Koş vatandaş koş

GÜNDEM 21.09.2022 - 11:21, Güncelleme: 21.09.2022 - 11:21
 

Koş vatandaş koş

Evet, hiçbir şey olmuyorsa bile her gün yeni bir şeyler olmaya devam ediyor.

Seçime doğru giden yolda parti çalışmaları devam ediyor. Festivaller yasaklanırken, basın ve medya halen mercek altında izlenip cezalar verilirken, İstanbul’un ortasında LGBTİ karşıtı tekbir sesleri ile nefret yürüyüşü düzenlenebiliyor. Bu nefret yürüyüşüne müdahale edildiği görülmezken, hak arayan işçi, emekçi, vatandaş kim varsa onlara müdahale edilebiliyor. İran’ da şeriat karşıtı gruplar en sonunda eyleme geçiyor ve sisteme dur demeye çalışıyor. Millet giderken Mersin’ e, biz gideriz tersine misali, bizde şeriat yanlısı gruplar kişiler söylemlerine devam ediyor. Bunlar bir yana, bu arada herkes hayat pahalılığında masraflara yetişebilmek adına çare arayıp çözüm üretmeye çalışırken ve tam da üniversitelere gençler bin bir zorlukla yerleşmeye uğraşırken, kafamızı bir çeviriyoruz. Aman ne şahane, o da ne.. Müjde müjde size, devletten müjde size .. Sosyal konut projesi. Öğrenci bir arkadaş reklamda. Uyanın uyanın, kaldırın başınızı ve bakın lütfen. Sizin doyurmak, okutmak için çabaladığınız çocuğunuzu bile düşünüyor hamdolsun devlet. Babalığını yapıyor. Okullarda hâlâ okuma fişleri kullanılıyorsa, “ Koş vatandaş koş” fişi de konulsun oraya, gerekli bence. Aslında her şey belki burada başlıyor yani işin reklam kısmında. Küçükler bilmez ama büyükler muhtemelen bilir. Reklamlarda size görselde şahane bir ürün ya da hizmet sunulurken ve siz görselle ilgilenirken, altta küçücük yazılar geçiverir. Çoğu zaman okuyamaz, kaçırırsınız. Oysa ki konunun en can alıcı kısmı bu küçücük yazılardadır. Projelerin yapım yerlerine göre değişmekle birlikte ortalama şöyle gördüm rakamları haberlerde; 2+1 ler 608.000TL 2.280TL taksitle 3+1 ler 850.000TL 3.187TL taksitle Asgari ücret 6.471 TL Yoksulluk sınırı 4 kişilik ailede 22.442 TL. Böl bunu 4’e , kişi başı 5.570TL 6.471 asgari ücret-5.570 yoksulluk sınırı= kalan 901 TL. Bozdur bozdur harca. Geri ödeme kabiliyeti? Kaç kişi alabilecek, kimin gücü yetecek? Ülkemizde asgari ücretle çalışan işgücü oranımız 2020 verisine göre %42 Projede %10 peşinat öngörülüyor ve 240 ay vade yani 20 yıl süre var taksitler için Sözleşmeyi imzaladın, taksite kuvvet.. Başvuru ücreti 500TL Bu arada  TOKİ sayfasında gördüğüm kadarı ile, hak sahiplerinin kalan borç bakiyesi ve taksitleri her yıl Ocak ve Temmuz aylarında olmak üzere yılda iki kez memur maaş artış oranı dikkate alınarak idarece tespit edilen oranda arttırılacakmış. Ne güzel. İnsanlar geçim şartları sebebi ile çocuklarını başka şehirlerde bile okumaya gönderememekteyken, açık lise kayıtlarında iddia edilen ( hem masraflara yetişilememesi hem de çocuklarımızın çalışma hayatına atılması sebebi ile muhtemelen ) artış varken, herkes gibi ben de merakla bekliyorum açıkçası, konut piyasasına ve barınma sorununa nasıl yansıyacak bu durum. Hadi her şey mükemmel diyelim. Özellikle bu öğrenci kısmına takıldım ben. Bu parayı kim ödeyecek? Cevap tabi ki aile. Peki mezun oldu? Çalışsın tabi ki iş bulabiliyorsa. Bu çocukları daha hayata atılmadan borç altına sokmak, borca bağlamak ne derece doğru? Çocukların geleceğini bir nevi rehnetmiyor muyuz? Borçla iş aramaya çalışan bir birey, istediği, niteliğine uygun, insanca çalışma koşullarında bir iş mi arar mı, arayabilir mi? Yoksa borcunu ödeyebilmek için, hiç bir şeye bakmadan bulduğu işe mi girer? Sağlıklı bir yol mu bu? Aklıma bankaların kredi kartı satışları ve satış hedefleri geldi. Agresif satış hedefleri ile piyasalara pompalanan kredi kartlarının bankalar için iştah açıcı cazibesi, çalışan kesim dışında öğrencilere de sıçrayınca çok şaşırmıştım. Gelir yok, kart var. Diyeceksiniz ki; “E ama öğrencinin de kredi kartına ihtiyacı var” .Doğrudur. İyi de ebeveynler dilediği limitte öğrenciye ek kart çıkartabiliyor. Zaten ister öğrencinin bizzat kendisinin olsun, ister ebeveynden gelen ek kart olsun borcunu çoğunlukla ebeveyn ödüyor. Peki mantık ne? Gençleri bankadan içeri sokmak, gelecek için yeni müşteriler kazanmak. Pastadan öncelikli yer kapmak. Hadi bu böyle, finans piyasası, bankalar konu burada. TOKİ? Neden gençleri daha hayata atılmadan borç yükümlülüğüne sokuyoruz? İşte bunu ben tam olarak anlayamadım. Gençlere yazık değil mi? Tam 20 yıl... Borcu olan birey, mecburiyetten; baskı, sömürü ve işyerindeki ağır çalışma şartlarına çoğu kez boyun eğer, sesini çıkaramaz. Habire debelenir durur, bilinen bir şey. Popülist politika, seçim yatırımı diye sesler geliyor sanki, doğrudur. Hem başvuru sırasında alınan tutarlar hem de sözleşmenin hemen akabinde vatandaştan alınacak taksitlerin hazineye ne kadar katkı sağlayacağı konusu da tabi ki önemlidir. Zorla değil projeye katılım tabi, talebe binaen satışlar lakin, yine de iyi düşünmekte ve değerlendirmekte yarar var. Hayatımız reklam oldu malum. O yüzden; demem o ki, reklamlarda alt yazılara, üst yazılara, küçük nüanslara çok dikkat edilmeli. Kiralar ve konut fiyatlarındaki fahiş artışlarla mücadele, barınma sorununa çare olarak sunulan bu projenin ne getirip ne götüreceğini, en önemlisi de vatandaşın sorunlarına ve cebine, gençlerimizin geleceğine nasıl yansıyacağını ömrümüz yeterse hep birlikte göreceğiz. Umarım ben yanılırım ve tüm vatandaşlarımıza, piyasaya olumlu güzel katkısı olur. Sonuçta her zaman güzel umutlar yaşatır insanı da öyle değil mi?  
Evet, hiçbir şey olmuyorsa bile her gün yeni bir şeyler olmaya devam ediyor.

Seçime doğru giden yolda parti çalışmaları devam ediyor.

Festivaller yasaklanırken, basın ve medya halen mercek altında izlenip cezalar verilirken, İstanbul’un ortasında LGBTİ karşıtı tekbir sesleri ile nefret yürüyüşü düzenlenebiliyor. Bu nefret yürüyüşüne müdahale edildiği görülmezken, hak arayan işçi, emekçi, vatandaş kim varsa onlara müdahale edilebiliyor.

İran’ da şeriat karşıtı gruplar en sonunda eyleme geçiyor ve sisteme dur demeye çalışıyor. Millet giderken Mersin’ e, biz gideriz tersine misali, bizde şeriat yanlısı gruplar kişiler söylemlerine devam ediyor.

Bunlar bir yana, bu arada herkes hayat pahalılığında masraflara yetişebilmek adına çare arayıp çözüm üretmeye çalışırken ve tam da üniversitelere gençler bin bir zorlukla yerleşmeye uğraşırken, kafamızı bir çeviriyoruz. Aman ne şahane, o da ne..

Müjde müjde size, devletten müjde size ..

Sosyal konut projesi. Öğrenci bir arkadaş reklamda. Uyanın uyanın, kaldırın başınızı ve bakın lütfen. Sizin doyurmak, okutmak için çabaladığınız çocuğunuzu bile düşünüyor hamdolsun devlet. Babalığını yapıyor.

Okullarda hâlâ okuma fişleri kullanılıyorsa, “ Koş vatandaş koş” fişi de konulsun oraya, gerekli bence.

Aslında her şey belki burada başlıyor yani işin reklam kısmında.

Küçükler bilmez ama büyükler muhtemelen bilir. Reklamlarda size görselde şahane bir ürün ya da hizmet sunulurken ve siz görselle ilgilenirken, altta küçücük yazılar geçiverir. Çoğu zaman okuyamaz, kaçırırsınız. Oysa ki konunun en can alıcı kısmı bu küçücük yazılardadır.

Projelerin yapım yerlerine göre değişmekle birlikte ortalama şöyle gördüm rakamları haberlerde;

2+1 ler 608.000TL 2.280TL taksitle

3+1 ler 850.000TL 3.187TL taksitle

Asgari ücret 6.471 TL

Yoksulluk sınırı 4 kişilik ailede 22.442 TL.

Böl bunu 4’e , kişi başı 5.570TL

6.471 asgari ücret-5.570 yoksulluk sınırı= kalan 901 TL.

Bozdur bozdur harca. Geri ödeme kabiliyeti? Kaç kişi alabilecek, kimin gücü yetecek?

Ülkemizde asgari ücretle çalışan işgücü oranımız 2020 verisine göre %42

Projede %10 peşinat öngörülüyor ve 240 ay vade yani 20 yıl süre var taksitler için Sözleşmeyi imzaladın, taksite kuvvet..

Başvuru ücreti 500TL

Bu arada  TOKİ sayfasında gördüğüm kadarı ile, hak sahiplerinin kalan borç bakiyesi ve taksitleri her yıl Ocak ve Temmuz aylarında olmak üzere yılda iki kez memur maaş artış oranı dikkate alınarak idarece tespit edilen oranda arttırılacakmış. Ne güzel.

İnsanlar geçim şartları sebebi ile çocuklarını başka şehirlerde bile okumaya gönderememekteyken, açık lise kayıtlarında iddia edilen ( hem masraflara yetişilememesi hem de çocuklarımızın çalışma hayatına atılması sebebi ile muhtemelen ) artış varken, herkes gibi ben de merakla bekliyorum açıkçası, konut piyasasına ve barınma sorununa nasıl yansıyacak bu durum.

Hadi her şey mükemmel diyelim.

Özellikle bu öğrenci kısmına takıldım ben. Bu parayı kim ödeyecek? Cevap tabi ki aile. Peki mezun oldu? Çalışsın tabi ki iş bulabiliyorsa.

Bu çocukları daha hayata atılmadan borç altına sokmak, borca bağlamak ne derece doğru?

Çocukların geleceğini bir nevi rehnetmiyor muyuz? Borçla iş aramaya çalışan bir birey, istediği, niteliğine uygun, insanca çalışma koşullarında bir iş mi arar mı, arayabilir mi? Yoksa borcunu ödeyebilmek için, hiç bir şeye bakmadan bulduğu işe mi girer? Sağlıklı bir yol mu bu?

Aklıma bankaların kredi kartı satışları ve satış hedefleri geldi. Agresif satış hedefleri ile piyasalara pompalanan kredi kartlarının bankalar için iştah açıcı cazibesi, çalışan kesim dışında öğrencilere de sıçrayınca çok şaşırmıştım. Gelir yok, kart var.

Diyeceksiniz ki; “E ama öğrencinin de kredi kartına ihtiyacı var” .Doğrudur. İyi de ebeveynler dilediği limitte öğrenciye ek kart çıkartabiliyor. Zaten ister öğrencinin bizzat kendisinin olsun, ister ebeveynden gelen ek kart olsun borcunu çoğunlukla ebeveyn ödüyor. Peki mantık ne? Gençleri bankadan içeri sokmak, gelecek için yeni müşteriler kazanmak. Pastadan öncelikli yer kapmak.

Hadi bu böyle, finans piyasası, bankalar konu burada. TOKİ? Neden gençleri daha hayata atılmadan borç yükümlülüğüne sokuyoruz? İşte bunu ben tam olarak anlayamadım. Gençlere yazık değil mi? Tam 20 yıl...

Borcu olan birey, mecburiyetten; baskı, sömürü ve işyerindeki ağır çalışma şartlarına çoğu kez boyun eğer, sesini çıkaramaz. Habire debelenir durur, bilinen bir şey.

Popülist politika, seçim yatırımı diye sesler geliyor sanki, doğrudur. Hem başvuru sırasında alınan tutarlar hem de sözleşmenin hemen akabinde vatandaştan alınacak taksitlerin hazineye ne kadar katkı sağlayacağı konusu da tabi ki önemlidir.

Zorla değil projeye katılım tabi, talebe binaen satışlar lakin, yine de iyi düşünmekte ve değerlendirmekte yarar var.

Hayatımız reklam oldu malum. O yüzden; demem o ki, reklamlarda alt yazılara, üst yazılara, küçük nüanslara çok dikkat edilmeli.

Kiralar ve konut fiyatlarındaki fahiş artışlarla mücadele, barınma sorununa çare olarak sunulan bu projenin ne getirip ne götüreceğini, en önemlisi de vatandaşın sorunlarına ve cebine, gençlerimizin geleceğine nasıl yansıyacağını ömrümüz yeterse hep birlikte göreceğiz.

Umarım ben yanılırım ve tüm vatandaşlarımıza, piyasaya olumlu güzel katkısı olur. Sonuçta her zaman güzel umutlar yaşatır insanı da öyle değil mi?

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.