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ramazan Özçelik konuşmacı olarak katıldı. 50 MİSAFİR KATILDI Salı Grubu Üyelerinden Ebru Kocaacar’ın ev sahipliğini yaptığı bu haftaki  toplantıya Salı Grubu üyelerinin yanı sıra; İnşaat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Mustafa Balcı, Jeoloji Mühendisleri Odası Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik, Müteahhitler Derneği Başkanı Atılgan Sert, Çevre ve Şehircilik İl Müdür Yardımcısı Süleyman Dohman’ın da aralarında bulunduğu  inşaat sektöründen yaklaşık 50 kişi katıldı.   DEPREM GERÇEĞİ Gelecek Partisi kurucularından bağımsız denetçi ve mali müşavir Raziye Gök Aktaş’ın da misafir olduğu toplantıda; Doç Dr. Ramazan Özçelik, Türkiye’nin deprem haritasına göre 55-60 milyon kişinin risk altında olduğunu söyledi.  Ülkemizde 1903 ile 2019 yılları arasında meydana gelen depremlerde toplam 83 bin 88 kişinin hayatını kaybettiğini de anlatan Özçelik, “Yılda neredeyse bin kişiyi depremlerde kaybediyoruz demektir” diye konuştu. ASIL SORUN BİNALAR Türkiye’nin riskli olmasında fay hatlarından kaynaklandığını da söyleyen Özçelik, depreme yol açan sismik hareketlerin sürekli olarak izlendiğini söyledi. Beton kalitesi düşük, içindeki donatı az olan binaların depremlerde daha çok hasar aldığını anlatan Özçelik, “Depremlerde yıkılan binaların genel problemi demirinin yetersiz, beton kalitesinin çok düşük olması. Bu sorunu aşabilmek için 1998 yılında deprem şartnamesinde çok ciddi değişiklikler yapıldı. Ama bu 1998 şartnamesi uygulanamadan 1999 depremi oldu.  Yapımla ilgili elde ettiğimiz veriler uygulanmadan depremle karşılaşılmış oldu. 1999’dan önce yapılan yapı stoklarına bakıldığında çok ciddi bir sıkıntı var. Asıl problem bunlar” dedi. 7 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM RİSKİ Bu yapıların ya güçlendirilmesi, ya da yıkılıp kentsel dönüşümle yeniden inşa edilmesi gerektiğini anlatan Özçelik,  yapılan araştırmalara göre Antalya’nın ikinci deprem kuşağında yer aldığını, batı ilçelerinin ise birinci derece deprem bölgesinde olduğunu açıkladı.   Özçelik, “Bizim deprem beklentimiz Muğla sınırıyla Akdeniz’in içinde meydana gelebilecek faylanma ile olabileceği yönünde.  Sadece bu değil, Aksu ile Kırıkkavak Fayı da var.  Eğer bu faylar diriyse Antalya merkezi etkileyecek 6.5 ile 7 büyüklüğünde büyük bir depreme yol açabilir. Fakat bu fayların diri olup olmadığını bilmiyoruz” dedi. BİNALARA DİKKAT! Antalya’da birinci derece deprem bölgesinde 290 bin kişinin yaşadığını, ikinci derece deprem bölgesinde ise 1 milyon 450 bin kişinin yaşadığını anlatan Özçelik, “Antalya’da da Özellikle 1999’dan önce inşa edilen binalarda yaşayan insanlar risk altında. Bu riski ister görelim ister görmeyelim. Böyle bir gerçek var” dedi. Yüksek katlı binaların daha güvensiz,  az katlı binaların daha güvenli olduğuna ilişkin değerlendirmelerin doğru olmadığını da anlatan Özçelik, “Van depremin de veyahut da Gölcük depreminde Kocaeli’de hiç 13 katlı bina yıkılmamıştır. Risk altındaki binalar 3 ile 8 kat arasındaki binalardır. Neden? Çünkü bu binalarda yeterince mühendislik hizmeti yoktur. 14 katlı bina yapacağınız zaman normal bir mühendisle, işçiyle bunu yapamazsınız. Daha nitelikli mühendis, daha nitelikli iş gücü ile yapabilirsiniz.  Dolayısıyla bizim ülkemizde can kaybına sebep olan binalar ağırlıklı olarak 3 ile 8 kat arasındadır. Antalya’da da 1999 öncesi dönemde inşa edilen 3 ile 8 kat arasında 40 bin civarında bina var” dedi. EVİMİ DEĞİŞTİRMEK ZORUNDA KALDIM Bunların risk altında olduğunu belirten Özçelik kendisinin Korkuteli’ deki evini bu yüzden değiştirdiğini açıkladı. Özçelik, ”Birinci ile 2. derece deprem bölgesi arasında olan Korkuteli’ de binanız 3 ile 8 kat arasındaysa ve de 1999’dan önce yapılmışsa kusura bakmayın risk altındasınız. Ben risk altındaydım, binamı değiştirdim. Bunu herkesi telaşlandırmak için söylemiyorum” diye konuştu. ZEMİNE GÖRE KAT YÜKSEKLİĞİ Kullanılan malzeme kadar, depremlerde can ve mal kayıplarının önlenmesi konusunda projeleri çizen mimarların da,  inşaatlarda çalışan kalıpçı ve demircilerin de çok önemli olduğunu Özçelik, Örneğin bağlantıların iyi yapılmaması, projelerde kolonların pencerenin yanına konulması riski artırıyor” dedi. Mevcut binalar için deprem performans analizlerinin yapılmasını öneren Özçelik, ”Kentsel dönüşüm ve imar uygulamalarında sismik tehlike detaylı olarak araştırılmalıdır. Kat yükseklikleri de buna göre tespit edilmelidir. Örneğin imara açılan Kırcami bölgesinde bu yapılış mıdır?  Bunun bilimsel bir alt yapısı var mı?  Zeminin özelliğine göre belki 2 kat bina yapmak güvenli, belki 8 kat yapmak güvenli, belki de 20 kat yapmak güvenli. Bilimsel gerçek neyse kat yüksekliği ona göre belirlenmeli. Ben daha önce Kırcami ile ilgili bir toplantıda niye 20 kat değil diye sorduğumda bir tanesi çıktı ‘Benim yükseklik korkum var’ cevabını verdi”  diye konuştu. OKULLAR TOPLANMA MERKEZİ OLSUN İMO Şube Başkanı Mustafa Balcı da Antalya’da toplam 967 tane toplanma merkezi olduğunu söyledi. Ancak bunlarla ilgili çoğu kişinin yeterli bilgisinin olmadığını da anlatan Balcı, “Deprem olması halinde ihtiyaçların karşılanabileceği kaç tane yer var” diye konuştu. Balcı bu konuda en elverişli yerlerin okullar olduğunu belirterek okul bahçelerinin toplanma merkezleri ilan edilmesi çağrısında bulundu.  Salı Grubu Başkanı Maharrem Koç’un  “üflesen yıkılacak durumda olan binalar var”  sözü üzerine Çevre ve Şehircilik İl Müdür Yardımcısı Süleyman Dohman kentsel dönüşümle toplam 10 bin yapının yıkıldığını açıkladı. Toplantı teşekkür belgesi takdimiyle son buldu.  
Salı Grubu toplantısında konuşan Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ramazan Özçelik, Antalya’da 1999 yılından önce inşa edilen 40 bin binanın riskli olduğunu açıkladı. Özçelik, “Bizim deprem beklentimiz Muğla sınırıyla Akdeniz’in içinde meydana gelebilecek faylanma ile olabileceği yönünde. Sadece bu değil, Aksu ile Kırıkkavak Fayı da var. Eğer bu faylar diriyse Antalya merkezi etkileyecek 6.5 ile 7 büyüklüğünde büyük bir depreme yol açabilir. Fakat bu fayların diri olup olmadığını bilmiyoruz” dedi.

haberimizvar.net-Salı Sanayici,  İşadamları ve Kanaat önderleri Grubu’nun (Salı Grubu)  bu haftaki toplantısında Antalya’nın deprem riski masaya yatırıldı. Antalya Tenis ve İhtisas Kulübü’nde (ATİK)  Muharrem Koç’un başkanlığında yapılan toplantıya bu hafta Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ramazan Özçelik konuşmacı olarak katıldı.

50 MİSAFİR KATILDI

Salı Grubu Üyelerinden Ebru Kocaacar’ın ev sahipliğini yaptığı bu haftaki  toplantıya Salı Grubu üyelerinin yanı sıra; İnşaat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Mustafa Balcı, Jeoloji Mühendisleri Odası Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik, Müteahhitler Derneği Başkanı Atılgan Sert, Çevre ve Şehircilik İl Müdür Yardımcısı Süleyman Dohman’ın da aralarında bulunduğu  inşaat sektöründen yaklaşık 50 kişi katıldı.  

DEPREM GERÇEĞİ

Gelecek Partisi kurucularından bağımsız denetçi ve mali müşavir Raziye Gök Aktaş’ın da misafir olduğu toplantıda; Doç Dr. Ramazan Özçelik, Türkiye’nin deprem haritasına göre 55-60 milyon kişinin risk altında olduğunu söyledi.  Ülkemizde 1903 ile 2019 yılları arasında meydana gelen depremlerde toplam 83 bin 88 kişinin hayatını kaybettiğini de anlatan Özçelik, “Yılda neredeyse bin kişiyi depremlerde kaybediyoruz demektir” diye konuştu.

ASIL SORUN BİNALAR

Türkiye’nin riskli olmasında fay hatlarından kaynaklandığını da söyleyen Özçelik, depreme yol açan sismik hareketlerin sürekli olarak izlendiğini söyledi. Beton kalitesi düşük, içindeki donatı az olan binaların depremlerde daha çok hasar aldığını anlatan Özçelik, “Depremlerde yıkılan binaların genel problemi demirinin yetersiz, beton kalitesinin çok düşük olması. Bu sorunu aşabilmek için 1998 yılında deprem şartnamesinde çok ciddi değişiklikler yapıldı. Ama bu 1998 şartnamesi uygulanamadan 1999 depremi oldu.  Yapımla ilgili elde ettiğimiz veriler uygulanmadan depremle karşılaşılmış oldu. 1999’dan önce yapılan yapı stoklarına bakıldığında çok ciddi bir sıkıntı var. Asıl problem bunlar” dedi.

7 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM RİSKİ

Bu yapıların ya güçlendirilmesi, ya da yıkılıp kentsel dönüşümle yeniden inşa edilmesi gerektiğini anlatan Özçelik,  yapılan araştırmalara göre Antalya’nın ikinci deprem kuşağında yer aldığını, batı ilçelerinin ise birinci derece deprem bölgesinde olduğunu açıkladı.   Özçelik, “Bizim deprem beklentimiz Muğla sınırıyla Akdeniz’in içinde meydana gelebilecek faylanma ile olabileceği yönünde.  Sadece bu değil, Aksu ile Kırıkkavak Fayı da var.  Eğer bu faylar diriyse Antalya merkezi etkileyecek 6.5 ile 7 büyüklüğünde büyük bir depreme yol açabilir. Fakat bu fayların diri olup olmadığını bilmiyoruz” dedi.

BİNALARA DİKKAT!

Antalya’da birinci derece deprem bölgesinde 290 bin kişinin yaşadığını, ikinci derece deprem bölgesinde ise 1 milyon 450 bin kişinin yaşadığını anlatan Özçelik, “Antalya’da da Özellikle 1999’dan önce inşa edilen binalarda yaşayan insanlar risk altında. Bu riski ister görelim ister görmeyelim. Böyle bir gerçek var” dedi. Yüksek katlı binaların daha güvensiz,  az katlı binaların daha güvenli olduğuna ilişkin değerlendirmelerin doğru olmadığını da anlatan Özçelik, “Van depremin de veyahut da Gölcük depreminde Kocaeli’de hiç 13 katlı bina yıkılmamıştır. Risk altındaki binalar 3 ile 8 kat arasındaki binalardır. Neden? Çünkü bu binalarda yeterince mühendislik hizmeti yoktur. 14 katlı bina yapacağınız zaman normal bir mühendisle, işçiyle bunu yapamazsınız. Daha nitelikli mühendis, daha nitelikli iş gücü ile yapabilirsiniz.  Dolayısıyla bizim ülkemizde can kaybına sebep olan binalar ağırlıklı olarak 3 ile 8 kat arasındadır. Antalya’da da 1999 öncesi dönemde inşa edilen 3 ile 8 kat arasında 40 bin civarında bina var” dedi.

EVİMİ DEĞİŞTİRMEK ZORUNDA KALDIM

Bunların risk altında olduğunu belirten Özçelik kendisinin Korkuteli’ deki evini bu yüzden değiştirdiğini açıkladı. Özçelik, ”Birinci ile 2. derece deprem bölgesi arasında olan Korkuteli’ de binanız 3 ile 8 kat arasındaysa ve de 1999’dan önce yapılmışsa kusura bakmayın risk altındasınız. Ben risk altındaydım, binamı değiştirdim. Bunu herkesi telaşlandırmak için söylemiyorum” diye konuştu.

ZEMİNE GÖRE KAT YÜKSEKLİĞİ

Kullanılan malzeme kadar, depremlerde can ve mal kayıplarının önlenmesi konusunda projeleri çizen mimarların da,  inşaatlarda çalışan kalıpçı ve demircilerin de çok önemli olduğunu Özçelik, Örneğin bağlantıların iyi yapılmaması, projelerde kolonların pencerenin yanına konulması riski artırıyor” dedi. Mevcut binalar için deprem performans analizlerinin yapılmasını öneren Özçelik, ”Kentsel dönüşüm ve imar uygulamalarında sismik tehlike detaylı olarak araştırılmalıdır. Kat yükseklikleri de buna göre tespit edilmelidir. Örneğin imara açılan Kırcami bölgesinde bu yapılış mıdır?  Bunun bilimsel bir alt yapısı var mı?  Zeminin özelliğine göre belki 2 kat bina yapmak güvenli, belki 8 kat yapmak güvenli, belki de 20 kat yapmak güvenli. Bilimsel gerçek neyse kat yüksekliği ona göre belirlenmeli. Ben daha önce Kırcami ile ilgili bir toplantıda niye 20 kat değil diye sorduğumda bir tanesi çıktı ‘Benim yükseklik korkum var’ cevabını verdi”  diye konuştu.

OKULLAR TOPLANMA MERKEZİ OLSUN

İMO Şube Başkanı Mustafa Balcı da Antalya’da toplam 967 tane toplanma merkezi olduğunu söyledi. Ancak bunlarla ilgili çoğu kişinin yeterli bilgisinin olmadığını da anlatan Balcı, “Deprem olması halinde ihtiyaçların karşılanabileceği kaç tane yer var” diye konuştu. Balcı bu konuda en elverişli yerlerin okullar olduğunu belirterek okul bahçelerinin toplanma merkezleri ilan edilmesi çağrısında bulundu.  Salı Grubu Başkanı Maharrem Koç’un  “üflesen yıkılacak durumda olan binalar var”  sözü üzerine Çevre ve Şehircilik İl Müdür Yardımcısı Süleyman Dohman kentsel dönüşümle toplam 10 bin yapının yıkıldığını açıkladı. Toplantı teşekkür belgesi takdimiyle son buldu.  

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.