Çiçeğe hasret balkonlar!

GÜNDEM 22.01.2024 - 10:26, Güncelleme: 22.01.2024 - 10:30
 

Çiçeğe hasret balkonlar!

Sıcak ekmeğin çıkmasını beklerken, fırının camından izledim sokağı. Ve eksik rengin çiçek renkleri olduğu gerçeği ile yüzleştim. Nerde o eski anne balkonları, ağzına kadar çiçek dolu olduğundan oturacak yer bulunmayan, hatırlıyor musunuz? Camgüzelleri tüm ihtişamlarıyla sıralanmışken camın önünde, küpe çiçekleri şıkır şıkır sallanırdı evin en güzel yerinde. Evlerimizde renk vardı.

haberimizvar.net- Radyodan gelen sanat müziğinin sözlerine çay kokusu karışmıştı ve birazda çiçek kokuları. Samimi ve sıcaktı çiçeklerle evlerimiz, hatta bazen sohbetin en koyusu çiçekler üzerineydi. Menekşeler tüm ihtişamıyla hem sözcükleri hem evleri süslerdi ama çok kırılganlardı. Anne sesi gitti mi onlarda giderdi. Alışkanlıkları vardı tüm çiçeklerin ama menekşelerin bir ayrıydı sanki… Hemen her binanın önünde ağaçlar olurdu hatta bakkala gelen yaşlılarımız soluklanırdı gölgelerinde. Ağacın altında iki tahta sandalye olsa da sohbetler oldukça koyu olurdu o gölgenin altında. Çocuklar çekiştirilir, eski hatırlanır, kimi zaman gözler yaşlanır derken yorgun bacaklarla evin yolunu tutardı büyüklerimiz. Mahallenin en çılgın kadını elinde fidelerle gelirdi, hem de ne fideler. Bütün komşular işini bırakır ağacın altında toplanırdı, çiçek fideleri yeni evlerinin balkonlarında yer almak üzere yola çıkardı. Nasıl güzeldi… Mahallenin çocukları düğün dernek işlerine giriştiğinde en güzel çiçekler çeyiz sandığı ile birlikte kamyona yüklenirdi. Her evde, her balkonda çiçek vardı. Güller, karanfiller… Hatta bazen komşuyu kıskandıran laleler. Hollanda’da yaşayan komşu gelirken getirmiştir diğer komşusuna lale soğanlarını, ama kıyıp veremez diğerine lalenin yeni sahibi. Kısacası o balkondan bu balkona bakışırdı çiçek seven kadınların çiçekleri… Çiçekleri seven evlerde büyüdüğümüzden olsa gerek çiçek dalında güzeldir der, kopartmazdık çiçekleri. Belki her yer rengarenk olduğundandı, kim bilir? Bazen yavrulardı çiçekler ve evin annesi bahçesi olmadığından çiçekçiden toprak almaya giderdi. Ve yeni saksılar tabii ki. Saksılar da saçma sapan plastik değil pişmiş topraktandı. Belki de çiçekler o yüzden coşardı, saksılarının doğallığı onların verimini arttırıyordu. Plastik malzemenin doğaya verdiği zararı biz yazmaktan, çizmekten, söylemekten bıktık ama firmalar inadına üretmekten vazgeçmediler. Derdini doğal olaylarla anlatamaya çalışan dünya yine insan tarafından anlaşılamadı anlayacağınız… Börtü böcek festival havasında coşan çiçeklere gelmesin diye yumurta kabukları asılır, kekik suyundan ilaç yapılırdı. Bazen çay posası çiçeğin dibine dökülürdü. Şimdilerde ise evde yapılabilecek birçok şey varken işin kolayına kaçarak alınan hazır ürünlerle çiçekler verimsiz hale geliyor hatta o kadar bakıma yok olup gidiyor… Çiçek sevenlerin dünyası başkadır, yolda, parkta, komşuda nerede görülse o güzelim çiçekler rica edilir bir dal alınır evde köklenirdi. Ve ardından artık evin bir parçası olurdu o güzelim çiçekler. Hani şarkıda diyor ya bir cana hasret, biz artık çiçeğe, doğaya hasret kaldık. Balkonunuzun çiçeklerle dolup taştığı, rengarenk bir mahalleye, betondan uzak yeşil bir dünyaya uyanmak dileğiyle… Aman çiçeksiz kalmayın
Sıcak ekmeğin çıkmasını beklerken, fırının camından izledim sokağı. Ve eksik rengin çiçek renkleri olduğu gerçeği ile yüzleştim. Nerde o eski anne balkonları, ağzına kadar çiçek dolu olduğundan oturacak yer bulunmayan, hatırlıyor musunuz? Camgüzelleri tüm ihtişamlarıyla sıralanmışken camın önünde, küpe çiçekleri şıkır şıkır sallanırdı evin en güzel yerinde. Evlerimizde renk vardı.

haberimizvar.net- Radyodan gelen sanat müziğinin sözlerine çay kokusu karışmıştı ve birazda çiçek kokuları. Samimi ve sıcaktı çiçeklerle evlerimiz, hatta bazen sohbetin en koyusu çiçekler üzerineydi. Menekşeler tüm ihtişamıyla hem sözcükleri hem evleri süslerdi ama çok kırılganlardı. Anne sesi gitti mi onlarda giderdi. Alışkanlıkları vardı tüm çiçeklerin ama menekşelerin bir ayrıydı sanki…

Hemen her binanın önünde ağaçlar olurdu hatta bakkala gelen yaşlılarımız soluklanırdı gölgelerinde. Ağacın altında iki tahta sandalye olsa da sohbetler oldukça koyu olurdu o gölgenin altında. Çocuklar çekiştirilir, eski hatırlanır, kimi zaman gözler yaşlanır derken yorgun bacaklarla evin yolunu tutardı büyüklerimiz. Mahallenin en çılgın kadını elinde fidelerle gelirdi, hem de ne fideler. Bütün komşular işini bırakır ağacın altında toplanırdı, çiçek fideleri yeni evlerinin balkonlarında yer almak üzere yola çıkardı. Nasıl güzeldi…

Mahallenin çocukları düğün dernek işlerine giriştiğinde en güzel çiçekler çeyiz sandığı ile birlikte kamyona yüklenirdi. Her evde, her balkonda çiçek vardı. Güller, karanfiller… Hatta bazen komşuyu kıskandıran laleler. Hollanda’da yaşayan komşu gelirken getirmiştir diğer komşusuna lale soğanlarını, ama kıyıp veremez diğerine lalenin yeni sahibi. Kısacası o balkondan bu balkona bakışırdı çiçek seven kadınların çiçekleri…

Çiçekleri seven evlerde büyüdüğümüzden olsa gerek çiçek dalında güzeldir der, kopartmazdık çiçekleri. Belki her yer rengarenk olduğundandı, kim bilir?

Bazen yavrulardı çiçekler ve evin annesi bahçesi olmadığından çiçekçiden toprak almaya giderdi. Ve yeni saksılar tabii ki. Saksılar da saçma sapan plastik değil pişmiş topraktandı. Belki de çiçekler o yüzden coşardı, saksılarının doğallığı onların verimini arttırıyordu. Plastik malzemenin doğaya verdiği zararı biz yazmaktan, çizmekten, söylemekten bıktık ama firmalar inadına üretmekten vazgeçmediler. Derdini doğal olaylarla anlatamaya çalışan dünya yine insan tarafından anlaşılamadı anlayacağınız…

Börtü böcek festival havasında coşan çiçeklere gelmesin diye yumurta kabukları asılır, kekik suyundan ilaç yapılırdı. Bazen çay posası çiçeğin dibine dökülürdü. Şimdilerde ise evde yapılabilecek birçok şey varken işin kolayına kaçarak alınan hazır ürünlerle çiçekler verimsiz hale geliyor hatta o kadar bakıma yok olup gidiyor…

Çiçek sevenlerin dünyası başkadır, yolda, parkta, komşuda nerede görülse o güzelim çiçekler rica edilir bir dal alınır evde köklenirdi. Ve ardından artık evin bir parçası olurdu o güzelim çiçekler. Hani şarkıda diyor ya bir cana hasret, biz artık çiçeğe, doğaya hasret kaldık.

Balkonunuzun çiçeklerle dolup taştığı, rengarenk bir mahalleye, betondan uzak yeşil bir dünyaya uyanmak dileğiyle… Aman çiçeksiz kalmayın

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.