Meritokrasi

20.01.2020 - 16:17, Güncelleme: 07.12.2020 - 14:04
 

Meritokrasi

Kökeni Arapçadan gelen ‘liyakat’ kelimesi “layık olma” anlamını taşır. Türk Dil Kurumu’nda ise, “bir işin gerçekleştirilmesine elverişli, yetenekli olmak, bir işe uygun olmak, yaraşır olmak” şeklinde açıklanmıştır, ‘liyakat’ kelimesi… İçinde bulunduğumuz coğrafya, yüzyıllardır dünyanın en önemli ve en verimli toprakları olarak tarihte yerini almıştır. Tarımın cenneti olmamız gerekirken, yani tabiri caizse tohumu taşa atsan filizlenecekken, biz buğdayı, arpayı bile ithal eder duruma geldik! Ülkemizde yirmiden fazla maden varken, hemen hemen hiçbirinden faydalanamaz, çoğunu kontrol bile edemez, çıkaramaz duruma geldik! İncil’deki 7 kilisenin yedisi de bu topraklarda! Nuh’un Gemisi bu topraklarda! Dünya tarihini değiştiren Göbeklitepe bu topraklarda! Şu sıralar yıkmak üzere olduğumuz, dünyanın en eski yerleşim yerlerinden olan Hasankeyf bu topraklarda! Dünyanın 7 harikasından olan Halikarnas Mozolesi, Peri Bacaları, Efes Antik Kenti ve sayısız antik kent bu topraklarda! Mezopotamya’nın yanı, her yerinden Hitit, Bizans, Selçuklu tarihi fışkırıyor. Saraylar, surlar, hanlar, hamamlar, camiler, medreseler, kısacası her köşesinde tarihin akışını gözlemleyebiliyorsunuz. Kar, yağmur, güneş hepsi var. Bir yerde kayak yaparken, yarım saat sonra denize girebiliyorsunuz. Turizmin anavatanı olmamız gerekirken, turizm yapılamayacak duruma gelmişiz! Bütün bunlara sahip iken neden fakiriz? 2002’de 130 milyar dolar borcu olan ülkeyi alıp, bu zamana kadar 3 trilyon dolar halktan vergi toplayıp, üstüne 105 milyar dolar özelleştirme yapıp, her şeyi sattıktan sonra, 18 yılda ülkenin borcu 506 milyar dolara nasıl çıkar? Bu arada yol yaptılar savunmasının toptan maliyeti sadece 30 milyar dolardır! Evet işte burada liyakat devreye giriyor! Veteriner müdürünü TRT Genel Müdürü, hayvanat bahçesi müdürünü TÜBİTAK başkanı yaparsanız, Şoförünüzü milletvekili, yolsuzluğa bulaşmış eski vekilinizi büyükelçi yaparsanız, Sadece benden olsun, bana sadık olsun diye, çevrenizdeki herkesi devletin en önemli kurumlarının başına atarsanız, Kısacası liyakati tanımaz, liyakate uymazsanız, her yerinden zenginlik fışkıran, halkının altınla, zümrütle oyun oynaması gerekirken, yiyecek ekmek bulamaz hale geldiği ülkeyi böyle batırırsınız! Liyakat hayatın her alanında önem vermemiz gereken bir olgudur. Devlet kademelerinde de, kendi işyerlerimizde de, okullarda, hastanelerde, hatta siyasi partilerde de… Meritokrasi, liyakate dayalı yönetim biçimidir. Meritokrasi ile yönetilen ülkeler, yani sadakatin liyakatten önemli olduğu ülkeler “sefil”, Liyakatin sadakatten önemli olduğu ülkeler “üstün” olacaktır.. Meritokrasiye dönüş tek kurtuluşumuzdur.

Kökeni Arapçadan gelen ‘liyakat’ kelimesi “layık olma” anlamını taşır. Türk Dil Kurumu’nda ise, “bir işin gerçekleştirilmesine elverişli, yetenekli olmak, bir işe uygun olmak, yaraşır olmak” şeklinde açıklanmıştır, ‘liyakat’ kelimesi…

İçinde bulunduğumuz coğrafya, yüzyıllardır dünyanın en önemli ve en verimli toprakları olarak tarihte yerini almıştır.

Tarımın cenneti olmamız gerekirken, yani tabiri caizse tohumu taşa atsan filizlenecekken, biz buğdayı, arpayı bile ithal eder duruma geldik!

Ülkemizde yirmiden fazla maden varken, hemen hemen hiçbirinden faydalanamaz, çoğunu kontrol bile edemez, çıkaramaz duruma geldik!

İncil’deki 7 kilisenin yedisi de bu topraklarda!

Nuh’un Gemisi bu topraklarda!

Dünya tarihini değiştiren Göbeklitepe bu topraklarda!

Şu sıralar yıkmak üzere olduğumuz, dünyanın en eski yerleşim yerlerinden olan Hasankeyf bu topraklarda!

Dünyanın 7 harikasından olan Halikarnas Mozolesi, Peri Bacaları, Efes Antik Kenti ve sayısız antik kent bu topraklarda!

Mezopotamya’nın yanı, her yerinden Hitit, Bizans, Selçuklu tarihi fışkırıyor. Saraylar, surlar, hanlar, hamamlar, camiler, medreseler, kısacası her köşesinde tarihin akışını gözlemleyebiliyorsunuz.

Kar, yağmur, güneş hepsi var. Bir yerde kayak yaparken, yarım saat sonra denize girebiliyorsunuz. Turizmin anavatanı olmamız gerekirken, turizm yapılamayacak duruma gelmişiz!

Bütün bunlara sahip iken neden fakiriz?

2002’de 130 milyar dolar borcu olan ülkeyi alıp, bu zamana kadar 3 trilyon dolar halktan vergi toplayıp, üstüne 105 milyar dolar özelleştirme yapıp, her şeyi sattıktan sonra, 18 yılda ülkenin borcu 506 milyar dolara nasıl çıkar? Bu arada yol yaptılar savunmasının toptan maliyeti sadece 30 milyar dolardır!

Evet işte burada liyakat devreye giriyor!

Veteriner müdürünü TRT Genel Müdürü, hayvanat bahçesi müdürünü TÜBİTAK başkanı yaparsanız,

Şoförünüzü milletvekili, yolsuzluğa bulaşmış eski vekilinizi büyükelçi yaparsanız,

Sadece benden olsun, bana sadık olsun diye, çevrenizdeki herkesi devletin en önemli kurumlarının başına atarsanız,

Kısacası liyakati tanımaz, liyakate uymazsanız, her yerinden zenginlik fışkıran, halkının altınla, zümrütle oyun oynaması gerekirken, yiyecek ekmek bulamaz hale geldiği ülkeyi böyle batırırsınız!

Liyakat hayatın her alanında önem vermemiz gereken bir olgudur. Devlet kademelerinde de, kendi işyerlerimizde de, okullarda, hastanelerde, hatta siyasi partilerde de…

Meritokrasi, liyakate dayalı yönetim biçimidir.

Meritokrasi ile yönetilen ülkeler, yani sadakatin liyakatten önemli olduğu ülkeler “sefil”, Liyakatin sadakatten önemli olduğu ülkeler “üstün” olacaktır..

Meritokrasiye dönüş tek kurtuluşumuzdur.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.