Cambridge Üniversitesi İdeoloji-Beyin ilişkisini çözdü

KÜLTÜR 24.02.2021 - 14:44, Güncelleme: 24.02.2021 - 14:44
 

Cambridge Üniversitesi İdeoloji-Beyin ilişkisini çözdü

Cambridge Üniversitesi, insanların beyinlerinin çalışma şekliyle benimsedikleri ideolojiler arasındaki ilişkiyi inceleyen bir araştırma yaptı. Araştırmada, karmaşık zihinsel faaliyetleri yerine getirmekte zorlanan kişilerin aşırılıkçı ve otoriter görüşlere daha yatkın olduğu saptandı.

Haberimizvar.net-  İngiltere'deki Cambridge Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma, insanların beyninin çalışma biçimi ve ideolojik eğilimleri arasındaki ilişkiyi mercek altına aldı. Araştırmada, aşırılıkçı eğilimlere meyilli olan kişilerin beyinlerinin karmaşık zihinsel adımlar gerektiren görevleri yerine getirmekte başarılı olmadığı ve dünyayı siyah-beyaz algıladığı tespit edildi. Otoriter ideolojilere yatkın kişilerin beyinlerinin de yine karmaşık zihinsel faaliyetleri yerine getirmekte zorlandığı belirtildi. 'ALGI VE PLANLAMADA ZORLANANLAR OTORİTER İDEOLOJİLERE YAKIN' Araştırmanın başyazarı ve Cambridge Üniversitesi psikoloji bölümünde öğretim üyesi olan Dr. Leor Zmigrod, "Karmaşık eylem dizilerini algılamakta ve planlamakta zorlanan bireyler veya beyinler aşırılıkçı ideolojilere veya dünyayı basitleştiren otoriter ideolojilere daha yatkın olabiliyor" dedi. ARAŞTIRMA NASIL GERÇEKLEŞTİRİLDİ? Araştırmada, insan beyninin bilgiyi nasıl algılayıp işlediğinin siyasi, milliyetçi ve dogmatik inançlar açısından ideolojik dünya görüşlerini yaş, ırk ve cinsiyet gibi demografik faktörlerin ötesine nasıl etkilediği incelendi. ABD'de yaşayan ve yaşları 22-63 arasında değişen 330 kişi, iki hafta boyunca 37 'nörolojik görevi' yerine getirdi ve 22 kişilik testine tabi tutuldu. Söz konusu nörolojik görevler duygusal ve siyasi açıdan tarafsız biçimde, şekil ezberlemek gibi eylemleri içeriyordu. Araştırmacılar sonrasında, bir bilgisayar modellemesi kullanarak, katılımcıların hem algısına ve öğrenme seviyelerine, hem de karmaşık ve stratejik zihinsel işlemleri yapabilme becerilerine dair verileri çıkardı. Araştırma sonucunda, ideolojik tavırların bilişsel karar alma süreçlerini yansıttığı sonucuna varıldı.   'ÇETREFİLLİ ZİHİNSEL FAALİYETLERDE ZORLANANLAR DAHA İÇGÜDÜSEL'  Philosophical Transactions of the Royal Society B dergisinde yayımlanan araştırmanın en kilit bulgusu, aşırılıkçı ideolojilere eğilimli kişilerin beyinlerinin çetrefilli zihinsel faaliyetler gerektiren görevlerde zorlanması oldu. Dr. Leor Zmigrod, bu kişilerin duygularını yönetmekte zorlandıklarını, içgüdüsel davrandıklarını ve duygulara hitap eden deneyimler yaşamaya çalıştığını söyledi. Zmigrod, "Bu da bir şekilde, ne tür kişilerin başka masum kişilere gidip şiddet uygulamaya eğilimli olabileceğini anlamamıza yardımcı oluyor" yorumu yaptı. Araştırmaya göre, dogmatizme eğilimli kişilerin beyinleri, algısal bir seviyede bile somut kanıtları işlemekte daha yavaş davrandı. Zmigrod, "Örneğin, [araştırmadaki nörolojik görevlerin bir parçası olarak] noktaların sola mı sağa mı gittiğini söylemeleri istendiğinde, bu bilgiyi işleyip bir sonuca varmaları daha uzun sürdü" dedi. 'MUHAFAZAKÂRLARIN BEYİNLERİ DE İHTİYATLI' Buna göre, testler sırasında katılımcılardan bazı bilişsel görevlere olabildiğince hızlı ve doğru yanıt vermeleri istendi. Siyasi açıdan daha muhafazakâr olan katılımcılar daha yavaş ve sabit bir strateji izlerken, liberal görüşlü katılımcılar biraz daha hızlı ve o kadar net olmayan bir stratejiyi benimsedi. Zmigrod, bu durumu şöyle yorumladı: "Çok ilginç çünkü muhafazakârlık neredeyse ihtiyat ile eş anlamlıdır. En temel nöropsikolojik seviyede bile, siyasi açıdan daha muhafazakâr olan kişilerin her bir uyarana ihtiyatla yanıt verdiğini gördük." Bu bağlamda 16 ideolojik eğilimi ve bu eğilimlere yatkın kişilerin beyinlerini inceleyen araştırmacılar, siyasi eğilimlerde demografinin zannedildiği kadar etkili olmayabileceğini düşünüyor. Zmigrod, "Demografinin çok fazla şeyi izah etmediğini saptadık; farklı görüşler üzerindeki belirleyicilik oranını yüzde 8. Bu bilişsel ve kişilik değerlendirmelerini de işin içine kattığımızda, bu ideolojik dünya görüşlerindeki farklılıkları açıklayabilme oranımız yüzde 30 veya 40'a kadar yükseliyor" ifadelerini kullandı.
Cambridge Üniversitesi, insanların beyinlerinin çalışma şekliyle benimsedikleri ideolojiler arasındaki ilişkiyi inceleyen bir araştırma yaptı. Araştırmada, karmaşık zihinsel faaliyetleri yerine getirmekte zorlanan kişilerin aşırılıkçı ve otoriter görüşlere daha yatkın olduğu saptandı.

Haberimizvar.net- 

İngiltere'deki Cambridge Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma, insanların beyninin çalışma biçimi ve ideolojik eğilimleri arasındaki ilişkiyi mercek altına aldı. Araştırmada, aşırılıkçı eğilimlere meyilli olan kişilerin beyinlerinin karmaşık zihinsel adımlar gerektiren görevleri yerine getirmekte başarılı olmadığı ve dünyayı siyah-beyaz algıladığı tespit edildi. Otoriter ideolojilere yatkın kişilerin beyinlerinin de yine karmaşık zihinsel faaliyetleri yerine getirmekte zorlandığı belirtildi.

'ALGI VE PLANLAMADA ZORLANANLAR OTORİTER İDEOLOJİLERE YAKIN'

Araştırmanın başyazarı ve Cambridge Üniversitesi psikoloji bölümünde öğretim üyesi olan Dr. Leor Zmigrod, "Karmaşık eylem dizilerini algılamakta ve planlamakta zorlanan bireyler veya beyinler aşırılıkçı ideolojilere veya dünyayı basitleştiren otoriter ideolojilere daha yatkın olabiliyor" dedi.

ARAŞTIRMA NASIL GERÇEKLEŞTİRİLDİ?

Araştırmada, insan beyninin bilgiyi nasıl algılayıp işlediğinin siyasi, milliyetçi ve dogmatik inançlar açısından ideolojik dünya görüşlerini yaş, ırk ve cinsiyet gibi demografik faktörlerin ötesine nasıl etkilediği incelendi. ABD'de yaşayan ve yaşları 22-63 arasında değişen 330 kişi, iki hafta boyunca 37 'nörolojik görevi' yerine getirdi ve 22 kişilik testine tabi tutuldu. Söz konusu nörolojik görevler duygusal ve siyasi açıdan tarafsız biçimde, şekil ezberlemek gibi eylemleri içeriyordu.

Araştırmacılar sonrasında, bir bilgisayar modellemesi kullanarak, katılımcıların hem algısına ve öğrenme seviyelerine, hem de karmaşık ve stratejik zihinsel işlemleri yapabilme becerilerine dair verileri çıkardı. Araştırma sonucunda, ideolojik tavırların bilişsel karar alma süreçlerini yansıttığı sonucuna varıldı.

 

'ÇETREFİLLİ ZİHİNSEL FAALİYETLERDE ZORLANANLAR DAHA İÇGÜDÜSEL'

 Philosophical Transactions of the Royal Society B dergisinde yayımlanan araştırmanın en kilit bulgusu, aşırılıkçı ideolojilere eğilimli kişilerin beyinlerinin çetrefilli zihinsel faaliyetler gerektiren görevlerde zorlanması oldu. Dr. Leor Zmigrod, bu kişilerin duygularını yönetmekte zorlandıklarını, içgüdüsel davrandıklarını ve duygulara hitap eden deneyimler yaşamaya çalıştığını söyledi. Zmigrod, "Bu da bir şekilde, ne tür kişilerin başka masum kişilere gidip şiddet uygulamaya eğilimli olabileceğini anlamamıza yardımcı oluyor" yorumu yaptı.

Araştırmaya göre, dogmatizme eğilimli kişilerin beyinleri, algısal bir seviyede bile somut kanıtları işlemekte daha yavaş davrandı. Zmigrod, "Örneğin, [araştırmadaki nörolojik görevlerin bir parçası olarak] noktaların sola mı sağa mı gittiğini söylemeleri istendiğinde, bu bilgiyi işleyip bir sonuca varmaları daha uzun sürdü" dedi.

'MUHAFAZAKÂRLARIN BEYİNLERİ DE İHTİYATLI'

Buna göre, testler sırasında katılımcılardan bazı bilişsel görevlere olabildiğince hızlı ve doğru yanıt vermeleri istendi. Siyasi açıdan daha muhafazakâr olan katılımcılar daha yavaş ve sabit bir strateji izlerken, liberal görüşlü katılımcılar biraz daha hızlı ve o kadar net olmayan bir stratejiyi benimsedi. Zmigrod, bu durumu şöyle yorumladı: "Çok ilginç çünkü muhafazakârlık neredeyse ihtiyat ile eş anlamlıdır. En temel nöropsikolojik seviyede bile, siyasi açıdan daha muhafazakâr olan kişilerin her bir uyarana ihtiyatla yanıt verdiğini gördük."

Bu bağlamda 16 ideolojik eğilimi ve bu eğilimlere yatkın kişilerin beyinlerini inceleyen araştırmacılar, siyasi eğilimlerde demografinin zannedildiği kadar etkili olmayabileceğini düşünüyor. Zmigrod, "Demografinin çok fazla şeyi izah etmediğini saptadık; farklı görüşler üzerindeki belirleyicilik oranını yüzde 8. Bu bilişsel ve kişilik değerlendirmelerini de işin içine kattığımızda, bu ideolojik dünya görüşlerindeki farklılıkları açıklayabilme oranımız yüzde 30 veya 40'a kadar yükseliyor" ifadelerini kullandı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.