Antalya’nın binlerce yıllık zenginliği; zeytin

YEREL (DHA) - Demirören Haber Ajansı | 27.12.2020 - 11:15, Güncelleme: 27.12.2020 - 11:15
 

Antalya’nın binlerce yıllık zenginliği; zeytin

Antalya’da 6 bin yıldır tarımı yapılan ve mitolojide Tanrı Zeus’un görünce büyülendiği, olimpiyatlarda birinci olanların onun dallarıyla taçlandırıldığı, özel yasaların koruma altına aldığı ‘zeytin’, günümüzde 183 bin 452 dekar alanda varlığını sürdürüyor.

haberimizvar.net Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Myra-Andriake Kazıları Başkanı Prof. Dr. Nevzat Çevik, Akdeniz’in simgesi üç kutsal ağaçtan birinin zeytin olduğunu söyledi. Selvi, sedir ve zeytin ağacının Antalya’nın kadim zenginlikleri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Çevik, “Zeytin ilaçtır, yemektir, sağlıktır, şandır, barıştır ve bir kültürdür" dedi. Antik çağda yetiştirilen ilk tarım ürününün buğday olduğunu belirten Prof. Dr. Çevik, “Kültürleşmeye uygun emmer ve einkorn (tek başak) cinsleri ilk kez ekilmeye başlanmıştır. Buğdayın en eski adı emmer buğdayının atası ise einkorndur. Buğdayın varlığı eskidir ama kültürleştirme, ekimin ve tarımın başlaması Neolitik dönem başıdır. Neolitik dönemi başlatan olgu zaten tarımın kendisidir. Buna bağlı olarak yerleşik hayat düzeni de başlamıştır" dedi. Zeytinin ise MÖ 10 bin yıl öncesine kadar Doğu Akdeniz havzasının doğal bitki örtüsü olarak yayıldığını anlatan Prof. Dr. Çevik, “En az 6-7 bin yıldır zeytin tarımının yapıldığı söylenebilir. İsrail’de, MÖ 8000’e tarihli zeytin çukuru kalıntıları vardır. Polen analizlerine göre en erken MÖ 3900’de Girit’te dikildiği varsayılır. Linear B tabletleri zeytinin Bronz Çağ ekonomisindeki yerini anlatır. Levant Bölgesi'nde MÖ 4000'li yıllarda ehilleştirilmiştir" diye konuştu. ZEYTİNYAĞI PEK ÇOK ALANDA KULLANILIRDI Zeytinin yemekte, sağlık, kozmetik, ilaç yapımı, spor ve aydınlatma gibi hayatın pek çok alanında kullanıldığını vurgulayan Prof. Dr. Çevik, “Mesela antik çağda sporcular spor yaparken yağlanırdı. Bunu temizlemek, vücuttan sıyırmak için de ‘strigilis’ denilen küçük orağa benzeyen metal bir alet kullanırlardı. Strigilis, o dönemde hamam takımlarının en önemli parçalarından biriydi. Sağlık ve bakım alanında zeytinyağından üretilen çeşitli kremler vardı. Bunlar farklı bitkiler ve baharatlarla da karıştırılarak cilt bakımı için kullanılmaktaydı" dedi. MİTOLOJİDE ZEYTİN Mitolojiye göre, Tanrı Zeus’un kendisine en değerli hediyeyi verene kentin koruyuculuğunu vereceğini anlatan Prof. Dr. Çevik, şunları kaydetti: “Bunun için bir yarışma açar. Yarışmacılar Athena ve Poseidon’dur. Yarışma çetindir. Çünkü ikisi de Zeus’a dünyanın en güzel hediyesini vermek ister. Poseidon dünyanın en uzak diyarlarına gidebilecek, yenilmez, savaşçı bir at hediye eder. Athena ise insanlığa yüz yıllar boyunca bereket ve yaşam kaynağı olacak zeytin ağacını yaratır. Zeytin ağacının muazzamlığı karşısında başta Zeus olmak üzere tüm tanrılar, tanrıçalar büyülenmiştir. Tüm hırsına ve kazanma isteğine rağmen Poseidon bile zeytin ağacından o kadar etkilenmiştir ki, aralarındaki çekişmeye rağmen zeytin ağacının üstünlüğünü kabul eder. Bunun üzerine Athena zeytin ağacından bir dal kırıp Poseidon’a verir ve öylece aralarındaki düşmanlık zeytin ağacının rakipsiz güzelliği karşısında yok olur. Düşmana zeytin dalı uzatmak deyimi de buradan gelir. O günden sonra Athena’nın ismi Atina kentine verilir ve ağaç da Akropolis’e dikilir." SPOR YARIŞMALARININ SİMGESİ Antik dönemin önemli spor yarışmalarından ikisinin Panathinaikos oyunları ve olimpiyat oyunları olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Çevik, “Bu oyunlarda zeytin dallarından yapılmış olan taç takma geleneği vardır. Herodot’un aktarımına göre Athena’nın zeytin ağaçları özel yasalarla koruma altına alınmıştı. Her dört yılda bir Athena’nın doğum gününde yapılan müsabakalarda bu zeytin ağacı dallarından taçlar takılırdı. Oyunda başarı kazanan atletlerin ödülleri ise zeytinlerden sıkılan yağların konulduğu amforalar idi. Olimpiyat oyunları ise Herakles’in bir armağanı olarak görülürdü. Herakles’in Zeus tapınağının yanına diktiği yabani zeytin ağacının dallarından yapılmış taçlar da müsabakalarda kazanan oyunculara verilirdi" diye konuştu. ANADOLU’NUN İLK VAKFI ANTALYA’DA Zeytinin Antalya’nın kadim zenginliği olduğunu yineleyen Prof. Dr. Çevik, Anadolu'nun bilinen en eski vakfı olan 2 bin yıllık zeytinyağı üretim vakfının bulunduğu Kepez ilçesindeki Lyrboton Kome yerleşimiyle de ilgili bilgi verdi. Yüksek kapasiteli zeytinyağı tesislerinin varlığıyla bölgede benzersiz bir üretim merkezi özelliği gösteren yerleşimde en az 80 zeytinyağı işliği bulunduğunu belirten Prof. Dr. Çevik, sözlerine şöyle devam etti: “Antik kentin hikayesi bir kadın ağa olan Arete ile başlıyor. Arete ilk defa kuleyi yaptırıp İmparator Domitian'a ve Perge Artemis'ine adamış ve bir zeytin vakfı kurarak üretimi başlatmış. İlk kez bir vakıf kurulduğuna tanık oluyoruz. Vakfın sahipliği ve kontrolü daha sonra kızı Kille ile devam etmiş. Kille bu yerleşimi ve vakfı korumaya devam etmiş, oğulları Mouas ve Teimotheos ise vakfı geliştirmişler. Günışığına çıkan yazıtlarda vakfın işleyişi ve kurallarıyla ilgili bilgiler var. Yazıtlarda Kille’nin oğlu Teimotheos'un şu sözleri vardır; ‘Henüz hayatta ve akıl sağlığım yerindeyken çiftliği, 600 zeytin ağacını, Üçzeytin ve Killikleis mevkilerindeki fideleri ömür boyu devrediyorum. Annem Kille'nin ölümünden sonra da yerleşimin yöneticisi bu zeytinlikleri aynısıyla korumak ve elde edilen gelirle her yıl eylül başında Apollon festivali düzenlemek zorundadır. Bunları satmaya ve gelirlerini başka amaçla kullanmaya kimsenin yetkisi yoktur. Aksi halde Perge Artemis'ine 1000 dinar ceza ödeyecektir. Bu hususlar her daim böyle kalacaktır.' Böylece vakfın kurumsallaşması sürdürülmüştür." 1 MİLYON 525 BİN TON YAĞLIK VE SOFRALIK ZEYTİNİN 70 BİN 129 TONU ANTALYA’DAN Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Ali Çandır ise Türkiye’de 8 milyon 791 dekar zeytin alanı bulunduğunu, bunun 183 bin 452 dekarının Antalya’da olduğunu belirtti. Türkiye’de 1 milyon 525 bin ton yağlık ve sofralık zeytin üretildiğini kaydeden Çandır, bunun 70 bin 129 tonunun Antalya’da üretildiğini ifade etti. Çandır, Antalya’da zeytin üretimi ve ticaretinin köklerinin Pamfilya dönemine kadar uzandığını ve yarışmalarda bile ödül olarak zeytin ve zeytinyağının takdim edildiğini söyledi. Bölgeye has olan ve geçmişi derin olan Tavşan Yüreği Zeytin’in tescili için Türk Marka ve Patent Kurumu’na başvurduklarını ve 2018 yılında coğrafi işaret belgesi alındığını belirten Çandır, “Antalya İlinde Yetiştirilen Tavşan Yüreği Zeytin Çeşidi, Beylik ve Karazeytin Zeytin Tiplerinin Coğrafi İşarete Temel Oluşturabilecek Şekilde Yöresel Farklılıklarının Tespit Edilmesi Projesi ile Beylik, Karazeytin, Tavşan Yüreği zeytin üzerine yaptığımız çalışma sonucu Beylik Zeytin çeşit olarak tescillendi. Yağ kalitesi çok iyi olan Beylik Zeytin’in bölgede yaygınlaştırılması için çalışmalar yürütüyoruz" dedi. Çandır, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ile zeytinin doğru çeşitlerinin doğru üretim metodlarıyla üretimi ve yaygınlaştırılması için birlikte çalıştıklarını belirterek, “Bu kapsamda online düzenlediğimiz Zeytin Mektebi ile binlerce kişiye ulaştık. Zeytin Mektebi’nde budamadan sulama, zeytinin mitolojisinden pazarlamasına kadar birçok konuda katılımcılar bilgilendirildi" diye konuştu.
Antalya’da 6 bin yıldır tarımı yapılan ve mitolojide Tanrı Zeus’un görünce büyülendiği, olimpiyatlarda birinci olanların onun dallarıyla taçlandırıldığı, özel yasaların koruma altına aldığı ‘zeytin’, günümüzde 183 bin 452 dekar alanda varlığını sürdürüyor.

haberimizvar.net

Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Myra-Andriake Kazıları Başkanı Prof. Dr. Nevzat Çevik, Akdeniz’in simgesi üç kutsal ağaçtan birinin zeytin olduğunu söyledi. Selvi, sedir ve zeytin ağacının Antalya’nın kadim zenginlikleri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Çevik, “ Zeytin ilaçtır, yemektir, sağlıktır, şandır, barıştır ve bir kültürdür" dedi. Antik çağda yetiştirilen ilk tarım ürününün buğday olduğunu belirten Prof. Dr. Çevik, “Kültürleşmeye uygun emmer ve einkorn (tek başak) cinsleri ilk kez ekilmeye başlanmıştır. Buğdayın en eski adı emmer buğdayının atası ise einkorndur. Buğdayın varlığı eskidir ama kültürleştirme, ekimin ve tarımın başlaması Neolitik dönem başıdır. Neolitik dönemi başlatan olgu zaten tarımın kendisidir. Buna bağlı olarak yerleşik hayat düzeni de başlamıştır" dedi.

Zeytinin ise MÖ 10 bin yıl öncesine kadar Doğu Akdeniz havzasının doğal bitki örtüsü olarak yayıldığını anlatan Prof. Dr. Çevik, “En az 6-7 bin yıldır zeytin tarımının yapıldığı söylenebilir. İsrail’de, MÖ 8000’e tarihli zeytin çukuru kalıntıları vardır. Polen analizlerine göre en erken MÖ 3900’de Girit’te dikildiği varsayılır. Linear B tabletleri zeytinin Bronz Çağ ekonomisindeki yerini anlatır. Levant Bölgesi'nde MÖ 4000'li yıllarda ehilleştirilmiştir" diye konuştu.

ZEYTİNYAĞI PEK ÇOK ALANDA KULLANILIRDI

Zeytinin yemekte, sağlık, kozmetik, ilaç yapımı, spor ve aydınlatma gibi hayatın pek çok alanında kullanıldığını vurgulayan Prof. Dr. Çevik, “Mesela antik çağda sporcular spor yaparken yağlanırdı. Bunu temizlemek, vücuttan sıyırmak için de ‘strigilis’ denilen küçük orağa benzeyen metal bir alet kullanırlardı. Strigilis, o dönemde hamam takımlarının en önemli parçalarından biriydi. Sağlık ve bakım alanında zeytinyağından üretilen çeşitli kremler vardı. Bunlar farklı bitkiler ve baharatlarla da karıştırılarak cilt bakımı için kullanılmaktaydı" dedi.

MİTOLOJİDE ZEYTİN

Mitolojiye göre, Tanrı Zeus’un kendisine en değerli hediyeyi verene kentin koruyuculuğunu vereceğini anlatan Prof. Dr. Çevik, şunları kaydetti:

“Bunun için bir yarışma açar. Yarışmacılar Athena ve Poseidon’dur. Yarışma çetindir. Çünkü ikisi de Zeus’a dünyanın en güzel hediyesini vermek ister. Poseidon dünyanın en uzak diyarlarına gidebilecek, yenilmez, savaşçı bir at hediye eder. Athena ise insanlığa yüz yıllar boyunca bereket ve yaşam kaynağı olacak zeytin ağacını yaratır. Zeytin ağacının muazzamlığı karşısında başta Zeus olmak üzere tüm tanrılar, tanrıçalar büyülenmiştir. Tüm hırsına ve kazanma isteğine rağmen Poseidon bile zeytin ağacından o kadar etkilenmiştir ki, aralarındaki çekişmeye rağmen zeytin ağacının üstünlüğünü kabul eder. Bunun üzerine Athena zeytin ağacından bir dal kırıp Poseidon’a verir ve öylece aralarındaki düşmanlık zeytin ağacının rakipsiz güzelliği karşısında yok olur. Düşmana zeytin dalı uzatmak deyimi de buradan gelir. O günden sonra Athena’nın ismi Atina kentine verilir ve ağaç da Akropolis’e dikilir."

SPOR YARIŞMALARININ SİMGESİ

Antik dönemin önemli spor yarışmalarından ikisinin Panathinaikos oyunları ve olimpiyat oyunları olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Çevik, “Bu oyunlarda zeytin dallarından yapılmış olan taç takma geleneği vardır. Herodot’un aktarımına göre Athena’nın zeytin ağaçları özel yasalarla koruma altına alınmıştı. Her dört yılda bir Athena’nın doğum gününde yapılan müsabakalarda bu zeytin ağacı dallarından taçlar takılırdı. Oyunda başarı kazanan atletlerin ödülleri ise zeytinlerden sıkılan yağların konulduğu amforalar idi. Olimpiyat oyunları ise Herakles’in bir armağanı olarak görülürdü. Herakles’in Zeus tapınağının yanına diktiği yabani zeytin ağacının dallarından yapılmış taçlar da müsabakalarda kazanan oyunculara verilirdi" diye konuştu.

ANADOLU’NUN İLK VAKFI ANTALYA’DA

Zeytinin Antalya’nın kadim zenginliği olduğunu yineleyen Prof. Dr. Çevik, Anadolu'nun bilinen en eski vakfı olan 2 bin yıllık zeytinyağı üretim vakfının bulunduğu Kepez ilçesindeki Lyrboton Kome yerleşimiyle de ilgili bilgi verdi. Yüksek kapasiteli zeytinyağı tesislerinin varlığıyla bölgede benzersiz bir üretim merkezi özelliği gösteren yerleşimde en az 80 zeytinyağı işliği bulunduğunu belirten Prof. Dr. Çevik, sözlerine şöyle devam etti:

“Antik kentin hikayesi bir kadın ağa olan Arete ile başlıyor. Arete ilk defa kuleyi yaptırıp İmparator Domitian'a ve Perge Artemis'ine adamış ve bir zeytin vakfı kurarak üretimi başlatmış. İlk kez bir vakıf kurulduğuna tanık oluyoruz. Vakfın sahipliği ve kontrolü daha sonra kızı Kille ile devam etmiş. Kille bu yerleşimi ve vakfı korumaya devam etmiş, oğulları Mouas ve Teimotheos ise vakfı geliştirmişler. Günışığına çıkan yazıtlarda vakfın işleyişi ve kurallarıyla ilgili bilgiler var. Yazıtlarda Kille’nin oğlu Teimotheos'un şu sözleri vardır; ‘Henüz hayatta ve akıl sağlığım yerindeyken çiftliği, 600 zeytin ağacını, Üç zeytin ve Killikleis mevkilerindeki fideleri ömür boyu devrediyorum. Annem Kille'nin ölümünden sonra da yerleşimin yöneticisi bu zeytinlikleri aynısıyla korumak ve elde edilen gelirle her yıl eylül başında Apollon festivali düzenlemek zorundadır. Bunları satmaya ve gelirlerini başka amaçla kullanmaya kimsenin yetkisi yoktur. Aksi halde Perge Artemis'ine 1000 dinar ceza ödeyecektir. Bu hususlar her daim böyle kalacaktır.' Böylece vakfın kurumsallaşması sürdürülmüştür."

1 MİLYON 525 BİN TON YAĞLIK VE SOFRALIK ZEYTİNİN 70 BİN 129 TONU ANTALYA’DAN

Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Ali Çandır ise Türkiye’de 8 milyon 791 dekar zeytin alanı bulunduğunu, bunun 183 bin 452 dekarının Antalya’da olduğunu belirtti. Türkiye’de 1 milyon 525 bin ton yağlık ve sofralık zeytin üretildiğini kaydeden Çandır, bunun 70 bin 129 tonunun Antalya’da üretildiğini ifade etti. Çandır, Antalya’da zeytin üretimi ve ticaretinin köklerinin Pamfilya dönemine kadar uzandığını ve yarışmalarda bile ödül olarak zeytin ve zeytinyağının takdim edildiğini söyledi. Bölgeye has olan ve geçmişi derin olan Tavşan Yüreği Zeytin’in tescili için Türk Marka ve Patent Kurumu’na başvurduklarını ve 2018 yılında coğrafi işaret belgesi alındığını belirten Çandır, “ Antalya İlinde Yetiştirilen Tavşan Yüreği Zeytin Çeşidi, Beylik ve Kara zeytin Zeytin Tiplerinin Coğrafi İşarete Temel Oluşturabilecek Şekilde Yöresel Farklılıklarının Tespit Edilmesi Projesi ile Beylik, Karazeytin, Tavşan Yüreği zeytin üzerine yaptığımız çalışma sonucu Beylik Zeytin çeşit olarak tescillendi. Yağ kalitesi çok iyi olan Beylik Zeytin’in bölgede yaygınlaştırılması için çalışmalar yürütüyoruz" dedi. Çandır, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ile zeytinin doğru çeşitlerinin doğru üretim metodlarıyla üretimi ve yaygınlaştırılması için birlikte çalıştıklarını belirterek, “Bu kapsamda online düzenlediğimiz Zeytin Mektebi ile binlerce kişiye ulaştık. Zeytin Mektebi’nde budamadan sulama, zeytinin mitolojisinden pazarlamasına kadar birçok konuda katılımcılar bilgilendirildi" diye konuştu.

Antalya HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.