CHP’li Aylin Nazlıaka: Koyun can, kasap et derdinde

GÜNDEM 01.08.2021 - 16:02, Güncelleme: 01.08.2021 - 16:02
 

CHP’li Aylin Nazlıaka: Koyun can, kasap et derdinde

Antalya’daki yangın bölgelerini ziyaret eden CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Nazlıaka, “Yeni kanunla orman ve mera arazileri otel yapılabilecek. Koyun can derdinde, kasap et derdinde! Yanan alanlar derhal ağaçlandırılarak orman alanına dönüştürülmelidir” dedi.

haberimizvar.net- Manavgat’taki yangın bölgelerini ziyaret eden CHP Parti Meclisi (PM) Üyesi ve Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, parti il binası önünde basın açıklaması yaptı.  AKP’nin 19 yıldır uyguladığı politikalarla orman köylüsünün ormanla olan bağını kopardığını söyleyen Nazlıaka, “Geçmişte orman üretimini yapan orman köylüsü dikili satış uygulamasıyla bundan mahrum bırakılmış ve orman köylüsüyle orman idaresinin ilişkisi bir anlamda kesmiştir. Bu durum orman köylüsünün orman yangınlarını söndürme konusundaki etkinliğini önemli düzeyde azaltmıştır. Yangının bu denli büyümesinde yangın söndürme uçaklarımızın yeterli sayıda olmamasının yanında orman köylüsünün orman idaresiyle bağının kopartılması da azımsanmayacak ölçüde etkilidir” dedi. 22 KÖYÜN TAMAMI YANMIŞ DURUMDA Nazlıaka şunları söyledi: “Dün, Kadın Kolları MYK Üyemiz Bahar Önal, Kadın Kolları İl Başkanımız Nilüfer Deveci, Manavgat İlçe Başkanımız Aliye Coşar ve kadın örgütlerimizle ile birlikte Manavgat’ta yangından zarar görmüş olan vatandaşlarımızı ziyaret ettik. Manavgat’ın toplam 106 mahallesi var. Bunlardan 48’i yani nerdeyse yarısı yangından etkilenmiş, 22 köyün ise ne yazık ki tamamı yanmış durumda. Vatandaşlarımızın dumandan ve yardım çağlıkları atmaktan sesleri kısılmış, bölgede halen yangın riski olması nedeniyle sabaha kadar uyumadan nöbet tuttukları için gözleri kan çanağına dönmüştü”.  MUM YAKMAYA BİLE ÇEKİNİYORLAR “Elektrikleri kesik olmasına rağmen yangından o kadar korkmuşlardı ki, mum yakmaya bile çekiniyorlardı. Belediyemiz bugün o köylülere talep ettikleri ışıldakları yollayacak. Ziyaret ettiğimiz yurttaşlarımızdan birisi, ‘Ateş sadece bir yerdeydi, uçak olsaydı söndürürdü, ama uçak gelmediği için yangın büyüdü’ dedi. Bir diğer yurttaşımız ise ‘Yapacak şey çoktu, ama hiçbir şey yapılmadı, hayatım boyunca böyle bir beceriksizlik görmedim, arazözler yangın sırasında gelmedi’ diye konuştu”. NEDEN TEDBİRSİZ YAKALANDIK? “Bugün beşinci gününde olan ve hala devam eden yangının yaşandığı Manavgat ilçesi, Taşağıl ve Serik bölgesi ile birlikte Türkiye’nin yangına duyarlılık açısından şüphesiz en tehlikeli bölgesidir. Zira bu bölgede 2008 yılında ülke tarihinin belki de en büyük orman yangını gerçekleşmiş ve 16 bin 500 hektarı orman olmak üzere toplam 20 bin hektar alan adeta küle dönmüştür. Ülkemizin orman yangınlarına böylesine hassas bir bölgesinde, neden bu kadar tedbirsiz yakalandık? Yetkililere bu soruyu sormak durumundayız”. YUNANİSTAN 75 KAT DAHA ETKİLİ   “Orman yangınlarına karşı tedbirsiz olduğumuzu daha iyi anlatmak için ülkemizi, benzer bitki örtüsüne sahip olan bazı Avrupa ülkeleriyle kıyaslamak isterim. Örneğin; Yunanistan’da 38, Fransa’da 26, İspanya’da 17, İtalya’da 19, Türkiye’de ise yalnızca üç adet yangın söndürme uçağı bulunmaktadır. Yunanistan’da her 100 bin hektara bir uçak düşerken, Türkiye’de 7.5 milyon hektara bir uçak düşmektedir. Yani Yunanistan yangın söndürme mücadelesinde Türkiye’den 75 kat daha etkilidir”.  DURUM GERÇEKTEN ÇOK KORKUNÇ “Vatandaşlarımızın tüm ülkeye şöyle bir mesajı var; ‘Gönderilen yardımlardan ve gösterilen dayanışmadan dolayı çok teşekkür ederiz. Tek yürek olmamız acımızı azalttı. Şu anda gelen gıda yardımı yeterli noktada. Beyaz eşya, koltuk, kanepe, yatak, döşek gibi ihtiyaçlarımız var’.  Köylülerden bazıları evini, bazıları bahçelerini, bazıları tarlalarını, bazıları hayvanlarını, bazıları da bunların tamamını kaybetmişti. Durum gerçekten çok korkunçtu. Havada derin bir yanık kokusu vardı, ağaçlardan hala dumanlar tütüyor, üzerimize küller yağıyordu. Bu durum insanın içini acıtıyor”.  KAYIPLAR ACİLEN KARŞILANMALI “Yaylaalan ve Sırtköy’de yaptığımız görüşmelerde, köylülerin en büyük geçim kaynağı olan defne ağaçlarının tamamen yandığını, bu nedenle köylülerin defne üretiminden elde edeceği kazancın yok olduğunu öğrendik. Köylülerin ekonomik kayıpları da bir an önce devlet tarafından karşılanmalıdır. Ayrıca daha önce Sırtköy’de köylülerin defne ağaçlarının bulunduğu bölgede taş ocağı yapmak istemişler. Köylüler bunu engellemiş, şimdi yeniden taş ocağı yapılacağı söylentileri dolaşıyor. Bizler bu sürecin de yakın takipçisi olacağız”.  BIRAKIN BELEDİYELER ÇALIŞSIN “CHP’li Manavgat Belediye Başkanımız Şükrü Sözen ile de bölgeyi ziyaretimiz sırasında görüştük. Bize yaşananları anlatırken gözyaşlarına hakim olamadı. Belediyemiz harıl harıl çalışıyor, ancak siyasi iktidar tarafından duyarlı vatandaşlarımızın maddi yardım yapma isteğinin önü kesiliyor. Oysaki belediyelerimiz de devletin bir parçası. Bırakın halkçı belediyelerimizle yaralarımızı hızla saralım. Ülkemizin yanan bölgeleri uçaktan seyreden değil, yangına uçak yollayan bir liderliğe ihtiyacı var! Ülkemizin halkın üzerine çay fırlatan değil, halkın derdini dert edinen liderliğe ihtiyacı var. Ülkemizin saraylara değil, halkımızın nefes alabileceği ormanlara ihtiyacı var”.  OTEL YATIRIMLARINA YOL VERİLDİ “Halktan duyduğumuza göre; Bakanlık tarafında koordinasyon eksikliği yaşanıyor. Bu da yetmezmiş gibi; orman yangınlarının başladığı 28 Temmuz tarihinde Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanı Erdoğan imzasıyla, 7334 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun yayımlandı. Bizim ciğerimiz yanarken ormanlık arazide yapılaşma yetkisi Kültür ve Turizm Bakanlığı’na verildi.  Erdoğan, orman arazilerinin ‘Turizm Koruma ve Gelişim Bölgeleri’ adı altında turizm yatırımcılarına açılmasına yol verdi. Kanuna göre, orman arazileri ‘Kültür ve Turizm Gelişme Bölgeleri dışında kalsa bile’, kamu yararı kapsamına alınarak turizm yatırımcılarına açılabilecek”.  ORMANLAR OTELLERE VERİLECEK “Bu durumda sadece Turizm ve Orman bakanlıklarının tasarrufundaki alanlar değil, konumu otel veya turizm tesisi kurmaya uygun olan Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Adalet Bakanlığı’na kadarki alanların tasarrufu da Kültür ve Turizm Bakanlığı’na verilecek. Ayrıca tarım ve hayvancılığın içinde bulunduğu mera, otlak, yayla gibi alanlar da turizm tesisine dönüştürülebilecek. Koyun can derdinde, kasap et derdinde! Bu kanun Anayasamızın 169. maddesine açık bir şekilde aykırıdır. Çünkü Anayasa’ya göre, orman alanları asla daraltılamaz. Yanan alanlar anayasamıza göre derhal ağaçlandırılmak suretiyle orman alanına dönüştürülmelidir. Genel Başkanımızın da dediği gibi; her yer yanıp kül olurken onların tek derdi dağı taşı betonlaştırmak ama biz CHP olarak buna asla izin vermeyeceğiz”.  
Antalya’daki yangın bölgelerini ziyaret eden CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Nazlıaka, “Yeni kanunla orman ve mera arazileri otel yapılabilecek. Koyun can derdinde, kasap et derdinde! Yanan alanlar derhal ağaçlandırılarak orman alanına dönüştürülmelidir” dedi.

haberimizvar.net- Manavgat’taki yangın bölgelerini ziyaret eden CHP Parti Meclisi (PM) Üyesi ve Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, parti il binası önünde basın açıklaması yaptı.  AKP’nin 19 yıldır uyguladığı politikalarla orman köylüsünün ormanla olan bağını kopardığını söyleyen Nazlıaka, “Geçmişte orman üretimini yapan orman köylüsü dikili satış uygulamasıyla bundan mahrum bırakılmış ve orman köylüsüyle orman idaresinin ilişkisi bir anlamda kesmiştir. Bu durum orman köylüsünün orman yangınlarını söndürme konusundaki etkinliğini önemli düzeyde azaltmıştır. Yangının bu denli büyümesinde yangın söndürme uçaklarımızın yeterli sayıda olmamasının yanında orman köylüsünün orman idaresiyle bağının kopartılması da azımsanmayacak ölçüde etkilidir” dedi.

22 KÖYÜN TAMAMI YANMIŞ DURUMDA

Nazlıaka şunları söyledi: “Dün, Kadın Kolları MYK Üyemiz Bahar Önal, Kadın Kolları İl Başkanımız Nilüfer Deveci, Manavgat İlçe Başkanımız Aliye Coşar ve kadın örgütlerimizle ile birlikte Manavgat’ta yangından zarar görmüş olan vatandaşlarımızı ziyaret ettik. Manavgat’ın toplam 106 mahallesi var. Bunlardan 48’i yani nerdeyse yarısı yangından etkilenmiş, 22 köyün ise ne yazık ki tamamı yanmış durumda. Vatandaşlarımızın dumandan ve yardım çağlıkları atmaktan sesleri kısılmış, bölgede halen yangın riski olması nedeniyle sabaha kadar uyumadan nöbet tuttukları için gözleri kan çanağına dönmüştü”. 

MUM YAKMAYA BİLE ÇEKİNİYORLAR


“Elektrikleri kesik olmasına rağmen yangından o kadar korkmuşlardı ki, mum yakmaya bile çekiniyorlardı. Belediyemiz bugün o köylülere talep ettikleri ışıldakları yollayacak. Ziyaret ettiğimiz yurttaşlarımızdan birisi, ‘Ateş sadece bir yerdeydi, uçak olsaydı söndürürdü, ama uçak gelmediği için yangın büyüdü’ dedi. Bir diğer yurttaşımız ise ‘Yapacak şey çoktu, ama hiçbir şey yapılmadı, hayatım boyunca böyle bir beceriksizlik görmedim, arazözler yangın sırasında gelmedi’ diye konuştu”.

NEDEN TEDBİRSİZ YAKALANDIK?

“Bugün beşinci gününde olan ve hala devam eden yangının yaşandığı Manavgat ilçesi, Taşağıl ve Serik bölgesi ile birlikte Türkiye’nin yangına duyarlılık açısından şüphesiz en tehlikeli bölgesidir. Zira bu bölgede 2008 yılında ülke tarihinin belki de en büyük orman yangını gerçekleşmiş ve 16 bin 500 hektarı orman olmak üzere toplam 20 bin hektar alan adeta küle dönmüştür. Ülkemizin orman yangınlarına böylesine hassas bir bölgesinde, neden bu kadar tedbirsiz yakalandık? Yetkililere bu soruyu sormak durumundayız”.

YUNANİSTAN 75 KAT DAHA ETKİLİ
 
“Orman yangınlarına karşı tedbirsiz olduğumuzu daha iyi anlatmak için ülkemizi, benzer bitki örtüsüne sahip olan bazı Avrupa ülkeleriyle kıyaslamak isterim. Örneğin; Yunanistan’da 38, Fransa’da 26, İspanya’da 17, İtalya’da 19, Türkiye’de ise yalnızca üç adet yangın söndürme uçağı bulunmaktadır. Yunanistan’da her 100 bin hektara bir uçak düşerken, Türkiye’de 7.5 milyon hektara bir uçak düşmektedir. Yani Yunanistan yangın söndürme mücadelesinde Türkiye’den 75 kat daha etkilidir”. 

DURUM GERÇEKTEN ÇOK KORKUNÇ

“Vatandaşlarımızın tüm ülkeye şöyle bir mesajı var; ‘Gönderilen yardımlardan ve gösterilen dayanışmadan dolayı çok teşekkür ederiz. Tek yürek olmamız acımızı azalttı. Şu anda gelen gıda yardımı yeterli noktada. Beyaz eşya, koltuk, kanepe, yatak, döşek gibi ihtiyaçlarımız var’. 
Köylülerden bazıları evini, bazıları bahçelerini, bazıları tarlalarını, bazıları hayvanlarını, bazıları da bunların tamamını kaybetmişti. Durum gerçekten çok korkunçtu. Havada derin bir yanık kokusu vardı, ağaçlardan hala dumanlar tütüyor, üzerimize küller yağıyordu. Bu durum insanın içini acıtıyor”. 

KAYIPLAR ACİLEN KARŞILANMALI

“Yaylaalan ve Sırtköy’de yaptığımız görüşmelerde, köylülerin en büyük geçim kaynağı olan defne ağaçlarının tamamen yandığını, bu nedenle köylülerin defne üretiminden elde edeceği kazancın yok olduğunu öğrendik. Köylülerin ekonomik kayıpları da bir an önce devlet tarafından karşılanmalıdır. Ayrıca daha önce Sırtköy’de köylülerin defne ağaçlarının bulunduğu bölgede taş ocağı yapmak istemişler. Köylüler bunu engellemiş, şimdi yeniden taş ocağı yapılacağı söylentileri dolaşıyor. Bizler bu sürecin de yakın takipçisi olacağız”. 

BIRAKIN BELEDİYELER ÇALIŞSIN

“CHP’li Manavgat Belediye Başkanımız Şükrü Sözen ile de bölgeyi ziyaretimiz sırasında görüştük. Bize yaşananları anlatırken gözyaşlarına hakim olamadı. Belediyemiz harıl harıl çalışıyor, ancak siyasi iktidar tarafından duyarlı vatandaşlarımızın maddi yardım yapma isteğinin önü kesiliyor. Oysaki belediyelerimiz de devletin bir parçası. Bırakın halkçı belediyelerimizle yaralarımızı hızla saralım. Ülkemizin yanan bölgeleri uçaktan seyreden değil, yangına uçak yollayan bir liderliğe ihtiyacı var! Ülkemizin halkın üzerine çay fırlatan değil, halkın derdini dert edinen liderliğe ihtiyacı var. Ülkemizin saraylara değil, halkımızın nefes alabileceği ormanlara ihtiyacı var”. 

OTEL YATIRIMLARINA YOL VERİLDİ

“Halktan duyduğumuza göre; Bakanlık tarafında koordinasyon eksikliği yaşanıyor. Bu da yetmezmiş gibi; orman yangınlarının başladığı 28 Temmuz tarihinde Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanı Erdoğan imzasıyla, 7334 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun yayımlandı. Bizim ciğerimiz yanarken ormanlık arazide yapılaşma yetkisi Kültür ve Turizm Bakanlığı’na verildi.  Erdoğan, orman arazilerinin ‘Turizm Koruma ve Gelişim Bölgeleri’ adı altında turizm yatırımcılarına açılmasına yol verdi. Kanuna göre, orman arazileri ‘Kültür ve Turizm Gelişme Bölgeleri dışında kalsa bile’, kamu yararı kapsamına alınarak turizm yatırımcılarına açılabilecek”. 

ORMANLAR OTELLERE VERİLECEK

“Bu durumda sadece Turizm ve Orman bakanlıklarının tasarrufundaki alanlar değil, konumu otel veya turizm tesisi kurmaya uygun olan Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Adalet Bakanlığı’na kadarki alanların tasarrufu da Kültür ve Turizm Bakanlığı’na verilecek. Ayrıca tarım ve hayvancılığın içinde bulunduğu mera, otlak, yayla gibi alanlar da turizm tesisine dönüştürülebilecek. Koyun can derdinde, kasap et derdinde! Bu kanun Anayasamızın 169. maddesine açık bir şekilde aykırıdır. Çünkü Anayasa’ya göre, orman alanları asla daraltılamaz. Yanan alanlar anayasamıza göre derhal ağaçlandırılmak suretiyle orman alanına dönüştürülmelidir. Genel Başkanımızın da dediği gibi; her yer yanıp kül olurken onların tek derdi dağı taşı betonlaştırmak ama biz CHP olarak buna asla izin vermeyeceğiz”.  

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.