Marifet

GÜNDEM 27.10.2022 - 16:18, Güncelleme: 27.10.2022 - 16:31
 

Marifet

“Düşünüyorum, öyleyse varım.” demiş Descartes. Peki düşünmeden insan olunur mu ki? Eee öyleyse bırakalım bize empoze edilenleri de, bakalım bize sunulanlara, arayalım gündemde bu defa önemli şeyleri. Sanki koca bir samanlıkta, sapla samanın karıştığı yerde, hazine arar gibi .

Kısacası ayıklayalım pirincin taşlarını, atalım bir kenara. Sonra yerken dişlerimiz kırılıverir maazallah.. Gündem yoğun, hiç durmadan akıyor olaylar, söylemler, oradan buradan haberler. “Dün para yok, kaldıramayız bu yükü ”diye ötelenenler bugün sofrada. Malum seçim ekonomisi, evde ne olursa olsun yansıtmayacaksın. Sofra bol olmalı, misafirler/ seçmenler beğenmeli sonuçta. Ama bir hata var sanki, kavramlarda bir kargaşa. Sonuçta biz misafir değiliz, bu evin sahibiyiz. Ne olduğu ne bittiği her haliyle bizi ilgilendiriyor en sonunda. Ekonomi; para işi, varsa paran harcarsın, saygı duyarım. Hatta sevinirim alabildiğine, gelen bolluk ve berekete. Bu memleket de bizim, yaşam da bizim her halükarda. Tabii ki misafirlik bölümü bittiğinde, yani seçim  sonrasında; faturayı vatandaşa kesmedikten, vatandaşın sırtına binmedikten sonra. Umalım bolca para yağsın oradan buradan herkesin cebine, kesesine. Yine de dikkat etmek gerek, yağan para; kar misali eriyip gitmesin daha ceplere girmeden havada. Pek öyle kolay değil yüzeysel geçmek ekonomiyi lakin, uzmanlara bırakmak gerek işi. Biz de bırakalım onlara. Bu arada gözden kaçırmamalı; Duyuyorsunuz ve görüyorsunuz, hala cumhuriyeti, demokrasiyi sindirememiş, hazmedememiş,  okumuş belki ama tarafgir okumuş, sanki insanın insana kulluğuna geri dönmek isteyenler var orada burada. Belirtmeden geçemeyeceğim, mazur görün. Özellikle başörtü özgürlüğü adı ile başlayıp, kadının özgürlüğüne doğru uzanan eller var, görmektesiniz. Vaktiyle, yasak varken, bizler de savunduk bu özgürlüğü arkadaşlarımız için lakin, insan haklarıydı, kadın haklarıydı bizim savunduğumuz, özgürlüktü bildiğin. Bugünse eşit , özgür insanlar olarak biz kadınlar için;  hakkımız olanları, süslü püslü kelimelerle, düzen bozuluyor, aile parçalanıyor gerekçesi ile daha da kısıtlamaya çalışıyorlar bence, uyanık olun derim hemcinslerim. Görün kadınların çığlıklarını ve kapatmayın ezilmenin ve kadına şiddet olaylarının üstünü. Muhalif okuma diye bir okuma vardır, bilirsiniz. Baştan zaten okuduğunuz/duyduğunuza karşısınızdır ve direk beyniniz muhalif çalışır. Görmez olur gözleriniz. Hele bir de gösterilmek istenmeyen şeylerse bunlar, kapatılmak isteniyorsa üstü onunla bununla, daha da zordur işiniz. Gelen dalgaya kapılır gidersiniz. Ben evrensel değerlerden yanayım. Barış, adalet, hak, hukuk, eşitlik, liyakat, insan hakları, ifade özgürlüğü, özgür düşüncedir gelecekten ve bugünden beklediğim. Tabii ki güzel, refah içinde, huzur içinde, eşitlik, barış ve kardeşlik içinde, güvenli bir toplumdur temennim. Herkesin sesinin ses olduğu meclis önemlidir, seçtiğimiz insanlar önemli. Oradaki her farklı ses, Anadolu’nun ve insanlarımızın bir rengidir ve duyulması gereken sesi. Ayrımcılık düşmanıyım, adı/ türü ne olursa olsun. Yaşadığımız toplumda da  öncelikle ayrımcılık olmasın  isterim. Herkesin, diğerlerinin özgürlüğüne ket vurmadıkça, bir arada ve  özgürce yaşamasıdır dileğim. Baskı ve dayatmayı hoş görmeyenlerdenim Her ne kadar empoze edilen yaftalamalarla, çoğumuz  uzaktan bakıyor olsak da; STK’lar önemlidir bu noktada. Günümüzün, demokrasinin olmazsa olmazları, vatandaşların dayanışmasıdır, sesidir. STK’lara yönelik çoğu girişimler ise bu sesleri kısmak içindir. Dikkat ediniz, tek bir STK’ya karşı da değildir bu girişimler. Sanki  teker teker her biri sıraya alınmış gibi. Üniversiteler, ilimdir, bilimdir, akademidir, gelecektir. Siyaset  ve baskı yeri, nepotizm yeri değildir. Bağımsız, özgür ve tarafsız medya önemlidir sonra, vatandaşın haber almasının, bilgilenmesinin en önemli yeridir ve yine aynı zamanda vatandaşın sesidir. Sendikalar önemlidir mesela, gerçek sendikalar. Onlar da İşçinin emekçinin sesidir. Ve daha pek çok insan, kuruluş var, bizim için, bizler için gelecek güzel günler için ses olan. Onların yanında mıyız peki, geliyor mu sesleri kulaklarımıza? Yoksa günü kurtarmayı seçip, bananecilik mertebesinden inmeyip yaşayıp gidiyor muyuz öylece, yaşam ne getirdiyse? Önemli konular bunlar maalesef. Gelecek için sadece maddiyat yeterli değil, arkasında uygar ve bilinçli, demokratik, hak ve hukuktan yana, birbirine, insan haklarına, insana, doğaya saygılı, sorumlu insanlar olmamız gerek. Şimdi yaşananlarda, kazanımlarımızda, yaşantılarımızda, haklarımızda, her şeyde; ileriye değil de, geriye doğru bir gidiş görüyor, hissediyorsanız şayet, marifet susmak/ ayrışmak/ ayrıştırmak değil, alabildiğine konuşmaktır ve bence birleşmek gerek...  
“Düşünüyorum, öyleyse varım.” demiş Descartes. Peki düşünmeden insan olunur mu ki? Eee öyleyse bırakalım bize empoze edilenleri de, bakalım bize sunulanlara, arayalım gündemde bu defa önemli şeyleri. Sanki koca bir samanlıkta, sapla samanın karıştığı yerde, hazine arar gibi .

Kısacası ayıklayalım pirincin taşlarını, atalım bir kenara. Sonra yerken dişlerimiz kırılıverir maazallah..

Gündem yoğun, hiç durmadan akıyor olaylar, söylemler, oradan buradan haberler.

“Dün para yok, kaldıramayız bu yükü ”diye ötelenenler bugün sofrada. Malum seçim ekonomisi, evde ne olursa olsun yansıtmayacaksın. Sofra bol olmalı, misafirler/ seçmenler beğenmeli sonuçta.

Ama bir hata var sanki, kavramlarda bir kargaşa. Sonuçta biz misafir değiliz, bu evin sahibiyiz. Ne olduğu ne bittiği her haliyle bizi ilgilendiriyor en sonunda.

Ekonomi; para işi, varsa paran harcarsın, saygı duyarım. Hatta sevinirim alabildiğine, gelen bolluk ve berekete. Bu memleket de bizim, yaşam da bizim her halükarda. Tabii ki misafirlik bölümü bittiğinde, yani seçim  sonrasında; faturayı vatandaşa kesmedikten, vatandaşın sırtına binmedikten sonra. Umalım bolca para yağsın oradan buradan herkesin cebine, kesesine. Yine de dikkat etmek gerek, yağan para; kar misali eriyip gitmesin daha ceplere girmeden havada.

Pek öyle kolay değil yüzeysel geçmek ekonomiyi lakin, uzmanlara bırakmak gerek işi. Biz de bırakalım onlara.

Bu arada gözden kaçırmamalı;

Duyuyorsunuz ve görüyorsunuz, hala cumhuriyeti, demokrasiyi sindirememiş, hazmedememiş,  okumuş belki ama tarafgir okumuş, sanki insanın insana kulluğuna geri dönmek isteyenler var orada burada.

Belirtmeden geçemeyeceğim, mazur görün. Özellikle başörtü özgürlüğü adı ile başlayıp, kadının özgürlüğüne doğru uzanan eller var, görmektesiniz. Vaktiyle, yasak varken, bizler de savunduk bu özgürlüğü arkadaşlarımız için lakin, insan haklarıydı, kadın haklarıydı bizim savunduğumuz, özgürlüktü bildiğin. Bugünse eşit , özgür insanlar olarak biz kadınlar için;  hakkımız olanları, süslü püslü kelimelerle, düzen bozuluyor, aile parçalanıyor gerekçesi ile daha da kısıtlamaya çalışıyorlar bence, uyanık olun derim hemcinslerim. Görün kadınların çığlıklarını ve kapatmayın ezilmenin ve kadına şiddet olaylarının üstünü.

Muhalif okuma diye bir okuma vardır, bilirsiniz. Baştan zaten okuduğunuz/duyduğunuza karşısınızdır ve direk beyniniz muhalif çalışır. Görmez olur gözleriniz. Hele bir de gösterilmek istenmeyen şeylerse bunlar, kapatılmak isteniyorsa üstü onunla bununla, daha da zordur işiniz. Gelen dalgaya kapılır gidersiniz.

Ben evrensel değerlerden yanayım.

Barış, adalet, hak, hukuk, eşitlik, liyakat, insan hakları, ifade özgürlüğü, özgür düşüncedir gelecekten ve bugünden beklediğim. Tabii ki güzel, refah içinde, huzur içinde, eşitlik, barış ve kardeşlik içinde, güvenli bir toplumdur temennim.

Herkesin sesinin ses olduğu meclis önemlidir, seçtiğimiz insanlar önemli. Oradaki her farklı ses, Anadolu’nun ve insanlarımızın bir rengidir ve duyulması gereken sesi. Ayrımcılık düşmanıyım, adı/ türü ne olursa olsun. Yaşadığımız toplumda da  öncelikle ayrımcılık olmasın  isterim. Herkesin, diğerlerinin özgürlüğüne ket vurmadıkça, bir arada ve  özgürce yaşamasıdır dileğim. Baskı ve dayatmayı hoş görmeyenlerdenim

Her ne kadar empoze edilen yaftalamalarla, çoğumuz  uzaktan bakıyor olsak da; STK’lar önemlidir bu noktada. Günümüzün, demokrasinin olmazsa olmazları, vatandaşların dayanışmasıdır, sesidir. STK’lara yönelik çoğu girişimler ise bu sesleri kısmak içindir. Dikkat ediniz, tek bir STK’ya karşı da değildir bu girişimler. Sanki  teker teker her biri sıraya alınmış gibi.

Üniversiteler, ilimdir, bilimdir, akademidir, gelecektir. Siyaset  ve baskı yeri, nepotizm yeri değildir.

Bağımsız, özgür ve tarafsız medya önemlidir sonra, vatandaşın haber almasının, bilgilenmesinin en önemli yeridir ve yine aynı zamanda vatandaşın sesidir.

Sendikalar önemlidir mesela, gerçek sendikalar. Onlar da İşçinin emekçinin sesidir.

Ve daha pek çok insan, kuruluş var, bizim için, bizler için gelecek güzel günler için ses olan.

Onların yanında mıyız peki, geliyor mu sesleri kulaklarımıza?

Yoksa günü kurtarmayı seçip, bananecilik mertebesinden inmeyip yaşayıp gidiyor muyuz öylece, yaşam ne getirdiyse?

Önemli konular bunlar maalesef. Gelecek için sadece maddiyat yeterli değil, arkasında uygar ve bilinçli, demokratik, hak ve hukuktan yana, birbirine, insan haklarına, insana, doğaya saygılı, sorumlu insanlar olmamız gerek.

Şimdi yaşananlarda, kazanımlarımızda, yaşantılarımızda, haklarımızda, her şeyde; ileriye değil de, geriye doğru bir gidiş görüyor, hissediyorsanız şayet, marifet susmak/ ayrışmak/ ayrıştırmak değil, alabildiğine konuşmaktır ve bence birleşmek gerek...

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.