Ayakkabı köselesi değil, özgüven meselesi

GÜNDEM 03.10.2022 - 11:52, Güncelleme: 03.10.2022 - 11:52
 

Ayakkabı köselesi değil, özgüven meselesi

Ülkemizde bir kuşak, özellikle 80 sonrası yetişen bir kuşak, sanırım korku ikliminin de etkisiyle çoğu özgüvensiz, sinik, silik, biat kültürüne hazır ve nazır yaşayıp gitti.

Yetiştirilme tarzıydı belki, belki de beklenen ve istenen şey buydu. Bu eksiklikleri kendinde hisseden, fark eden bireyler ise, yeni kuşaklarda/ çocuklarında özgüvenin tam olması için azami çaba sarfetti.Olan mı? Tam bir bomba. Malum bir de bilgi toplumu içindeyiz. Sağdan soldan, yukarıdan aşağıdan, doğru yanlış bir sürü şey akıp gidiyor habire.Velhasıl gençler her şeyi bizden iyi biliyor. Tabi ki bilsinler, buna itiraz yok. Lakin bilgi sınırsız. Hiç kimse tam “oldum” diyemez. Böyle sınırsız bilgi deryasında böyle bir şey mümkün değil ki. Gençlerin çoğu  bu aşırı özgüven pompalaması ile meydan okuyorlar her şeye, herkese ve hatta hayata. Ben oldum”, “Ben bilirim” havasında. Oysa bilgiye tecrübe eşlik eder ve etmelidir. Pratiğe dökülmemiş teori günlük yaşamda çok da işe yaramaz. Tabi ki gençler maalesef artık bunu yaşayarak öğrenecekler, yaşlarına verelim. Adı üstünde  “Gençler”. Peki daha büyükler farklı mı? Herşeyde olduğu gibi bireyselleşmenin de suyunun suyunu çıkaran insanlar olarak hepimizin kişisel doğruları tek doğru! Hepimiz mükemmeliz maşallah, her şeyi en iyi biz biliriz. Karşımızdaki işe yaramaz, düşünemeyen meczup sanki. Çoğu kez dinlemeden yargılamaya girişiriz. Olmuş muyuz? Olmuşuz olmuşuz...Egomuz şişmiş, kibir hakeza tavanda, en doğru benim doğru kafasında sabit fikirlerle dolanır durur bazılarımız orada burada. Farkı görüş mü? Tartışmalar kavgaya, şiddete kadar uzanabilir, biz biricik ve eşsiziz sonuçta. Şiddet olaylarının artış sebeplerinden olabilir mi bu? Kuvvetle muhtemel ki olabilir. Sonra bir de utanmadan başlarız, hoşgörüden, sevgiden, eşitlikten, insanlıktan bahsetmeye. En komiği de hoşgörü... Daha kendimizi tam anlayamamış, görememişiz ki neyi hoş göreceğiz? Özgüven önemli özgüven, mutlaka. Güvensiz olmayalım tabi. Ama özgüven meselesini aşırıya kaçırıp kibirli, dediğim dedik, illaki doğru benim doğrum diyen insanlardan da olmayalım. Bence gelin ortada bir yerde buluşalım. Birlik, beraberlik ya da asgari müştereklerde anlaşma ancak böyle yakalanır. Bir de bu taraftan bakalım. Kimse mükemmel değildir, yaşam sürekli 7/24 çalışan bir öğretmendir ve bizler de onun öğrencisi. Özgüvenle sabit fikirliliğin karışmadığı, hoşgörünün ve anlayışın egemen olduğu bir dünyaya ihtiyaç var kanımca. Dedim ya; Konu ayakkabı köselesi değil, Gerçekten özgüven meselesi...      
Ülkemizde bir kuşak, özellikle 80 sonrası yetişen bir kuşak, sanırım korku ikliminin de etkisiyle çoğu özgüvensiz, sinik, silik, biat kültürüne hazır ve nazır yaşayıp gitti.

Yetiştirilme tarzıydı belki, belki de beklenen ve istenen şey buydu.

Bu eksiklikleri kendinde hisseden, fark eden bireyler ise, yeni kuşaklarda/ çocuklarında özgüvenin tam olması için azami çaba sarfetti.Olan mı? Tam bir bomba. Malum bir de bilgi toplumu içindeyiz. Sağdan soldan, yukarıdan aşağıdan, doğru yanlış bir sürü şey akıp gidiyor habire.Velhasıl gençler her şeyi bizden iyi biliyor. Tabi ki bilsinler, buna itiraz yok. Lakin bilgi sınırsız. Hiç kimse tam “oldum” diyemez. Böyle sınırsız bilgi deryasında böyle bir şey mümkün değil ki.

Gençlerin çoğu  bu aşırı özgüven pompalaması ile meydan okuyorlar her şeye, herkese ve hatta hayata. Ben oldum”, “Ben bilirim” havasında. Oysa bilgiye tecrübe eşlik eder ve etmelidir. Pratiğe dökülmemiş teori günlük yaşamda çok da işe yaramaz.

Tabi ki gençler maalesef artık bunu yaşayarak öğrenecekler, yaşlarına verelim. Adı üstünde

 “Gençler”.

Peki daha büyükler farklı mı?

Herşeyde olduğu gibi bireyselleşmenin de suyunun suyunu çıkaran insanlar olarak hepimizin kişisel doğruları tek doğru!

Hepimiz mükemmeliz maşallah, her şeyi en iyi biz biliriz. Karşımızdaki işe yaramaz, düşünemeyen meczup sanki. Çoğu kez dinlemeden yargılamaya girişiriz. Olmuş muyuz? Olmuşuz olmuşuz...Egomuz şişmiş, kibir hakeza tavanda, en doğru benim doğru kafasında sabit fikirlerle dolanır durur bazılarımız orada burada. Farkı görüş mü? Tartışmalar kavgaya, şiddete kadar uzanabilir, biz biricik ve eşsiziz sonuçta.

Şiddet olaylarının artış sebeplerinden olabilir mi bu? Kuvvetle muhtemel ki olabilir.

Sonra bir de utanmadan başlarız, hoşgörüden, sevgiden, eşitlikten, insanlıktan bahsetmeye.

En komiği de hoşgörü... Daha kendimizi tam anlayamamış, görememişiz ki neyi hoş göreceğiz?

Özgüven önemli özgüven, mutlaka. Güvensiz olmayalım tabi.

Ama özgüven meselesini aşırıya kaçırıp kibirli, dediğim dedik, illaki doğru benim doğrum diyen insanlardan da olmayalım.

Bence gelin ortada bir yerde buluşalım.

Birlik, beraberlik ya da asgari müştereklerde anlaşma ancak böyle yakalanır. Bir de bu taraftan bakalım.

Kimse mükemmel değildir, yaşam sürekli 7/24 çalışan bir öğretmendir ve bizler de onun öğrencisi. Özgüvenle sabit fikirliliğin karışmadığı, hoşgörünün ve anlayışın egemen olduğu bir dünyaya ihtiyaç var kanımca.

Dedim ya;

Konu ayakkabı köselesi değil,

Gerçekten özgüven meselesi...

 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.