Büyükşehir’e mektup

GÜNDEM 20.06.2021 - 19:05, Güncelleme: 20.06.2021 - 19:05
 

Büyükşehir’e mektup

Mektuplar, mesajlar, bilgi notları bir gazetecinin haber kaynakları arasındadır.

İdris Özyol- Mektuplar, mesajlar, bilgi notları bir gazetecinin haber kaynakları arasındadır. Hatta bazen en önemli kaynak haline bile gelebilirler. Bu mektuplardaki, mesajlardaki bilgilerin, iddiaların araştırılması, soruşturulması gerekir, fakat bazen olduğu gibi aktarmak da kapalı kapıların açılması, gerçek bilgilerin ortaya çıkması açısından bir yöntem olabilir. Sonuçta bir kurumun derinliklerini orada çalışanlar, sorunların kaynağını da ona maruz kalanlar bilir. Geçmişte Antalya Büyükşehir Belediyesi’nden, ASAT’tan, Şehir Tiyatrosu’ndan yazılan mektupları köşeme taşıdım. Bunların bir kısmından da yargılandım, ama hepsi beraatla sonuçlandı. Şimdi bir mektup daha var elektronik posta kutumda. Menderes Türel döneminde isimsiz bir ihbarla belediyeden atılan Tüm-Bel-Sen üyesi Mehmet Zengül’ün mektubu. Hem geçmiş dönemi, hem de bugünü anlamak açısından önemli bir metin. Sözü ona bırakıyorum… Büyükşehir’in ‘en mağduru’ “Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin tek mağduruyum gibi bir cümle kurmayacağım. Tek mağdur ben değilim, ancak ‘en mağdur kişi benim’ dersem abartmış olmam. Menderes Türel döneminde başlayan ve hala süren bir mağduriyet. AKP belediyeyi kazanınca ilk iş olarak taşeron işçileri kapı önüne koydular. Daha seçim sonuçları kesinleşmeden adının çok önemli olmadığı bir kadın vekil öncülüğünde belediye binası taraftarlarıyla basılmış kimi çalışanlar tartaklanmış, esas olarak diğer çalışanlara gözdağı verilmişti. Bir taraftar gür sesiyle ve parmak sallayarak, ‘buradan defolup gideceksiniz, sizin oturduğunuz bu koltuklarda biz oturacağız’ diyordu. Koltuğa bu partizan oturdu mu bilmem, ama korkuyu saldılar belediye içine”. ‘5 yıldır kumda oynatılıyorum’ “Mağduriyet kelimesiyle başladım; bu kelimenin sanki bir tılsımı var gibi geliyor bana. Adamlar iktidar, adamlar muktedir, ama aynı zamanda mağdur. Gerçek mağdurlar ise kumda oynasın! Ben beş yıldır kumda oynuyorum. Kumda oynatılıyorum. Türel yönetimi, ‘taşeron işçisi fazla’ dedi, kimsenin gözünün yaşına bakmaksızın kapıyı gösterdi. Sonra fazlalık diye kapıya konanların misliyle yenileri kapıdan içeri girdi. Bilen bilir, bilmeyene iki çift laf ile anlatalım. Devlet memurunun iş güvencesi devletin diğer çalışanı işçiye göre daha fazladır. Devlet memurunu korur! Yasası vardır. 657 sayılı yasa memurun güvencesidir. Böyle bilinir. Yani ben öyle kolayca kapı önüne konmadım. Konamazdım”. Menderes Türel’e verilen karne “Önce kadrolaşma ile işe başladılar Bürokratlar işinden olmadı, ama yıllarca kendilerine iş verilmeyerek kızağa alındılar. Kendilerince muhalif olan memurlar şehrin ücra yerlerine sürüldüler. Örneğin Kaş’a sürülen memur dava açıp geri dönmesiyle soluğu İbradı da aldı. Oralardan davayla geri dönenlere yıllarca iş verilmedi. İnsanların onurlarıyla oynadılar. Dert o kadar çok ve büyük ki kendi derdime bir türlü gelemediğimin farkındayım. Büyükşehir Belediyesi’nde örgütlü bir sendika ve onun başkanı, Türel’e kırıklarla dolu bir karne verdi. Çok baskı görmelerine rağmen başkanlık önünde çadır kurup gecelediler. Sendikanın başkanı çıbanın başıydı ve derhal gereği yapılmalıydı. Ama sendika başkanı ve üyelerinin iş güvencesi vardı. ‘Olsun, ne olacak, bulunur bir yol’ dediler ve hukukta yeri olmasa da ‘isimsiz imzasız bir mektup’ gerekçe gösterilerek sendikanın başkanı İlhan Karakurt’un işine son verdiler”. İsimsiz mektupla yapılan ihbar “Bu mektup ile bir kişi işten atılmıştı, ama mektup parmak sallıyordu. İşine son verilen başkanın yanında durmak bir görevdi. Kaçmak olmazdı. Yaklaşık beş ay sonra bu ‘isimsiz imzasız mektup’ beni de işimden etti. Sendika ve duyarlı kesimler buna da sesini yükseltti, ama bize git kumda oyna denmişti bir kere. Ekmeğimiz elimizden alınmış, borçlarımızla baş başa bırakılmıştık. Açlıkla yoksullukla ‘terbiye imtihanına’ tabi tutulduk. Her şeye rağmen kumda oynamak yerine mücadeleden vaz geçmedik. Davalar açtık. Memlekette adaletin durumu herkesin malumu. Yerel mahkeme muktedirin dediğini yaptı, İlhan Karakurt davayı Danıştay’a taşıdı. Uzun bekleyişten sonra nihayet Danıştay, İlhan Karakurt’u haklı buldu ve işine başladı”. Savcı olmak için dava satan avukat “Gelelim isimsiz imzasız mektubun diğer mağduru olarak ben de davamı açtım. İdare Mahkemesi’nden farklı bir sonuç beklemiyorduk. Beklediğimiz gibi de oldu. Sürpriz yoktu. Beklemediğimiz bir şey de olmuş, ama biz onu yaklaşık bir buçuk yıl sonra öğrendik. Avukatım davamı temyize gitmemiş, ama bize ‘dava Konya Bölge İdare Mahkemesi’nde’ diyerek savcı olma peşine düşmüş ve amacına ulaşmış. Menderes Türel Belediyesi sadece İlhan Karakurt ve Memet Zengül’ü işten atmamış meğer. Bu iki kişiyi işe alan (aslında durumu birbiriyle aynı olan 3 kişi vardı ikisi işten atılmış, biri ise Türel döneminde müdür yapılmıştı.) eski belediye başkanı Mustafa Akaydın, genel sekreter, sekreter yardımcısı, daire başkanı ve bir müdür için de İçişleri Bakanlığından yargılanmaları için izin istemiş, İçişleri Bakanlığı da ‘izin’ vermiş. Başkan Akaydın ve diğerleri konuyu yargıya taşımışlar. Danıştay da, İlhan Karakurt ve Memet Zengül için ‘yapılan işlem hukuka uygundur’ diyerek yargılama iznini iptal etmiştir”. Zengül’ün mağduriyeti hala sürüyor “Başkan Akaydın’ın kararını gerekçe göstererek idare mahkemesinden yargılamanın yenilenmesini istedim. Keza bir şey ya yasaya uygundur ya da değildir. İşe başlatan başkan Danıştay tarafından haklı bulunduysa işten atan başkan haksızdır diye düşündük; ama boşuna. İdare Mahkemesi yargılamayı yenilemedi. İlhan Karakurt önce Danıştay kararı ve ardından yerel mahkeme kararıyla işine döndü. Yine umutlandık. Ortada bir emsal karar vardı ve lehe uygulanmalıydı. En başta söyledim Menderes Türel döneminin tek mağduru olmasam da en mağdur memuru ben oldum. AKP seçimi kaybetti, CHP kazandı. Türel döneminin haksız ve hukuksuz uygulamalarının son bulması için bir umuttu. Ancak Memet Zengül’ün mağduriyeti hala devam ediyor”.
Mektuplar, mesajlar, bilgi notları bir gazetecinin haber kaynakları arasındadır.

İdris Özyol- Mektuplar, mesajlar, bilgi notları bir gazetecinin haber kaynakları arasındadır. Hatta bazen en önemli kaynak haline bile gelebilirler. Bu mektuplardaki, mesajlardaki bilgilerin, iddiaların araştırılması, soruşturulması gerekir, fakat bazen olduğu gibi aktarmak da kapalı kapıların açılması, gerçek bilgilerin ortaya çıkması açısından bir yöntem olabilir. Sonuçta bir kurumun derinliklerini orada çalışanlar, sorunların kaynağını da ona maruz kalanlar bilir. Geçmişte Antalya Büyükşehir Belediyesi’nden, ASAT’tan, Şehir Tiyatrosu’ndan yazılan mektupları köşeme taşıdım. Bunların bir kısmından da yargılandım, ama hepsi beraatla sonuçlandı. Şimdi bir mektup daha var elektronik posta kutumda. Menderes Türel döneminde isimsiz bir ihbarla belediyeden atılan Tüm-Bel-Sen üyesi Mehmet Zengül’ün mektubu. Hem geçmiş dönemi, hem de bugünü anlamak açısından önemli bir metin. Sözü ona bırakıyorum…

Büyükşehir’in ‘en mağduru’

“Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin tek mağduruyum gibi bir cümle kurmayacağım. Tek mağdur ben değilim, ancak ‘en mağdur kişi benim’ dersem abartmış olmam. Menderes Türel döneminde başlayan ve hala süren bir mağduriyet. AKP belediyeyi kazanınca ilk iş olarak taşeron işçileri kapı önüne koydular. Daha seçim sonuçları kesinleşmeden adının çok önemli olmadığı bir kadın vekil öncülüğünde belediye binası taraftarlarıyla basılmış kimi çalışanlar tartaklanmış, esas olarak diğer çalışanlara gözdağı verilmişti. Bir taraftar gür sesiyle ve parmak sallayarak, ‘buradan defolup gideceksiniz, sizin oturduğunuz bu koltuklarda biz oturacağız’ diyordu. Koltuğa bu partizan oturdu mu bilmem, ama korkuyu saldılar belediye içine”.

‘5 yıldır kumda oynatılıyorum’

“Mağduriyet kelimesiyle başladım; bu kelimenin sanki bir tılsımı var gibi geliyor bana. Adamlar iktidar, adamlar muktedir, ama aynı zamanda mağdur. Gerçek mağdurlar ise kumda oynasın! Ben beş yıldır kumda oynuyorum. Kumda oynatılıyorum. Türel yönetimi, ‘taşeron işçisi fazla’ dedi, kimsenin gözünün yaşına bakmaksızın kapıyı gösterdi. Sonra fazlalık diye kapıya konanların misliyle yenileri kapıdan içeri girdi. Bilen bilir, bilmeyene iki çift laf ile anlatalım. Devlet memurunun iş güvencesi devletin diğer çalışanı işçiye göre daha fazladır. Devlet memurunu korur! Yasası vardır. 657 sayılı yasa memurun güvencesidir. Böyle bilinir. Yani ben öyle kolayca kapı önüne konmadım. Konamazdım”.

Menderes Türel’e verilen karne

“Önce kadrolaşma ile işe başladılar Bürokratlar işinden olmadı, ama yıllarca kendilerine iş verilmeyerek kızağa alındılar. Kendilerince muhalif olan memurlar şehrin ücra yerlerine sürüldüler. Örneğin Kaş’a sürülen memur dava açıp geri dönmesiyle soluğu İbradı da aldı. Oralardan davayla geri dönenlere yıllarca iş verilmedi. İnsanların onurlarıyla oynadılar. Dert o kadar çok ve büyük ki kendi derdime bir türlü gelemediğimin farkındayım. Büyükşehir Belediyesi’nde örgütlü bir sendika ve onun başkanı, Türel’e kırıklarla dolu bir karne verdi. Çok baskı görmelerine rağmen başkanlık önünde çadır kurup gecelediler. Sendikanın başkanı çıbanın başıydı ve derhal gereği yapılmalıydı. Ama sendika başkanı ve üyelerinin iş güvencesi vardı. ‘Olsun, ne olacak, bulunur bir yol’ dediler ve hukukta yeri olmasa da ‘isimsiz imzasız bir mektup’ gerekçe gösterilerek sendikanın başkanı İlhan Karakurt’un işine son verdiler”.

İsimsiz mektupla yapılan ihbar

“Bu mektup ile bir kişi işten atılmıştı, ama mektup parmak sallıyordu. İşine son verilen başkanın yanında durmak bir görevdi. Kaçmak olmazdı. Yaklaşık beş ay sonra bu ‘isimsiz imzasız mektup’ beni de işimden etti. Sendika ve duyarlı kesimler buna da sesini yükseltti, ama bize git kumda oyna denmişti bir kere. Ekmeğimiz elimizden alınmış, borçlarımızla baş başa bırakılmıştık. Açlıkla yoksullukla ‘terbiye imtihanına’ tabi tutulduk. Her şeye rağmen kumda oynamak yerine mücadeleden vaz geçmedik. Davalar açtık. Memlekette adaletin durumu herkesin malumu. Yerel mahkeme muktedirin dediğini yaptı, İlhan Karakurt davayı Danıştay’a taşıdı. Uzun bekleyişten sonra nihayet Danıştay, İlhan Karakurt’u haklı buldu ve işine başladı”.

Savcı olmak için dava satan avukat

“Gelelim isimsiz imzasız mektubun diğer mağduru olarak ben de davamı açtım. İdare Mahkemesi’nden farklı bir sonuç beklemiyorduk. Beklediğimiz gibi de oldu. Sürpriz yoktu. Beklemediğimiz bir şey de olmuş, ama biz onu yaklaşık bir buçuk yıl sonra öğrendik. Avukatım davamı temyize gitmemiş, ama bize ‘dava Konya Bölge İdare Mahkemesi’nde’ diyerek savcı olma peşine düşmüş ve amacına ulaşmış. Menderes Türel Belediyesi sadece İlhan Karakurt ve Memet Zengül’ü işten atmamış meğer. Bu iki kişiyi işe alan (aslında durumu birbiriyle aynı olan 3 kişi vardı ikisi işten atılmış, biri ise Türel döneminde müdür yapılmıştı.) eski belediye başkanı Mustafa Akaydın, genel sekreter, sekreter yardımcısı, daire başkanı ve bir müdür için de İçişleri Bakanlığından yargılanmaları için izin istemiş, İçişleri Bakanlığı da ‘izin’ vermiş. Başkan Akaydın ve diğerleri konuyu yargıya taşımışlar. Danıştay da, İlhan Karakurt ve Memet Zengül için ‘yapılan işlem hukuka uygundur’ diyerek yargılama iznini iptal etmiştir”.

Zengül’ün mağduriyeti hala sürüyor

“Başkan Akaydın’ın kararını gerekçe göstererek idare mahkemesinden yargılamanın yenilenmesini istedim. Keza bir şey ya yasaya uygundur ya da değildir. İşe başlatan başkan Danıştay tarafından haklı bulunduysa işten atan başkan haksızdır diye düşündük; ama boşuna. İdare Mahkemesi yargılamayı yenilemedi. İlhan Karakurt önce Danıştay kararı ve ardından yerel mahkeme kararıyla işine döndü. Yine umutlandık. Ortada bir emsal karar vardı ve lehe uygulanmalıydı. En başta söyledim Menderes Türel döneminin tek mağduru olmasam da en mağdur memuru ben oldum. AKP seçimi kaybetti, CHP kazandı. Türel döneminin haksız ve hukuksuz uygulamalarının son bulması için bir umuttu. Ancak Memet Zengül’ün mağduriyeti hala devam ediyor”.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.