GENELLE-ME!

GÜNDEM 08.03.2022 - 11:00, Güncelleme: 08.03.2022 - 11:00
 

GENELLE-ME!

Ukrayna-Rusya savaşında TİP’in Rusya yanlısı açıklamalarına gelen “TİP’çiler Rusya’ya hala komünist sanıyor” eleştirisini sıkça görmüşsünüzdür sosyal medyada. Erkan Baş’ın konu ile alakalı yaptığı her açıklamanın altında onlarcasını gördüm ben bu yorumların. Ve bu yorumlardan Türkiye Solunun tamamının Rusya yanlısı olduğu çıkarımlarına fazlasıyla şahit oldum.

Fatih Tutkun- Ukrayna-Rusya savaşında TİP’in Rusya yanlısı açıklamalarına gelen “TİP’çiler Rusya’ya hala komünist sanıyor” eleştirisini sıkça görmüşsünüzdür sosyal medyada. Erkan Baş’ın konu ile alakalı yaptığı her açıklamanın altında onlarcasını gördüm ben bu yorumların. Ve bu yorumlardan Türkiye Solunun tamamının Rusya yanlısı olduğu çıkarımlarına fazlasıyla şahit oldum. Çünkü böyledir bu işler, bireyden hareketle topyekûn genelleme yapmayı çok seven bir halkız biz…  Bu yazıda TİP’in Rusya yanlısı bir tutum sergilemesini ya da haklılığı/haksızlığını tartışmak değil amacım. Bunu sadece asli konumuza örneklik gösterdiği için kullanmak istiyorum.  AKP bildiğiniz üzere 2001 yılında Milli Görüş hareketi ve Erbakan hoca ile yollarını ayırarak yeni bir siyasi hareket olarak hayatına başladı. Başlarken ki iddiası da çok netti; “Milli Görüş gömleğini çıkarttık.” Milli Görüş’ün 1969 yılında başlayan siyasi hayatı boyu dört kez partisinin kapatıldığını ve birçok kez bölündüğünü biliyoruz. AKP bölünmesi, bölünmelerin en büyüğü olduğu için akla hep o gelir ama ANAP bölünmesi de, HAS Parti bölünmesi de en az AKP bölünmesi kadar sarsıcı olmuştur. (Benim fikrimce harekete en büyük hasarı HAS Parti bölünmesi vermiştir.)  “AKP, Milli Görüş içerisinden koptu” teorisi de başlı başına yanlış bir teoridir aslına bakarsanız. Çünkü kopmak için bir bütünün içinde olmanız ve oradan uzaklaşmanız gerekir. Halbuki bugün AKP’yi oluşturan kitle, her ne kadar Mili Görüş partileri içerisinde yer alan bir kitleden vücuda gelmiş ise de fikren farklı bir noktada idi. AKP kitlesi, Milli Görüş içerisinde sadece nicel olarak bulunmuş, nitel olarak Necip Fazıl tarafında yer almıştır. Bunu sadece bir örnekle açıklayacağım. Necip Fazıl’ın şu ifadesini duymuşsunuzdur; “Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın! Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın.” Evet, AKP’nin siyasi hayatının özeti bu cümledir, ne bir eksik, ne bir fazla. “Bunlaaaarrr” diye başlayıp devam eden her cümlelerin altında yatan asli fikir budur.   TİP üzerinden elde ettiğimiz Türk Solu ile ilgili genellemenin başka bir benzerini, “Siyasal İslam” kavramı üzerinden yapılan genelleme ile Milli Görüş’e, Deva ve Gelecek Partilerine de yapıştırma gayretlerine çoğu kez rastlıyoruz sosyal platformlarda. Hatta bunu “aynı şeyin laciverti” olarak lanse edenler oluyor ki, akla ziyan ve ahlaksızca bir yaklaşım bu.  Çünkü öyle ya da böyle 20 yıllık AKP iktidarına karşı tüm zorluklara rağmen varlığını muhalif olarak devam ettirmiş bir hareket var ortada. Pekâlâ sisteme bir şekilde entegre olup, kaymağı yiyen tarafta da olabilirdi. Ayrıca Deva ve Gelecek Partileri de gücün yanında olmayı veya sessiz kalmayı tercih edebilirlerdi. Böyle yapmadılar, itiraz ettiler ve mücadele etmeyi seçtiler. Sebep ne olursa olsun, bu yola girmekle büyük bir takdiri hak ettiklerini düşünüyorum. Ayrıca varlığını devam ettirmekle kalmayıp Millet İttifakı içerisinde yer almak, muhalefeti güçlendirmeyi seçmek ayakta alkışlanması gereken bir durum. Muhaliflerin çoğusu, yargılama yaparken henüz bu durumunda farkında değiller.   İktidar, Millet İttifakını “Erdoğan’ı devirme projesi” olarak algılatmak istiyor. Kitlesini manipüle etmenin en etkili yolu bu çünkü. Muhalif tabanda da bunun etkileri maalesef ara ara gözlemiyoruz. Aşağıda “hele şunu bir indirelim, sonrasına bakarız” düşüncesi, Millet İttifakına verilebilecek en büyük zarardır. Zira Cumhuriyet tarihi boyunca bir araya gelmesi mümkün olmayan birçok unsur Millet İttifakı nezdinde aynı masaya oturdu. Buradan sahici bir barış üretmemiz pekâlâ mümkün. AKP gibi varlığını rakibine nefret duygusu ile besleyenler, bu masanın en büyük problemi olacaktır. İktidar değişimi olsa bile kafa değişimi olmadığı için sorunlarımızın çözümü mümkün olmayacak, “bunlaarrrr” ile başlayan hitapların sadece muhatapları değişecektir.    Genellemeler, masanın karşı tarafını “aynı şeyin laciverti” görmeler, büyük uğraşlar ile bir noktaya gelmiş barış planına yönelik darbe mahiyetindedir. Masaya oturan her bir birimin kendi tabanı içindir bu uyarılar. Umarım yukarıdaki birlik beraberlik aşağıya da sirayet eder, sonuç itibariyle de, Yepyeni Türkiye ile de her şey gönlümüzce olur…  İyilik ve güzellikle kalın…
Ukrayna-Rusya savaşında TİP’in Rusya yanlısı açıklamalarına gelen “TİP’çiler Rusya’ya hala komünist sanıyor” eleştirisini sıkça görmüşsünüzdür sosyal medyada. Erkan Baş’ın konu ile alakalı yaptığı her açıklamanın altında onlarcasını gördüm ben bu yorumların. Ve bu yorumlardan Türkiye Solunun tamamının Rusya yanlısı olduğu çıkarımlarına fazlasıyla şahit oldum.

Fatih Tutkun- Ukrayna-Rusya savaşında TİP’in Rusya yanlısı açıklamalarına gelen “TİP’çiler Rusya’ya hala komünist sanıyor” eleştirisini sıkça görmüşsünüzdür sosyal medyada. Erkan Baş’ın konu ile alakalı yaptığı her açıklamanın altında onlarcasını gördüm ben bu yorumların. Ve bu yorumlardan Türkiye Solunun tamamının Rusya yanlısı olduğu çıkarımlarına fazlasıyla şahit oldum. Çünkü böyledir bu işler, bireyden hareketle topyekûn genelleme yapmayı çok seven bir halkız biz… 
Bu yazıda TİP’in Rusya yanlısı bir tutum sergilemesini ya da haklılığı/haksızlığını tartışmak değil amacım. Bunu sadece asli konumuza örneklik gösterdiği için kullanmak istiyorum. 
AKP bildiğiniz üzere 2001 yılında Milli Görüş hareketi ve Erbakan hoca ile yollarını ayırarak yeni bir siyasi hareket olarak hayatına başladı. Başlarken ki iddiası da çok netti; “Milli Görüş gömleğini çıkarttık.”
Milli Görüş’ün 1969 yılında başlayan siyasi hayatı boyu dört kez partisinin kapatıldığını ve birçok kez bölündüğünü biliyoruz. AKP bölünmesi, bölünmelerin en büyüğü olduğu için akla hep o gelir ama ANAP bölünmesi de, HAS Parti bölünmesi de en az AKP bölünmesi kadar sarsıcı olmuştur. (Benim fikrimce harekete en büyük hasarı HAS Parti bölünmesi vermiştir.) 
“AKP, Milli Görüş içerisinden koptu” teorisi de başlı başına yanlış bir teoridir aslına bakarsanız. Çünkü kopmak için bir bütünün içinde olmanız ve oradan uzaklaşmanız gerekir. Halbuki bugün AKP’yi oluşturan kitle, her ne kadar Mili Görüş partileri içerisinde yer alan bir kitleden vücuda gelmiş ise de fikren farklı bir noktada idi. AKP kitlesi, Milli Görüş içerisinde sadece nicel olarak bulunmuş, nitel olarak Necip Fazıl tarafında yer almıştır. Bunu sadece bir örnekle açıklayacağım. Necip Fazıl’ın şu ifadesini duymuşsunuzdur; “Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın! Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın.” Evet, AKP’nin siyasi hayatının özeti bu cümledir, ne bir eksik, ne bir fazla. “Bunlaaaarrr” diye başlayıp devam eden her cümlelerin altında yatan asli fikir budur.  
TİP üzerinden elde ettiğimiz Türk Solu ile ilgili genellemenin başka bir benzerini, “Siyasal İslam” kavramı üzerinden yapılan genelleme ile Milli Görüş’e, Deva ve Gelecek Partilerine de yapıştırma gayretlerine çoğu kez rastlıyoruz sosyal platformlarda. Hatta bunu “aynı şeyin laciverti” olarak lanse edenler oluyor ki, akla ziyan ve ahlaksızca bir yaklaşım bu. 
Çünkü öyle ya da böyle 20 yıllık AKP iktidarına karşı tüm zorluklara rağmen varlığını muhalif olarak devam ettirmiş bir hareket var ortada. Pekâlâ sisteme bir şekilde entegre olup, kaymağı yiyen tarafta da olabilirdi. Ayrıca Deva ve Gelecek Partileri de gücün yanında olmayı veya sessiz kalmayı tercih edebilirlerdi. Böyle yapmadılar, itiraz ettiler ve mücadele etmeyi seçtiler. Sebep ne olursa olsun, bu yola girmekle büyük bir takdiri hak ettiklerini düşünüyorum. Ayrıca varlığını devam ettirmekle kalmayıp Millet İttifakı içerisinde yer almak, muhalefeti güçlendirmeyi seçmek ayakta alkışlanması gereken bir durum. Muhaliflerin çoğusu, yargılama yaparken henüz bu durumunda farkında değiller.  
İktidar, Millet İttifakını “Erdoğan’ı devirme projesi” olarak algılatmak istiyor. Kitlesini manipüle etmenin en etkili yolu bu çünkü. Muhalif tabanda da bunun etkileri maalesef ara ara gözlemiyoruz. Aşağıda “hele şunu bir indirelim, sonrasına bakarız” düşüncesi, Millet İttifakına verilebilecek en büyük zarardır. Zira Cumhuriyet tarihi boyunca bir araya gelmesi mümkün olmayan birçok unsur Millet İttifakı nezdinde aynı masaya oturdu. Buradan sahici bir barış üretmemiz pekâlâ mümkün. AKP gibi varlığını rakibine nefret duygusu ile besleyenler, bu masanın en büyük problemi olacaktır. İktidar değişimi olsa bile kafa değişimi olmadığı için sorunlarımızın çözümü mümkün olmayacak, “bunlaarrrr” ile başlayan hitapların sadece muhatapları değişecektir.   
Genellemeler, masanın karşı tarafını “aynı şeyin laciverti” görmeler, büyük uğraşlar ile bir noktaya gelmiş barış planına yönelik darbe mahiyetindedir. Masaya oturan her bir birimin kendi tabanı içindir bu uyarılar. Umarım yukarıdaki birlik beraberlik aşağıya da sirayet eder, sonuç itibariyle de, Yepyeni Türkiye ile de her şey gönlümüzce olur… 
İyilik ve güzellikle kalın…

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.