Herkese biçilmiş bir gömlek var

GÜNDEM 19.08.2021 - 10:52, Güncelleme: 19.08.2021 - 10:52
 

Herkese biçilmiş bir gömlek var

Umre veya hac yapanlarımız iyi bilir. Hira dağına çıkarken her üç dört merdivenin başında bir dilenci olur ve sizin uyruğunuza göre dua ederek para dilenir. Konuşmalarınızdan Türkiye’den geldiğinizi anlamaları da uzun sürmez. En çok da “Turkıya, Allahu Ekber, Maşallah Erdogan” cümleleri gelir.

 Fatih Tutkun- Umre veya hac yapanlarımız iyi bilir. Hira dağına çıkarken her üç dört merdivenin başında bir dilenci olur ve sizin uyruğunuza göre dua ederek para dilenir. Konuşmalarınızdan Türkiye’den geldiğinizi anlamaları da uzun sürmez. En çok da “Turkıya, Allahu Ekber, Maşallah Erdogan” cümleleri gelir.   Mescidi Haram’a inersiniz, her müslüman milletten insanlar görürsünüz ve duyduğunuz cümleler çok farklı değildir. Sonra düşünürsünüz, bu insanlar acaba Türkiye ve onun iktidarı hakkında nasıl böyle bir kanaate vardılar? Türkiye’yi nasıl bir yer olarak öğrendiler ve nasıl bir iktidar tarafından yönetildiğini düşünüyorlar?  Arabistan’a yaptığımız bir iş ziyaretinde Cidde’de taze sebze meyve ticaretinin önde gelen firmalarından birinin evinde misafir olmuştuk. Konu Türk dizilerinden açıldı. Adamcağız o gün bir diziyi çok sevdiğini, hiçbir bölümünü kaçırmadığını söyledi. Hatta ana karakterleri, olayları falan da anlattı. Döndüğümde ilk iş söz konusu dizinin hangisi olduğunu araştırmak olmuştu, zira adamın anlattığı dizinin reklamlarını bile görmemiştim. Yine Kuveyt’te çalışan bir arkadaşım anlattı. “Pazarlama için firma ziyaretine gittiğimizde bize önce Diriliş Ertuğrul’da bu hafta ne olacağını soruyorlar. Bilmediğimizi, bizim de kendileri gibi diziyi aynı şartlarda aynı bölümlerle izlediğimizi söylediğimizde, siz nasıl Türksünüz, tarihinizden bile bihabersiniz” diye suçladıklarını söylemişti. Söylemek istediğim şu; dünya halkları sizin nasıl bir ülke olduğunuzu genellikle filmlerden, dizilerden, ana haber bültenlerinden öğreniyorlar. Kurgudan üretilenle amel etmek 21. yüzyıl insanın kaderi olmuş maalesef. Hal böyle olunca sonuç kaçınılmaz olarak “Maşallah Erdogan”dan öteye gitmiyor. Halbuki bilmiyorlar ki dışı da bizi yakar, içi de… Açıkçası aynı şey bugün bizim ülkemizde çok farklı değil. Hemen herkes Afganistan uzmanı bugünlerde. Sanırsın cümle alem Taliban hakkında doktora tezi hazırlamış. Onlarca görüntü ve her görüntüye ait müthiş stratejik analizler. Üzerine bir de Afgan göçünün birkaç haftadır gündem olması ile neler yazılıp çiziliyor neler? Doğulu halkların genel karakteristik özelliğidir, çok seviyoruz analiz kasmayı. Tabii Ersan Şen’lerin, Mete Yarar’ların haklarını teslim etmemiz lazım bu noktada. Çok şey öğrendik onlardan, eksik olmasınlar. Afganistan hakkında “Asya’da bir ülke” dışından bildiğimiz çok az şey var. Hatta hiç dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, Afganistan’da haber kovalayan, oranın durumunu izleyicilerine aktaran Türkiye’den bir muhabire bile denk gelmedik son olaylarda. Dönen bilgi kaynağı genellikle Euronews, Sputnik, CNN, BBC News, Independent Turkish gibi uluslararası medyanın Türkiye ayakları. AA’nın Afganistan’da kaç tane muhabiri olayları izliyor? Takip edebildiğim kadarı ile sadece yerel muhabiri Sayed Khodaiberdi var. Ara ara Sayed’den bilgiler aktarıyor devlet ajansımız. Yani yine söylemek istediğim şu; tam olarak Afganistan’da neler olduğu hakkında ülkece çok bir malumatımız yok. Uluslararası basının servis ettiği görüntüler üzerinden yorumlar yapıyoruz.  Suriye savaşında sosyal mecralara servis edilen kurgu savaş videolarını hatırlarsınız. Bir patlama ve sonrasında yaşanan dramı çekmişlerdi. Bildiğiniz film seti gibi hazırlıklar yapılmış, makyaj, dekor, oyuncular her şey ayarlanmış. İzlediğinizde yüreğiniz parça parça olacak cinsten, ama ortada ne öyle bir patlama var, ne de patlamadan etkilenen insanlar. Her şey yalan. O gün sosyal medyada izlediğim veya bize izlettirilen şeyler ile alakalı son derece katı kararlar aldım kendi kendime. Her gördüğüm şeye inanmamaya o vakitler başladım. Bu yüzden Afganistan’dan gelen videolara da, haberlere de aynı hassasiyetle yaklaşıyorum. Sadece Afganistan değil, hemen her konu ile alakalı ayık olmazsak bize neler neler yutturabileceklerini bilemezsiniz. Körfez savaşını hatırlarsınız, petrole batmış bir karabatak üzerinden meşruiyet kazanmıştı bu savaş. Çok acayip değil mi?  Afganistan’daki taraflara uluslararası kamuoyunun giydirdiği bir gömlek var.  Taliban; radikal İslamcı, selefi, cihatçı, terör örgütü. Amerika; tüm insanlığın huzur ve mutluluğu için binlerce kilometre uzak coğrafyalara bile gitmekten çekinmeyecek kadar iyilik meleği, demokrasi ve insan hakları bekçisi. İşbirlikçi hükümetler; Amerika’nın sağlamaya çalıştığı huzur ve güven ortamını ülkede tesis etmeye çalışan mübarek insanlar. Verilen yayınlar, bölgeden gösterilen haberler tarafların gömleklerine uygun olarak yapılıyor. Peçeli kadınlar, eli silahlı Taliban üyeleri, UN araçları etrafında Amerikan askerleri vs. Bu mudur yani? Giydirilen elbise üzerinden okursak olayları tam olarak bu. Özellikle Taliban ile alakalı verilen görüntü ve fotoğraflar, onlara biçilmiş elbiseyi iyice zihinlerimize kazıyor. Ve fakat belki de Taliban ülkesini Amerikan işgalinden kurtarmak isteyen, kurtuluş savaşı veren kahramanlardır? Ya da Amerika’nın müslüman coğrafyada olası yeni operasyonlarının meşruiyet kaynağıdır? Veya dünyanın farklı yerlerinde demokrasi mücadelesi veren İslamcı siyaseti boğmaya yönelik yeni bir atraksiyondur? Ne biliyoruz ki Taliban hakkında?  Kısa bir zaman önce Tunus’ta Cumhurbaşkanın Kays, ekonomik krizi bahane ederek meclisin yetkilerini askıya aldı, darbe yaptı. Tunus’ta İslamcı siyasetin temsilcisi En-Nahda partisi ve onun başkanı Gannuşi, Arap Baharından bu yana ülke yönetiminde İslamcılar ile sekülerleri bir araya getirip alışılagelmişin dışında bir tutum takındılar. İslam coğrafyasında çok nadir görülen bu durum (Türkiye’de 1974 CHP-MSP koalisyonu diğer bir örnektir) belki de birçok İslam ülkesine örneklik teşkil edecekti. Fakat bir darbe ile önü kesildi.  Buradan bakınca Tunus darbesi ve Afganistan’da Amerika’nın yönetimi Taliban’a bırakması çok da birbirinden ayrı meseleler gibi gelmiyor doğrusu. İlerleyen günlerde her iki ülkenin de durumu, müslüman coğrafyanın geleceği açısından önemli ipuçları verecektir diye düşünüyorum. Bir tarafta İslam emirliği kurmaya çalışanlar, diğer tarafta karşıt görüşlerle birlikte yaşamaya çalışanlar. Biz de konuya ara ara devam edeceğiz. İyilik ve güzellikle kalın…
Umre veya hac yapanlarımız iyi bilir. Hira dağına çıkarken her üç dört merdivenin başında bir dilenci olur ve sizin uyruğunuza göre dua ederek para dilenir. Konuşmalarınızdan Türkiye’den geldiğinizi anlamaları da uzun sürmez. En çok da “Turkıya, Allahu Ekber, Maşallah Erdogan” cümleleri gelir.

 Fatih Tutkun- Umre veya hac yapanlarımız iyi bilir. Hira dağına çıkarken her üç dört merdivenin başında bir dilenci olur ve sizin uyruğunuza göre dua ederek para dilenir. Konuşmalarınızdan Türkiye’den geldiğinizi anlamaları da uzun sürmez. En çok da “Turkıya, Allahu Ekber, Maşallah Erdogan” cümleleri gelir. 

 Mescidi Haram’a inersiniz, her müslüman milletten insanlar görürsünüz ve duyduğunuz cümleler çok farklı değildir. Sonra düşünürsünüz, bu insanlar acaba Türkiye ve onun iktidarı hakkında nasıl böyle bir kanaate vardılar? Türkiye’yi nasıl bir yer olarak öğrendiler ve nasıl bir iktidar tarafından yönetildiğini düşünüyorlar? 

Arabistan’a yaptığımız bir iş ziyaretinde Cidde’de taze sebze meyve ticaretinin önde gelen firmalarından birinin evinde misafir olmuştuk. Konu Türk dizilerinden açıldı. Adamcağız o gün bir diziyi çok sevdiğini, hiçbir bölümünü kaçırmadığını söyledi. Hatta ana karakterleri, olayları falan da anlattı. Döndüğümde ilk iş söz konusu dizinin hangisi olduğunu araştırmak olmuştu, zira adamın anlattığı dizinin reklamlarını bile görmemiştim. Yine Kuveyt’te çalışan bir arkadaşım anlattı. “Pazarlama için firma ziyaretine gittiğimizde bize önce Diriliş Ertuğrul’da bu hafta ne olacağını soruyorlar. Bilmediğimizi, bizim de kendileri gibi diziyi aynı şartlarda aynı bölümlerle izlediğimizi söylediğimizde, siz nasıl Türksünüz, tarihinizden bile bihabersiniz” diye suçladıklarını söylemişti.

Söylemek istediğim şu; dünya halkları sizin nasıl bir ülke olduğunuzu genellikle filmlerden, dizilerden, ana haber bültenlerinden öğreniyorlar. Kurgudan üretilenle amel etmek 21. yüzyıl insanın kaderi olmuş maalesef. Hal böyle olunca sonuç kaçınılmaz olarak “Maşallah Erdogan”dan öteye gitmiyor. Halbuki bilmiyorlar ki dışı da bizi yakar, içi de…

Açıkçası aynı şey bugün bizim ülkemizde çok farklı değil. Hemen herkes Afganistan uzmanı bugünlerde. Sanırsın cümle alem Taliban hakkında doktora tezi hazırlamış. Onlarca görüntü ve her görüntüye ait müthiş stratejik analizler. Üzerine bir de Afgan göçünün birkaç haftadır gündem olması ile neler yazılıp çiziliyor neler? Doğulu halkların genel karakteristik özelliğidir, çok seviyoruz analiz kasmayı. Tabii Ersan Şen’lerin, Mete Yarar’ların haklarını teslim etmemiz lazım bu noktada. Çok şey öğrendik onlardan, eksik olmasınlar.

Afganistan hakkında “Asya’da bir ülke” dışından bildiğimiz çok az şey var. Hatta hiç dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, Afganistan’da haber kovalayan, oranın durumunu izleyicilerine aktaran Türkiye’den bir muhabire bile denk gelmedik son olaylarda. Dönen bilgi kaynağı genellikle Euronews, Sputnik, CNN, BBC News, Independent Turkish gibi uluslararası medyanın Türkiye ayakları. AA’nın Afganistan’da kaç tane muhabiri olayları izliyor? Takip edebildiğim kadarı ile sadece yerel muhabiri Sayed Khodaiberdi var. Ara ara Sayed’den bilgiler aktarıyor devlet ajansımız. Yani yine söylemek istediğim şu; tam olarak Afganistan’da neler olduğu hakkında ülkece çok bir malumatımız yok. Uluslararası basının servis ettiği görüntüler üzerinden yorumlar yapıyoruz. 

Suriye savaşında sosyal mecralara servis edilen kurgu savaş videolarını hatırlarsınız. Bir patlama ve sonrasında yaşanan dramı çekmişlerdi. Bildiğiniz film seti gibi hazırlıklar yapılmış, makyaj, dekor, oyuncular her şey ayarlanmış. İzlediğinizde yüreğiniz parça parça olacak cinsten, ama ortada ne öyle bir patlama var, ne de patlamadan etkilenen insanlar. Her şey yalan. O gün sosyal medyada izlediğim veya bize izlettirilen şeyler ile alakalı son derece katı kararlar aldım kendi kendime. Her gördüğüm şeye inanmamaya o vakitler başladım. Bu yüzden Afganistan’dan gelen videolara da, haberlere de aynı hassasiyetle yaklaşıyorum. Sadece Afganistan değil, hemen her konu ile alakalı ayık olmazsak bize neler neler yutturabileceklerini bilemezsiniz. Körfez savaşını hatırlarsınız, petrole batmış bir karabatak üzerinden meşruiyet kazanmıştı bu savaş. Çok acayip değil mi? 

Afganistan’daki taraflara uluslararası kamuoyunun giydirdiği bir gömlek var.  Taliban; radikal İslamcı, selefi, cihatçı, terör örgütü. Amerika; tüm insanlığın huzur ve mutluluğu için binlerce kilometre uzak coğrafyalara bile gitmekten çekinmeyecek kadar iyilik meleği, demokrasi ve insan hakları bekçisi. İşbirlikçi hükümetler; Amerika’nın sağlamaya çalıştığı huzur ve güven ortamını ülkede tesis etmeye çalışan mübarek insanlar. Verilen yayınlar, bölgeden gösterilen haberler tarafların gömleklerine uygun olarak yapılıyor. Peçeli kadınlar, eli silahlı Taliban üyeleri, UN araçları etrafında Amerikan askerleri vs. Bu mudur yani? Giydirilen elbise üzerinden okursak olayları tam olarak bu. Özellikle Taliban ile alakalı verilen görüntü ve fotoğraflar, onlara biçilmiş elbiseyi iyice zihinlerimize kazıyor. Ve fakat belki de Taliban ülkesini Amerikan işgalinden kurtarmak isteyen, kurtuluş savaşı veren kahramanlardır? Ya da Amerika’nın müslüman coğrafyada olası yeni operasyonlarının meşruiyet kaynağıdır? Veya dünyanın farklı yerlerinde demokrasi mücadelesi veren İslamcı siyaseti boğmaya yönelik yeni bir atraksiyondur? Ne biliyoruz ki Taliban hakkında? 

Kısa bir zaman önce Tunus’ta Cumhurbaşkanın Kays, ekonomik krizi bahane ederek meclisin yetkilerini askıya aldı, darbe yaptı. Tunus’ta İslamcı siyasetin temsilcisi En-Nahda partisi ve onun başkanı Gannuşi, Arap Baharından bu yana ülke yönetiminde İslamcılar ile sekülerleri bir araya getirip alışılagelmişin dışında bir tutum takındılar. İslam coğrafyasında çok nadir görülen bu durum (Türkiye’de 1974 CHP-MSP koalisyonu diğer bir örnektir) belki de birçok İslam ülkesine örneklik teşkil edecekti. Fakat bir darbe ile önü kesildi. 

Buradan bakınca Tunus darbesi ve Afganistan’da Amerika’nın yönetimi Taliban’a bırakması çok da birbirinden ayrı meseleler gibi gelmiyor doğrusu. İlerleyen günlerde her iki ülkenin de durumu, müslüman coğrafyanın geleceği açısından önemli ipuçları verecektir diye düşünüyorum. Bir tarafta İslam emirliği kurmaya çalışanlar, diğer tarafta karşıt görüşlerle birlikte yaşamaya çalışanlar. Biz de konuya ara ara devam edeceğiz.

İyilik ve güzellikle kalın…

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.