Akdeniz Üniversitesi’nin karakutusu

SİYASET 01.06.2021 - 20:25, Güncelleme: 01.06.2021 - 20:25
 

Akdeniz Üniversitesi’nin karakutusu

Kayıp bilgisayar mühendisi Çağrı Sertaç Kesici’nin cesedi 18 gün sonra falezlerde bulundu. Daha önce kayıp haberi yapılmıştı, sonra cesedinin bulunduğu, ardından da defnedildiği haber oldu. Kesici sırlarıyla birlikte toprağın altında, fakat soru işaretleri ortalıkta dolanıyor. Tabii en yaygın soru bu ölümün intihar olup olmadığı… Adli Tıp incelemesini yapmıştır, emniyet de soruşturma sürdürüyordur muhtemelen. Raporlarla gerçek ortaya çıkar. Fakat bir cesedin Mobil Plajı gibi göz önünde bir plajda, insanların denize giremeseler bile, en azından spor yaptığı, koştuğu, yürüyüşe çıktığı falezlerin hemen altında 18 gündür bulunamaması şüpheleri artırıyor. Kuş olsa, kedi olsa kokusundan durulmaz, bir insan cesedinin bu kadar sürede fark edilmemesi ilginç. Üstelik arama, tarama yapılmasına rağmen 18 gün boyunca orada durması epeyce tuhaf.

  Mobbing kurbanı mühendis   Bilgisayar mühendisi Kesici’nin ölümü intihar bile olsa, onu bu sona sürükleyen süreçle ilgili bir dolu iddia var. Bu iddiaları daha anlaşılır kılmak için öncelikle Çağrı Sertaç Kesici’nin kim olduğuna bakmamız lazım. Kesici Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin bilgi işlem müdürü. 20 yılı aşkın bir mesaisi var. Yani karakutu… Tıp Fakültesi’nin bütün otomasyon sistemi 20 gün öncesine kadar onun önünden akıyordu. Söylendiğine göre 7 Mayıs Cuma günü görevden alınarak pasif bir işe atandı. 10 Mayıs’ta da kayboldu. Bu esrarengiz kayıp sonrası üniversitede kazan kaynamaya başladı tabii. Söylentilerin merkezinde rektör yardımcısı Prof. Dr. Murat Turhan var. Turhan’ın Kesici’ye eski rektör Mustafa Ünal döneminden beri kafayı taktığı ileri sürülüyor. Üstelik sadece Kesici’ye de değil. Rektör yardımcılığına gelir gelmez bu makamı bir rövanş yeri olarak gördüğü ve geçmişte alerji duyduğu kadroları mobbing uyguladığı, görevden aldığı, sağa, sola, pasif işlere gönderdiği söyleniyor. Kesici işte bu mobbingin kurbanı…   Açıklama bekleyen bir ölüm   Tabii söylentiler burada da durmuyor. Her ne kadar rektör koltuğunda Özlenen Özkan otursa da, gerçek rektörün Ömer Özkan olduğu, fiili idareyi de Murat Turhan’ın üstlendiği belirtiliyor. Özlenen Özkan’ın daha önceden yönetsel bir deneyimi yok, o nedenle bütün ipler Murat Turhan’ın elinde… Zaten 3 rektör yardımcısından ikisi Tıp Fakültesi kökenli. Tıp dışındaki bütün fakültelerin yükü ise tek bir rektör yardımcısında… Yani Tıp Fakültesi ipek bir torbaya konup, rektör ve iki yardımcısı olmak üzere 3 yönetici tarafından kollanırken, diğer bütün fakülteler ise tek bir torbaya atılıp Cengiz Toker’in sırtına yüklenmiş. Falezlerde cesedi bulunan Ekici de bu mekanizmanın içinde kaybedilen isimlerden biri. Kimse çıkıp da, “Niye görevden alındı? Bir suçu mu var? Hakkında bir işlem yapıldı mı? O işlem yüzünden mi pasif göreve kaydırıldı?” diye sormuyor. Eğer hakkında idari bir soruşturma açılmamışsa 20 yıldır çalıştığı işine niye son verildi? İşine son verilmesinin gerekçesi elinin altındaki bilgiler olabilir mi? Birilerinin ayağına mı bastı? İşine mi taş koydu? Öyle ya kardeşim, bir mühendisin ölümüne kadar giden sürecin düğmesine niye bastınız? Niye istemediniz? Ne suçu vardı?   Yeni bir insan türünü icraatı   Bu soruları soracak az sayıda gazeteci kaldı Antalya’da. Çünkü Akdeniz Üniversitesi’nin yeni yönetim doğrudan Gazeteciler Cemiyeti’nden danışmanlık hizmeti alıyor. Niye? İşte bu soruların sorulmasını engellemek, basını susturmak için… Son yıllarda yeni bir insan türü hayatın her alanına yayılmaya başladı. Bunlar direkt saraya bağlılar. Bu bağlılıklarını insanların gözüne sokarak her denizde gemilerini yürütüyorlar. Eskiden sarayın müneccimi, arpa emini, çeşnicibaşısı filan olurdu. Şimdi şifalı bitkiler danışmanından botoksçusuna kadar kerameti kendinden menkul bir dolu tipleme paye peşinde koşuyor. Alınan payeler de derebeylik inşasında kullanılıyor. Akdeniz Üniversitesi’ne ilişkin iddialar da böyle bir derebeylik tahsisine bağlanıyor. Bilime, akademiye, Antalya’ya değil, saraya hizmeti merkezine alan ya da en azından kamuoyunda böyle algı oluşturan bu yapıya ilişkin rahatsızlıklar üniversite dışına taşmaya başladı. Çağrı Sertaç Kesici’nin ölümü de bu atmosferin trajik bir sonucu olarak dilden dile dolaşıyor. Kuru bir taziyeyle geçiştirilemeyecek iddialardan bahsediyoruz. Bu sorular bir an önce yanıtlanmazsa giderek büyüyecek, üstüne bir dolu da tevatür eklenecektir.
Kayıp bilgisayar mühendisi Çağrı Sertaç Kesici’nin cesedi 18 gün sonra falezlerde bulundu. Daha önce kayıp haberi yapılmıştı, sonra cesedinin bulunduğu, ardından da defnedildiği haber oldu. Kesici sırlarıyla birlikte toprağın altında, fakat soru işaretleri ortalıkta dolanıyor. Tabii en yaygın soru bu ölümün intihar olup olmadığı… Adli Tıp incelemesini yapmıştır, emniyet de soruşturma sürdürüyordur muhtemelen. Raporlarla gerçek ortaya çıkar. Fakat bir cesedin Mobil Plajı gibi göz önünde bir plajda, insanların denize giremeseler bile, en azından spor yaptığı, koştuğu, yürüyüşe çıktığı falezlerin hemen altında 18 gündür bulunamaması şüpheleri artırıyor. Kuş olsa, kedi olsa kokusundan durulmaz, bir insan cesedinin bu kadar sürede fark edilmemesi ilginç. Üstelik arama, tarama yapılmasına rağmen 18 gün boyunca orada durması epeyce tuhaf.

 

Mobbing kurbanı mühendis

 

Bilgisayar mühendisi Kesici’nin ölümü intihar bile olsa, onu bu sona sürükleyen süreçle ilgili bir dolu iddia var. Bu iddiaları daha anlaşılır kılmak için öncelikle Çağrı Sertaç Kesici’nin kim olduğuna bakmamız lazım. Kesici Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin bilgi işlem müdürü. 20 yılı aşkın bir mesaisi var. Yani karakutu… Tıp Fakültesi’nin bütün otomasyon sistemi 20 gün öncesine kadar onun önünden akıyordu. Söylendiğine göre 7 Mayıs Cuma günü görevden alınarak pasif bir işe atandı. 10 Mayıs’ta da kayboldu. Bu esrarengiz kayıp sonrası üniversitede kazan kaynamaya başladı tabii. Söylentilerin merkezinde rektör yardımcısı Prof. Dr. Murat Turhan var. Turhan’ın Kesici’ye eski rektör Mustafa Ünal döneminden beri kafayı taktığı ileri sürülüyor. Üstelik sadece Kesici’ye de değil. Rektör yardımcılığına gelir gelmez bu makamı bir rövanş yeri olarak gördüğü ve geçmişte alerji duyduğu kadroları mobbing uyguladığı, görevden aldığı, sağa, sola, pasif işlere gönderdiği söyleniyor. Kesici işte bu mobbingin kurbanı…

 

Açıklama bekleyen bir ölüm

 

Tabii söylentiler burada da durmuyor. Her ne kadar rektör koltuğunda Özlenen Özkan otursa da, gerçek rektörün Ömer Özkan olduğu, fiili idareyi de Murat Turhan’ın üstlendiği belirtiliyor. Özlenen Özkan’ın daha önceden yönetsel bir deneyimi yok, o nedenle bütün ipler Murat Turhan’ın elinde… Zaten 3 rektör yardımcısından ikisi Tıp Fakültesi kökenli. Tıp dışındaki bütün fakültelerin yükü ise tek bir rektör yardımcısında… Yani Tıp Fakültesi ipek bir torbaya konup, rektör ve iki yardımcısı olmak üzere 3 yönetici tarafından kollanırken, diğer bütün fakülteler ise tek bir torbaya atılıp Cengiz Toker’in sırtına yüklenmiş. Falezlerde cesedi bulunan Ekici de bu mekanizmanın içinde kaybedilen isimlerden biri. Kimse çıkıp da, “Niye görevden alındı? Bir suçu mu var? Hakkında bir işlem yapıldı mı? O işlem yüzünden mi pasif göreve kaydırıldı?” diye sormuyor. Eğer hakkında idari bir soruşturma açılmamışsa 20 yıldır çalıştığı işine niye son verildi? İşine son verilmesinin gerekçesi elinin altındaki bilgiler olabilir mi? Birilerinin ayağına mı bastı? İşine mi taş koydu? Öyle ya kardeşim, bir mühendisin ölümüne kadar giden sürecin düğmesine niye bastınız? Niye istemediniz? Ne suçu vardı?

 

Yeni bir insan türünü icraatı

 

Bu soruları soracak az sayıda gazeteci kaldı Antalya’da. Çünkü Akdeniz Üniversitesi’nin yeni yönetim doğrudan Gazeteciler Cemiyeti’nden danışmanlık hizmeti alıyor. Niye? İşte bu soruların sorulmasını engellemek, basını susturmak için… Son yıllarda yeni bir insan türü hayatın her alanına yayılmaya başladı. Bunlar direkt saraya bağlılar. Bu bağlılıklarını insanların gözüne sokarak her denizde gemilerini yürütüyorlar. Eskiden sarayın müneccimi, arpa emini, çeşnicibaşısı filan olurdu. Şimdi şifalı bitkiler danışmanından botoksçusuna kadar kerameti kendinden menkul bir dolu tipleme paye peşinde koşuyor. Alınan payeler de derebeylik inşasında kullanılıyor. Akdeniz Üniversitesi’ne ilişkin iddialar da böyle bir derebeylik tahsisine bağlanıyor. Bilime, akademiye, Antalya’ya değil, saraya hizmeti merkezine alan ya da en azından kamuoyunda böyle algı oluşturan bu yapıya ilişkin rahatsızlıklar üniversite dışına taşmaya başladı. Çağrı Sertaç Kesici’nin ölümü de bu atmosferin trajik bir sonucu olarak dilden dile dolaşıyor. Kuru bir taziyeyle geçiştirilemeyecek iddialardan bahsediyoruz. Bu sorular bir an önce yanıtlanmazsa giderek büyüyecek, üstüne bir dolu da tevatür eklenecektir.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (1 )

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Celal
(02.06.2021 08:04 - #72244)
Öğrencilere uygulanan ve biz yaptık denilen (murat turhan) bilgsayar programı ve bilimsel kayıt sahtekarlık iddaları ile bağlantılı tabiki alelade bir sürülme hikayesi değil. Bu yöneticiler çapsız ve ahlak yoksunu sözde bilim adamlarıdır. Dün fetö bugün AKP yarın pkk olurlar
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.