Kendini bilmek

GÜNDEM 31.10.2022 - 13:11, Güncelleme: 31.10.2022 - 13:11
 

Kendini bilmek

Delphi’deki Apollon Tapınağı’nın girişinde altın harflerle yazılıymış; Kendini bil/ kendini tanı. Tarih mi? MÖ 800 yılında kurulduğu tahmin ediliyormuş tapınağın. Evet, MÖ 800’den beri hâlâ aynı söylemdeyiz. Filozoflar, düşünürler, din alimleri, psikologlar, bilim insanları, pek çok kişi almış konuyu gündemine, herkes kendi kalemince ve kendi tarafınca yazmış, yazmış ve anlatmış. Kendini tanı!

Hızla değişen, peşinden koşup bir türlü yetişemediğimiz, bırakın kendinizi tanımayı kendimizi bile bulamadığımız bir çağda yaşıyoruz. Her şeyden önce en doğalından fiziki, insani ihtiyaçlarımızı karşılamaya çabalıyoruz. Öyle bir düzenekteyiz ki, boş zamanlarımız bile gaspedilmiş, nasıl geçireceğimiz bile başkalarınca dayatılmış, düzenlenmiş. Kendi tercihimiz addediyor, kendimize zaman bulamıyoruz. Kendimize zaman? Kişisel bakıma, kılığımıza kıyafetimize değil kastım. Ona her halükarda herkes bir zaman yaratıyor. Peki ya kendi benliğimize, ne düşündüğümüze, gerçekten ne yaşayıp ne yaşayamadığımız, ne yapıp, ne yapmadığımıza, doğrumuza yanlışımıza, yaşadığımız toplumda nerede ve nasıl, ne durumda olduğumuza? Uzar gider liste tabi. İşte en önemlisi bu, bunlara zaman ayırıyor muyuz? Kendimizin bilincinde miyiz? Hangi düzlemdeyiz? Sınıfların halen var olduğu, eşitsizliğin gün be gün derinleştiği, çevrenin, doğanın, sıradan insanların bile değerinin düştüğü bu günlerde, türlü çeşit araçlarla, söylemlerle uyuşturulup sınıf bilincini ve hatta toplum bilincini bile kaybetmekteyiz. Bu böyleyken kendimizi nasıl bulacağız ve gerçekte ne yapmaktayız, kimin için çalışıyoruz, kimin için yaşamaktayız ve neden? Hayaller bedava, kapitalizm satış ve kâr üstüne. Mal bitti sanki, hayal satıyorlar habire. Fiyatı mı hayallerin? Hem bugünümüz hem yarınımız. Yarınlarımızı bile rehnettik ve rehnetmeye devam ediyoruz. Peki bu kadar hayalperest miyiz? Evet; önce kendini tanı, kendini bil. İyini doğrunu, yanlışını. Yapmak istediklerini, yapabileceklerini. Erdemlerini... Sonra koy önüne kendini, insansın bir toplumda yaşıyorsun belli. Anla insanı, diğerlerinin yerine de koy kendini. Sonra düşün tekrar neredeyim, neredeyiz ve neden diye? Düşünürken gördüklerin, hissettiklerin hoşuna gitmedi mi? Suç sendedir kardeşim, topla artık kendini. Rüya sona ermekte, kimisi için çoktan bitti. İnsanız sonuçta, aklımız var kullanana, eksiğimiz yok ki kimseden, nedir bu halimiz ve neden? Neden bir çocuk gibi kanarız ki dayatılana? Sistem iyi tanımış bizi, bizden hem de çok daha iyi. Birileri zamanını ve eforunu bizi tanımaya ayırıyor, bizim yerimize. Giriyorlar her bir yandan duygularımıza, düşüncelerimize. Ne diyelim, geçmiş olsun. Tabi ki geçmiş de geçmişte kalsın ve gelecek güzel günler bizim olsun. Uyanık olmalı ve bırakmamalı kendi geleceğimizi başkalarına. Kölelik ya da kulluk için gelmedik ki dünyaya. O zaman gerçekten de hem kendimizi bilip tanıyalım, hem de birlikte yaşadığımız toplumdaki diğerlerini. Bilinçsizlikten çıkıp artık bulalım şu kendi bilincimizi.            
Delphi’deki Apollon Tapınağı’nın girişinde altın harflerle yazılıymış; Kendini bil/ kendini tanı. Tarih mi? MÖ 800 yılında kurulduğu tahmin ediliyormuş tapınağın. Evet, MÖ 800’den beri hâlâ aynı söylemdeyiz. Filozoflar, düşünürler, din alimleri, psikologlar, bilim insanları, pek çok kişi almış konuyu gündemine, herkes kendi kalemince ve kendi tarafınca yazmış, yazmış ve anlatmış. Kendini tanı!

Hızla değişen, peşinden koşup bir türlü yetişemediğimiz, bırakın kendinizi tanımayı kendimizi bile bulamadığımız bir çağda yaşıyoruz.

Her şeyden önce en doğalından fiziki, insani ihtiyaçlarımızı karşılamaya çabalıyoruz. Öyle bir düzenekteyiz ki, boş zamanlarımız bile gaspedilmiş, nasıl geçireceğimiz bile başkalarınca dayatılmış, düzenlenmiş. Kendi tercihimiz addediyor, kendimize zaman bulamıyoruz.

Kendimize zaman? Kişisel bakıma, kılığımıza kıyafetimize değil kastım.

Ona her halükarda herkes bir zaman yaratıyor. Peki ya kendi benliğimize, ne düşündüğümüze, gerçekten ne yaşayıp ne yaşayamadığımız, ne yapıp, ne yapmadığımıza, doğrumuza yanlışımıza, yaşadığımız toplumda nerede ve nasıl, ne durumda olduğumuza? Uzar gider liste tabi. İşte en önemlisi bu, bunlara zaman ayırıyor muyuz?

Kendimizin bilincinde miyiz?

Hangi düzlemdeyiz? Sınıfların halen var olduğu, eşitsizliğin gün be gün derinleştiği, çevrenin, doğanın, sıradan insanların bile değerinin düştüğü bu günlerde, türlü çeşit araçlarla, söylemlerle uyuşturulup sınıf bilincini ve hatta toplum bilincini bile kaybetmekteyiz. Bu böyleyken kendimizi nasıl bulacağız ve gerçekte ne yapmaktayız, kimin için çalışıyoruz, kimin için yaşamaktayız ve neden?

Hayaller bedava, kapitalizm satış ve kâr üstüne. Mal bitti sanki, hayal satıyorlar habire.

Fiyatı mı hayallerin? Hem bugünümüz hem yarınımız. Yarınlarımızı bile rehnettik ve rehnetmeye devam ediyoruz. Peki bu kadar hayalperest miyiz?

Evet; önce kendini tanı, kendini bil. İyini doğrunu, yanlışını. Yapmak istediklerini, yapabileceklerini. Erdemlerini...

Sonra koy önüne kendini, insansın bir toplumda yaşıyorsun belli. Anla insanı, diğerlerinin yerine de koy kendini.

Sonra düşün tekrar neredeyim, neredeyiz ve neden diye?

Düşünürken gördüklerin, hissettiklerin hoşuna gitmedi mi? Suç sendedir kardeşim, topla artık kendini.

Rüya sona ermekte, kimisi için çoktan bitti.

İnsanız sonuçta, aklımız var kullanana, eksiğimiz yok ki kimseden, nedir bu halimiz ve neden? Neden bir çocuk gibi kanarız ki dayatılana? Sistem iyi tanımış bizi, bizden hem de çok daha iyi. Birileri zamanını ve eforunu bizi tanımaya ayırıyor, bizim yerimize. Giriyorlar her bir yandan duygularımıza, düşüncelerimize.

Ne diyelim, geçmiş olsun. Tabi ki geçmiş de geçmişte kalsın ve gelecek güzel günler bizim olsun.

Uyanık olmalı ve bırakmamalı kendi geleceğimizi başkalarına. Kölelik ya da kulluk için gelmedik ki dünyaya.

O zaman gerçekten de hem kendimizi bilip tanıyalım, hem de birlikte yaşadığımız toplumdaki diğerlerini. Bilinçsizlikten çıkıp artık bulalım şu kendi bilincimizi.

 

 

 

 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.