İBAN

GÜNDEM 31.03.2020 - 15:14, Güncelleme: 07.12.2020 - 14:05
 

İBAN

Bir önceki yazımda Corona virüsünün yayılmasını önlemek ve ülkemiz üzerinde daha fazla tahribat yaratmaması için herkes gibi ‘Evde kal’ çağrısı yapmış ve kendimce herkese neden evde kalmaları gerektiğini anlatmıştım. Tabii insanlarımızın evde kalacakları süreçte birçok işletme kapanacak, başta turizm çalışanları olmak üzere birçok emekçi bu süreçte işsiz kalacaktı! Bunu da belirtmiş ve bu zararların devlet tarafından karşılanması gerektiğini yazmıştım. Ülke ekonomisinin çok kötü olduğundan, tabiri caizse "kasa tam takır kuru bakır" olduğundan hükümet vatandaşın canını hiçe sayıp gerekli önlemleri alamadı, yani tek kurtuluşumuz olan sokağa çıkma yasağını getiremedi! Buna rağmen birçok vatandaşımız gıda, fatura, kira ve banka giderleri ile baş başa kaldı. Devletimiz sokağa çıkma yasağı getiremedi ama en azından kötü günler geçiren vatandaşlarımızın yanında olur belki diye dün akşam televizyon başında Cumhurbaşkanı'nın yapacağı ulusa sesleniş konuşmasını bekledim. "İman"la başlayıp "İban"la bitirdi konuşmasını! İtalya ve İspanya'ya yardım gönderdiğimizi anlattı ama sonunda bağış kampanyası ile noktaladı konuşmasını! Evet büyük bir ülkeyiz diğer ülkelere yardım edebiliriz ama paramız yoksa önce kendi önümüzü süpürmemiz yani önce kendi vatandaşımıza sahip çıkmamız gerekmiyor mu? Mesela Türk Kızılay'ının şu anda Afrika'da ne işi var? Sürekli kendimizi kıyasladığımız; Almanya 614 milyar dolar, İngiltere 450 milyar dolar, Fransa 335 milyar dolar, İspanya 225 milyar dolar, İtalya ise 108 milyar dolar halklarına bütçe ayırmışken, hükümetimizin tam tersine halkından para istemesi eleştirilecek bir olaydır! Bizimle birlikte Irak, Lübnan, Sri Lanka, Senegal ve Güney Afrika halkından para isteyen diğer ülkeler! Bu bile olayın vahametini açıklıyor zaten… Yandaş basında çarşaf çarşaf "dünyanın en iyi ekonomisiyiz" diye yalan haber yapanlara, "dünyanın ne tarafındayızın" en güzel göstergesidir bu bağış kampanyası! Evet kötü günlerde bağış kampanyası yapılabilir ama bunu halka direkt yardım ileten belediyeler yapabilir. Mesela Haluk Levent'in başında olduğu Ahbap gibi güvenilir yardım kuruluşları yapabilir. Devlet bağış istemez, Devlet zaten vergi vs. topladığı için direkt yardım yapar, yapması gerekir yani! Hadi diyelim ki devletin kampanyasına bağış gönderdik; -Bu paraların ödeme garantisi verilen müteahhitlere, -Karanlık vakıflara, -Saraya, köşke, gösterişe, şatafata harcanmayacağının garantisi var mı? Zira deprem, ekonomik kriz, darbe vs. günlerinde daha önce toplanan paraların ne olduğu, nerelere harcandığı hala açıklanmadı da! Her başınız sıkıştığında halktan para isteyerek devlet yönetilmez! O zaman bırakın biz kendi kendimize yönetiriz zaten! İlla para isteyecekseniz de, 20 yılda zengin ettiğiniz, bir gecede milyarlarca lira vergi borçlarını sildiğiniz, Devletin bütün ihalelerini sipariş usulü adrese teslim ettiğiniz işadamlarından isteyin. Ya da günlük gideri 4 buçuk milyon lira olan sarayınızı birkaç ay kapatabilirsiniz mesela! Sonuç olarak "biz bize yeter miyiz" bilmiyorum ama, kesin olan tek şey 20 yıldır "bizim size yetemediğimizdir."  

Bir önceki yazımda Corona virüsünün yayılmasını önlemek ve ülkemiz üzerinde daha fazla tahribat yaratmaması için herkes gibi ‘Evde kal’ çağrısı yapmış ve kendimce herkese neden evde kalmaları gerektiğini anlatmıştım.

Tabii insanlarımızın evde kalacakları süreçte birçok işletme kapanacak, başta turizm çalışanları olmak üzere birçok emekçi bu süreçte işsiz kalacaktı! Bunu da belirtmiş ve bu zararların devlet tarafından karşılanması gerektiğini yazmıştım.

Ülke ekonomisinin çok kötü olduğundan, tabiri caizse "kasa tam takır kuru bakır" olduğundan hükümet vatandaşın canını hiçe sayıp gerekli önlemleri alamadı, yani tek kurtuluşumuz olan sokağa çıkma yasağını getiremedi! Buna rağmen birçok vatandaşımız gıda, fatura, kira ve banka giderleri ile baş başa kaldı.

Devletimiz sokağa çıkma yasağı getiremedi ama en azından kötü günler geçiren vatandaşlarımızın yanında olur belki diye dün akşam televizyon başında Cumhurbaşkanı'nın yapacağı ulusa sesleniş konuşmasını bekledim.

"İman"la başlayıp "İban"la bitirdi konuşmasını!

İtalya ve İspanya'ya yardım gönderdiğimizi anlattı ama sonunda bağış kampanyası ile noktaladı konuşmasını!

Evet büyük bir ülkeyiz diğer ülkelere yardım edebiliriz ama paramız yoksa önce kendi önümüzü süpürmemiz yani önce kendi vatandaşımıza sahip çıkmamız gerekmiyor mu? Mesela Türk Kızılay'ının şu anda Afrika'da ne işi var?

Sürekli kendimizi kıyasladığımız;

Almanya 614 milyar dolar,

İngiltere 450 milyar dolar,

Fransa 335 milyar dolar,

İspanya 225 milyar dolar,

İtalya ise 108 milyar dolar halklarına bütçe ayırmışken, hükümetimizin tam tersine halkından para istemesi eleştirilecek bir olaydır!

Bizimle birlikte Irak, Lübnan, Sri Lanka, Senegal ve Güney Afrika halkından para isteyen diğer ülkeler! Bu bile olayın vahametini açıklıyor zaten… Yandaş basında çarşaf çarşaf "dünyanın en iyi ekonomisiyiz" diye yalan haber yapanlara, "dünyanın ne tarafındayızın" en güzel göstergesidir bu bağış kampanyası!

Evet kötü günlerde bağış kampanyası yapılabilir ama bunu halka direkt yardım ileten belediyeler yapabilir. Mesela Haluk Levent'in başında olduğu Ahbap gibi güvenilir yardım kuruluşları yapabilir.

Devlet bağış istemez, Devlet zaten vergi vs. topladığı için direkt yardım yapar, yapması gerekir yani!

Hadi diyelim ki devletin kampanyasına bağış gönderdik;

-Bu paraların ödeme garantisi verilen müteahhitlere,

-Karanlık vakıflara,

-Saraya, köşke, gösterişe, şatafata harcanmayacağının garantisi var mı?

Zira deprem, ekonomik kriz, darbe vs. günlerinde daha önce toplanan paraların ne olduğu, nerelere harcandığı hala açıklanmadı da!

Her başınız sıkıştığında halktan para isteyerek devlet yönetilmez! O zaman bırakın biz kendi kendimize yönetiriz zaten! İlla para isteyecekseniz de, 20 yılda zengin ettiğiniz, bir gecede milyarlarca lira vergi borçlarını sildiğiniz, Devletin bütün ihalelerini sipariş usulü adrese teslim ettiğiniz işadamlarından isteyin. Ya da günlük gideri 4 buçuk milyon lira olan sarayınızı birkaç ay kapatabilirsiniz mesela!

Sonuç olarak "biz bize yeter miyiz" bilmiyorum ama, kesin olan tek şey 20 yıldır "bizim size yetemediğimizdir."

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.