Zafer ‘zafer benimdir’ diyebilenindir

GÜNDEM 29.08.2022 - 20:20, Güncelleme: 29.08.2022 - 20:20
 

Zafer ‘zafer benimdir’ diyebilenindir

Çok anlamlı bir tarihteyiz. 30 Ağustos 1922 Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi. Zaferimizin 100. yılını kutluyoruz bu sene, ne mutlu bize.

İşgal kuvvetlerince yurdun dört bir yanından saldırıya uğramış olan vatan topraklarımızdaysak halen, vatanımızdayız diyebiliyorsak, nefes alabiliyorsak umutla; İyice bakmak lazım dönüp arkaya. O Kocatepe’deki koca koca kahramanlara, efsane yazanlara, yurdun dört bir yanında işgale karşı direnenlere borçluyuz her şeyi. Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının kararlılığı, cesareti, stratejik zekası ile büyük bir mücadelenin, kurtuluşun adıdır bu gün. İşgal kuvvetlerinin yurdu terk etmesinin başlangıcıdır bu zafer. Bir yanda hanedanlık yavaş yavaş yok olup, herkes kendi derdine düşerken ve batmakta olan gemideki yolcuları yüzüstü bırakıp,  lüks bir gemiye geçmeye çalışırken; bunu gören vatan evlatlarının birleşip, kaptanın bile terk etmekte olduğu gemiyi, büyük bir mücadele ile yüzeye, gün ışığına çıkarmasının simgesidir bu zafer. Yok olması beklenen bir vatanı ayağa kaldırmanın destanıdır, bu destan. O vatan evlatları ki, geminin sadece yüzeysel tamiratı, vatanın sadece fiziki kurtuluşu ile de yetinmemişler, öylece yaralı bırakıp gitmemiş, kendilerini düşünmemişler. “Biz ölene kadar değil, sonsuza kadar yaşasın vatan” anlayışı ile bu vatana gönül vermişler. Ne ceplerini düşünmüşler, ne kendi geleceklerini. Vatan için yaşayıp, vatan için ölmüşler. Bir çift mavi gözlü devin liderliğinde; dünyanın gıpta ile baktığı reformlarla,  uygarlık yolunda attığı adımlarla, güneş gibi parlayan, pırıl pırıl yepyeni bir vatan emanet etmişler bize. Büyük bir dehayla birlikte, uygarlık ve medeniyet yolunda emin adımlarla, ne yapılacağını bilerek, yol almışlar. Korkmamışlar, ürkmemişler, vazgeçmemişler.. Reformlar yapılmış, Atatürk ilke ve inkılapları yazılmış, uygulanmış. Anlatılmış halka, örnek olunmuş, Bunlar anlaşılsın ve özümsensin diye ders kitaplarına bile alınmış, öğretilmiş. Uygarlığa bir adım daha atmak için yurdun her yerine gidilmiş, dolaşılmış, halka dokunulmuş, anlatılmış. Halk evleri açılmış, sosyal ve kültürel kalkınma için. Yurdun dört yanına dağılmış insanlar, öğretmek için. İnsan hakları diye bir şey varmış mesela bilmediğimiz. Demokrasi varmış kulluktan dolayı görmediğimiz. Kadın hakları varmış, hiç tanımadığımız ya da tanımak istemediğimiz. Okuma yazma, eğitim gibi haklarımız bile varmış biz sıradan insanların.. Daha pek çoğu... Seçkin ulemanın,  hanedanın hakkı olan her şey,  aslında insanmışız ve bizim de hakkımızmış, keşfedip öğrenmeye başlamışız. “Biz açtık uygarlık yolunu size, zamanınız geldiğinde ilerleme yolu artık sizde” demişler bize bırakıp giderken. Zannımca birilerinin işine gelmemiş bu kadarı, habire baltalamaya çalışılmış tüm bunlar. Hele bir de körü körüne itaat, biat kültürü, kulluk varsa ezelden gelen. Çok meşakkatli iştir bu, öyle kolay değildir insanlara bunları öğretmen. Düşman edinir durursun durmadan her yerden . Biliriz ki emanettir bu vatan bize, geleceğe teslim etmek üzere. Bu sebeple de “hep ileri, hep ileri” demek olmalı hepimizin söylemi. Birsek hiçbir şeyiz, birlikteysek güçlüyüz, işte bu önemli. “Zafer, zafer benimdir diyebilenindir.” demiş Atatürk. Ne doğru söz. O zafere içtenlikle benim diyemeyenler için ne yapsanız boş, nafiledir. Milli bayramlara sahip çıkmak önemli ve değerlidir. Zafere sahip çıkıyoruz, vatanımıza da. Coşkuyla kutlamak lazım tüm yurtta ve her alanda. 30 Ağustos Zafer Bayramımız bizimdir, hepimize kutlu olsun. Atatürk ve silah arkadaşlarına saygı ve minnetle anıyoruz Ruhları şad olsun.
Çok anlamlı bir tarihteyiz. 30 Ağustos 1922 Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi. Zaferimizin 100. yılını kutluyoruz bu sene, ne mutlu bize.

İşgal kuvvetlerince yurdun dört bir yanından saldırıya uğramış olan vatan topraklarımızdaysak halen, vatanımızdayız diyebiliyorsak, nefes alabiliyorsak umutla;

İyice bakmak lazım dönüp arkaya.

O Kocatepe’deki koca koca kahramanlara, efsane yazanlara, yurdun dört bir yanında işgale karşı direnenlere borçluyuz her şeyi.

Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının kararlılığı, cesareti, stratejik zekası ile büyük bir mücadelenin, kurtuluşun adıdır bu gün.

İşgal kuvvetlerinin yurdu terk etmesinin başlangıcıdır bu zafer.

Bir yanda hanedanlık yavaş yavaş yok olup, herkes kendi derdine düşerken ve batmakta olan gemideki yolcuları yüzüstü bırakıp,  lüks bir gemiye geçmeye çalışırken; bunu gören vatan evlatlarının birleşip, kaptanın bile terk etmekte olduğu gemiyi, büyük bir mücadele ile yüzeye, gün ışığına çıkarmasının simgesidir bu zafer.

Yok olması beklenen bir vatanı ayağa kaldırmanın destanıdır, bu destan.

O vatan evlatları ki, geminin sadece yüzeysel tamiratı, vatanın sadece fiziki kurtuluşu ile de yetinmemişler, öylece yaralı bırakıp gitmemiş, kendilerini düşünmemişler.

“Biz ölene kadar değil, sonsuza kadar yaşasın vatan” anlayışı ile bu vatana gönül vermişler.

Ne ceplerini düşünmüşler, ne kendi geleceklerini. Vatan için yaşayıp, vatan için ölmüşler.

Bir çift mavi gözlü devin liderliğinde; dünyanın gıpta ile baktığı reformlarla,  uygarlık yolunda attığı adımlarla, güneş gibi parlayan, pırıl pırıl yepyeni bir vatan emanet etmişler bize.

Büyük bir dehayla birlikte, uygarlık ve medeniyet yolunda emin adımlarla, ne yapılacağını bilerek, yol almışlar. Korkmamışlar, ürkmemişler, vazgeçmemişler..

Reformlar yapılmış, Atatürk ilke ve inkılapları yazılmış, uygulanmış.

Anlatılmış halka, örnek olunmuş, Bunlar anlaşılsın ve özümsensin diye ders kitaplarına bile alınmış, öğretilmiş.

Uygarlığa bir adım daha atmak için yurdun her yerine gidilmiş, dolaşılmış, halka dokunulmuş, anlatılmış.

Halk evleri açılmış, sosyal ve kültürel kalkınma için.

Yurdun dört yanına dağılmış insanlar, öğretmek için.

İnsan hakları diye bir şey varmış mesela bilmediğimiz.

Demokrasi varmış kulluktan dolayı görmediğimiz.

Kadın hakları varmış, hiç tanımadığımız ya da tanımak istemediğimiz.

Okuma yazma, eğitim gibi haklarımız bile varmış biz sıradan insanların..

Daha pek çoğu...

Seçkin ulemanın,  hanedanın hakkı olan her şey,  aslında insanmışız ve bizim de hakkımızmış, keşfedip öğrenmeye başlamışız.

“Biz açtık uygarlık yolunu size, zamanınız geldiğinde ilerleme yolu artık sizde” demişler bize bırakıp giderken.

Zannımca birilerinin işine gelmemiş bu kadarı, habire baltalamaya çalışılmış tüm bunlar.

Hele bir de körü körüne itaat, biat kültürü, kulluk varsa ezelden gelen. Çok meşakkatli iştir bu, öyle kolay değildir insanlara bunları öğretmen. Düşman edinir durursun durmadan her yerden .

Biliriz ki emanettir bu vatan bize, geleceğe teslim etmek üzere. Bu sebeple de “hep ileri, hep ileri” demek olmalı hepimizin söylemi.

Birsek hiçbir şeyiz, birlikteysek güçlüyüz, işte bu önemli.

“Zafer, zafer benimdir diyebilenindir.” demiş Atatürk. Ne doğru söz.

O zafere içtenlikle benim diyemeyenler için ne yapsanız boş, nafiledir.

Milli bayramlara sahip çıkmak önemli ve değerlidir.

Zafere sahip çıkıyoruz, vatanımıza da.

Coşkuyla kutlamak lazım tüm yurtta ve her alanda.

30 Ağustos Zafer Bayramımız bizimdir, hepimize kutlu olsun.

Atatürk ve silah arkadaşlarına saygı ve minnetle anıyoruz

Ruhları şad olsun.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.