Devlet kendini koruyor peki bizi kim koruyacak ?

GÜNDEM 26.09.2020 - 11:58, Güncelleme: 07.12.2020 - 14:06
 

Devlet kendini koruyor peki bizi kim koruyacak ?

 Geçtiğimiz günlerde bu sitede, bu satırların yazarının imzasıyla bir röportaj yayınlandı.  Başlığı şuydu;  Türk millet suça karşı korumasız… Kim söylemişti bu cümleyi ?  Avukat Nizamettin Sağır.  Antalya’nın tanınmış siyasetçi ve hukukçusu Sağır, bu yılın Nisan ayında TBMM’de kanunlaşan İnfaz Yasası’ndaki yeni düzenlemelere dikkat çekmiş ve bu düzenlemelerle Türk Ceza Kanunu’nda tanımı yapılmış 127 suça karşı toplumun nasıl ‘korumasız’ bırakıldığını anlatmıştı. Sağır, “Bu düzenlemeyle deniliyor ki, devlete karşı suç işlersen buna izin vermem ama vatandaşa karşı işliyorsan serbestsin” demişti bu röportajda. Sözkonusu yasal düzenlemede devlete karşı işlenen suçların muaf tutulduğuna işaret ederek… Çok ama çok önemli detaylar vermişti ki, ondan dinleyene kadar ne yalan söyleyeyim hiçbir şeyin farkında değildim. Sonuçta hukukçu değilim. Ben de toplumun ekseriyeti gibi, suçluların elini kolunu sallayarak gezmelerinden dert yanıyor, isyan ediyordum. Bana gore/ bize göre çok önemli suçların faillerinin nasıl olup da serbest bırakıldıklarına akıl sır erdiremiyordum. “Savcılar, hakimler bunları nasıl serbest bırakır” diye zaman zaman öfkeden kuduruyordum. Nizamettin Sağır’I dinleyince anladım ki, savcının, hakimin bu işte hiçbir günahı yok. Onların işi mevcut yasalara gore işlenen suça ceza kesmek. Eee ortada ceza verebileceği bir yasa yoksa savcı ne yapsın, hakim ne yapsın.  Bu sabah internetteki haber sitelerini dolaşırken gözüme ilişti, İstanbul’da 4 kişi bir adamı arabasında gaspediyorlar. Üzerinde ne var ne yok aldıkları yetmezmiş gibi tenha bir yere götürüp öldüresiye dövüyorlar. Ardından da 7 metre yükseklikten bir dere kenarına atıyorlar. Zavallı adam şu sıralar yoğun bakımda can çekişiyor. Yaşanan bu dehşet, olay yerinin karşısında bir vatandaş tarafından cep telefonuyla da görüntülenmiş. Yani herşey ayan beyan ortada. Derken polis işin peşine düşüyor, zanlılardan ikisini ele geçiriyor. Sonra ne oluyor dersiniz ? Deminden beri anlattığımız şey; zanlılar denetimli serbestlikle bırakılıyor… Yine internet turumuzda gözümüze çarpan iki başlık; -Polis yakaladı, mahkeme serbest bıraktı.. -Direğe bağlayıp kulağını kestiler, zanlılar serbest.. Hepsi de ‘denetimli serbestlik’ denilen uygulama ile bırakılıyor.  Avukat Nizamettin Sağır’la yaptığımız röportajda bu denetimli serbestlik meselesi de var. Yani demem oki dostlar, o röportajda anlatılanlar boş şeyler değil. Okumadıysanız muhakkan okuyun, okuduysanız bir kere daha inceleyin. Sağır’ın dediği gibi bizler, namusuyla, onuruyla yaşamaya çalışan dürüst insanlar maalesef suçlular karşısında korumasız, çaresiz. Sözkonusu düzenlemeyle birlikte TCK’da tanımlı 127 suçun faillerine cezaevi kapıları kapatılırken, yüzlerce hükümlü için de cezaevi kapıları ardına kadar açıldı. Sokaklarda, aramızda geziyor bu insanlar. İstisnalarını ayırıyorum ama bunların önemli bir bölümü kısa sürede yeniden suç işliyor. Suça meyilli çünkü bunlar. Haberlerde sık sık görüyor, duyuyoruz. ‘Cezaevinden çıktı yeniden suç işledi’ diye… İşin en acı veren ve düşündüren yanı ise bu duruma siyasilerin sessiz kalıyor olması. İktidar zaten bu durumun baş müsebbibi. Ancak buna ses çıkarmayan muhalefetin de günahı enaz iktidar kadar. Yine Sağır’ın dediği gibi her vatandaş ceza kanunlarını, mevzuatları bilemez ancak siyaset kurumunda nice anlı şanlı hukukçular var. Onların niye sesi çıkmaz anlamak mümkün değil…  Deniliyor ki, efendim cezaevleri ağzına kadar dolu. Bu yüzden yasal düzenlemelerde bu doluluğu azaltmaya çalışıyorlar. Böyle saçma bir gerekçe olabilir mi ?  Bu, suça meyilli insanları suça teşvik etmek değil de nedir ? Yapanın yanına kar kaldığı bir ülkede adalet olgusundan söz edilebilir mi ?  Dövmek, saldırmak, çalmak, dolandırmak, öldürme kasti olmadan yaralamak ve daha neler neler. Bunların hiçbirisinde cezaevine girmiyorsun. Dava açılıyor, yargılanıyorsun ama denetimli serbestlik denilen ucube uygulamayla serbest bırakılıyorsun.  Neymiş efendim hergün karakola imza verecekmiş. Cezaya bak hizaya gel… İşte bu yüzden sosyal medya insanların umut kapısı haline geldi. Bu yüzden çaresiz kalan sosyal medyadan feryat figan ediyor. Çünkü ülkede adalet sistemi işlemiyor. Yapılan düzenlemeler adalet terazisinin ayarını bozduğu gibi polis, savcı ve hakimleri vatandaşla karşı karşıya getirmekten başka bir işe yaramıyor…

 Geçtiğimiz günlerde bu sitede, bu satırların yazarının imzasıyla bir röportaj yayınlandı. 

Başlığı şuydu;  Türk millet suça karşı korumasız…
Kim söylemişti bu cümleyi ? 
Avukat Nizamettin Sağır. 
Antalya’nın tanınmış siyasetçi ve hukukçusu Sağır, bu yılın Nisan ayında TBMM’de kanunlaşan İnfaz Yasası’ndaki yeni düzenlemelere dikkat çekmiş ve bu düzenlemelerle Türk Ceza Kanunu’nda tanımı yapılmış 127 suça karşı toplumun nasıl ‘korumasız’ bırakıldığını anlatmıştı. Sağır, “Bu düzenlemeyle deniliyor ki, devlete karşı suç işlersen buna izin vermem ama vatandaşa karşı işliyorsan serbestsin” demişti bu röportajda. Sözkonusu yasal düzenlemede devlete karşı işlenen suçların muaf tutulduğuna işaret ederek…

Çok ama çok önemli detaylar vermişti ki, ondan dinleyene kadar ne yalan söyleyeyim hiçbir şeyin farkında değildim. Sonuçta hukukçu değilim. Ben de toplumun ekseriyeti gibi, suçluların elini kolunu sallayarak gezmelerinden dert yanıyor, isyan ediyordum. Bana gore/ bize göre çok önemli suçların faillerinin nasıl olup da serbest bırakıldıklarına akıl sır erdiremiyordum. “Savcılar, hakimler bunları nasıl serbest bırakır” diye zaman zaman öfkeden kuduruyordum. Nizamettin Sağır’I dinleyince anladım ki, savcının, hakimin bu işte hiçbir günahı yok. Onların işi mevcut yasalara gore işlenen suça ceza kesmek. Eee ortada ceza verebileceği bir yasa yoksa savcı ne yapsın, hakim ne yapsın. 
Bu sabah internetteki haber sitelerini dolaşırken gözüme ilişti, İstanbul’da 4 kişi bir adamı arabasında gaspediyorlar. Üzerinde ne var ne yok aldıkları yetmezmiş gibi tenha bir yere götürüp öldüresiye dövüyorlar. Ardından da 7 metre yükseklikten bir dere kenarına atıyorlar. Zavallı adam şu sıralar yoğun bakımda can çekişiyor. Yaşanan bu dehşet, olay yerinin karşısında bir vatandaş tarafından cep telefonuyla da görüntülenmiş. Yani herşey ayan beyan ortada. Derken polis işin peşine düşüyor, zanlılardan ikisini ele geçiriyor. Sonra ne oluyor dersiniz ? Deminden beri anlattığımız şey; zanlılar denetimli serbestlikle bırakılıyor…
Yine internet turumuzda gözümüze çarpan iki başlık;
-Polis yakaladı, mahkeme serbest bıraktı..
-Direğe bağlayıp kulağını kestiler, zanlılar serbest..
Hepsi de ‘denetimli serbestlik’ denilen uygulama ile bırakılıyor. 
Avukat Nizamettin Sağır’la yaptığımız röportajda bu denetimli serbestlik meselesi de var. Yani demem oki dostlar, o röportajda anlatılanlar boş şeyler değil. Okumadıysanız muhakkan okuyun, okuduysanız bir kere daha inceleyin. Sağır’ın dediği gibi bizler, namusuyla, onuruyla yaşamaya çalışan dürüst insanlar maalesef suçlular karşısında korumasız, çaresiz. Sözkonusu düzenlemeyle birlikte TCK’da tanımlı 127 suçun faillerine cezaevi kapıları kapatılırken, yüzlerce hükümlü için de cezaevi kapıları ardına kadar açıldı. Sokaklarda, aramızda geziyor bu insanlar. İstisnalarını ayırıyorum ama bunların önemli bir bölümü kısa sürede yeniden suç işliyor. Suça meyilli çünkü bunlar. Haberlerde sık sık görüyor, duyuyoruz. ‘Cezaevinden çıktı yeniden suç işledi’ diye…
İşin en acı veren ve düşündüren yanı ise bu duruma siyasilerin sessiz kalıyor olması. İktidar zaten bu durumun baş müsebbibi. Ancak buna ses çıkarmayan muhalefetin de günahı enaz iktidar kadar. Yine Sağır’ın dediği gibi her vatandaş ceza kanunlarını, mevzuatları bilemez ancak siyaset kurumunda nice anlı şanlı hukukçular var. Onların niye sesi çıkmaz anlamak mümkün değil… 
Deniliyor ki, efendim cezaevleri ağzına kadar dolu. Bu yüzden yasal düzenlemelerde bu doluluğu azaltmaya çalışıyorlar. Böyle saçma bir gerekçe olabilir mi ? 
Bu, suça meyilli insanları suça teşvik etmek değil de nedir ? Yapanın yanına kar kaldığı bir ülkede adalet olgusundan söz edilebilir mi ? 
Dövmek, saldırmak, çalmak, dolandırmak, öldürme kasti olmadan yaralamak ve daha neler neler. Bunların hiçbirisinde cezaevine girmiyorsun. Dava açılıyor, yargılanıyorsun ama denetimli serbestlik denilen ucube uygulamayla serbest bırakılıyorsun. 
Neymiş efendim hergün karakola imza verecekmiş. Cezaya bak hizaya gel…
İşte bu yüzden sosyal medya insanların umut kapısı haline geldi. Bu yüzden çaresiz kalan sosyal medyadan feryat figan ediyor. Çünkü ülkede adalet sistemi işlemiyor. Yapılan düzenlemeler adalet terazisinin ayarını bozduğu gibi polis, savcı ve hakimleri vatandaşla karşı karşıya getirmekten başka bir işe yaramıyor…

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.