‘Halka uygun bütçe istiyoruz’

GÜNDEM 16.11.2020 - 14:03, Güncelleme: 07.12.2020 - 14:06
 

‘Halka uygun bütçe istiyoruz’

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Antalya Şube Eş Başkanı Kaan Taşer, TBMM’de görüşülmekte olan 2021 yılı genel bütçesi ve Sağlık Bakanlığı bütçesine yönelik sendikalarının değerlendirme raporunu kamuoyuyla paylaştı.

haberimizvar.net- Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Antalya Şube Eş Başkanı Kaan Taşer, sendika binasında yaptığı basın açıklamasında, “Covid-19 pandemisinin tüm toplumu olumsuz etkileyen aşamaya gelmiş olması mevcut ekonomik krizi derinleştirmekte, çalışmaya uygun nüfusun üçte birinden fazlası işsizken ve yakın gelecekte iş bulma umudunu kaybetmiş durumda iken milyonlarca emekçi ailesi kışa hiçbir gelire sahip olmadığı şartlarda girmektedir. Asgari ücret ya da düşük ücretlerle çalışanların eline geçen para temel ihtiyaç maddelerine bile yetmemektedir çünkü temel ihtiyaç maddelerindeki enflasyon oranı TÜİK verilerinin çok çok üzerindedir. Pandemi sürecinde rejimin toplum sağlığını koruma yönünde niyeti ve çabası olmadığı da görülmüştür. Yurttaşlar salgının insafına terk edilmiştir. Ülkede günlük yapılan testlerin yüzde 25'nin Saray ve üst düzey devlet görevlilerine ve emirlerinde çalışan personele yapıldığı, geri kalanın 85 milyon kişiye uygulandığı anlaşılmıştır” dedi. TOPLUMSAL ÖNLEMLER ALINMADI Pandeminin ilk gününden beri alınması gereken toplumsal önlemlerin hayata geçirilmediğini öne süren Taşer, “Zorunlu olmayan iş kollarında çalışmaya ara verilmemiş, yurttaşlar ya hastalanma ya da açlık ikileminde bırakılmıştır. Bir kısım ülkede uygulanan sürü bağışıklığı yöntemi Türkiye’de adı konulmadan sürdürülmüş, bu durumdan en çok yoksullar, ezilenler, göçmenler zarar görmüştür. Bu durum pandemide bile sınıfsallığı gözler önüne sermektedir. Covid-19 geliştirilmesi muhtemel bir aşıyla kontrol altına alınsa bile pandemiyi ortaya çıkartan koşullarda hiç bir iyileştirme yapılmaması nedeniyle yeni pandemilerle karşılaşacağımıza şüphe yoktur. Dahası pandemiyi ortaya çıkartan nedenler arasında sıralanan ekolojik tahribat, yaban hayatına müdahale, kontrolsüz kentleşme gibi nedenler kapitalizmin kar hırsının dizginsizliği ve çalışma rejimindeki derinleşen sömürü ilişkileri nedeniyle büyük bir hızla artarak devam etmektedir. Sağlıksızlığı yaratan bu koşullar yeni salgınlara kapı aralamaktadır” diye konuştu.  HERKES DENETLEYEBİLMELİ Taşer açıklamasında özetle şunları dile getirdi: “Bütçe; siyasal iktidarlara, devletin kurumlarına harcamaları ve gelirleri açısından meşruiyet kazandıran, egemen - yöneten sınıfların en önemli ekonomi ve maliye politikası aracıdır. Bütçe sermaye ve servetin yeniden üretimi ve gelirin yeniden bölüşümünün aracıdır. Bu nedenledir ki sosyal sınıflar arasındaki mücadelenin en önemli alanları arasında yer almaktadır. Aynı zamanda bütçe siyasal iktidarların, rejimin demokratik, sosyal hak ve özgürlükler konusundaki duruşunun en önemli göstergesidir. 2021 Merkezi Yönetim Bütçesi de; 1,4 trilyon liralık bir harcama ve 1,1 trilyon liralık bir gelirin,   (-) 245 milyar liralık bütçe açığının hedeflendiği bir iktisadi ve siyasi belgedir.  Bu belge, ekonomi ve toplumsal sınıflar üzerinde önemli etkilere neden olacak bir politika aracı niteliğindedir. Üretenlerin, değeri yaratanların, yani işçilerin, emekçilerin, halkın, vergi mükelleflerinin, bu ülkede yaşayan herkesin, doğrudan ya da dolaylı mekanizmalar aracılığıyla ödedikleri vergilerin nerelere harcandığını ya da harcanmadığını bilmeleri ve bunu denetleyebilmeleri gerekir.” MİLYONLARCA EMEKÇİ ZORDA Covid-19 pandemisinin tüm toplumu olumsuz etkileyen aşamaya gelmiş olması mevcut ekonomik krizi derinleştirmekte, çalışmaya uygun nüfusun üçte birinden fazlası işsizken ve yakın gelecekte iş bulma umudunu kaybetmiş durumda iken milyonlarca emekçi ailesi kışa hiçbir gelire sahip olmadığı şartlarda girmektedir. Asgari ücret ya da düşük ücretlerle çalışanların eline geçen para temel ihtiyaç maddelerine bile yetmemektedir çünkü temel ihtiyaç maddelerindeki enflasyon oranı TÜİK verilerinin çok çok üzerindedir. Pandemi sürecinde rejimin toplum sağlığını koruma yönünde niyeti ve çabası olmadığı da görülmüştür. Yurttaşlar salgının insafına terk edilmiştir. Ülkede günlük yapılan testlerin yüzde 25'nin Saray ve üst düzey devlet görevlilerine ve emirlerinde çalışan personele yapıldığı, geri kalanın 85 milyon kişiye uygulandığı anlaşılmıştır. Pandeminin ilk gününden beri alınması gereken toplumsal önlemler hayata geçirilmemiş, zorunlu olmayan iş kollarında çalışmaya ara verilmemiş, yurttaşlar ya hastalanma ya da açlık ikileminde bırakılmıştır. Bir kısım ülkede uygulanan sürü bağışıklığı yöntemi Türkiye’de adı konulmadan sürdürülmüş, bu durumdan en çok yoksullar, ezilenler, göçmenler zarar görmüştür."
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Antalya Şube Eş Başkanı Kaan Taşer, TBMM’de görüşülmekte olan 2021 yılı genel bütçesi ve Sağlık Bakanlığı bütçesine yönelik sendikalarının değerlendirme raporunu kamuoyuyla paylaştı.

haberimizvar.net- Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Antalya Şube Eş Başkanı Kaan Taşer, sendika binasında yaptığı basın açıklamasında, “Covid-19 pandemisinin tüm toplumu olumsuz etkileyen aşamaya gelmiş olması mevcut ekonomik krizi derinleştirmekte, çalışmaya uygun nüfusun üçte birinden fazlası işsizken ve yakın gelecekte iş bulma umudunu kaybetmiş durumda iken milyonlarca emekçi ailesi kışa hiçbir gelire sahip olmadığı şartlarda girmektedir. Asgari ücret ya da düşük ücretlerle çalışanların eline geçen para temel ihtiyaç maddelerine bile yetmemektedir çünkü temel ihtiyaç maddelerindeki enflasyon oranı TÜİK verilerinin çok çok üzerindedir. Pandemi sürecinde rejimin toplum sağlığını koruma yönünde niyeti ve çabası olmadığı da görülmüştür. Yurttaşlar salgının insafına terk edilmiştir. Ülkede günlük yapılan testlerin yüzde 25'nin Saray ve üst düzey devlet görevlilerine ve emirlerinde çalışan personele yapıldığı, geri kalanın 85 milyon kişiye uygulandığı anlaşılmıştır” dedi.

TOPLUMSAL ÖNLEMLER ALINMADI
Pandeminin ilk gününden beri alınması gereken toplumsal önlemlerin hayata geçirilmediğini öne süren Taşer, “Zorunlu olmayan iş kollarında çalışmaya ara verilmemiş, yurttaşlar ya hastalanma ya da açlık ikileminde bırakılmıştır. Bir kısım ülkede uygulanan sürü bağışıklığı yöntemi Türkiye’de adı konulmadan sürdürülmüş, bu durumdan en çok yoksullar, ezilenler, göçmenler zarar görmüştür. Bu durum pandemide bile sınıfsallığı gözler önüne sermektedir. Covid-19 geliştirilmesi muhtemel bir aşıyla kontrol altına alınsa bile pandemiyi ortaya çıkartan koşullarda hiç bir iyileştirme yapılmaması nedeniyle yeni pandemilerle karşılaşacağımıza şüphe yoktur. Dahası pandemiyi ortaya çıkartan nedenler arasında sıralanan ekolojik tahribat, yaban hayatına müdahale, kontrolsüz kentleşme gibi nedenler kapitalizmin kar hırsının dizginsizliği ve çalışma rejimindeki derinleşen sömürü ilişkileri nedeniyle büyük bir hızla artarak devam etmektedir. Sağlıksızlığı yaratan bu koşullar yeni salgınlara kapı aralamaktadır” diye konuştu. 

HERKES DENETLEYEBİLMELİ
Taşer açıklamasında özetle şunları dile getirdi: “Bütçe; siyasal iktidarlara, devletin kurumlarına harcamaları ve gelirleri açısından meşruiyet kazandıran, egemen - yöneten sınıfların en önemli ekonomi ve maliye politikası aracıdır. Bütçe sermaye ve servetin yeniden üretimi ve gelirin yeniden bölüşümünün aracıdır. Bu nedenledir ki sosyal sınıflar arasındaki mücadelenin en önemli alanları arasında yer almaktadır. Aynı zamanda bütçe siyasal iktidarların, rejimin demokratik, sosyal hak ve özgürlükler konusundaki duruşunun en önemli göstergesidir. 2021 Merkezi Yönetim Bütçesi de; 1,4 trilyon liralık bir harcama ve 1,1 trilyon liralık bir gelirin,   (-) 245 milyar liralık bütçe açığının hedeflendiği bir iktisadi ve siyasi belgedir.  Bu belge, ekonomi ve toplumsal sınıflar üzerinde önemli etkilere neden olacak bir politika aracı niteliğindedir. Üretenlerin, değeri yaratanların, yani işçilerin, emekçilerin, halkın, vergi mükelleflerinin, bu ülkede yaşayan herkesin, doğrudan ya da dolaylı mekanizmalar aracılığıyla ödedikleri vergilerin nerelere harcandığını ya da harcanmadığını bilmeleri ve bunu denetleyebilmeleri gerekir.”

MİLYONLARCA EMEKÇİ ZORDA
Covid-19 pandemisinin tüm toplumu olumsuz etkileyen aşamaya gelmiş olması mevcut ekonomik krizi derinleştirmekte, çalışmaya uygun nüfusun üçte birinden fazlası işsizken ve yakın gelecekte iş bulma umudunu kaybetmiş durumda iken milyonlarca emekçi ailesi kışa hiçbir gelire sahip olmadığı şartlarda girmektedir. Asgari ücret ya da düşük ücretlerle çalışanların eline geçen para temel ihtiyaç maddelerine bile yetmemektedir çünkü temel ihtiyaç maddelerindeki enflasyon oranı TÜİK verilerinin çok çok üzerindedir.
Pandemi sürecinde rejimin toplum sağlığını koruma yönünde niyeti ve çabası olmadığı da görülmüştür. Yurttaşlar salgının insafına terk edilmiştir. Ülkede günlük yapılan testlerin yüzde 25'nin Saray ve üst düzey devlet görevlilerine ve emirlerinde çalışan personele yapıldığı, geri kalanın 85 milyon kişiye uygulandığı anlaşılmıştır. Pandeminin ilk gününden beri alınması gereken toplumsal önlemler hayata geçirilmemiş, zorunlu olmayan iş kollarında çalışmaya ara verilmemiş, yurttaşlar ya hastalanma ya da açlık ikileminde bırakılmıştır. Bir kısım ülkede uygulanan sürü bağışıklığı yöntemi Türkiye’de adı konulmadan sürdürülmüş, bu durumdan en çok yoksullar, ezilenler, göçmenler zarar görmüştür."

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.