Apolitik yaşam

GÜNDEM 16.11.2022 - 23:14, Güncelleme: 16.11.2022 - 23:14
 

Apolitik yaşam

Yaşı benimle veya daha eski olanlar pekâlâ bilirler. Yakın tarihin sayfalarında gençlerin okuduğu, ama yaşamadıkları, tecrübe etmedikleri için çok da anlayamadıkları 12 Eylül darbesinin hâlâ izlerini taşıyoruz aslında. Semptomları halen devam ediyor hepimizde.

Bir kısmımız bunu evlatlara, gelecek kuşaklarımıza da aktarıyoruz özenle. Böylece de iyileşmiyor, iyileşemiyoruz. Görülen o ki 12 Eylül’ün istediği yönlendirdiği insan tipidir apolitik insan. Korku ikliminden çıkan bir semptomdur bence kendisi. Politika suçtur, siyaset mi? Uzak dur. Örgütlenme? Aman ha, kelime bile terörist söylemi gibi. Hadi parti diyelim? Hani güzel bir gelecek, iyi bir yaşam, refah, çocuklar falan? “Herkes bitti, sen mi kaldın memleketi kurtaracak, sen boş ver keyfine bak.” “Ama yanlış giden bir şeyler var?” “Aman ha yerin kulağı var, konuşma, otur evinde sıcak sıcak.” Gün/mün, kek/ börek, kısır/mısır falan filan kadınlara.. Erkeklere de bir kahve/ çay veya alkol, okey/ mokey, tavla.. Peki kitap? Gazete? “Ne işin var, alim mi olacaksın, derdin ne?” Olmadı mı bu da? Tatmin etmedi mi seni, sıkıldın mı yani? Bir de senin olmayan hayatlarda, tatil köylerinde/ otellerde 3-5 gün borçla yaşa. Şükret haline, politika bu, hükümette giden gider, kalan kalır, onlar işini bilir sana ne... Bu sananecilikle geldik işte bugünlere.. Uzun süredir böyleydik ve hatta neredeyse halen böyleyiz. Bize dokunmayan bin yaşasın da, kendisi nereye ne yaparsa yapsın. Rüşvetmiş, kesesini doldurmakmış, özgürlükmüş, hakmış hukukmuş.. Sana dokunmuyorsa boş ver, takılma, zararlıdır düşüncelerin, at en yakın çöpe. Sen televizyonda magazin, dizi mizi, diriliş/yükseliş falan, onu bunu izle. Bir de kim kiminle kaçmış kim kimi aldatmış, kaç kişiyle yatmış ona hakim ol, yeter. Tatlı hayat bu işte... Şimdilerde durum herkese, her eve dokunuyor. Bana dokunmayan mantığı normal vatandaşa, sana, bana, işçiye, işsize, kadına, erkeğe, çoluğa, çocuğa, küçük bir kısım hariç hemen hemen her kesime artık işlemiyor. Artık siyaset de, alınan kararlar da, ekonomi de, adalet de, kısacası her şey, herkese dokunuyor. Apolitiklerin bir kısmı, şükür edebiyatı ile hala ana akımda oyalanıyor. Diğerleri uyanmış, şaşkın şaşkın bakıyor. Ne oluyor, ne olacak şimdi? Ne olmalı biliyor musunuz? Bence öncelikle bu semptomdan kurtulmalı artık. Kendimize gelmeli. Geçmişi değiştiremeyiz, yaralarımız da çok muhakkak. Ama geçmişin izleri ve tahrifatı ile geleceği de kaybedemeyiz. Böyle bir lüksümüz yok. Bu yüzden apolitik denilen kavramı, apolitik yaşamı süratle bırakmak lazım bir tarafa. Korku ikliminden çıkıp, sessizliği bırakıp, özgürce düşünmeli, neredeyiz, ne oldu ve ne oluyor demek zorundayız hep birlikte. Politika, siyaset, örgütlenme tü kaka değil, terör değil, ahlaksızlık değil. Anlaşılanın aksine, koltuk sevdası, cep doldurma, bireysel kurtuluş da değil. Hep birlikte toplum için birliktelik, birlikte mücadele etmek ve daha iyiye ulaşmak için emek sarf etmek demek aslında. Bizler, sıradan insanlar apolitize edilirken, siyasetle ilgilenmezken, bakın etrafınıza şöyle bir, kimler ne yapmış biz uyurken. Tarikat ve cemaatlere kimisi güzelleme yapan, kimisi öfkelenen sevgili dostlar. Onlar ne yapıyor sanırsınız? Birlikte, bir araya gelip aslında politikanın dik alasını yapıyorlar. Tek farkı şu ki onlar, adına siyaset değil de; din, iman ve inanç diyerek bir araya geliyorlar. Dikkat cümleye;” bir araya gelmek”, yani birleşmek, birleşerek güçlenmek, hakları için mücadele etmek. Peki; politikadan, siyasetten, seçimden, gündemden uzak durmaya çalışan, mümkünse oy vermek bile istemeyen, günlük yaşantı dünyası içinde, yaşam döngüsü içinde dönen sevgili dostlar. Bu döngü nereye kadar? Hadi siz yırttınız diyelim, ömrünüz az kaldı, ya çocuklar? Biz ne yapıyoruz? Kim bizim hakkımızı savunuyor? Apolitik duruş nereye kadar? Neden biz de hakkımıza sahip çıkmıyoruz? Politikaysa politika, örgütlenme ise örgütlenme, kim tutuyor bizi görünmez zincirlerimizden başka? Neden seslere katılmıyor, desteklemiyor, birleşmiyoruz? Bu gidiş nereye kadar? Partiler, STK lar, sendikalar ne için? Hepsi bizim için. Evet, bizi kurtaracak, hakkımızı hukukumuzu savunacak, bizi ihya edecek kahramanlar beklemeyelim artık, çok geç. Bu çağ kahramanlar çağı değil. Kendi yaşamımız ve geleceğimiz için, çocuklarımız için demokratik haklarımızı kullanalım. Birleşelim, ses verelim, destek olalım birbirimize. Apolitik yaşamlardan vazgeçelim, yaşam henüz bizden vazgeçmeden. En önemlisi ise; mutlaka ama mutlaka, o seçim sandıklarına gidip oyumuza sonuna kadar sahip çıkalım. Unutmayalım ki gelecek hâlâ bizim elimizde ve bizde...  
Yaşı benimle veya daha eski olanlar pekâlâ bilirler. Yakın tarihin sayfalarında gençlerin okuduğu, ama yaşamadıkları, tecrübe etmedikleri için çok da anlayamadıkları 12 Eylül darbesinin hâlâ izlerini taşıyoruz aslında. Semptomları halen devam ediyor hepimizde.

Bir kısmımız bunu evlatlara, gelecek kuşaklarımıza da aktarıyoruz özenle.

Böylece de iyileşmiyor, iyileşemiyoruz.

Görülen o ki 12 Eylül’ün istediği yönlendirdiği insan tipidir apolitik insan. Korku ikliminden çıkan bir semptomdur bence kendisi.

Politika suçtur, siyaset mi? Uzak dur. Örgütlenme? Aman ha, kelime bile terörist söylemi gibi.

Hadi parti diyelim? Hani güzel bir gelecek, iyi bir yaşam, refah, çocuklar falan?

“Herkes bitti, sen mi kaldın memleketi kurtaracak, sen boş ver keyfine bak.”

“Ama yanlış giden bir şeyler var?”

“Aman ha yerin kulağı var, konuşma, otur evinde sıcak sıcak.”

Gün/mün, kek/ börek, kısır/mısır falan filan kadınlara..

Erkeklere de bir kahve/ çay veya alkol, okey/ mokey, tavla..

Peki kitap? Gazete?

“Ne işin var, alim mi olacaksın, derdin ne?”

Olmadı mı bu da? Tatmin etmedi mi seni, sıkıldın mı yani? Bir de senin olmayan hayatlarda, tatil köylerinde/ otellerde 3-5 gün borçla yaşa.

Şükret haline, politika bu, hükümette giden gider, kalan kalır, onlar işini bilir sana ne...

Bu sananecilikle geldik işte bugünlere..

Uzun süredir böyleydik ve hatta neredeyse halen böyleyiz.

Bize dokunmayan bin yaşasın da, kendisi nereye ne yaparsa yapsın.

Rüşvetmiş, kesesini doldurmakmış, özgürlükmüş, hakmış hukukmuş..

Sana dokunmuyorsa boş ver, takılma, zararlıdır düşüncelerin, at en yakın çöpe.

Sen televizyonda magazin, dizi mizi, diriliş/yükseliş falan, onu bunu izle.

Bir de kim kiminle kaçmış kim kimi aldatmış, kaç kişiyle yatmış ona hakim ol, yeter. Tatlı hayat bu işte...

Şimdilerde durum herkese, her eve dokunuyor. Bana dokunmayan mantığı normal vatandaşa, sana, bana, işçiye, işsize, kadına, erkeğe, çoluğa, çocuğa, küçük bir kısım hariç hemen hemen her kesime artık işlemiyor.

Artık siyaset de, alınan kararlar da, ekonomi de, adalet de, kısacası her şey, herkese dokunuyor. Apolitiklerin bir kısmı, şükür edebiyatı ile hala ana akımda oyalanıyor. Diğerleri uyanmış, şaşkın şaşkın bakıyor. Ne oluyor, ne olacak şimdi?

Ne olmalı biliyor musunuz? Bence öncelikle bu semptomdan kurtulmalı artık. Kendimize gelmeli.

Geçmişi değiştiremeyiz, yaralarımız da çok muhakkak. Ama geçmişin izleri ve tahrifatı ile geleceği de kaybedemeyiz. Böyle bir lüksümüz yok.

Bu yüzden apolitik denilen kavramı, apolitik yaşamı süratle bırakmak lazım bir tarafa. Korku ikliminden çıkıp, sessizliği bırakıp, özgürce düşünmeli, neredeyiz, ne oldu ve ne oluyor demek zorundayız hep birlikte. Politika, siyaset, örgütlenme tü kaka değil, terör değil, ahlaksızlık değil. Anlaşılanın aksine, koltuk sevdası, cep doldurma, bireysel kurtuluş da değil. Hep birlikte toplum için birliktelik, birlikte mücadele etmek ve daha iyiye ulaşmak için emek sarf etmek demek aslında. Bizler, sıradan insanlar apolitize edilirken, siyasetle ilgilenmezken, bakın etrafınıza şöyle bir, kimler ne yapmış biz uyurken.

Tarikat ve cemaatlere kimisi güzelleme yapan, kimisi öfkelenen sevgili dostlar. Onlar ne yapıyor sanırsınız? Birlikte, bir araya gelip aslında politikanın dik alasını yapıyorlar. Tek farkı şu ki onlar, adına siyaset değil de; din, iman ve inanç diyerek bir araya geliyorlar. Dikkat cümleye;” bir araya gelmek”, yani birleşmek, birleşerek güçlenmek, hakları için mücadele etmek.

Peki; politikadan, siyasetten, seçimden, gündemden uzak durmaya çalışan, mümkünse oy vermek bile istemeyen, günlük yaşantı dünyası içinde, yaşam döngüsü içinde dönen sevgili dostlar.

Bu döngü nereye kadar? Hadi siz yırttınız diyelim, ömrünüz az kaldı, ya çocuklar?

Biz ne yapıyoruz? Kim bizim hakkımızı savunuyor? Apolitik duruş nereye kadar? Neden biz de hakkımıza sahip çıkmıyoruz? Politikaysa politika, örgütlenme ise örgütlenme, kim tutuyor bizi görünmez zincirlerimizden başka? Neden seslere katılmıyor, desteklemiyor, birleşmiyoruz? Bu gidiş nereye kadar? Partiler, STK lar, sendikalar ne için? Hepsi bizim için.

Evet, bizi kurtaracak, hakkımızı hukukumuzu savunacak, bizi ihya edecek kahramanlar beklemeyelim artık, çok geç. Bu çağ kahramanlar çağı değil. Kendi yaşamımız ve geleceğimiz için, çocuklarımız için demokratik haklarımızı kullanalım. Birleşelim, ses verelim, destek olalım birbirimize.

Apolitik yaşamlardan vazgeçelim, yaşam henüz bizden vazgeçmeden.

En önemlisi ise; mutlaka ama mutlaka, o seçim sandıklarına gidip oyumuza sonuna kadar sahip çıkalım.

Unutmayalım ki gelecek hâlâ bizim elimizde ve bizde...

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.