İktidar yargıda denetimsizlik istiyor

GÜNDEM 10.12.2020 - 14:22, Güncelleme: 10.12.2020 - 14:22
 

İktidar yargıda denetimsizlik istiyor

Antalya Baro Başkanı Polat Balkan ARTI TV’de 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü ve avukatların yaşadığı sorunları anlattı. Balkan, “İktidar yargı denetimsiz hüküm sürmek istiyor” dedi

haberimizvar.net- Antalya Baro Başkanı Polat Balkan 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde ARTI TV’ye konuk oldu. Balkan, hem 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü hem de avukatların yaşadığı sorunları anlattı. “Anayasamızda demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğu yazılı ama Türkiye Cumhuriyeti ne yazık ki ne demokratik, ne laik, ne sosyal ne de hukuk devleti” diyen Balkan, “Avrupa insan hakları mahkemesi kararlarının dinlenmediği, anayasa mahkemesi kararlarının dinlenmediği, OHAL’in kalıcılaştığı, kanun hükmünde kararnamelerle bir başka söyleyişle, kanun üstünde kararnamelerle, cumhurbaşkanı kararnameleriyle yönetildiğimiz, YSK eliyle demokrasiye halkın seçme ve seçilme hakkına darbe yapıldığı, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı gibi uluslararası temel ölçütlere göre bazı üçüncü dünya ülkelerinin bile gerisine düştüğümüz, çocukların cezaevinde büyümek zorunda kaldığı, kanun hükmünde kararnamelerle insanların savunma hakkını bile kullandırmadan bütün yaşamlarına altüst edilebildiği, etkili bir yargı yoluna bile başvuramadıkları, doğanın yağmalandığı, çevrenin talan edildiği, dezavantajlara ve kırılgan gruplara inanılmaz baskıların ve hak ihlallerinin yaşandığı bir düzende bir adalet, bir hukuk devleti iddiasında bulunmak bile ne yazık ki mümkün değil” dedi.  YASAMA YÜRÜTME YARGI Balkan şunları söyledi: “Şimdi bu tabloyu gerçekçi bir şekilde ortaya koymalıyız. Bakın, bir devleti çağdaş devleti var eden üç ana gücün yasama yürütme yargı olduğunu düşünürsek, bu kuvvetlerin birbirinden kalın çizgilerle görev yetki ve sorumluluk anlamında kalın çizgilerle ayrılması gerekmesine karşın günümüzde yasama yürütme yargının birleştiği kuvvetler tekniğine sürüklendiğimiz, rejimin anayasa hukuku tarihi açısından hiçbir şekilde tarihte örneğinin olmadığı, neredeyse bir tek adam bir dikta rejimi ile yönetildiğimiz bir süreçteyiz. Bu yüzden cumhuriyet tarihinin en ağır ve karanlık süreçlerinden geçiyoruz. Bakın az önce söylediğim gibi bir devleti var kılan ve meşru kılan, var eden ve meşru kılan demek daha doğru olur, yargıdır aslında. Çünkü yargı az önce sözünü ettiğimiz yasama yürütme yargı üçlü ilişkisinde eşitler arasında önde gelendir. Yasamayı da denetler, yürütmeyi de denetler, idarenin hukuka aykırı eylem ve işlemlerin üzerine yargısal denetim yapar vesaire. Şimdi bu yargıyı var eden de iddia ayağı savcılık, savunma ayağı avukatlar ve onların örgütlü üye olan barolar, karar ayağı yargıçlar, mahkemeler. Şimdi günümüzde zaten savcılar ve yargıçlar beklentim memuru haline getirilmiş durumdalar. Bağımsızlıklarından ve tarafsızlıklarından söz etmek maalesef ki mümkün değil. Buna karşı direnen halkın adil yargılanma ve hak arama özgürlüklerinin temsilcisi olan, savunmanın temsilcisi olan biz avukatlar bile en temel savunma olan kutsal olan, dokunulmaz olan savunma haklarımızı bile kullanamazken, adliyelere girişten başlamak üzere adliyelere aranarak giriyoruz. Hemen hemen her gün x-ray, hassas duyarlı kapı, özel güvenlik polislerle avukat arkadaşlar, bizler, karşı karşıya geliyoruz. Mahkeme yönetim sistemi diye bir sistem çıkardılar bu sistem doğrultusunda adliyelerde kısıtlı alan uygulaması var. Lütfen kimse yanlış anlamasın ama cezaevinde hükümlü olarak cezası infaz edilen insanlar bile ellerini kollarını sallaya sallaya o kısıtlı alanlara girebilirken, avukatlar giremiyorlar.  MAHKEMELERE ULAŞAMIYORUZ  Mahkemelere ulaşamıyoruz, yargıçlara ulaşamıyoruz, mahkeme kalemlerine ulaşamıyoruz. Avukatlardan arındırılmış, avukatları kısıtlanmış alanlar gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Sitemin temel olarak özü şu: bakın 18 yıldan beri tek parti iktidarı tarafından yönetiliyoruz. Yalnızca kamu ihale mevzuatında bile 200’e yakın değişiklik yapılmasına karşın avukatlarla ilgili, avukatlık kanunuyla ilgili avukatların ekonomik ve mesleki sorunlarının çözümleriyle ilgili tek bir ciddiye alınacak düzenleme yapılmadı. Bunun anlamı şudur: siyasal iktidar yargı denetimsiz olarak hüküm sürmek istiyor, yargının denetimini asla istemiyor ve bu anlamda da yargıyı var eden savunmayı da adliyelerden uzağa taşımak, adliyeleri avukatlardan arındırmak, savunmasız bir yargı sistemi kurmak üzerine çalışıyor bu siyasi akım. Böylesi günlerde İnsan Hakları Günü’nü kutluyoruz ama biz yine de ısrarla, inatla, umutla, tarihten aldığımız güçle ve toplumumuzdan aldığımız destekle hukuk devleti ve demokrasi mücadelesine bıkmadan usanmadan kopmadan devam edeceğiz”
Antalya Baro Başkanı Polat Balkan ARTI TV’de 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü ve avukatların yaşadığı sorunları anlattı. Balkan, “İktidar yargı denetimsiz hüküm sürmek istiyor” dedi

haberimizvar.net-  Antalya Baro Başkanı Polat Balkan 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde ARTI TV’ye konuk oldu. Balkan, hem 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü hem de avukatların yaşadığı sorunları anlattı. “Anayasamızda demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğu yazılı ama Türkiye Cumhuriyeti ne yazık ki ne demokratik, ne laik, ne sosyal ne de hukuk devleti” diyen Balkan, “Avrupa insan hakları mahkemesi kararlarının dinlenmediği, anayasa mahkemesi kararlarının dinlenmediği, OHAL’in kalıcılaştığı, kanun hükmünde kararnamelerle bir başka söyleyişle, kanun üstünde kararnamelerle, cumhurbaşkanı kararnameleriyle yönetildiğimiz, YSK eliyle demokrasiye halkın seçme ve seçilme hakkına darbe yapıldığı, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı gibi uluslararası temel ölçütlere göre bazı üçüncü dünya ülkelerinin bile gerisine düştüğümüz, çocukların cezaevinde büyümek zorunda kaldığı, kanun hükmünde kararnamelerle insanların savunma hakkını bile kullandırmadan bütün yaşamlarına altüst edilebildiği, etkili bir yargı yoluna bile başvuramadıkları, doğanın yağmalandığı, çevrenin talan edildiği, dezavantajlara ve kırılgan gruplara inanılmaz baskıların ve hak ihlallerinin yaşandığı bir düzende bir adalet, bir hukuk devleti iddiasında bulunmak bile ne yazık ki mümkün değil” dedi. 

YASAMA YÜRÜTME YARGI
Balkan şunları söyledi: “Şimdi bu tabloyu gerçekçi bir şekilde ortaya koymalıyız. Bakın, bir devleti çağdaş devleti var eden üç ana gücün yasama yürütme yargı olduğunu düşünürsek, bu kuvvetlerin birbirinden kalın çizgilerle görev yetki ve sorumluluk anlamında kalın çizgilerle ayrılması gerekmesine karşın günümüzde yasama yürütme yargının birleştiği kuvvetler tekniğine sürüklendiğimiz, rejimin anayasa hukuku tarihi açısından hiçbir şekilde tarihte örneğinin olmadığı, neredeyse bir tek adam bir dikta rejimi ile yönetildiğimiz bir süreçteyiz. Bu yüzden cumhuriyet tarihinin en ağır ve karanlık süreçlerinden geçiyoruz. Bakın az önce söylediğim gibi bir devleti var kılan ve meşru kılan, var eden ve meşru kılan demek daha doğru olur, yargıdır aslında. Çünkü yargı az önce sözünü ettiğimiz yasama yürütme yargı üçlü ilişkisinde eşitler arasında önde gelendir. Yasamayı da denetler, yürütmeyi de denetler, idarenin hukuka aykırı eylem ve işlemlerin üzerine yargısal denetim yapar vesaire. Şimdi bu yargıyı var eden de iddia ayağı savcılık, savunma ayağı avukatlar ve onların örgütlü üye olan barolar, karar ayağı yargıçlar, mahkemeler. Şimdi günümüzde zaten savcılar ve yargıçlar beklentim memuru haline getirilmiş durumdalar. Bağımsızlıklarından ve tarafsızlıklarından söz etmek maalesef ki mümkün değil. Buna karşı direnen halkın adil yargılanma ve hak arama özgürlüklerinin temsilcisi olan, savunmanın temsilcisi olan biz avukatlar bile en temel savunma olan kutsal olan, dokunulmaz olan savunma haklarımızı bile kullanamazken, adliyelere girişten başlamak üzere adliyelere aranarak giriyoruz. Hemen hemen her gün x-ray, hassas duyarlı kapı, özel güvenlik polislerle avukat arkadaşlar, bizler, karşı karşıya geliyoruz. Mahkeme yönetim sistemi diye bir sistem çıkardılar bu sistem doğrultusunda adliyelerde kısıtlı alan uygulaması var. Lütfen kimse yanlış anlamasın ama cezaevinde hükümlü olarak cezası infaz edilen insanlar bile ellerini kollarını sallaya sallaya o kısıtlı alanlara girebilirken, avukatlar giremiyorlar. 


MAHKEMELERE ULAŞAMIYORUZ 
Mahkemelere ulaşamıyoruz, yargıçlara ulaşamıyoruz, mahkeme kalemlerine ulaşamıyoruz. Avukatlardan arındırılmış, avukatları kısıtlanmış alanlar gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Sitemin temel olarak özü şu: bakın 18 yıldan beri tek parti iktidarı tarafından yönetiliyoruz. Yalnızca kamu ihale mevzuatında bile 200’e yakın değişiklik yapılmasına karşın avukatlarla ilgili, avukatlık kanunuyla ilgili avukatların ekonomik ve mesleki sorunlarının çözümleriyle ilgili tek bir ciddiye alınacak düzenleme yapılmadı. Bunun anlamı şudur: siyasal iktidar yargı denetimsiz olarak hüküm sürmek istiyor, yargının denetimini asla istemiyor ve bu anlamda da yargıyı var eden savunmayı da adliyelerden uzağa taşımak, adliyeleri avukatlardan arındırmak, savunmasız bir yargı sistemi kurmak üzerine çalışıyor bu siyasi akım. Böylesi günlerde İnsan Hakları Günü’nü kutluyoruz ama biz yine de ısrarla, inatla, umutla, tarihten aldığımız güçle ve toplumumuzdan aldığımız destekle hukuk devleti ve demokrasi mücadelesine bıkmadan usanmadan kopmadan devam edeceğiz”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.