BÖLÜNDÜK EY HALKIM

YEREL 05.02.2021 - 16:39, Güncelleme: 05.02.2021 - 16:39
 

BÖLÜNDÜK EY HALKIM

Haritalar, yeryüzünün tümünün ya da bir parçasının belirli oranlarda küçültülüp bir düzlem üzerinde gösterimidir. Çizmesi de çok zevklidir. İlkokul yıllarımda öğretmenim, canım Nefise Cengiz'in Türkiye haritası ödevini koca kartona nasıl çizip, nasıl özenle hazırlayıp geçer not aldığımı dün gibi hatırlıyorum. Haritalar ülkelerin sınırlarını gösterirler fakat o sınırlar içerisinde neler yaşandığını yansıtmazlar!

Her birimiz yıllardır sürekli birileri tarafından üzerimizde korku iklimi yaratmak için söylenen "bizi bölemeyeceksiniz" cümlesini duymuşuzdur. Bu cümle çocukluğumuzdan beridir hep aklımızın bir tarafında yer etmiştir. Doksanlı yılların başında Sovyetler Birliği ve Yugoslavya'nın nasıl bölünüp parçalandığına daha çocuk yaşlarımız da şahit olurken, kafamızda hep "acaba bizde mi bölüneceğiz" sorusu daha o yaşlarda belleğimize kazınmıştı. Çünkü yakın tarihimizde Amerika destekli hükümetler tarafından toprak bütünlüğümüz ve birlik beraberliğimizi bozmak için yapılan operasyonları görmüştük. Her on yılda bir yapılan darbeleri kitaplardan okumuştuk. Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Sağcı-Solcu diye çatışma yaratılmaya çalışılmıştı. Görüyorduk, bölünmemizi isteyen ve bu uğurda mücadele eden birileri vardı ama bizi bir arada tutan harita değil başka bir şeydi! Biz bunu bilip, buna güveniyorduk. Her fırsatta birbirinin yardımına koşan, komşusuna dış kapısını dahi kapatmayan, bir lokma ekmeğini yanındaki ile paylaşan bir milleti kimse bölemezdi çünkü!  Biz böyle düşünürken doksanlı yılların ortalarına doğru ülkemizde bir şeyler olmaya başladı. Önde gelen aydınlarımızı haince suikastlerle bizlerden kopardılar. Yüzlerce vatandaşımız suçları ya da sebebi ne olduğu belli olmayan faili meçhul cinayetlere kurban gittiler. Bir çoğunun kemikleri bile hâlâ ortada yok! Tabii her eylemden sonra, ülkemize yapılan her saldırıdan sonra aynı cümleyi duymaya devam ettik, "bizi bölemeyeceksiniz"! Asıl görevleri bizi bölmek olan takiyecilerin en güzel sığınağı olmuştu, "bizi bölemeyeceksiniz" cümlesi! Bu kara yılların ardından 2000'li yıllara geldiğimizde içinde bulunduğumuz kaostan faydalanıp tek başına iktidara gelen parti, bir yandan bizi bölmek isteyen güçlere "bizi bölemeyeceksiniz" derken, diğer yandan o güçlere her istediklerini vermeye de devam ettiler!  Yıllarca kaşınılan Türk-Kürt, Alevi-Sünni ve Sağ-Sol çatışması denenmiş ama tutmamıştı. Dedim ya bizi bir arada tutan başka bir şeydi. Türk, Kürt, Alevi, Sünni, sağcı, solcu, muhafazakar her kim olursa olsun bu halk birbirini seviyordu. Bir ailenin içinde dayı solcu, amca sağcıydı! Damat Kürt, gelin Aleviydi! Küçük bir aile büyük bir ülkenin yansımasıydı adeta. İşte bunu bizden aldılar. Yirmi yıldır ülkeyi yönetenler her fırsatta halkı ile kavga edip milleti bir birine düşürdüler. Öğrenci, öğretmen, işçi, avukat, emekli, ev hanımı toplumun her kesimiyle bir şekilde kavga etmeyi başardılar! Birbirini seven, en azından birbirine tahammül edebilen bir halkı alıp, kardeşin kardeşe düşman olduğu bir halk yarattılar!  Eskiden CHP'li, SHP'li, DSP'li, DYP'li, ANAP'lı, MHP'li, RP'li ve HADEP'li insanlar yan yana oturup birbirleriyle sohbet edebiliyorken, şimdi ise ya sen vatan hainisin ya onlar! Cümlemden de anlaşılacağı üzere onlar kim biz kimiz?  Toplum üzerinde yaratılan nefret iklimi geçim sıkıntısı ile birleşince tahammülsüzlük en büyük derdimiz oldu. Kırmızı ışıkta beklerken, banka kuyruğunda ya da trafikte yol verme gibi küçük sorunlarda bile kavga eder olduk.  İş öyle bir hal aldı ki;  "Menemen soğanlı mı olur soğansız mı olur" anketinde birbirine girenler soğana bile küfrederken, "balığa limon sıkılır mı sıkılmaz mı" anketinde de şiddetli kavgalarına devam ettiler! İspanya'da top oynayan Arjantinli Messi mi, İtalya'da top oynayan Portekizli Ronaldo mu tartışmasında ise en çok küfürü yine bizim halkımız yedi. Çünkü orda bile birbirimizle kavga ettik!  Bu halk bu hale kendi kendine gelmedi tabii. Mevcut iktidar karşısındaki her muhalifi hain, her başını kaldıranı terörist ilan etti!  -Asgari ücret dedik, "hainsiniz bizi bölemeyeceksiniz" dediler!  -İşçi hakları dedik,  -Kadın cinayetleri dedik,  -Hayvanlara yapılan işkenceler dedik, -İnsanlar açlıktan intihar ediyor dedik, -Halkı fakirleştirip, kendinizi zengin etmeyin, saraylarda oturmayın dedik, biz böyle dedikçe her seferinde "hainsiniz bizi bölemeyeceksiniz" dediler! Milli piyango'dan kalan büyük ikramiye varlık fonu'na devredilecekken toplum olarak reaksiyon gösterip "o para birilerinin cebine gitmesin SMA hastası çocuklar için harcansın" dedik, bu seferde iktidar tarafından SMA teröristi ilan edildik!  Son olarak Boğaziçi direnişini yaşadığımız şu günlerde, şimdi de ülkenin en zeki çocuklarını sırf haklarını arıyorlar diye "terörist" ilan ettiler. Kendi koltuklarını korumak için sürekli birilerini hain, terörist diye suçlayıp kendi taraftarlarını da bu savaşa dahil ettiler.  Artık "bizi bölemeyeceksiniz" tabiri geçerliliğini yitirdi. İlkokul'da öğretmenim Nefise Cengiz'in verdiği ödevde çizdiğim harita aynı şekilde duruyor ama içi bölündü maalesef! Madden duruyor olsakta manen bölündük! Şu anda en az 3 parçayız, iki ittifak taraftarları ve Kürt vatandaşlarımız! Herkesin derdi, amacı ve istekleri farklı. Eskiden en azından buluşabildiğimiz ortak paydamızda kalmadı. Aynı dili konuşamıyoruz, kastettiğim lisan değil gönül dilimizi kaybettik!  Ülkeleri ülke yapan üzerinde yaşayan halklardır, içerde kargaşa varsa harita sadece çizilebilen bir nesneden ibarettir.  Bu iktidar artık ömrünü tamamladı ve ilk seçimde gidecekler. Sonrasında gelecek olan hükümetin ilk yapması gereken proje köprü, yol ya da ekonomik düzenlemeler değil 80 milyonun üzerinde tekrardan gönül köprüleri inşaa etmektir. O gönül köprüsü kurulduğunda yeniden özlemini duyduğumuz eski Türkiye'mize kavuşacağız.  Çünkü, Harbiye'li Mustafa'mıza sözümüz var, O mavi gözlere borcumuz var.. Not: İlk Öğretmenim Nefise Cengiz'e saygıyla.. Recep Mutaf
Haritalar, yeryüzünün tümünün ya da bir parçasının belirli oranlarda küçültülüp bir düzlem üzerinde gösterimidir. Çizmesi de çok zevklidir. İlkokul yıllarımda öğretmenim, canım Nefise Cengiz'in Türkiye haritası ödevini koca kartona nasıl çizip, nasıl özenle hazırlayıp geçer not aldığımı dün gibi hatırlıyorum. Haritalar ülkelerin sınırlarını gösterirler fakat o sınırlar içerisinde neler yaşandığını yansıtmazlar!

Her birimiz yıllardır sürekli birileri tarafından üzerimizde korku iklimi yaratmak için söylenen "bizi bölemeyeceksiniz" cümlesini duymuşuzdur. Bu cümle çocukluğumuzdan beridir hep aklımızın bir tarafında yer etmiştir. Doksanlı yılların başında Sovyetler Birliği ve Yugoslavya'nın nasıl bölünüp parçalandığına daha çocuk yaşlarımız da şahit olurken, kafamızda hep "acaba bizde mi bölüneceğiz" sorusu daha o yaşlarda belleğimize kazınmıştı. Çünkü yakın tarihimizde Amerika destekli hükümetler tarafından toprak bütünlüğümüz ve birlik beraberliğimizi bozmak için yapılan operasyonları görmüştük. Her on yılda bir yapılan darbeleri kitaplardan okumuştuk. Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Sağcı-Solcu diye çatışma yaratılmaya çalışılmıştı. Görüyorduk, bölünmemizi isteyen ve bu uğurda mücadele eden birileri vardı ama bizi bir arada tutan harita değil başka bir şeydi! Biz bunu bilip, buna güveniyorduk. Her fırsatta birbirinin yardımına koşan, komşusuna dış kapısını dahi kapatmayan, bir lokma ekmeğini yanındaki ile paylaşan bir milleti kimse bölemezdi çünkü! 

Biz böyle düşünürken doksanlı yılların ortalarına doğru ülkemizde bir şeyler olmaya başladı. Önde gelen aydınlarımızı haince suikastlerle bizlerden kopardılar. Yüzlerce vatandaşımız suçları ya da sebebi ne olduğu belli olmayan faili meçhul cinayetlere kurban gittiler. Bir çoğunun kemikleri bile hâlâ ortada yok! Tabii her eylemden sonra, ülkemize yapılan her saldırıdan sonra aynı cümleyi duymaya devam ettik, "bizi bölemeyeceksiniz"!

Asıl görevleri bizi bölmek olan takiyecilerin en güzel sığınağı olmuştu, "bizi bölemeyeceksiniz" cümlesi! Bu kara yılların ardından 2000'li yıllara geldiğimizde içinde bulunduğumuz kaostan faydalanıp tek başına iktidara gelen parti, bir yandan bizi bölmek isteyen güçlere "bizi bölemeyeceksiniz" derken, diğer yandan o güçlere her istediklerini vermeye de devam ettiler! 

Yıllarca kaşınılan Türk-Kürt, Alevi-Sünni ve Sağ-Sol çatışması denenmiş ama tutmamıştı. Dedim ya bizi bir arada tutan başka bir şeydi. Türk, Kürt, Alevi, Sünni, sağcı, solcu, muhafazakar her kim olursa olsun bu halk birbirini seviyordu. Bir ailenin içinde dayı solcu, amca sağcıydı! Damat Kürt, gelin Aleviydi! Küçük bir aile büyük bir ülkenin yansımasıydı adeta.

İşte bunu bizden aldılar. Yirmi yıldır ülkeyi yönetenler her fırsatta halkı ile kavga edip milleti bir birine düşürdüler. Öğrenci, öğretmen, işçi, avukat, emekli, ev hanımı toplumun her kesimiyle bir şekilde kavga etmeyi başardılar! Birbirini seven, en azından birbirine tahammül edebilen bir halkı alıp, kardeşin kardeşe düşman olduğu bir halk yarattılar! 

Eskiden CHP'li, SHP'li, DSP'li, DYP'li, ANAP'lı, MHP'li, RP'li ve HADEP'li insanlar yan yana oturup birbirleriyle sohbet edebiliyorken, şimdi ise ya sen vatan hainisin ya onlar! Cümlemden de anlaşılacağı üzere onlar kim biz kimiz? 

Toplum üzerinde yaratılan nefret iklimi geçim sıkıntısı ile birleşince tahammülsüzlük en büyük derdimiz oldu. Kırmızı ışıkta beklerken, banka kuyruğunda ya da trafikte yol verme gibi küçük sorunlarda bile kavga eder olduk. 

İş öyle bir hal aldı ki; 

"Menemen soğanlı mı olur soğansız mı olur" anketinde birbirine girenler soğana bile küfrederken, "balığa limon sıkılır mı sıkılmaz mı" anketinde de şiddetli kavgalarına devam ettiler!

İspanya'da top oynayan Arjantinli Messi mi, İtalya'da top oynayan Portekizli Ronaldo mu tartışmasında ise en çok küfürü yine bizim halkımız yedi. Çünkü orda bile birbirimizle kavga ettik! 

Bu halk bu hale kendi kendine gelmedi tabii. Mevcut iktidar karşısındaki her muhalifi hain, her başını kaldıranı terörist ilan etti! 

-Asgari ücret dedik, "hainsiniz bizi bölemeyeceksiniz" dediler! 

-İşçi hakları dedik, 

-Kadın cinayetleri dedik, 

-Hayvanlara yapılan işkenceler dedik,

-İnsanlar açlıktan intihar ediyor dedik,

-Halkı fakirleştirip, kendinizi zengin etmeyin, saraylarda oturmayın dedik, biz böyle dedikçe her seferinde "hainsiniz bizi bölemeyeceksiniz" dediler!

Milli piyango'dan kalan büyük ikramiye varlık fonu'na devredilecekken toplum olarak reaksiyon gösterip "o para birilerinin cebine gitmesin SMA hastası çocuklar için harcansın" dedik, bu seferde iktidar tarafından SMA teröristi ilan edildik! 

Son olarak Boğaziçi direnişini yaşadığımız şu günlerde, şimdi de ülkenin en zeki çocuklarını sırf haklarını arıyorlar diye "terörist" ilan ettiler. Kendi koltuklarını korumak için sürekli birilerini hain, terörist diye suçlayıp kendi taraftarlarını da bu savaşa dahil ettiler. 

Artık "bizi bölemeyeceksiniz" tabiri geçerliliğini yitirdi. İlkokul'da öğretmenim Nefise Cengiz'in verdiği ödevde çizdiğim harita aynı şekilde duruyor ama içi bölündü maalesef! Madden duruyor olsakta manen bölündük! Şu anda en az 3 parçayız, iki ittifak taraftarları ve Kürt vatandaşlarımız! Herkesin derdi, amacı ve istekleri farklı. Eskiden en azından buluşabildiğimiz ortak paydamızda kalmadı.

Aynı dili konuşamıyoruz, kastettiğim lisan değil gönül dilimizi kaybettik! 

Ülkeleri ülke yapan üzerinde yaşayan halklardır, içerde kargaşa varsa harita sadece çizilebilen bir nesneden ibarettir. 

Bu iktidar artık ömrünü tamamladı ve ilk seçimde gidecekler. Sonrasında gelecek olan hükümetin ilk yapması gereken proje köprü, yol ya da ekonomik düzenlemeler değil 80 milyonun üzerinde tekrardan gönül köprüleri inşaa etmektir. O gönül köprüsü kurulduğunda yeniden özlemini duyduğumuz eski Türkiye'mize kavuşacağız. 

Çünkü, Harbiye'li Mustafa'mıza sözümüz var,

O mavi gözlere borcumuz var..

Not: İlk Öğretmenim Nefise Cengiz'e saygıyla..

Recep Mutaf

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.