Tarih öğretmedi mi?

GÜNDEM 23.09.2022 - 11:38, Güncelleme: 23.09.2022 - 11:38
 

Tarih öğretmedi mi?

Tarih ne enteresandır. Dönüp bakarsınız tozlu sayfalara, yaşanan hiç bir şeyin sadece orada kalmadığını, küllerini bugüne savurduğunu görürsünüz.

Yinelenmektedir bazı şeyler habire. Sanki ders alınmamış, sanki benzeri hiç daha önce yaşanmamış gibi .. Bireyde, ailede, toplumda hatta tüm dünyada.. Oysa tarih anlatmıştır. Savaşlarıyla, kara yazılarıyla, ölümleriyle, salgınlarıyla, haçlı seferleriyle....  Kısacası her şeyiyle.. Ders almak gerekir aslında . Ancak öyle bir nokta var ki, tarih ne anlatırsa anlatsın toplumsal hafıza sanki unutmakta, ya da zorunlu bir ders gibi görüp anlamadan, sadece ezberleyip sınıfı geçmekte. Belki de, bir tür alzheimer yaşıyor insanoğlu. Belki de bireysel hayatlarımızda olduğu gibi,  başkalarının tecrübelerinden yararlanmayı da bilmek yerine, sürekli benzer hataları kendimiz de yaparak ilerliyoruz inatla, kim bilir? Mezhep ayrılıklarının, din savaşlarının ötekileştirmenin, berikileştirmenin, cadılaştırmanın izleriyle doludur tarih. Bu sebeplerle akmıştır çoğu insanın kanı. Bu yüzden medeniyetler olgunlaşamamış, bir türlü istenen yere, arzulanan mutlu, refah içindeki toplumlara/insanlığa, yani ütopik güzel bir  geleceğe ulaşılamamıştır. Bir mehteran yürüyüşüdür dünyadaki topyekûn, biz bu yürüyüşün piriyiz, belki de sıkıntımız bundandır. Her sosyal ve sanal ortamda yüzbinler ve özellikle de siyasiler hoşgörü, adalet,  hak, hukuk, eşitlik, barış, sevgi, refah, insanlık kelimelerini dile pelesenk etmişken, bilim ve aydınlanmadan bahsetmekteyken, söylemlerle eylemler tutmamakta, karambolde boşlukta sallanan bu umutlar, yerlerini sonrasında eylemde de söylemde de şiddete, ötekileştirmeye, nefrete, baskıya, adaletsizliğe, haksızlığa, hukuksuzluğa ve en sonunda savaşa bırakmaktadır. Her inanç, her toplum aynı güzel şeyleri  söylemekle birlikte bunlar kendi içsel tutarlılıklarından bile yoksun olduğundan koroda doğru ses çıkmamakta, çıkamamaktadır. Dilde, yazıda söylem güzeldir. Ancak eyleme dökülmeyen söylemin ya da yazının hiç bir inandırıcılığı yoktur. Biraradalık kültürüyle, birlikte, güzel değerlerde, birbirimize ve yaşantılarımıza saygı ile buluştuğumuzda ancak ayağa kalkabilmemiz mümkündür. Bu arada farkında mısınız, iktidar/ muhalefet yarışmasında dahi, geleceğe yönelik toplumu yukarı taşımaya dair plan ve projelerle yarışılması gerekirken, muhalif seslerin sesini kısma, ötekileştirme, düşmanlaştırma, karalama, hatta kimi zaman yönetenlere ya da hiç kimseye yakışmayacak şekilde şiddet, azar, düşmanlık diliyle hitap etme gözlenmektedir. Bu beraberinde toplum içindeki birey ve gruplara da örnek teşkil etmekte, bu da şiddet, bireysel yaşamlara müdahale, nefret ve düşmanlık gibi hissiyatları da beraberinde getirmektedir. “Böl ve yönet politikası “emperyalist güçlerin şiarıdır. Bir toplumda, o toplum için hizmete gelen hiç bir kurum ya da yönetici bana kalırsa bu politikayı ülke içine uygulayamaz, uygulamamalıdır, mantıksızdır ve baştan yanlıştır. “Böl ve yönet” yerine,  “birleştir ve yükselt” bizim ve siyasilerin şiarı olmalıdır. Güzel söylemlerle eylemlerin  örtüştüğü, yolumuzun ve yönümüzün, renklerimizin zenginliği içinde birlikte daha iyiye ve güzele doğru olduğu günler dileyelim hep birlikte..  
Tarih ne enteresandır. Dönüp bakarsınız tozlu sayfalara, yaşanan hiç bir şeyin sadece orada kalmadığını, küllerini bugüne savurduğunu görürsünüz.

Yinelenmektedir bazı şeyler habire.

Sanki ders alınmamış, sanki benzeri hiç daha önce yaşanmamış gibi ..

Bireyde, ailede, toplumda hatta tüm dünyada..

Oysa tarih anlatmıştır. Savaşlarıyla, kara yazılarıyla, ölümleriyle, salgınlarıyla, haçlı seferleriyle....  Kısacası her şeyiyle..

Ders almak gerekir aslında .

Ancak öyle bir nokta var ki, tarih ne anlatırsa anlatsın toplumsal hafıza sanki unutmakta, ya da zorunlu bir ders gibi görüp anlamadan, sadece ezberleyip sınıfı geçmekte. Belki de, bir tür alzheimer yaşıyor insanoğlu.

Belki de bireysel hayatlarımızda olduğu gibi,  başkalarının tecrübelerinden yararlanmayı da bilmek yerine, sürekli benzer hataları kendimiz de yaparak ilerliyoruz inatla, kim bilir?

Mezhep ayrılıklarının, din savaşlarının ötekileştirmenin, berikileştirmenin, cadılaştırmanın izleriyle doludur tarih. Bu sebeplerle akmıştır çoğu insanın kanı. Bu yüzden medeniyetler olgunlaşamamış, bir türlü istenen yere, arzulanan mutlu, refah içindeki toplumlara/insanlığa, yani ütopik güzel bir  geleceğe ulaşılamamıştır. Bir mehteran yürüyüşüdür dünyadaki topyekûn, biz bu yürüyüşün piriyiz, belki de sıkıntımız bundandır.

Her sosyal ve sanal ortamda yüzbinler ve özellikle de siyasiler hoşgörü, adalet,  hak, hukuk, eşitlik, barış, sevgi, refah, insanlık kelimelerini dile pelesenk etmişken, bilim ve aydınlanmadan bahsetmekteyken, söylemlerle eylemler tutmamakta, karambolde boşlukta sallanan bu umutlar, yerlerini sonrasında eylemde de söylemde de şiddete, ötekileştirmeye, nefrete, baskıya, adaletsizliğe, haksızlığa, hukuksuzluğa ve en sonunda savaşa bırakmaktadır.

Her inanç, her toplum aynı güzel şeyleri  söylemekle birlikte bunlar kendi içsel tutarlılıklarından bile yoksun olduğundan koroda doğru ses çıkmamakta, çıkamamaktadır.

Dilde, yazıda söylem güzeldir. Ancak eyleme dökülmeyen söylemin ya da yazının hiç bir inandırıcılığı yoktur.

Biraradalık kültürüyle, birlikte, güzel değerlerde, birbirimize ve yaşantılarımıza saygı ile buluştuğumuzda ancak ayağa kalkabilmemiz mümkündür.

Bu arada farkında mısınız, iktidar/ muhalefet yarışmasında dahi, geleceğe yönelik toplumu yukarı taşımaya dair plan ve projelerle yarışılması gerekirken, muhalif seslerin sesini kısma, ötekileştirme, düşmanlaştırma, karalama, hatta kimi zaman yönetenlere ya da hiç kimseye yakışmayacak şekilde şiddet, azar, düşmanlık diliyle hitap etme gözlenmektedir.

Bu beraberinde toplum içindeki birey ve gruplara da örnek teşkil etmekte, bu da şiddet, bireysel yaşamlara müdahale, nefret ve düşmanlık gibi hissiyatları da beraberinde getirmektedir.

“Böl ve yönet politikası “emperyalist güçlerin şiarıdır.

Bir toplumda, o toplum için hizmete gelen hiç bir kurum ya da yönetici bana kalırsa bu politikayı ülke içine uygulayamaz, uygulamamalıdır, mantıksızdır ve baştan yanlıştır.

“Böl ve yönet” yerine,  “birleştir ve yükselt” bizim ve siyasilerin şiarı olmalıdır.

Güzel söylemlerle eylemlerin  örtüştüğü, yolumuzun ve yönümüzün, renklerimizin zenginliği içinde birlikte daha iyiye ve güzele doğru olduğu günler dileyelim hep birlikte..

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.