Toplumsal cinnet !

GÜNDEM 24.10.2020 - 17:32, Güncelleme: 07.12.2020 - 14:06
 

Toplumsal cinnet !

Daha önce kaç kez yazdım hatırlamıyorum. Toplum olarak cinnetin eşiğindeyiz…. Aslında son dönemlerde yaşananlara bakınca eşiği çoktan geçtik de diyebiliriz… Genç kuşak belki bilmez de yaşı 50’yi devirmiş olanlar bilir, eskiden ‘üçüncü sayfa haberleri’ diye kategorize edilen haberler vardı. Cinayet, soygun, intihar, taciz, saldırı, tecavüz gibi haberler bu kategoriye girerdi. Fazla olmazdı. Öyle ki, zaman zaman gazeteler bu meşhur üçüncü sayfayı doldurmakta zorlanır, bu açık haber fotoğrafları büyük kullanılarak kapatılırdı… Şimdi öyle mi ?.. Hangi gazeteyi elimize alsak, hangi haber kanalını açsak karşımıza onlarca ‘üçüncü sayfa’ haberi çıkıyor. Öz kızına tecavüz edenden, tartıştığı eşini hunharca katledene,  karısının yerini söylemediği için kızını öldüren babadan, keçiye tecavüz eden sapığa varıncaya kadar akla hayale gelmeyen haberlerle hemen her gün karşılaşıyoruz… Hırsızlık, darp artık neredeyse olağan eylemler haline gelmiş… Trafikte tartıştığı sürücüye kurşun yağdıranı da gördük, aracını sollayan kadın sürücünün aracının üzerinde tepineni de. Say say bitmiyor…  Siyasi kavgaları, rakip partililere, gazetecilere, anket şirketi yöneticilerine yapılan saldırıları saymıyorum bile… Ve farkındaysanız artık bu haberler ‘üçüncü sayfa’ haberi olmaktan da çıktı. Bu haberler artık gazetelerin birinci sayfalarında, haber bültenlerinin ilk sıralarında, internet gazetelerinin manşetinde yer buluyor…  Dün, Isparta’da ayrıldığı eşini öldüren, iki parçaya ayırıp yakan kadın haberini okuyunca o malum soru bir kez daha aklıma geldi;   Toplum olarak cinnet mi geçiriyoruz?.. Uzmanlara göre ortaya çıkan, ‘toplumsal cinnet’in fotoğrafı… Peki toplum olarak bu hale nasıl geldik ? Bu sorunun cevabını da uzmanları veriyor. Türk Psikologlar Derneği’ne göre, özgürlüklerin sınırlanması, erken evlilik, eğitimsizlik, ekonomik sıkıntı, gelir gider dengesizliği, yarın endişesi, umutsuzluk, eşitsizlik, adaletsizlik, nefret söylemleri ve olumsuz rol modelleri gibi nedenler toplumu bu hale getirdi. Şiddetin nedenleri ve çözümleri konusunda komisyonlar kuran, konferanslar düzenleyen Türk Psikolog Derneği, kadına şiddet konusuna ise özel bir parantez açıyor ve bakın ne diyor; “Türkiye’de kadına yönelik şiddet sürekli tırmanmakta, ortalama günde üç kadın sadece şiddet nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Birçok kadın şiddet nedeniyle, ruhsal ve bedensel sorun yaşamaktadır. Şiddet fiziksel, cinsel, duygusal, sosyal ve ekonomik alanlarda var olur ve hızlanırken medya da sürekli olarak, kadına yönelik şiddeti özendiren, sıradanlaştıran, normalleştiren, toplumsal cinsiyet rollerini pekiştiren, kadına yönelik şiddete ortak olan programlara, reklamlara, dizilere, filmlere, yarışmalara yer vererek bu suça ortak olmaktadır.” Alınan tüm önlemlere rağmen ne şiddet bitiyor, ne diğer suçlar. Bitmesi de mümkün görünmüyor. Çünkü toplumsal cinnete yolaçan etkenler varlığını sürdürüyor. Özgürlükler kısıtlı, ekonomik sıkıntılar had safhada, gelir-gider dengesizliği her geçen gün biraz daha artıyor. Eğitimde yaşanan kaos, adalet kavramının anlamını yitirmesi, nefret söylemleri filan toplumdaki yarın endişesini körüklüyor. Umutsuzluk, karamsarlık günden güne büyüyor… Yakın gelecekte, şiddet haberlerinin, yeniden üçüncü sayfaya hapsedilmesini, televizyonlarda ilk sıralarda yer almamasını ummak galiba hepimizin ortak temennisi. Ve her şeyden önce, şiddetsiz bir toplum beklentisi de… Ancak bu temenni şimdilik ütopik bir rüya olmaktan öteye gidemeyeceğe benziyor…

Daha önce kaç kez yazdım hatırlamıyorum. Toplum olarak cinnetin eşiğindeyiz….

Aslında son dönemlerde yaşananlara bakınca eşiği çoktan geçtik de diyebiliriz…
Genç kuşak belki bilmez de yaşı 50’yi devirmiş olanlar bilir, eskiden ‘üçüncü sayfa haberleri’ diye kategorize edilen haberler vardı. Cinayet, soygun, intihar, taciz, saldırı, tecavüz gibi haberler bu kategoriye girerdi. Fazla olmazdı. Öyle ki, zaman zaman gazeteler bu meşhur üçüncü sayfayı doldurmakta zorlanır, bu açık haber fotoğrafları büyük kullanılarak kapatılırdı…

Şimdi öyle mi ?..
Hangi gazeteyi elimize alsak, hangi haber kanalını açsak karşımıza onlarca ‘üçüncü sayfa’ haberi çıkıyor. Öz kızına tecavüz edenden, tartıştığı eşini hunharca katledene,  karısının yerini söylemediği için kızını öldüren babadan, keçiye tecavüz eden sapığa varıncaya kadar akla hayale gelmeyen haberlerle hemen her gün karşılaşıyoruz…
Hırsızlık, darp artık neredeyse olağan eylemler haline gelmiş…
Trafikte tartıştığı sürücüye kurşun yağdıranı da gördük, aracını sollayan kadın sürücünün aracının üzerinde tepineni de. Say say bitmiyor… 
Siyasi kavgaları, rakip partililere, gazetecilere, anket şirketi yöneticilerine yapılan saldırıları saymıyorum bile…
Ve farkındaysanız artık bu haberler ‘üçüncü sayfa’ haberi olmaktan da çıktı. Bu haberler artık gazetelerin birinci sayfalarında, haber bültenlerinin ilk sıralarında, internet gazetelerinin manşetinde yer buluyor… 

Dün, Isparta’da ayrıldığı eşini öldüren, iki parçaya ayırıp yakan kadın haberini okuyunca o malum soru bir kez daha aklıma geldi;  
Toplum olarak cinnet mi geçiriyoruz?..
Uzmanlara göre ortaya çıkan, ‘toplumsal cinnet’in fotoğrafı…
Peki toplum olarak bu hale nasıl geldik ?
Bu sorunun cevabını da uzmanları veriyor. Türk Psikologlar Derneği’ne göre, özgürlüklerin sınırlanması, erken evlilik, eğitimsizlik, ekonomik sıkıntı, gelir gider dengesizliği, yarın endişesi, umutsuzluk, eşitsizlik, adaletsizlik, nefret söylemleri ve olumsuz rol modelleri gibi nedenler toplumu bu hale getirdi. Şiddetin nedenleri ve çözümleri konusunda komisyonlar kuran, konferanslar düzenleyen Türk Psikolog Derneği, kadına şiddet konusuna ise özel bir parantez açıyor ve bakın ne diyor;

“Türkiye’de kadına yönelik şiddet sürekli tırmanmakta, ortalama günde üç kadın sadece şiddet nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Birçok kadın şiddet nedeniyle, ruhsal ve bedensel sorun yaşamaktadır. Şiddet fiziksel, cinsel, duygusal, sosyal ve ekonomik alanlarda var olur ve hızlanırken medya da sürekli olarak, kadına yönelik şiddeti özendiren, sıradanlaştıran, normalleştiren, toplumsal cinsiyet rollerini pekiştiren, kadına yönelik şiddete ortak olan programlara, reklamlara, dizilere, filmlere, yarışmalara yer vererek bu suça ortak olmaktadır.”

Alınan tüm önlemlere rağmen ne şiddet bitiyor, ne diğer suçlar. Bitmesi de mümkün görünmüyor. Çünkü toplumsal cinnete yolaçan etkenler varlığını sürdürüyor. Özgürlükler kısıtlı, ekonomik sıkıntılar had safhada, gelir-gider dengesizliği her geçen gün biraz daha artıyor. Eğitimde yaşanan kaos, adalet kavramının anlamını yitirmesi, nefret söylemleri filan toplumdaki yarın endişesini körüklüyor. Umutsuzluk, karamsarlık günden güne büyüyor…
Yakın gelecekte, şiddet haberlerinin, yeniden üçüncü sayfaya hapsedilmesini, televizyonlarda ilk sıralarda yer almamasını ummak galiba hepimizin ortak temennisi.
Ve her şeyden önce, şiddetsiz bir toplum beklentisi de…
Ancak bu temenni şimdilik ütopik bir rüya olmaktan öteye gidemeyeceğe benziyor…

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.