Fakir fukara vatandaş

GÜNDEM 14.12.2022 - 10:45, Güncelleme: 14.12.2022 - 10:45
 

Fakir fukara vatandaş

Çeşitli haber kaynaklarının verdiği bilgiye göre, sayın Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati açıklama yapmış; “Asgari ücretliye de, memura da, emekliye de ne verilse haklarıdır. Dar gelirliye, fakir fukaraya vermek bereket getirir”

Ülkemizde DİSK’ in 2021 verileri üzerinden yaptığı çalışmaya göre (29 Haziran 2022 Bloomberg haber kaynağı) asgari ücretli oranımız %57.. Yine 2021 TÜİK verilerinden hareketle düzenlendiği beyan edilen, İndependent Türkçe’nin 6 Temmuz 2022 tarihli haberine göre ise ücretli çalışanların %46’sı asgari ücret ve altında çalışıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin TİSK 28. genel kurulunda bu oranın yüzde 37 olduğunu ifade etmiş yakınlarda. Bu sıralarda oranlarla da sorunlarımız var malum. Burada da farklılıklar olması kaçınılmaz. Sonuç şu ki, ücretli kesimin büyük bir çoğunluğu asgari ücretle çalışıyor. Çevremize sadece göz atmamız, kulak kabartmamız bile işin ne durumda olduğunu gösteriyor. Öyle ya da böyle. Ücretli kesimimizin büyük bir kısmının fakir fukara olduğunun onaylanmasına mı yansak -ki zaten bildiğimiz bir gerçek-, yoksa memura emekliye mi yansak? Yoksa asgari ücretin aslında bir gösterge olup, insanların bunun üstünde çalışması gerektiğini herkese ve bilhassa patronlara mı anlatsak? -Asgari ücretle çalışan kesim oranının bu raddede veya daha yüksek olduğu kaç ülke var acaba dünyada? Raporlar ortada. Görülen o ki fark yaratmışız bu alanda . -Bırakıp tüm bunları ekonomide bahsedilen başarı,  nasıl bir başarı öyküsüdür mü desek acaba? Vatandaşların ev ekonomisi için bir başarı öyküsü olmadığı kesin. -Sonra neden desek mesela? Neden biz bu haldeyiz? Pandemi sadece bize mi uğradı? Savaş sadece bizi mi etkiledi desek.. -Mesela sonra desek ki; sanki sadaka verecek, lütfedecek tarzda, küçümser gibi vatandaşa hitap etmek nasıl bir duygu? Devlet vatandaş için değil mi? Siz bir toplumsal sözleşme ile orada değil misiniz? Vereceğiniz tutarlar, tespit edeceğiniz rakamlar zaten vatandaşın emeği ve parası değil mi? Bu kadar vatandaşın bu halde olmasında hiç sorumluluğunuz yok mu? Peki ama, vatandaşının ne yaşadığını anlamayan bilmeyen, sermaye gibi, patron gibi düşünen kişi vatandaşa çare olur mu? Yoksa yine bir yanılsamadayız da, aslında biz cumhuriyet, ülke falan değiliz de bildiğiniz devasa bir feodalite miyiz? Ya da, gerçekten devasa bir şirketteyiz de şu an; siz patronlar ve yöneticilersiniz de, çalışanlar/memurlar/emekliler yani biz sıradan vatandaşlar, karın tokluğuna -ki o bile meçhul- çalışan köleler miyiz? Düşünmek lazım, neredeyiz ve ne yaşıyoruz?        
Çeşitli haber kaynaklarının verdiği bilgiye göre, sayın Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati açıklama yapmış; “Asgari ücretliye de, memura da, emekliye de ne verilse haklarıdır. Dar gelirliye, fakir fukaraya vermek bereket getirir”

Ülkemizde DİSK’ in 2021 verileri üzerinden yaptığı çalışmaya göre

(29 Haziran 2022 Bloomberg haber kaynağı) asgari ücretli oranımız %57..

Yine 2021 TÜİK verilerinden hareketle düzenlendiği beyan edilen, İndependent Türkçe’nin 6 Temmuz 2022 tarihli haberine göre ise ücretli çalışanların %46’sı asgari ücret ve altında çalışıyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin TİSK 28. genel kurulunda bu oranın yüzde 37 olduğunu ifade etmiş yakınlarda.

Bu sıralarda oranlarla da sorunlarımız var malum. Burada da farklılıklar olması kaçınılmaz.

Sonuç şu ki, ücretli kesimin büyük bir çoğunluğu asgari ücretle çalışıyor. Çevremize sadece göz atmamız, kulak kabartmamız bile işin ne durumda olduğunu gösteriyor.

Öyle ya da böyle.

Ücretli kesimimizin büyük bir kısmının fakir fukara olduğunun onaylanmasına mı yansak -ki zaten bildiğimiz bir gerçek-, yoksa memura emekliye mi yansak? Yoksa asgari ücretin aslında bir gösterge olup, insanların bunun üstünde çalışması gerektiğini herkese ve bilhassa patronlara mı anlatsak?

-Asgari ücretle çalışan kesim oranının bu raddede veya daha yüksek olduğu kaç ülke var acaba dünyada? Raporlar ortada. Görülen o ki fark yaratmışız bu alanda .

-Bırakıp tüm bunları ekonomide bahsedilen başarı,  nasıl bir başarı öyküsüdür mü desek acaba? Vatandaşların ev ekonomisi için bir başarı öyküsü olmadığı kesin.

-Sonra neden desek mesela? Neden biz bu haldeyiz? Pandemi sadece bize mi uğradı? Savaş sadece bizi mi etkiledi desek..

-Mesela sonra desek ki;

sanki sadaka verecek, lütfedecek tarzda, küçümser gibi vatandaşa hitap etmek nasıl bir duygu?

Devlet vatandaş için değil mi? Siz bir toplumsal sözleşme ile orada değil misiniz? Vereceğiniz tutarlar, tespit edeceğiniz rakamlar zaten vatandaşın emeği ve parası değil mi?

Bu kadar vatandaşın bu halde olmasında hiç sorumluluğunuz yok mu?

Peki ama, vatandaşının ne yaşadığını anlamayan bilmeyen, sermaye gibi, patron gibi düşünen kişi vatandaşa çare olur mu?

Yoksa yine bir yanılsamadayız da, aslında biz cumhuriyet, ülke falan değiliz de bildiğiniz devasa bir feodalite miyiz?

Ya da, gerçekten devasa bir şirketteyiz de şu an; siz patronlar ve yöneticilersiniz de, çalışanlar/memurlar/emekliler yani biz sıradan vatandaşlar, karın tokluğuna -ki o bile meçhul- çalışan köleler miyiz?

Düşünmek lazım, neredeyiz ve ne yaşıyoruz?

 

 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.