Ziller çalarken uyanmak

EĞİTİM 08.09.2022 - 11:54, Güncelleme: 08.09.2022 - 11:54
 

Ziller çalarken uyanmak

Evlat..

Ne güzel söz değil mi? Yüreğimizin ortasında açan bir çiçek sanki. Güzeldir evlat sahibi olmak. Koşullar olumlu, sağlık yerindeyse tabi. Besleme, büyütme, gelecek kaygısı yoksa. Evet, gelecektir evlat. Senin, benim toplumun geleceği. Bu yüzden de sağlıklı bireyler olarak yetişmeleri her şeyden çok önemli. Şöyle bir bakacak olursak geçmişe; eskiden, çok  eskilerde, ev işçisi olarak görülmekteyken, sonra sanayi devriminin acımasız çarklarına düşmüş çocuklar.. Tabi ki sömürülen küçük işçi. Çocuk kavramı o günden bugüne öyle çok değişmiş ki. Yakın dönemde ise yaşlılığımızda bize bakar, kardeşlerine bakar düşüncesi hakimdi. Peki şu an, gerçek hayatta, yaşadığımız dünyada nasıl çocuk algısı?  Yetiştirmede daha çok kim ve hangi kurumlar etkili? Aileler etkin ve etkili mi ? Sanki görünmez bir el koyuyor taşları. Habire örüyor sistemi ve buluyor çıkışı. Ekmek aslanın ağzında değil artık midesinde. Bireyciliğin körüklendiği günümüzde, ebeveynler çocuğun geleceğine yatırım yapma derdinde. İyi bir eğitim alsın ki iyi bir geleceği olsun, karnını doyursun, ayakta kalsın. İyi yetişsin ki iyi bir birey olsun. Artık çoğu  evde kimse yok. Evler boş. Anne baba çalışmakta, çocuklar ise kreşlerde mesaide. Kreş sonrası anaokulu ve okul başlar. Döner çarklar habire. Aile eğitimi diyoruz ya; çoğumuz, bu hengamede, kısıtlı vakit geçirebildiğimiz çocukları ne kadar görebiliyor, ne kadar yanında olabiliyoruz? Ne verebiliyoruz? Hakikaten aile mi eğitiyor onları, yoksa es kaza mı büyüyorlar arada öyle böyle? İşte bu biraz meçhul. Kreş, okul seçimleri önemli kalıyor bu noktada. Devlete ait bir yer bulduysan  kreşlerde, ne mutlu . İşte tam da burada, eğitim bölümünde sıkıntı başlıyor. Malum artık eşitsizlik her yerde. Evet okullar açıldı açılıyor, ama sorun bir bakalım nasıl? Ekonomi şahlanmış gidiyorken, kırtasiye ücretleri de ekonomi ile şahlanırken, vatandaş kara kara düşünmekte. Bir yandan eğitimin kalitesi, okulların hem fiziki, hem de  içerik olarak eğitim noktasındaki yeterliliği sorgulanırken diğer yanda ise para konuşuyor piyasada. Her şeyin patronu ve sahibi para. Ama bu patron kendisinden o denli emin ki, çok az gösteriyor kendini vatandaşa. “Biraz iyi eğitim alsın, farklılaşsın, kendini kurtarsın çocuk” dediğiniz noktada özel okullar zaten pusuda. Önceden orta sınıf diye bir şey vardı hani, bir şekliyle öder giderdi okul ücretlerini. Şimdi? “Dur “dedi bir el orta sınıfa da, “sen kim oluyorsun, yerini bil..” Öyle kolay değil artık özel okul falan normal vatandaşa tabii. Kaldı ki aslolan böyle bir farkın olmaması, özel tüzel fark etmeksizin tüm evlatların eşit koşullarda, nitelikli bir eğitim içinde sıkıntısız yer alması. Geçim derdinden küçük yaşlarda emanet ettiğimiz çocuklarımızın yetişmesinde aileden bile önemli hale geldi eğitim kurumları. Peki hiç detaya girmeden soruyorum size okullarımız bunun için gerçekten yeterli mi? Kaç ebeveyn zorlanmadan, tok karınla, öğrencinin okul için fiziki ihtiyaçlarını karşılayarak, evladının başına bir şey gelmeyeceğini bilerek, ideolojik saplantılara kapılmayacağına, tarikat cemaat yapılanmalarının olmadığına gerçekten güvenerek, uyuşturucu, sigara vs. gibi bağımlılıklara kapılmayacağından emin olarak, kötü söz ve alışkanlıklar edinmeyeceğinden, gerek fiziki, gerek ruhsal hasar görmeyeceğinden emin olarak çocuğunu okula gönderiyor? Gerçekte kaç ebeveyn madden ve manen sağlam ve sağlıklı bireyler olarak çocukların okullardan çıkacağını, kendi hayatı ve beraberinde toplum için güzel edinimler kazanacağını düşünüyor? Kaç ebeveyn kaygılı? Peki kaç kişi, gerçek anlamda evrensel değerlerle, insan haklarına vakıf ve saygılı, hak, hukuk, adalet hoşgörü, eğitim ve eşitlik kavramlarıyla yoğrulan, soran, sorgulayan, araştıran bir gençlik yetiştirildiğini düşünüyor? Kaç gencimiz bilinçsizce savruluyor şu anda? Nasıl bir gelecek bekliyor bizi ve en önemlisi onları? Toplumun belkemiği eğitim.. En küçüğünden, en büyüğüne tüm bireylerin eğitimi. Kaldı ki öncelikle “ağaç yaşken eğilir.” sözü de, ister beğenin ister beğenmeyin maalesef doğru sözdür. Ne verirseniz gençken onu alırsınız gelecekten. Peki eğitimdeki bu noksanları görüp  fark ediyor muyuz, sesimiz çıkıp itiraz ediyor muyuz, bir şeyler yapıyor muyuz? İşte bunlar önemli.  1-2 gün konuşup, konuyu bir kenara atıp, gündemde oluşturulan yapay konulara dalmak tehlikeli. Her daim uyanık olmak lazım, hele ki  toplumun temelini sağlayan bu konuda. Reklamlar hayatımızın her noktasında. Bunları görüyor, duyuyor ve aslında her şeyin reklamlardaki gibi olmadığını da yaşayarak öğreniyoruz. Bence hayatın da televizyon kumandaları gibi bir zaplama tuşu olmalı, geçmeli reklamları. Enflasyon, kırtasiye giderleri, okul giderleri zorlarken alabildiğine herkesi, gözden kaçırmamamız gereken en önemli nokta da bu. Reklam kısımlarını geçip, içerik kısmına bakmak gerekli. Eğitimde içerik olarak ne veriliyor? Dolayısıyla ondan etkilenen gençlerimiz acaba nasıl ve hangi yolda gidiyor? Hazır ziller çalarken uyanalım derim. Yeni eğitim ve öğretim yılı; uyumadan, uyutulmadan geçireceğimiz, pırıl pırıl bireylerin yetişmesine vesile olacak olan güzel bir yıl olsun. Geleceğimiz, gözbebeğimiz olan çocuklarımıza başarılar, ebeveynlerimiz için ise kolaylıklar dilerim.
Evlat..

Ne güzel söz değil mi?

Yüreğimizin ortasında açan bir çiçek sanki.

Güzeldir evlat sahibi olmak.

Koşullar olumlu, sağlık yerindeyse tabi. Besleme, büyütme, gelecek kaygısı yoksa.

Evet, gelecektir evlat. Senin, benim toplumun geleceği. Bu yüzden de sağlıklı bireyler olarak yetişmeleri her şeyden çok önemli.

Şöyle bir bakacak olursak geçmişe; eskiden, çok  eskilerde, ev işçisi olarak görülmekteyken, sonra sanayi devriminin acımasız çarklarına düşmüş çocuklar.. Tabi ki sömürülen küçük işçi.

Çocuk kavramı o günden bugüne öyle çok değişmiş ki. Yakın dönemde ise yaşlılığımızda bize bakar, kardeşlerine bakar düşüncesi hakimdi.

Peki şu an, gerçek hayatta, yaşadığımız dünyada nasıl çocuk algısı?  Yetiştirmede daha çok kim ve hangi kurumlar etkili? Aileler etkin ve etkili mi ?

Sanki görünmez bir el koyuyor taşları.

Habire örüyor sistemi ve buluyor çıkışı.

Ekmek aslanın ağzında değil artık midesinde.

Bireyciliğin körüklendiği günümüzde, ebeveynler çocuğun geleceğine yatırım yapma derdinde. İyi bir eğitim alsın ki iyi bir geleceği olsun, karnını doyursun, ayakta kalsın. İyi yetişsin ki iyi bir birey olsun.

Artık çoğu  evde kimse yok. Evler boş. Anne baba çalışmakta, çocuklar ise kreşlerde mesaide.

Kreş sonrası anaokulu ve okul başlar. Döner çarklar habire.

Aile eğitimi diyoruz ya; çoğumuz, bu hengamede, kısıtlı vakit geçirebildiğimiz çocukları ne kadar görebiliyor, ne kadar yanında olabiliyoruz? Ne verebiliyoruz?

Hakikaten aile mi eğitiyor onları, yoksa es kaza mı büyüyorlar arada öyle böyle? İşte bu biraz meçhul.

Kreş, okul seçimleri önemli kalıyor bu noktada. Devlete ait bir yer bulduysan  kreşlerde, ne mutlu .

İşte tam da burada, eğitim bölümünde sıkıntı başlıyor. Malum artık eşitsizlik her yerde.

Evet okullar açıldı açılıyor, ama sorun bir bakalım nasıl? Ekonomi şahlanmış gidiyorken, kırtasiye ücretleri de ekonomi ile şahlanırken, vatandaş kara kara düşünmekte.

Bir yandan eğitimin kalitesi, okulların hem fiziki, hem de  içerik olarak eğitim noktasındaki yeterliliği sorgulanırken diğer yanda ise para konuşuyor piyasada. Her şeyin patronu ve sahibi para.

Ama bu patron kendisinden o denli emin ki, çok az gösteriyor kendini vatandaşa.

“Biraz iyi eğitim alsın, farklılaşsın, kendini kurtarsın çocuk” dediğiniz noktada özel okullar zaten pusuda. Önceden orta sınıf diye bir şey vardı hani, bir şekliyle öder giderdi okul ücretlerini. Şimdi? “Dur “dedi bir el orta sınıfa da, “sen kim oluyorsun, yerini bil..”

Öyle kolay değil artık özel okul falan normal vatandaşa tabii. Kaldı ki aslolan böyle bir farkın olmaması, özel tüzel fark etmeksizin tüm evlatların eşit koşullarda, nitelikli bir eğitim içinde sıkıntısız yer alması.

Geçim derdinden küçük yaşlarda emanet ettiğimiz çocuklarımızın yetişmesinde aileden bile önemli hale geldi eğitim kurumları.

Peki hiç detaya girmeden soruyorum size okullarımız bunun için gerçekten yeterli mi?

Kaç ebeveyn zorlanmadan, tok karınla, öğrencinin okul için fiziki ihtiyaçlarını karşılayarak, evladının başına bir şey gelmeyeceğini bilerek, ideolojik saplantılara kapılmayacağına, tarikat cemaat yapılanmalarının olmadığına gerçekten güvenerek, uyuşturucu, sigara vs. gibi bağımlılıklara kapılmayacağından emin olarak, kötü söz ve alışkanlıklar edinmeyeceğinden, gerek fiziki, gerek ruhsal hasar görmeyeceğinden emin olarak çocuğunu okula gönderiyor?

Gerçekte kaç ebeveyn madden ve manen sağlam ve sağlıklı bireyler olarak çocukların okullardan çıkacağını, kendi hayatı ve beraberinde toplum için güzel edinimler kazanacağını düşünüyor?

Kaç ebeveyn kaygılı?

Peki kaç kişi, gerçek anlamda evrensel değerlerle, insan haklarına vakıf ve saygılı, hak, hukuk, adalet hoşgörü, eğitim ve eşitlik kavramlarıyla yoğrulan, soran, sorgulayan, araştıran bir gençlik yetiştirildiğini düşünüyor?

Kaç gencimiz bilinçsizce savruluyor şu anda? Nasıl bir gelecek bekliyor bizi ve en önemlisi onları?

Toplumun belkemiği eğitim..

En küçüğünden, en büyüğüne tüm bireylerin eğitimi.

Kaldı ki öncelikle “ağaç yaşken eğilir.” sözü de, ister beğenin ister beğenmeyin maalesef doğru sözdür. Ne verirseniz gençken onu alırsınız gelecekten.

Peki eğitimdeki bu noksanları görüp  fark ediyor muyuz, sesimiz çıkıp itiraz ediyor muyuz, bir şeyler yapıyor muyuz? İşte bunlar önemli.

 1-2 gün konuşup, konuyu bir kenara atıp, gündemde oluşturulan yapay konulara dalmak tehlikeli.

Her daim uyanık olmak lazım, hele ki  toplumun temelini sağlayan bu konuda.

Reklamlar hayatımızın her noktasında. Bunları görüyor, duyuyor ve aslında her şeyin reklamlardaki gibi olmadığını da yaşayarak öğreniyoruz. Bence hayatın da televizyon kumandaları gibi bir zaplama tuşu olmalı, geçmeli reklamları.

Enflasyon, kırtasiye giderleri, okul giderleri zorlarken alabildiğine herkesi, gözden kaçırmamamız gereken en önemli nokta da bu. Reklam kısımlarını geçip, içerik kısmına bakmak gerekli.

Eğitimde içerik olarak ne veriliyor? Dolayısıyla ondan etkilenen gençlerimiz acaba nasıl ve hangi yolda gidiyor?

Hazır ziller çalarken uyanalım derim.

Yeni eğitim ve öğretim yılı; uyumadan, uyutulmadan geçireceğimiz, pırıl pırıl bireylerin yetişmesine vesile olacak olan güzel bir yıl olsun.

Geleceğimiz, gözbebeğimiz olan çocuklarımıza başarılar, ebeveynlerimiz için ise kolaylıklar dilerim.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.