19 Mayıs 1919 bir kurtuluş destanı

GÜNDEM 18.05.2020 - 13:28, Güncelleme: 07.12.2020 - 14:05
 

19 Mayıs 1919 bir kurtuluş destanı

Recep Mutaf- Osmanlı Devleti 1. Dünya Savaşı'ndan yenik ayrılıp, Mondros ateşkes antlaşması imzalandıktan sonra yolun sonuna gelmiş, ülkeyi savaşa sokanlar yurttan kaçmış ve İtilaf Devletleri ülkenin önemli bölgelerini işgal etmişti. Ülkenin içinde bulunduğu duruma Osmanlı hükümeti kayıtsız kalırken, vatansever Türkler yerel direniş örgütleri kuruyorlardı. Osmanlı hükümeti ülkeyi İngilizlere teslim ederken, boğazda İngiliz zırhlılarını görüp yaveri Cevat Abbas'a dönerek, "geldikleri gibi giderler" diyerek işgale isyan eden biri vardı, Mustafa Kemal… İngilizlere teslim olmuş Osmanlı hükümetinden habersiz, milli mücadeleyi başlatmak için çalışmalar yapıyor, Rauf Orbay, Ali Fethi Okyar, Ahmet İzzet Paşa, Kazım Karabekir Paşa ve Fevzi Çakmak Paşa gibi vatanseverler ile görüşlerini ve neler yapılması gerektiğini paylaşıyordu. İleriki yıllarda İngiliz gemisiyle İngiltere'ye kaçacak olan Halife Vahdettin'in sadrazamı Damat Ferit aracılığıyla İngiltere'ye sunduğu teklifte, İstanbul kendilerine bırakılmak kaydıyla tüm Anadolu'yu işgal edebileceklerini ve bu uğurda tüm güçleriyle onlara hizmet edeceklerini bildiriyorlardı! Hal böyleyken, tarihler 15 Mayıs 1919'u gösterdiğinde Yunan orduları İngiltere'nin desteği ile İzmir'i işgal ediyor, İzmir halkı işgale tepki gösterip isyan ederken, Osmanlı hükümeti İzmir valisi İzzet Paşa'ya verdiği bir emir ile "işgale direnilmemesini ve halkın evlerinden çıkmamalarını" bildiriyordu! Osmanlı Hükümeti'nin bu şekilde 'hediye' ettiği İzmir'e, Yunan ordularının karaya ayak bastıkları anda işgale isyan eden Milli Mücadele Kahramanı Hasan Tahsin yanında bulunan revolver ile düşmana ilk kurşunu sıkıyor, yanında fazla yoldaşı olmadığından oracıkta şehit ediliyor ama Milli Mücadele'nin fitilini de ateşliyordu! İşgalden tek kurtuluş yolunun Anadolu'ya geçerek milli mücadeleyi başlatmak olduğuna karar verdiği için 9. Kolordu Müfettişi olarak Samsun'a gidecek olan Mustafa Kemal Paşa, aynı günlerde Fevzi Paşa ile görüşürken, Fevzi Paşa; "Anadolu'da bir milli iradeyi nasıl bir vücuda getireceklerini" soruyor, Mustafa Kemal Paşa'da buna karşılık; "Kahraman Milletimin sinesinde hayatımı feda edinceye kadar çalışacağım" diye cevap veriyordu. Bu cevap üzerine duydukları heyecanla ayağa kalkıp, gözleri yaşlı, vatanın kurtulması için beraber çalışacaklarına, bu uğurda hiçbir şeyden çekinmeyeceklerine söz veriyorlardı. O tarihte o devrimler, o idealler için mücadele etmeyi bırakın, telaffuz etmek bile, hatta aklından geçirmek bile hayal edilemezdi! Samsun, işgal kuvvetleri için stratejik bir öneme sahipti. Karadeniz'den Orta Anadolu'ya açılan en rahat ve güvenilir kapıydı. O sebeple Anadolu direnişi oradan başlayacaktı! Tarihi Samsun seferinde gemi kaptanı İsmail Hakkı Durusu ve 18 vatansever Atatürk'e eşlik ediyordu. Atatürk'ün Samsun'a hareketinden biraz önce arkadaşlarından biri, "İngilizlerin bindiğiniz gemiyi takip etmek, hatta batırmak ihtimalleri vardır" diyor, Mustafa Kemal ise tarihe geçecek "burada esir yaşamaktansa Karadeniz'de batmayı tercih ederim" sözünü söylüyordu! Şartlar böyleyken, Atatürk yanındaki 19 kişiyle birlikte 16 Mayıs 1919 Cuma günü öğleden sonra "Bandırma" adındaki eski bir vapurla Galata rıhtımından ayrılıp, 17 Mayıs Cumartesi günü İnebolu'ya varıyorlardı. 19 Mayıs 1919 Pazartesi günü üç gün süren zorlu ve tarihi yolculuğun sonuna geliniyor, Atatürk ve beraberindekiler Kalyon burnu denilen yerden sandallarla merkez iskelesine çıkıp, Samsun'a ayak basıyorlardı! Mustafa Kemal Paşa Samsun'a ayak bastıktan sonra, işgallere karşı fiili mücadele'yi başlatıyor, sırasıyla Amasya, Erzurum ve Sivas Kongreleri'nin ardından, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kurulması ile İstiklal harbinin temelleri atılıyordu! Atatürk Anadolu'da direnişi başlatırken, İngiltere'nin uşağı olmuş Osmanlı hükümeti boş durmuyor, halk Atatürk'ün yanında olmasın diye İngiliz ajanlarının elinde bulunan İstanbul basınını kullanıp Mustafa Kemal Paşa aleyhinde yayınlar yaptırıyor, gerçekleri sansürletip, Atatürk'ü İslam düşmanı, vatan haini olarak gösteriyordu! Yetmiyor, halkı kandırabilmek için dini kullanarak, İstanbul'dan Şeyhülislam Abdullah Efendi'ye "Kuva-yi Milliye'nin devlete ve padişaha karşı asi olduklarını ve onlara katılmamalarını" emreden fetva verdiriyorlar, gazetelerde yayınlanan bu ihanet fetvası halka duyurulsun diye de İngiliz ve Fransızların işbirliği ile Anadolu'ya ulaştırıyorlardı! Bu ihanet fetvası yayınlandıktan 5 gün sonra, Ankara müftüsü ve aynı zamanda Ankara Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi de olan Mehmet Rıfat Efendi (Cumhuriyet kurulduktan sonra ilk Diyanet İşleri Başkanı olacak Mehmet Rıfat Börekçi) başkanlığında Ankara'da bulunan 20 kişilik grup da "Anadolu'daki milli hareketin dinen meşru olduğu, Padişah ve Halife'nin esir bulunduğu, düşman elinde esir olan Halife'nin yayınladığı fetva'nın da geçersiz olduğu" yönünde karşı fetva hazırlayarak halkı direnişe karşı bilinçlendiriyor ve bu fetva'nın altına 153 din alimi daha imza atıyordu! Samsun seferi sürecinin sonunda, bütün bu olumsuzluklara ve eldeki kısıtlı imkanlara rağmen Mustafa Kemal ve yoldaşları, içerideki onlarca hain, dışarıdaki onlarca düşmana karşı, genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla, çocuğuyla, çeteleriyle, gönüllü gruplarıyla kısacası tüm halkıyla birlik oluyor, işgalcileri bu topraklardan def ederek destan yazıyorlardı! İşte Türkiye Cumhuriyeti böyle meşakkatli yollardan geçip, bu kadar ihanete karşı mücadele eden bir avuç insanın azim ve kararlılığı ile kuruldu. 19 Mayıs 1919 günü Milli bağımsızlığa, çağdaşlaşmaya ve demokratikleşmeye giden yolun ilk adımı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna giden yolun ilk durağıdır. Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a ayak bastığı an "Kurtuluş"tur… "O"nun naçiz vücudu bir gün elbet toprak olacaktır ama "O" da, "O"nun kurduğu Cumhuriyet de ilelebet payidar kalacaktır! Kutlu olsun…

Recep Mutaf- Osmanlı Devleti 1. Dünya Savaşı'ndan yenik ayrılıp, Mondros ateşkes antlaşması imzalandıktan sonra yolun sonuna gelmiş, ülkeyi savaşa sokanlar yurttan kaçmış ve İtilaf Devletleri ülkenin önemli bölgelerini işgal etmişti. Ülkenin içinde bulunduğu duruma Osmanlı hükümeti kayıtsız kalırken, vatansever Türkler yerel direniş örgütleri kuruyorlardı.

Osmanlı hükümeti ülkeyi İngilizlere teslim ederken, boğazda İngiliz zırhlılarını görüp yaveri Cevat Abbas'a dönerek, "geldikleri gibi giderler" diyerek işgale isyan eden biri vardı, Mustafa Kemal…

İngilizlere teslim olmuş Osmanlı hükümetinden habersiz, milli mücadeleyi başlatmak için çalışmalar yapıyor, Rauf Orbay, Ali Fethi Okyar, Ahmet İzzet Paşa, Kazım Karabekir Paşa ve Fevzi Çakmak Paşa gibi vatanseverler ile görüşlerini ve neler yapılması gerektiğini paylaşıyordu. İleriki yıllarda İngiliz gemisiyle İngiltere'ye kaçacak olan Halife Vahdettin'in sadrazamı Damat Ferit aracılığıyla İngiltere'ye sunduğu teklifte, İstanbul kendilerine bırakılmak kaydıyla tüm Anadolu'yu işgal edebileceklerini ve bu uğurda tüm güçleriyle onlara hizmet edeceklerini bildiriyorlardı!

Hal böyleyken, tarihler 15 Mayıs 1919'u gösterdiğinde Yunan orduları İngiltere'nin desteği ile İzmir'i işgal ediyor, İzmir halkı işgale tepki gösterip isyan ederken, Osmanlı hükümeti İzmir valisi İzzet Paşa'ya verdiği bir emir ile "işgale direnilmemesini ve halkın evlerinden çıkmamalarını" bildiriyordu!

Osmanlı Hükümeti'nin bu şekilde 'hediye' ettiği İzmir'e, Yunan ordularının karaya ayak bastıkları anda işgale isyan eden Milli Mücadele Kahramanı Hasan Tahsin yanında bulunan revolver ile düşmana ilk kurşunu sıkıyor, yanında fazla yoldaşı olmadığından oracıkta şehit ediliyor ama Milli Mücadele'nin fitilini de ateşliyordu!

İşgalden tek kurtuluş yolunun Anadolu'ya geçerek milli mücadeleyi başlatmak olduğuna karar verdiği için 9. Kolordu Müfettişi olarak Samsun'a gidecek olan Mustafa Kemal Paşa, aynı günlerde Fevzi Paşa ile görüşürken, Fevzi Paşa; "Anadolu'da bir milli iradeyi nasıl bir vücuda getireceklerini" soruyor, Mustafa Kemal Paşa'da buna karşılık; "Kahraman Milletimin sinesinde hayatımı feda edinceye kadar çalışacağım" diye cevap veriyordu. Bu cevap üzerine duydukları heyecanla ayağa kalkıp, gözleri yaşlı, vatanın kurtulması için beraber çalışacaklarına, bu uğurda hiçbir şeyden çekinmeyeceklerine söz veriyorlardı.

O tarihte o devrimler, o idealler için mücadele etmeyi bırakın, telaffuz etmek bile, hatta aklından geçirmek bile hayal edilemezdi!

Samsun, işgal kuvvetleri için stratejik bir öneme sahipti. Karadeniz'den Orta Anadolu'ya açılan en rahat ve güvenilir kapıydı. O sebeple Anadolu direnişi oradan başlayacaktı!

Tarihi Samsun seferinde gemi kaptanı İsmail Hakkı Durusu ve 18 vatansever Atatürk'e eşlik ediyordu. Atatürk'ün Samsun'a hareketinden biraz önce arkadaşlarından biri, "İngilizlerin bindiğiniz gemiyi takip etmek, hatta batırmak ihtimalleri vardır" diyor, Mustafa Kemal ise tarihe geçecek "burada esir yaşamaktansa Karadeniz'de batmayı tercih ederim" sözünü söylüyordu!

Şartlar böyleyken, Atatürk yanındaki 19 kişiyle birlikte 16 Mayıs 1919 Cuma günü öğleden sonra "Bandırma" adındaki eski bir vapurla Galata rıhtımından ayrılıp, 17 Mayıs Cumartesi günü İnebolu'ya varıyorlardı. 19 Mayıs 1919 Pazartesi günü üç gün süren zorlu ve tarihi yolculuğun sonuna geliniyor, Atatürk ve beraberindekiler Kalyon burnu denilen yerden sandallarla merkez iskelesine çıkıp, Samsun'a ayak basıyorlardı!

Mustafa Kemal Paşa Samsun'a ayak bastıktan sonra, işgallere karşı fiili mücadele'yi başlatıyor, sırasıyla Amasya, Erzurum ve Sivas Kongreleri'nin ardından, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kurulması ile İstiklal harbinin temelleri atılıyordu!

Atatürk Anadolu'da direnişi başlatırken, İngiltere'nin uşağı olmuş Osmanlı hükümeti boş durmuyor, halk Atatürk'ün yanında olmasın diye İngiliz ajanlarının elinde bulunan İstanbul basınını kullanıp Mustafa Kemal Paşa aleyhinde yayınlar yaptırıyor, gerçekleri sansürletip, Atatürk'ü İslam düşmanı, vatan haini olarak gösteriyordu! Yetmiyor, halkı kandırabilmek için dini kullanarak, İstanbul'dan Şeyhülislam Abdullah Efendi'ye "Kuva-yi Milliye'nin devlete ve padişaha karşı asi olduklarını ve onlara katılmamalarını" emreden fetva verdiriyorlar, gazetelerde yayınlanan bu ihanet fetvası halka duyurulsun diye de İngiliz ve Fransızların işbirliği ile Anadolu'ya ulaştırıyorlardı!

Bu ihanet fetvası yayınlandıktan 5 gün sonra, Ankara müftüsü ve aynı zamanda Ankara Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi de olan Mehmet Rıfat Efendi (Cumhuriyet kurulduktan sonra ilk Diyanet İşleri Başkanı olacak Mehmet Rıfat Börekçi) başkanlığında Ankara'da bulunan 20 kişilik grup da "Anadolu'daki milli hareketin dinen meşru olduğu, Padişah ve Halife'nin esir bulunduğu, düşman elinde esir olan Halife'nin yayınladığı fetva'nın da geçersiz olduğu" yönünde karşı fetva hazırlayarak halkı direnişe karşı bilinçlendiriyor ve bu fetva'nın altına 153 din alimi daha imza atıyordu!

Samsun seferi sürecinin sonunda, bütün bu olumsuzluklara ve eldeki kısıtlı imkanlara rağmen Mustafa Kemal ve yoldaşları, içerideki onlarca hain, dışarıdaki onlarca düşmana karşı, genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla, çocuğuyla, çeteleriyle, gönüllü gruplarıyla kısacası tüm halkıyla birlik oluyor, işgalcileri bu topraklardan def ederek destan yazıyorlardı!

İşte Türkiye Cumhuriyeti böyle meşakkatli yollardan geçip, bu kadar ihanete karşı mücadele eden bir avuç insanın azim ve kararlılığı ile kuruldu.

19 Mayıs 1919 günü Milli bağımsızlığa, çağdaşlaşmaya ve demokratikleşmeye giden yolun ilk adımı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna giden yolun ilk durağıdır.

Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a ayak bastığı an "Kurtuluş"tur…

"O"nun naçiz vücudu bir gün elbet toprak olacaktır ama "O" da, "O"nun kurduğu Cumhuriyet de ilelebet payidar kalacaktır!

Kutlu olsun…

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.