Şükür ninnisi

GÜNDEM 07.11.2022 - 18:53, Güncelleme: 07.11.2022 - 18:54
 

Şükür ninnisi

Evet, umut...

Her şeyden önce umudu yitirmemek gerekli. Yaşamak için tabii ki umut lazım. Her şeye şükredip oturmak belki de, içinde bulunduğumuz durumu kabullenip, umudu tüketmekte. Daha iyiye, daha güzele gitme umudunu. Şükretmek; görüp kendisinden kötüsünü, kendi halini kabullenmek ve gitmemek, gidememek bir öteye. Hiçbir şey yapmadan beklemek öylesine. Tamam şükredelim hep birlikte de, hep bizden kötüye bakacağımıza, biraz da bizden iyisine bakıp da gayret sarf etsek mesela? Hata nerede? Ne oluyor da böyle oluyor bize sorgulasak aslında.. Hamdolsun, şükür ekmeğimiz var lakin, kiminin sofrası sanki Halil İbrahim Sofrası, kiminin cebinde yok ekmek parası. Ya da borç gırtlakta, kalmamış nefes arası. Barınma sorunu, kira sorunu ortadayken, kiminin evi ise bir saray yavrusu ve onlarda şatafat diz boyu.. Onlar vatandaş ve insan değil mi? Onlar vatandaş ve insansa yoksa bizde mi sorun aslında? Sıradan vatandaşta mı? Yine bugün kafamda deli sorular... Neden? Neden benden kötüsü açken ve ben bir ekmeğe şükrederken, bir başkası mükellef bir sofrada? Neden çalışıp çabalayıp bu sistemde yıllarca emek verip, başını sokacak evi olmayan, bırakın evi, aldığı maaşla ayı kurtaramayan, borçla yaşayan bir dolu vatandaş varken ortada, çocuklarımızın geleceğini düşünürken kara kara, işsizlik varken mesela, bir kısım insan nasıl gayesiz ve mutlu mesut, geçim derdinden habersiz yaşayabiliyorlar? Gelir adaletsizliği neden acaba? Bölüşüm adaletsizliği neden? Es kaza bizlerin cebinde bir delik var da onlar oradan mı besleniyorlar? Neden açın karnı doymuyor, ya da insanca yaşayamıyor ve hepimiz aynı ekmeği, ya da yemeği yiyemiyoruz sonra? Neden bir kısım insan istediği gibi yaşarken, bir kısım insan parasızlıktan evden çıkamıyor mesela. Bir emekçi, emekli, çiftçi, ev hanımı yani bildiğin sen ben, sıradan vatandaş, emeğiyle çalışıp didinip temel ihtiyaçlarını bile zorla karşılıyor veya karşılayamıyorken ve karşısında şatafatlı hayatlar süren belirli bir kesim varken neye şükretmeli? Alnının teridir akıttığı, çalmadan çırpmadan namusu iledir kazandığı. Peki o apak alnıyla, vicdanla, çalışmakla edindiği kendisine yetmezken, gemisini yürüten kaptanların, ya da onun emeğini sömürerek geçinen insanların yediklerine bakıp neye şükretmeli? Şükür... Evet hep birlikte şükredelim. Alnımız ak, insan gibi insansak işte buna şükredebiliriz mesela. Ya ötesi... Ötesi için şükredelim demeyin bana, umudu tüketmeyin insanca yaşamaya. İşte bu evet, bir safsata, bir uyutmadır  bence, kimse şükür edebiyatı yapmasın dostlar. Şükür edebiyatı zenginin, sermayenin orta sınıfa, fakire yoksula yani biz sıradan vatandaşlara söylediği bir acayip ninni.. Uykudan önce, şükür ninnisiyle kapanıyor vatandaşın gözleri.. Dinî sosa batırmışız, başörtü özgürlüğünü oradan buradan çekiştirip şükre bulamışız. Her şeye rağmen şükür, hamdolsun hala yaşamaktayız, öyle mi? Uyku mu istiyoruz, fark etmez yatıp yatmamanız, gözlerimizi kapatıp kapatmadığımız. Ayaktayken gözü açıkken bile insan uyuyabilir mesela. Hele bir de güzel hoş şeyler söyleyen ninniler varsa kulaklara. Eğer iyiden iyiye muhtaç hale gelmişse durumumuz, açsa karnımız, şükredip hâlâ oturabileceksek, alalım emzik yerine bir sosyal yardım desteği, sonra  haydi başlayalım ninni dinlemeye. Haydi o zaman iyi uykular uyumak isteyene. Aman dikkat, oradan buradan uyku kaçırmak isteyenlere. Bakın sesler çıkıyor uyanmamız için orada burada, sokaklarda habire. Bu muhalifler de ne istiyorlar değil mi? Şükürsüz insanlar olmalı belli. Durduk yerde ekmek diyor, aş diyor, mutfak diyor, EYT diyor, hak,  hukuk, adalet, eşitlik diyor, doğa diyor. Yetmedi üstüne üstlük kadın madın diyor, ücretsiz kreş diyor, özerk üniversite diyor. Ne istiyorlarsa bizim tatlı uykumuzdan bilmem ki. Sağ olsun baştakiler var da kısıyor, kısmaya çalışıyor seslerini, düşünüyorlar bizi.  Biz devam ediyoruz uykuya öylece, vatandaşa ninni ... Şükür halimize.. Yalnız fazla uyku bünyeye zarar. Uyuyup da uyanamamak da var. Umut mu dediniz? Derin uykularda olmaz, yaşayamaz garip.  Yanımızda bekliyor sabırla. Şükür değil de sadece; refah içinde, insanca yaşama koşulları içinde, özgürlük içinde, eşitlik, hak, hukuk ve adalet içinde bir ve beraber mutlu olduğumuz günler vadediyor umut hepimize..
Evet, umut...

Her şeyden önce umudu yitirmemek gerekli. Yaşamak için tabii ki umut lazım.
Her şeye şükredip oturmak belki de, içinde bulunduğumuz durumu kabullenip, umudu tüketmekte. Daha iyiye, daha güzele gitme umudunu.
Şükretmek; görüp kendisinden kötüsünü, kendi halini kabullenmek ve gitmemek, gidememek bir öteye. Hiçbir şey yapmadan beklemek öylesine.

Tamam şükredelim hep birlikte de, hep bizden kötüye bakacağımıza, biraz da bizden iyisine bakıp da gayret sarf etsek mesela? Hata nerede? Ne oluyor da böyle oluyor bize sorgulasak aslında..

Hamdolsun, şükür ekmeğimiz var lakin, kiminin sofrası sanki Halil İbrahim Sofrası, kiminin cebinde yok ekmek parası. Ya da borç gırtlakta, kalmamış nefes arası. Barınma sorunu, kira sorunu ortadayken, kiminin evi ise bir saray yavrusu ve onlarda şatafat diz boyu..

Onlar vatandaş ve insan değil mi? Onlar vatandaş ve insansa yoksa bizde mi sorun aslında?

Sıradan vatandaşta mı?

Yine bugün kafamda deli sorular...

Neden? Neden benden kötüsü açken ve ben bir ekmeğe şükrederken, bir başkası mükellef bir sofrada? Neden çalışıp çabalayıp bu sistemde yıllarca emek verip, başını sokacak evi olmayan, bırakın evi, aldığı maaşla ayı kurtaramayan, borçla yaşayan bir dolu vatandaş varken ortada, çocuklarımızın geleceğini düşünürken kara kara, işsizlik varken mesela, bir kısım insan nasıl gayesiz ve mutlu mesut, geçim derdinden habersiz yaşayabiliyorlar? Gelir adaletsizliği neden acaba? Bölüşüm adaletsizliği neden? Es kaza bizlerin cebinde bir delik var da onlar oradan mı besleniyorlar? Neden açın karnı doymuyor, ya da insanca yaşayamıyor ve hepimiz aynı ekmeği, ya da yemeği yiyemiyoruz sonra?

Neden bir kısım insan istediği gibi yaşarken, bir kısım insan parasızlıktan evden çıkamıyor mesela.

Bir emekçi, emekli, çiftçi, ev hanımı yani bildiğin sen ben, sıradan vatandaş, emeğiyle çalışıp didinip temel ihtiyaçlarını bile zorla karşılıyor veya karşılayamıyorken ve karşısında şatafatlı hayatlar süren belirli bir kesim varken neye şükretmeli?

Alnının teridir akıttığı, çalmadan çırpmadan namusu iledir kazandığı. Peki o apak alnıyla, vicdanla, çalışmakla edindiği kendisine yetmezken, gemisini yürüten kaptanların, ya da onun emeğini sömürerek geçinen insanların yediklerine bakıp neye şükretmeli?

Şükür...

Evet hep birlikte şükredelim.

Alnımız ak, insan gibi insansak işte buna şükredebiliriz mesela. Ya ötesi... Ötesi için şükredelim demeyin bana, umudu tüketmeyin insanca yaşamaya.

İşte bu evet, bir safsata, bir uyutmadır  bence, kimse şükür edebiyatı yapmasın dostlar.

Şükür edebiyatı zenginin, sermayenin orta sınıfa, fakire yoksula yani biz sıradan vatandaşlara söylediği bir acayip ninni..

Uykudan önce, şükür ninnisiyle kapanıyor vatandaşın gözleri..

Dinî sosa batırmışız, başörtü özgürlüğünü oradan buradan çekiştirip şükre bulamışız. Her şeye rağmen şükür, hamdolsun hala yaşamaktayız, öyle mi?

Uyku mu istiyoruz, fark etmez yatıp yatmamanız, gözlerimizi kapatıp kapatmadığımız. Ayaktayken gözü açıkken bile insan uyuyabilir mesela. Hele bir de güzel hoş şeyler söyleyen ninniler varsa kulaklara.

Eğer iyiden iyiye muhtaç hale gelmişse durumumuz, açsa karnımız, şükredip hâlâ oturabileceksek, alalım emzik yerine bir sosyal yardım desteği, sonra  haydi başlayalım ninni dinlemeye.

Haydi o zaman iyi uykular uyumak isteyene.

Aman dikkat, oradan buradan uyku kaçırmak isteyenlere. Bakın sesler çıkıyor uyanmamız için orada burada, sokaklarda habire. Bu muhalifler de ne istiyorlar değil mi? Şükürsüz insanlar olmalı belli. Durduk yerde ekmek diyor, aş diyor, mutfak diyor, EYT diyor, hak,  hukuk, adalet, eşitlik diyor, doğa diyor. Yetmedi üstüne üstlük kadın madın diyor, ücretsiz kreş diyor, özerk üniversite diyor. Ne istiyorlarsa bizim tatlı uykumuzdan bilmem ki. Sağ olsun baştakiler var da kısıyor, kısmaya çalışıyor seslerini, düşünüyorlar bizi.  Biz devam ediyoruz uykuya öylece, vatandaşa ninni ...

Şükür halimize..

Yalnız fazla uyku bünyeye zarar. Uyuyup da uyanamamak da var.

Umut mu dediniz? Derin uykularda olmaz, yaşayamaz garip.  Yanımızda bekliyor sabırla.

Şükür değil de sadece; refah içinde, insanca yaşama koşulları içinde, özgürlük içinde, eşitlik, hak, hukuk ve adalet içinde bir ve beraber mutlu olduğumuz günler vadediyor umut hepimize..

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.